12. Ceza Dairesi 2021/6614 E. , 2022/4315 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : Sanığın, TCK’nın 136/1, 137/1-a, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Karabük 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.12.2017 tarihli, 2015/745 - 2017/485 sayılı hükmüne yönelik istinaf başvurusu üzerine, ilk derece mahkemesi hükmünün CMK’nın 280/2. maddesi uyarınca kaldırılarak, sanığın CMK’nın 223/2-e. maddesi gereğince beraatine dair hüküm
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda verilen 04.12.2018 tarihli, 2018/1191 - 2018/2429 sayılı “istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasından sonra yeniden kurulan beraat hükmüne” ilişkin karar, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Karabük Tapu ve Kadastro İl Müdürlüğünde kadastro teknisyeni olarak görev yapan sanık ...’ün, TCK’nın 136. maddesi hükmü gereğince cezai sorumluluğunun genel hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiğine dair T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Müfettişliğinin 04.09.2015 tarihli ihbar yazısı üzerine Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.09.2015 tarihinde başlatılan adli soruşturma sonunda; sanık ...’ün, kurumu tarafından kendisine verilen kullanıcı kodu ve şifresi ile kurumsal IP adresinden “TAKBİS”e giriş yapıp, herhangi bir tapu ve kadastro hizmeti ile bağlantısı olmaksızın, 16.04.2014 günü saat 10:44:46'da, İçişleri Bakanının adı ve soyadından oluşan sorgu parametresi ile keyfi ve usulsüz sorgulama yaparak ve aynı gün saat 10:45:39, 10:45:56, 10:45:58’de “TC Kimlik No'dan Nüfus Kayıt Örneği Sorgulama”, “Nüfus Cüzdanı Doğrulama”, “TC Kimlik Numarasına Göre Açık Adres Getir” sorgulama metodlarını kullanarak, görevinin verdiği yetki kötüye kullanıp, İçişleri Bakanına ait kişisel verilere erişim sağlamak suretiyle verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği iddiasına dayalı olarak, TCK’nın 136/1 ve 137/1-a. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı olayda;
Kovuşturma evresinde temin edilen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığının 20.03.2017 tarihli cevabi yazısına ve LOG kayıtlarına göre, sorgulamaları yapan kullanıcıya ilişkin T.C. kimlik numarasının sanığa ait olması ve tesadüfen katılana ait bilgiler ile arama yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması nedeniyle sanığın sorgulama tarihinde kim olduğunu bilmediği katılan hakkında açık kalan bilgisayardan başka birinin sisteme girerek, idddiaya konu eylemi gerçekleştirmiş olabileceğine dair savunmasına ve savunmayı doğrular nitelikteki görgüye dayalı bilgileri bulunmayan tanıkların anlatımlarına itibar edilemeyeceği gerekçesi ile sanığın, görevi olmadığı halde katılanın adı ve soyadı ile TAKBİS sistemine girip, onun kişisel verilerine erişmesinden dolayı TCK’nın 136/1, 137/1-a, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ilk derece mahkemesi hükmüne yönelik sanık müdafiilerinin istinaf başvurusu üzerine, duruşmalı istinaf incelemesi sonunda, ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmü kaldırılarak, “…Karabük Tapu Kadastro İl Müdürlüğünde kadastro teknisyeni olarak görev yapan sanık hakkındaki iddia, zimmetle tahsis edilen bilgisayarında kendisine ait kullanıcı hesabı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün sorgulama sisteminden katılanın T.C. kimlik numarası, isim ve soy ismi ile sorgulama yaparak ona ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği iddiasıdır… Sanık ise ilk andan itibaren ve tüm aşamalarda katılan ile ilişkili olarak herhangi bir sorgulama yapmadığını, katılanı önceden tanımadığını ve bu nedenle onun şahsi bilgilerini araştırması için bir sebep olmadığını savunmuştur. Sorgulamanın yapıldığı ana dair doğrudan görgü tanığı ve Karabük Tapu Müdürlüğünde kamera sistemi bulunmamaktadır. Yine Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde kullanıcı bilgisayarlarına, sadece kullanıcılar tarafından herhangi bir arıza veya talep olması durumunda kurum içi bilgisayarlardan uzak masaüstü ile problem çözme amaçlı ulaşılabildiği, dışarıdan bağlantı yapılamadığı da anlaşılmaktadır. Sanığın çalışanı olduğu Karabük Tapu Müdürlüğünün çalışma ortam ve şartlarını gösterir fotoğraflar ile anılan kurum müdürü tarafından dosyaya gönderilen 12/02/2016 tarihli cevabi yazının örtüştüğü, buna göre, işlemlerin servis kısmında yapıldığı ve burada her birini dört personelin kullandığı üç adet çalışma masası (yonca masa) bulunduğu, masaların birbirine yaklaşık 75 cm ara ile konuşlandırıldığı, aynı masada oturan dört kişinin işlem sırasında birbirlerini göremedikleri, ancak servisin herhangi bir yerinde ayakta duran birinin diğer personelin bilgisayarını görebileceği, aynı düzende çalışan personelin imza (akit) alınması, arşiv çalışması veya ihtiyacı nedeni ile masalarını terk edebildikleri anlaşılmakta, bu esnada, esasen merkezi sisteme bağlı bilgisayar ile çalışan tüm kamu kurumlarında rastlandığı ve aşina olunduğu üzere, iyi niyet çerçevesinde bilgisayarların sisteme bağlı ve açık şekilde bırakılabildiği, bu kapsamda yoğun iş yükünün azaltılması için personelin yardımlaştığı ve birbirlerinin bilgisayarında çalıştıkları da bilinmektedir. Benzer hususlar, sanığın çalışma arkadaşları olan tanıklar Emre …, Sezgin … ve Derya … tarafından dahi ifade edilmiştir. Diğer yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığının 20/03/2017 tarihli cevabi yazısı ile, TAKBİS’ten yapılan kişi bilgileri ile sorgulamaların LOG’larında sorgulamanın hangi IP’li bilgisayardan yapıldığı bilgisinin bulunmadığı, bu nedenle soruşturmaya konu olan LOG bilgisinde sanığın kullanıcı hesabı ile yapılan ID’li (54282379) sorgulama LOG’unun kesin olarak hangi bilgisayardan yapıldığına cevap verilemediği, sanığın kullanıcı hesabı ile TSUY uygulamasının suç tarihi itibarı ile yapılan sorgulamasına göre, kullanıcı hesabı ile suç tarihinde iki bilgisayardan oturum açıldığı, TSUY uygulamasının aynı anda farklı bilgisayarlardan oturum açılmasına izin verdiği, bu nedenle belirtilen ID’li (54282379) sorgulamanın iki ayrı IP’li bilgisayarların birisinden yapılabileceği gibi, günler öncesinden bu kullanıcı hesabı ile oturum açılmış farklı bir bilgisayardan da yapılmış olabileceği, sanık tarafından yapıldığı belirtilen dört sorgulama LOG’unda da bilgisayar IP’si olarak 10.200.30.33 numarasının göründüğü, bu IP Genel Müdürlüğün ilgili MERNİS servisini kullanan bilgisayarın IP’si olup, sorgulamanın hangi kullanıcı tarafından yapıldığı ise “USERNAME” altında gösterilen ve kurum personelinin TC kimlik numarasını göstermekte olup sanığa ait olduğu, kurum LOG politikalarında isteyen her kullanıcının istediği kadar bilgisayarda oturum açabildiği ve diğer bilgisayarlardaki oturumları da bilgisayar açık kaldığı sürece açık kalabildiği bildirilmiştir. Bu cevaba göre, sorgulamanın kesin olarak hangi IP ve bilgisayardan yapıldığı tespit edilememiş durumdadır. Esasen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü arasında yapılan 05/10/2010 tarihli ve Kimlik Paylaşım Sistemi veri tabanındaki bilgilerin elektronik ortamda paylaşımına ilişkin ikili anlaşma hükümleri uyarınca, TAKBİS’te kullanılan kullanıcı adı ve şifresinin güvenliğini sağlamanın sanığın sorumluluğunda olduğu tartışmasızdır. Ancak bu sorumluluk, iddia konusu atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin ve net bir şekilde tespit edilebilmesi halinde geçerli olacak, aksi durumda ise, sanığın bir suçu doğrudan işlemesi veya iştiraki söz konusu olmadıkça, sadece sorumlu olduğundan bahisle sanık hakkında ceza yaptırımına gidilemeyecek, belki bu husus idari yaptırım konusu olabilecektir. Mevcut halde Dairemizce, sanığın da çalışanı olduğu Karabük Tapu Müdürlüğünün çalışma ortamı ve şartlarını gösterir fotoğraflar, Karabük tapu müdürü tarafından dosyaya sunulan yazılı bilgiler ile tanıkların benzer anlatımları, olay anının birebir görgü tanığı veya kamera kaydının bulunmaması, servisin herhangi bir yerinde ayakta duran birinin diğer personelin bilgisayarını görebileceği, aynı düzende çalışan personelin imza (akit) alınması, arşiv çalışması veya ihtiyacı nedeni ile masalarını terk edebildikleri ve bu esnada iyi niyet çerçevesinde bilgisayarların sisteme bağlı ve açık şekilde bırakılabildiği, bu kapsamda yoğun iş yükünün azaltılması için personelin yardımlaştığı ve birbirlerinin bilgisayarında çalıştıklarının bilinmesi, sorgulamanın hangi IP ve bilgisayardan yapıldığının kesin olarak tespit edilememesi, buna göre sorgulamanın sanığın kullandığı bilgisayardan yapıldığının kesin şekilde belirlenememesi yanında, sanığın katılanı tanımadığı yönündeki savunmasının, tanıklar Emre … ve Derya… tarafından da ‘soruşturma yazısı geldiğinde sanık ...’nın kim olduğunu sordu?’ şeklindeki beyanları ile de doğrulanması, farklı yerlerdeki tapu çalışanları tarafından farklı tarihlerde katılana ait kimlik bilgileri ile sorgulama yapıldığının tespiti ve ancak sanık hakkında FETÖ-PDY Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak suçundan yapılan soruşturma sonucunda Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2016/5289 soruşturma, 2018/1768 Karar sayılı ve 16/04/2018 tarihli, kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi, sanığın katılana ait kişisel veri niteliğindeki bilgileri üçüncü kişi yada kişilerle paylaştığına dair hiç bir delil de bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın atılı suçu işlemediği yönündeki savunmasının aksine, her türlü kuşkudan uzak, kesin, inandırıcı, cezalandırılmasına yeterli ve elverişli delil bulunmadığı, katılana ait bilgilerin sanığın kullandığından başka bir bilgisayardan ve sanığın şifresini bilen ya da kullanıcı oturumu açık olan bilgisayarı kullanan bir başkası tarafından da sorgulanmış olabileceğinin mümkün bulunduğu sonucuna varılmış…” biçimindeki gerekçelerle sanık hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan CMK’nın 223/2-e. maddesi gereğince beraat hükmü kurulmasına ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin kararında dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki; “…İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 15.05.2015 tarih ve 74185003-719-45093 sayılı yazısı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden, katılana ait T.C. Kimlik numarasına ilişkin kuruma ait kimlik paylaşım sistemi (KPS) sorgulamalarının ilgili mevzuat ve kurumla yapılan ikili anlaşmada belirlenen esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığının incelenmesinin ve sonucundan bilgi verilmesinin istendiği, talep uyarınca Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün inceleme başlattığı, teknik destekli idari soruşturma neticesinde yurt genelinde tapu ve kadastro il müdürlükleri bünyesinde çalışan bir çok memurun mağdura ait vatandaşlık numarası ile tapu ve kadastro sisteminden sorgulama yaptıklarının tespit edildiği, bu kişilerden birisi olan sanık Nurgul … hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü müfettişliğince hazırlanan 04.09.2015 tarih ve 34542/04 sayılı inceleme raporunda; Karabük Tapu ve Kadastro İl Müdürlüğünde kadastro teknisyeni olarak görev yapan sanığın, herhangi bir tapu ve kadastro hizmeti ile bağlantısı olmaksızın mağdura ait T.C. kimlik numarasını kullanarak TAKBİS portal üzerinde kullanılan kimlik paylaşım sisteminde 16.04.2014 tarihinde 4 kez sorgulama yaptığının, T.C. kimlik numarası ile Nüfus Kayıt Örneği, Nüfus Cüzdanı Doğrulama ve Açık Adres Getir sorgulama metotlarını kullandığının, yine herhangi bir tapu ve kadastro hizmeti ile bağlantısı olmaksızın mağdura ait kimlik numarası ile ilgili olarak Karabük Tapu Müdürlüğünde adı ve soyadı sorgu paremetlerini kullanarak 16.04.2014 tarihinde TAKBİS arayüzünde kişi kimlik bilgileri ile 1 kez sorgulama yaptığının tespit edildiği, Takbis arayüzünden kişi kimlik bilgileri ile yapılan sorgulama LOG kayıtlarına göre sorgulama yapan personelin mağdura ait kişisel verileri ele geçirebileceği, yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığı 27.06.2016 tarihli inceleme raporunda; sorgulamanın yapıldığı Karabük Tapu Müdürlüğündeki LOG kayıtlarında kullanıcı adının tutulduğu, sistemde aynı anda aynı IP ile başka şehirlerden işlem yapılmasının ise mümkün olmadığı, dışarıdan bağlantı yapılamadığı belirlenmekle tüm dosya kapsamına göre sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi…” nedenine dayalı olarak beraat kararının bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Ayrıca, Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22.12.2015 tarihli iddianamede, görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği iddia edilen ve TCK'nın 136/1, 137/1-a, 53. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilen sanık hakkında, 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun” hükümlerine göre soruşturma izni alınması için CMK'nın 223/8. maddesi gereğince durma kararı verilmemiş ise de, durma ve düşme nedenleri aleyhe sonucu engellemek için kabul edilmiş olup, bu hükümlerin beraati değil, mahkumiyeti engelleyici nitelikte olmaları ve sanığın beraatine ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle bu eksiklik sonuca etkili görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı bölge adliye mahkemesince kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta, delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğüne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 04.12.2018 tarihli, 2018/1191 - 2018/2429 sayılı “istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasından sonra yeniden kurulan beraat hükmüne” dair kararına karşı yapılan temyiz isteminin isteme uygun olarak CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Karabük 2. Asliye Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 01.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.