16. Ceza Dairesi 2019/9 E. , 2019/4781 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63 maddeleri ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca hükmedilen mahkumiyet kararının düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
İstinaf Mahkemelerinin Türk yargı sistemine dahil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucunun, hem maddi olay hem de hukuki denetim yapacak olan istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken (5271 sy. CMK madde 273/4), incelemesi hukuki denetimle sınırlı (CMK madde 294/2) olan temyiz yolunda; mülga 1412 sayılı CMUK'tan (madde 305.) da farklı şekilde, re'sen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde/layihasında temyiz edenin hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini/temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu (CMK madde 294/1) şart koşmuş ve temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi durumunda; tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün temyiz edilemez olması ya da temyiz edenin buna hakkı bulunmaması hallerinde olduğu gibi usulüne uygun açılmış bir temyiz davasından bahsedilemeyeceğinden temyiz isteminin reddedilmesini (CMK madde 298) emretmiş (F.Yenisey-A.Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 923, Centel-Zafer Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 826, C.Şahin-N.Göktürk Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 278) olmasına, anılan Kanunun 289. maddesinin, usulüne uygun açılmış bir temyiz davasının 'sınırlı inceleme ilkesinin' bir istisnasını teşkil etmesine (F. Yenisey-A. Nuhoğlu, age sh. 905), şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru No; 26986/03 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağının (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru No; 37604/97) da istikrar kazanmış yargısal kararlarla kabul edilmesine nazaran; sanık müdafiinin 11.06.2018 tarihli temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediği anlaşılmakla; temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.07.2019 tarihinde üye ...'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ...’un silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen mahkumiyet kararını istinaf etmesi üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda sanığın TCK 314/2, 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapse ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu karara karşı sanık vekili 11.06.2018 tarihli temyiz dilekçesinde “Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 16.05.2018 tarih 2018/971 Esas ve 2018/1087 Karar sayılı ilamı usul ve yasaya aykırıdır. Usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılarak davanın esastan görülmesi ve müvekkil sanığın beraatine karar verilmesini...” istemli temyiz dilekçesi üzerine dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine; Dairemizce yapılan inceleme sonucunda:
CMK 294/1 maddesi gereğince temyiz layihasında temyiz edenin temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğu 11.06.2018 tarihli temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi nedeniyle temyiz başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz isteminin CMK 298. maddesi gereğince reddine oyçokluğuyla karar verildiği, bu düşüncenin ve kararın yasal düzenlememize ve evrensel hukuk kurallarına (adalete erişim hakkının engellenmesi) aykırı olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanılmıştır.
Adalete erişim bir hak olarak kabul edilmektedir. Adalete erişim bir hak olduğu için bu hakkın kullanımı yoluyla yasanın yorumu, anlaşılabilirliği ve dolayısıyla
yararlanılabilirliği sağlanıp, içtihatlar bu şekilde oluşturulmalıdır. Hakların tanınması yetmez, hakkın etkin kullanımını da sağlanması gerekir.
Yargı organlarının adalet dağıtmada kaçınma yetkileri yoktur. Anayasamız bunu “hiçbir mahkeme görev yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz” biçiminde düzenlemiştir. (m. 36/2) Adalet dağıtımından kaçınılması, hakkı teslim etmekten kaçınmak demektir.
Adalete erişim hakkı yargıya başvurma (dava açma), güvence oluşturan yasa yollarına başvurma ve yargı kararlarının uygulanmasını sağlama isteme haklarını güvence altına almaktadır. Temyiz yasa yolu, erişim hakkının adli yargıda zirveye ulaşmasını sağlamaktadır (Coulon, Jean-Marie/Roche, Marie-Anne Frison, s.443)
5271 sayılı CMK’da birbiriyle yakın bağlantılı olan iki madde üzerinde durulması gerekmektedir. Bunlardan biri, 288. diğeri 289. maddedir.
Birincisi, 288. maddede, temyizin nedenine yer verilmiştir. Buna göre, “Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır” (m. 288/1). Hukuka aykırılığın ne olduğu da açıklanmıştır; “Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.” (m. 288/2)
İkincisi, CMK 289(1) 'Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hallerde hukuka kesin aykırılık var sayılır.' şeklindeki düzenlemeyle yasa koyucu temyiz dilekçesinde veya beyanında açıkça gösterilmese dahi, 289. maddede sayılan nedenlerin temyiz mahkemesince re’sen dikkate alınacağını kabul etmiştir. Bu nedenlerden en az birinin varlığı halinde hüküm baştan sona hukuka aykırı kabul edilmektedir. Yani, CMK’nın 289. maddesinde, mutlak bozma nedenlerine yer verilmiştir. Burada yer alan hususlardan birine aykırılık varsa hüküm mutlaka bozulacaktır. Bu mutlak bozma nedenlerinden başka maddi ceza hukuku veya yargılama hukuku ilkelerinden birine aykırılık varsa, bunlar mutlak bozma nedeni olarak belirtilmemiş olsalar da, bunlara aykırılık da bozma nedenidir. Bu ikinciler için nispi bozma nedenleri denilebilir. Nispi bozma nedenlerinin 298/1. maddede belirtildiği gibi, temyiz dilekçe veya beyanında yer almasının arandığı söylenebilse de, temyiz dilekçesinde yer almasa bile 289. maddede belirtilen hukuka aykırılıkların tespit edilmesi halinde bozma kararı verilmesi gerekir. (Doç. Dr. İbrahim Şahbaz, Olağan Yasa Yollarından İstinaf ve Temyizde İnceleme, Yargıtay Dergisi, cilt:43, sayı:1, Ocak 2017, sh. 172-173)
5271 sayılı Yasanın 288/2. maddesindeki bu düzenleme hukuka aykırılığın tanımını yapmakta, ancak 289. maddede hukuka aykırılıklar arasında derecelendirme yapılmaktadır. Buna göre mutlak hukuka aykırılık hallerinden biri varsa (m. 289), hükmün mutlaka bozulması gerekir. Hatta yasa koyucu 289/1. maddede ilk cümlede, maddede sayılan hallerden birinin varlığı halinde, bu neden temyiz dilekçesi veya beyanında açıkça dile getirilmese dahi, yasa yolu incelemesi yapan makamın bunu re’sen dikkate almasını kabul etmiştir. Devamla yasa koyucu bu nedenlerden birinin varlığını halinde “hukuka kesin aykırılığın” olduğunu karine olarak kabul etmiştir. Hukuka kesin aykırılık halinde de bozma kararı verilmesi zorunludur. Dolayısıyla, 289. maddede sayılan nedenlerden birine dahi aykırılık varsa hukuka kesin aykırılık vardır ve bu nedenle yargılamanın tamamı hukuka aykırı hale gelmiş olacaktır. Yasa koyucu 289. maddede sayılan nedenlerden birinin varlığı
halinde yasa yolu incelemesi yapan makama bu aykırılığın hükme etkisinin olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapma olanağı tanımadığı gibi, Yargıtaya “araştırma yetkisi de tanımamıştır” Yani 289. maddedeki nedenlerden birinin varlığını yasa koyucu, bu aykırılığın son karara etki ettiğini önceden ve yasayla kabul etmiştir.
Nitekim; 16. Ceza Dairesi 20.12.2017 tarih 2017/2517 Esas ve 2017 5659 Karar, 21.03.2018 tarih, 2018/1228 Esas ve 2018/831 Karar sayılı kararlarında “...CMK 289. maddesinin 1-a-e bendlerinde, hukuka kesin aykırılık halleri içinde, “mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması ile Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişilerin yokluğunda duruşması yapılması” gösterilmiştir. Temyiz denetiminde bu madde kapsamındaki hukuka aykırılıklar temyiz kapsamında gösterilmiş olmasa da res’en incelenecektir. (CMK 289/1) Hukuka kesin aykırılık hallerinde, hükümden önce verilen mahkeme kararlarının, temyiz incelemesi yönünden hükme esas teşkil edip etmediğinin de bir önemi bulunmamaktadır.
Bu itibarla, mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkülü için duruşmada hazır bulunması doğrudan şart koşulan zorunlu müdafiin görevlendirilmemesinin, CMK 289. .maddesinin 1-a-e bendleri bağlamında hukuka kesin aykırılık oluşturduğu açık olduğundan usulüne uygun açılmış bir temyiz davasında temyiz kapsamında gösterilmiş olmasa da res’en incelenmesi gerekecektir. “
Sanığın temyiz dilekçesinde somut bir neden belirtilmeksizin “kanuna aykırı, hukuka aykırı, usule aykırı, usul ve yasaya aykırı, uluslararası hukuka aykırı, Yargıtay kararlarına aykırı, AİHS’e aykırı, AİHM’e aykırı, haksız yersiz, adalete aykırı mahkumiyet kararını temyiz ediyorum, bazen de mahkumiyet kararını temyiz ediyorum temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını ve gerekçeli temyiz dilekçesini gerekçeli kararın tarafıma tebliğinden sonra sunacağım, beraat etmem gerekiyor bu nedenle kararı temyiz ediyorum” şeklindeki temyiz dilekçeleri intikal etmektedir. Bu durumda her dosyada temyiz incelemesi yapılıp yapılmaması kavramın ne anlama geldiği tartışması yapılacak, bazıları kabul edilecek, bazı dilekçeler de kabul edilmeyecek. Bu da kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı hareket edildiği suçlamasını beraberinde getirecektir.
Sorulması gereken tek soru “Temyiz incelemesi temyiz başvurusunda gösterilen nedenlerle sınırlı mıdır?”
Temyiz incelemesi kural olarak temyiz dilekçesinde veya layihasında ileri sürülmüş olan sebepleri kapsayacaktır. CMK’nın 294. maddesinde, temyiz nedenini ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olacağı ve temyiz edenin başvurusunda, temyiz nedenini göstermek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Bundan ayrıca 301. maddede de Yargıtay’ın yalnızca “temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile, temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirleyen olaylar” hakkında inceleme yapacağı açıklanmıştır. Anılan hükümler uyarınca, temyiz nedeni olarak gösterilmeyen bir hususun Yargıtay tarafından nazara alınmaması gerekmektedir.
Buna karşın, açıklanan kuralın bir istisnası bulunmaktadır. Gerçekten de temyiz dilekçesinde ileri sürülmemiş olsa bile, CMK madde 289’da belirtilen kesin hukuka aykırılık hallerinin bulunup bulunmadığının temyiz incelemesinde re’sen araştırılması
gerekmektedir.
Kanunun 289. maddesindeki kurala istisna teşkil eden CMK madde 290’daki düzenlemeyi burada açıklamak gerekir; “Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez”. Bu hüküm uyarınca, sanığın lehine olan hukuk kurallarına aykırılık bulunması, sanığın aleyhine hükmün bozulması için bir sebep teşkil etmez. Mesela son sözün sanığa verilmediği gerekçesiyle sanığın beraatine ilişkin karar bozulmaz.
CMK’nın 295. maddesi içeriği itibariyle, temyiz dilekçesi ile hükmü temyiz ettiğini beyan edene, istinaf yasa yolundan sonraki Yargıtay denetlemesine ilişkin kanun yolu başvurusunda ayrıca bir görev daha yüklemiştir.
Ancak bu bağlamda CMK’nın 34. maddesinin 2. fıkrası “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, merci ve şekilleri belirtilir.” hükmünü taşımakta olup, yine CMK’nın 231/2. maddesinde hükmün fıkrasının son kısmında “sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, merci ve süresi bildirilir.” hükmünü düzenlemiş olması ve Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun CMK’nın 34/2. maddesinin ve CMK’nın 231/2. maddesi hükümlerinin mutlaka uygulanmasına ilişkin yerleşik çok sayıda kararı bulunması karşısında, CMK’nın 295. maddesinin temyiz sebeplerinin gösterilmesini zorunlu tutması ve temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir şeklindeki düzenlemesi nedeniyle, başvurulacak temyiz kanun yolu başvurusundaki şekle ilişkin İstinaf Mahkemesinin hükmünün son kısmında temyiz yasa yoluna ve şekline (temyiz nedenlerinin gösterilmesi gerektiğine) dair sanığa bildirimde bulunulmadığından sanık ve müdafinin temyiz iradelerinin süre tutum dilekçelerinde hükmün temyiz edildiğine ilişkin irade usulüne uygun şekilde beyan edildiği andan itibaren temyiz süreci başlamıştır. Bu süreçten sonra Yargıtay incelemesi başlayıncaya kadar verilen dilekçeler ve ek dilekçeler ve gösterilen temyiz nedenleri Yargıtay tarafından incelenmeli ve denetlenmelidir. Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne karar verilerek incelemenin yapılması zorunludur.
Kaldı ki yukarıda kanuni düzenleme irdelenmesinde sanık ve müdafii tarafından verilen dilekçede temyiz iradesi beyan edilmiş olduğundan dilekçede temyize ilişkin bir sebep gösterilmemiş olsa bile CMK 289’da belirtilen mutlak hukuka aykırılık halleri yönünden hükmün temyiz incelemesi yapılarak denetlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bu yönden bir inceleme yapılmadığından,
Temyiz iradesinin varlığı halinde “Hüküm; kanuna aykırı, hukuka aykırı, usule aykırı, usul ve yasaya aykırı, uluslararası hukuka aykırı, Yargıtay kararlarına aykırı, AİHS’e aykırı, AİHM’e aykırı, haksız yersiz, adalete aykırı mahkumiyet kararını temyiz ediyorum, bazen de mahkumiyet kararını temyiz ediyorum temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını ve gerekçeli temyiz dilekçesini gerekçeli kararın tarafıma tebliğinden sonra sunacağım, ceza fazladır kanuna aykırıdır, beraatimi istiyorum, beraat etmem gerekiyor bu nedenle kararı temyiz ediyorum” şeklindeki beyanların CMK 288 maddesine uygun hukuki nedene dayalı
bir temyiz sebebi kabul edilmesi gerektiği, adalete erişim hakkının doğal sonucu olduğu, bu nedenle detaylarının açıklanmasına gerek olmadığı, hükme ilişkin olarak CMK 289 maddesinde yer alan hukuka kesin aykırılık nedenleriyle birlikte CMK 288. maddesi kapsamında temyiz incelemesi yapılarak kararın denetlenmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle sanık ve müdafiinin süresi içinde verdikleri temyiz iradelerini belirtir temyiz dilekçesi ve temyiz nedenlerini içerir ek dilekçeler kapsamında inceleme yapılıp temyiz talebinin esastan reddedilerek ONANMASI veya hukuka aykırılıklar varsa BOZULMASINA karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanılmıştır.