1. Hukuk Dairesi 2021/4798 E. , 2022/1645 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : MÜLKİYETİN TESPİTİ
Taraflar arasında görülen mülkiyetin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde davacılar ... vd vekili, davalı Hazine vekili, davalılar ... vd vekili, duruşma istekli olarak davalılar ... vd vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 01/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Hazine vekili Avukat ... ..., davalılar ... vd vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacılar ... v.d. vekili , davalılar ... vd vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, çekişme konusu 123 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin kendilerine ait olduğunu, Ocak 1941 ve 28 sıra nolu tapu kaydına dayandıklarını, kadastro çalışmaları sırasında parsel numarası verildiğini, itiraz üzerine dava açıldığını, yargılama devam ederken, taşınmazın daimi nitelikteki ... sahasında kalması nedeniyle Mahkemece 1968/358 Esas 1987/46 Karar sayılı kararı ile tapulama dışı bırakılmasına ve mülkiyetin tespiti davası açmakta muhtariyetlerine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, taşınmazın kamulaştırılmış olması sebebiyle kamulaştırma bedelinin alınabilmesi için mülkiyetin tespiti gerektiğini ileri sürerek, dava konusu 123 parsel sayılı taşınmazın Karakaya Baraj Gölü suyu altında kalmış olması nedeniyle, mülkiyetinin kendilerine (davacılara) ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1.Bir kısım davalılar, müstakilen tescil talebinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
2.Dahili davalı Hazine vekili, sular altında kalan taşınmaz için hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların tespit öncesi zilyetliğinin 20 yılı doldurmadığını, baraj suları altındaki yerin fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş sayılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23/10/2007 tarihli ve 1993/197 E. 2007/177 K. sayılı kararıyla; HUMK'un 409. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar Beyaz Şimşek vd vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı (ilk)
8. Hukuk Dairesinin 06/10/2008 tarihli ve 2008/4160 E. 2008/4605 K. sayılı kararıyla; davanın açılmamış sayılması yönünden koşulların gerçekleşmediği, taraf teşkilinin eksik olduğu, Hazine ile ilgili kamu tüzel kişilerine davanın yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22/06/2010 tarihli ve 2009/5 E. 2010/48 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, dahili davalı Hazine vekili, bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı (ikinci)
8. Hukuk Dairesinin 15/11/2011 tarihli ve 2011/5709 E. 2011/5883 K sayılı kararıyla; ''...Davacılar görülmekte olan dava ile tespit dışı bırakılan taşınmazın mülkiyetinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Bu tür davalar TMK'nın 713/1. maddesinde yazılı tescil davalarına benzer davalardır. Bu nedenle davanın Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerine yöneltilmesi, gerekirse somut olayda olduğu gibi gerçek kişilerin davalı olarak yer almalarının sağlanması gerekir. Bu husus önceki bozma ilamında da açıklanmış ancak mahkemece Hazine davaya dahil edilmekle birlikte ilgili kamu tüzel kişisi olarak ... davaya dahil edilmemiş, taraf teşkili tamamlanmamıştır. Hükmün öncelikle bu yönden bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; ...Mahkemece tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra ölmüş olan kişilerle ilgili hak sahibi oldukları ve davanın kabulü gerektiği sonucuna varıldığı takdirde sağ olup olmadıkları da gözetilerek tüm mirasçılar adına miras payları oranında tescile karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
6. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01/02/2019 tarihli ve 2012/326 E. 2019/105 K. sayılı kararıyla; davacıların davalarını TMK'nın madde 6 ve HMK'nın madde 190'a göre ispat ettikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, dava konusu 123 parsel sayılı taşınmazın 2/10 hissesinin ... oğlu ...'in davacı olan mirasçılarının miras payları oranında, 2/10 hissesinin ... oğlu ... ... davacı olan mirasçılarının miras payları oranında, 2/10 hissesinin ... oğlu ...'in davacı olan mirasçılarının miras payları oranında, 2/10 hissesinin ... oğlu ... ... davacı olan mirasçılarının miras payları oranında, 1/10 hissesinin ... oğlu ... ... davacı olan mirasçılarının miras payları oranında, 1/10 hissesinin ... oğlu ...’e davacı olan mirasçılarının miras payları oranında aidiyetinin kadastro komisyonunun tespitinde olduğu gibi tespitine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... vd vekili, davalı Hazine vekili, davalılar ... v.d. vekili, duruşma istekli olarak davalılar ... vd vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacılar ... vd vekili temyiz dilekçesinde özetle; karar başlığında bir kısım davacıların vekilleri olarak yazılmış ise de 20 kişinin daha vekili olduğunu, görülen davada davacıların; ... oğlu ...’in mirasçıları olduğunu ve dava konusu taşınmazdaki 2/10 payı ile ilgili bir ihtilaf bulunmadığını, bu payın dışındaki kısımların ihtilaflı olduğunu, davalıların da sadece diğer tespit malikleri olabileceğini, ancak soyadı '...', 'Terece', 'Ayna' ve 'Kılınç' olan kişilerin de tespit malikleri ile herhangi bir yakınlıkları bulunmadığı halde davalı olarak yer aldıklarını, mahkemenin sadece vergi kaydını tespit için yeterli gördüğünü ancak zilyetlik durumunu değerlendirmediğini, zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydının değer taşımadığını, davacıların kök mirasbırakanının dava konusu taşınmazdaki zilyetlik ve tasarrufunun vergi kaydından önceki tarihlere dayandığının tanıklarca beyan edildiğini, yine mirasbırakanın ölümünden sonra da mirasçıları tarafından tasarruf edildiğinin tanıklarca beyan edildiğini, davacıların mirasbırakanı ... oğlu ...’in dava konusu taşınmazdaki 2/10 payı dışındaki, diğer paydaşların 8/10 payının dava konusu edildiğini ancak Mahkemece yanlış olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini bildirip, önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
8.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kamulaştırmaya ilişkin herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması, ödeme yapılması durumunda davanın reddi gerektiğini, ilgili idarelere müzekkere dahi yazılmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davanın zamanaşımı yönünden, davalı Hazine yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
8.3. Davalılar ... vd vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece ... ... ile ... ...’un tüm mirasçılarının iş bu davaya dahil edilmesi gerektiği kararı verildiğini, ancak Mahkemenin iş bu kararından rücu ettiğini, kısaca Yargıtay kararına direndiğini, hal böyle iken iş bu dava dosyasının temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılması gerektiğini, davacı yanın ne mülkiyet ne de zilyetlik iddiasını ispat edebildiğini, dava konusu taşınmazın ... ... ile ... ...‘a ait olduğunu, kamulaştırma bedellerine ilişkin tutarların hangi bankaya yatırıldığı ve kimler tarafından çekildiğinin vs öğrenilmesi gerektiğini, Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/189 E. sayılı dosyasının celbedilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemece eksik inceleme ve direnme sonucu usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirterek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda denetiminin yapılmasına, aksi durumda ise bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
8.4. Davalılar ... vd vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul yönünden ve esas yönünden birçok eksiklik ve hata barındırdığını, davalı ... ...'e ilişkin olarak gerekçeli kararda hüküm kurulmadığını, öncelikle davada taraf sıfatı olanların aile kütüklerini gösterir nüfus kayıtlarının celp edilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemece taraf teşkilinin HMK kapsamınca usulüne uygun yapılmadığını, dosyadaki taraf sayısı da göz önünde tutularak tebligatların da usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davacı olup da hiçbir duruşmaya gelmeyen ve davayı takip etmeyen taraflar bulunduğunu, davacılardan ..., ..., ... ve ... ve ayrıca dahili davacı ...’in vekilleri bulunmadığını, davayı takip etmediklerini, dosyada dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kayıtları bile bulunmadığını, kısa ve gerekçeli kararda dosya kısmen ret kısmen kabul olmasına karşın davalılar adına tescile ilişkin bir hüküm bulunmadığını, davacıların haklarından feragat ettikleri ve sular altında kalan arazi üzerinde zilyetlik iddiasında bulunamayacaklarının sabit olduğunu belirterek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mülkiyetin tespiti isteğine ilişkindir.
9.2. Değerlendirme
9.2.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 42640 m2 yüzölçümlü, mülkiyetinin tespitine karar verilmesi istenen dava konusu 123 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında, vergi kaydı ve zilyetliğe dayanılarak 13/09/1961 tarihinde ... oğlu ... ve müşterekleri adına tespit edildiği, süresinde Malatya Tapulama Mahkemesine açılan tespite itiraz davasının devamı sırasında dava konusu taşınmazın baraj, göl suları altında kalması üzerine, 17/02/1987 tarihli 1968/358 E. 1987/46 K. sayılı kararla dava konusu taşınmazın tapulama dışı bırakılmasına, tarafların mülkiyet tespiti için Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetlerine karar verildiği, hükmün 24/02/1988 tarihinde kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleştiği, öte yandan yargılamanın devamı sırasında ölen davalılar olduğu, bir kısmının veraset ilamları sunulmuş ise de, yargılamanın geçirdiği sürece göre tüm veraset ilamlarının dosya içerisinde mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayın özelliği gereği önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere davalılar açısından taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmamıştır.
9.2.2. Diğer taraftan, kadastro tespit tutanağında dava konusu 123 parsel sayılı taşınmazın 2/10’ar payının ... oğlu ..., ... oğlu ... ... oğlu ...,......, 1/10’ar payının ise ... oğlu ... adlarına tespit edildiği, görülen davada davacıların sadece ... oğlu ... mirasçıları olduğu, kadastro tespit tutanağında adı geçen diğer tespit maliklerinin mirasçılarının davacı taraf olmadıkları halde, bu husus ve HMK'nın 297. maddesi gözardı edilerek, davacılar dışında; diğer tespit maliklerinin mirasçılarının miras payları oranında aidiyetinin tespitine yönelik hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
9.2.3. Hal böyle olunca; hükümsüz hale gelen kadastro tespit tutanağındaki davacıların mirasbırakanı dışındaki paydaşların ve diğer davalıların veraset ilamları (gerektiği takdirde güncel veraset ilamları) temin edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra işin esasına girilerek tarafların ibraz etmiş olduğu, toplanan ve lüzumu halinde toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, davanın kabulü gerektiği sonucuna varıldığı takdirde davacıların mirasbırakanının veraset ilamındaki payları oranında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; tarafların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.