Hukuk Genel Kurulu 2017/1435 E. , 2021/885 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “taşınır malların aynen iadesi, mümkün olmadığı taktirde bedelinin ödetilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Hazine tarafından Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, Çiftlik Mahallesinde bulunan 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların muhtesatı ile birlikte deprem mağduru olan ailelerin çocuklarının eğitiminde kullanılmak üzere Sakarya Valiliği İl Özel İdaresine tahsis edildiğini, taşınmazlar üzerinde bulunan binalardan bir tanesinin ise 05.05.2002 tarihli hizmet sözleşmesiyle müvekkili kuruma bu amaçla kullanılmak üzere on yıllığına tahsis edildiğini, taşınmazın sözleşmeye uygun biçimde kullanılabilmesi için müvekkili tarafından bazı tadilatlar yapıldığını ve tefriş edildiğini, davalı idarenin bitişik taşınmazları farklı amaçlar ile kiraya vermesinden dolayı Hazinenin tahsis kararını iptal ettiğini, böylelikle müvekkili kurum ile davalı idare arasındaki hizmet sözleşmesinin de feshedilmiş olduğunu, müvekkil kurumun taşınmaza yaptığı faydalı ve zorunlu masraflar ile demirbaş eşyaların iadesi için Milli Emlak Genel Müdürlüğü aleyhine Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/179 E. sayılı dosyasında alacak davası açtığını, yapılan yargılama sonunda zorunlu ve faydalı masraflar yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, ancak taşınmazda kalan demirbaş eşyalarının davalı idare tarafından hazineye teslim edilmediği gerekçesi ile davanın bu bölümünün reddedildiğini ileri sürerek, davalı idarede kaldığı belirlenen demirbaş eşyaların aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde demirbaş eşyalar ile mutfak ve ev eşyalarının bedeli olan 230.922TL alacağın 26.11.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı Hazine tarafından Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, Çiftlik Mahallesinde bulunan 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların deprem mağduru olan ailelerin çocuklarının eğitiminde kullanılmak üzere müvekkili idareye tahsis edildiğini, bu yerlerin eğitim tesisi olarak kullanılabilmesi için 300.000TL bir harcama yapıldığını, fakat personel ve bütçe imkânlarının yetersiz olmasından dolayı bu yerin hizmet sözleşmesiyle davacı Vakıf'a tahsis edildiğini, daha sonra davacı vakıf tarafından yardım taleplerinin reddedilmesi üzerine 21.11.2002 tarihinde hizmet sözleşmesinin feshedildiğini, davacı Vakıf’a ait demirbaşların ihtara rağmen teslim alınmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, demirbaş eşyaların binanın hazineye teslimi sırasında bina ile birlikte teslim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.09.2012 tarihli ve 2011/840 E., 2012/353 K. sayılı kararı ile; 17 Ağustos 1999 depreminde zarar gören ailelerin barınma ve iskân hizmetlerinde kullanılmak üzere Ankara Yenimahalle ilçesi Atatürk Orman Çiftliği Mahallesinde bulunan iki adet taşınmazın Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile davalıya tahsis edildiği, tahsis amacına uygun bir şekilde binaların kullanılır hâle gelmesi için davalı tarafından harcama yapıldığı, 25.04.2002 tarihinde yapılan sözleşmeyle eğitim tesislerini çalıştırma işinin davacı Vakıf'a verildiği, aradan geçen zaman içerisinde hizmetin yürütülmesinin mümkün olmayacağı anlaşılınca Vakıf'ın talebi de dikkate alınarak sözleşmenin feshedilip taşınmazların Vakıf'tan teslim alındığı, 24.12.2002 tarihli yazı ile söz konusu taşınmaz malların idarece tahsis amacına uygun kullanılmadığı belirtilerek davalı idareye yapılan tahsisin kaldırıldığı, 23.01.2003 tarihli tutanak ile taşınmazın 'hali hazır durumu itibarıyla' Milli Emlak Müdürlüğüne teslim edildiği, bahsi geçen tarihlerden mahkemede açılan bu dava tarihine kadar Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde ve Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde demirbaş eşyalar ile yapılan masraflara ilişkin davaların görüldüğü, davacının Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesindeki nihai kararı delil göstererek bu davayı açtığı, anılan dosyada davacı Vakıf'ın Milli Emlak Genel Müdürlüğü aleyhine bir kısım masraflar ve demirbaş eşyaların iadesine ilişkin açtığı davanın aşamalardan geçerek davacı aleyhine kesinleştiği, mahkemenin kararında gerekçe olarak Ankara Defterdarlık Milli Eğitim Daire Başkanlığının 20.01.2010 tarihli ve 4655 sayılı yazısının kullanıldığı, bu yazıya göre Milli Emlak Müdürlüğünün demirbaş eşyaları teslim almadığının bildirildiği, bu kararın kesinleşmesine rağmen eksik incelemeyle oluşturulduğunun anlaşıldığı, Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/54 E. sayılı dosyasında talimat yoluyla yaptırılan bilirkişi incelemesinde davaya konu demirbaş eşyaların tahsise konu taşınmaz içerisinde bulunduğunun 26.05.2005 havale tarihli raporda açıkça belirtilerek demirbaş eşyaların değerlerinin tespit edildiği, bu durumda davalı idarenin 23.01.2003 tarihli tutanakla hâli hazır durumu ile Milli Emlak Müdürlüğüne taşınmazı devrettiği yönündeki iddiasının sübut bulduğu, demirbaş eşyaların teslim sırasında ayrı ayrı kalemlerde belirtilmeyen dökümünün yapılmamasının muhatap idarelerin görevli elemanlarının ihmalinden kaynaklanması nedeniyle davalı aleyhine sonuç doğurmayacağı, Milli Emlak Müdürlüğünün Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde delil olarak kullanılan yazısının bu davada bizzat davalı konumunda bulunan tarafından sadır olması nedeniyle kabul edilemeyeceği, davacının demirbaş eşyaların hâlen davalının sorumluluğunda ve elinde bulunduğu yönündeki iddiasını hiç bir delillerle belgelendiremediği, kaldı ki Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılama neticesinde bu eşyaların davalı İl Özel İdaresi elinde bulunduğuna ilişkin kesin hüküm oluşturacak bir tespitin de bulunmadığı gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 19.03.2013 tarihli ve 2013/4457 E., 2013/5015 K.sayılı kararı ile;
‘‘…Dava, taşınır malların aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istem reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dışı Hazine tarafından Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, Çiftlik Mevkiindeki 6 ve 7 no'lu parsellerin deprem mağduru olan ailelerin çocuklarının eğitiminde kullanılmak üzere Sakarya Valiliği İl Özel İdaresine tahsis edildiğini, mevcut binalardan bir tanesinin kendisi tarafından bu amaçla kullanılmak üzere 10 yıllığına kiralandığını, taşınmazın sözleşmeye uygun biçimde kullanılabilmesi için bazı tadilatlar yaptırdığını ve tefriş ettiğini, davalının bitişik taşınmazları farklı amaçlar ile kiraya vermesinden dolayı hazinenin tahsisi iptal ettiğini, böylelikle kendisi ile davalı arasındaki kira sözleşmesinin de fesih edilmiş olduğunu, taşınmaza yaptığı faydalı ve zorunlu masraflar ile demirbaş eşyaların iadesi için hazine aleyhinde dava açtığını, taşınmazda kalan demirbaş eşyalarının davalı Valilik tarafından hazineye teslim edilmediği gerekçesi ile davanın bu bölümünün reddine karar verildiğini bildirerek, davalı Valilikte kaldığı belirlenen demirbaş eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, demirbaş eşyaların binanın hazineye teslimi sırasında bina ile birlikte teslim edilmiş bulunduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafından dava konusu eşyaların 23/01/2003 tarihli tutanak ile hazineye teslim edildiği, davacının hazine aleyhinde açtığı davada iddiasını ispat edememiş olmasının bu dosyada davalı aleyhinde bir sonuç doğurmayacağı gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi imzalandığı ancak sözleşmenin dava dışı hazinenin sözleşmeye konu binanın davalıya tahsisini iptal etmesi nedeni ile fesih edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, sözleşmeye inanarak kiralanan binayı tefriş etmiştir. Sözleşmenin fesih edilmesinden sonra kiralanan bina mevcut durumu itibari ile davalı çalışanları emlak müdür yardımcısı ve şefi tarafından 23/01/2003 tarihli tutanak ile teslim alınmıştır. Ayrıca 26/11/2002 tarihli tutanakta davacı vakıf başkanı ile il özel idaresi müdür yardımcısı, gelir şube müdürü ve bayındırlık müdürünün imzaları ile tutanak tarihi itibari ile binanın bakım, onarım ve imalatları ve tüm tefrişi ile birlikte teslim alındığı yazılıdır.
Şu durumda, davacıya ait demirbaşları davalı tarafından teslim alındığı resmi makamlarca tanzim edilen tutanak içerikleri ile sübut bulmuştur. Davalı, teslim aldığı demirbaş eşyanın davacıya ait olduğunu bildiği halde üçüncü bir kişiye teslim etmekle davacıya iade yükümlülüğünden kurtulamaz. Davalı, davacıya ait olan menkul mal niteliğindeki eşyayı aynen iade yükümlülüğü altındadır. Mahkemece, demirbaş eşyaların aynen iadesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalı, varılacak sonuca göre zarar kapsamı belirlenerek hüküm kurulmalıdır. Yanılgılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru olmayıp kararın bozulması gerekmiştir.’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2013 tarihli ve 2013/642 E., 2013/484 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, talimat yoluyla yaptırılan tespitte demirbaşların Hazinede olduğunun anlaşıldığı, davacıya Ankara ilinde bulunan taşınmazları teslim alması hususunda ihtarat yapılmış olduğu, fesih işleminin davacının 'sözleşmenin revize edilmesi talebinin reddi' üzerine davacı tarafından davalı idareye yazılan 20.11.2012 (doğrusu 20.11.2002) tarihli dilekçe üzerine gerçekleştiği, Hazinenin tahsisi 24.12.2012 (doğrusu 24.12.2002) tarihinde iptal ettiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya kapsamı ve davacı ile davalı görevlileri tarafından düzenlenen tutanak içeriklerine göre dava konusu menkul malların davalıya teslim edilip edilmediği, varılacak sonuca göre davalının menkul mal niteliğindeki eşyayı davacıya iade yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
13. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683. maddesi:
'Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.' şeklinde düzenlenmiştir.
14. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nda, “Borçların Teşekkülü” başlığı altında, sözleşmeden doğan borçlar (md.1– 40) ile haksız fiilden doğan borçlar (md. 41– 60) düzenlenmiş; yine aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak haksız (sebepsiz) iktisaba (md. 61– 66) yer verilmiştir.
15. Bunların dışında bir de kanundan doğan borçlar bulunmaktadır.
16. Böylelikle, hukukumuzda borçların kaynağı; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz iktisap ya da bir kanun hükmü olarak kabul edilmiştir.
17. Hukukî işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Her sözleşme, taraflar arasında bir hukukî ilişki meydana getirir.
18. Sözleşme; hukukî bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder.
19. Sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
20. Borçlar Kanunu’nda sorumluluğun kaynaklarından biri olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmede ise, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
21. Sebepsiz zenginleşmede sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur.
22. Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Mal varlığındaki azalmanın başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
23. Aynı ilkenin bir sonucu olarak, sözleşmeden doğan bir hukukî ilişkinin bulunduğu hâllerde veya mülkiyete dayalı dava açma olanağı bulunduğu hâllerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir.
24. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
25. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nın “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinde de;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
şeklinde düzenleme mevcuttur.
26. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı Vakıf ile davalı idare arasında 05.05.2002 tarihli ve on yıllık hizmet sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca depremde mağdur olan çocuklara eğitim verilmesi amacıyla Ankara Yenimahalle Çiftlik Mahallesinde bulunan taşınmazın davacı Vakıf'a tahsis edildiği, davacı Vakıf tarafından taşınmaza zorunlu ve faydalı masraflar yapıldığı, davacı Vakıf ile davalı idare arasındaki sözleşmenin daha sonra feshedildiği, bunun üzerine 26.11.2002 tarihli tutanak ile binanın bakım, onarım, imalat ve tüm teşrifi ile verildiği şekliyle eksiksiz alındığının tespit edildiği, 23.01.2003 tarihli tutanakla ise taşınmazın hâli hazır hâliyle davalı idare tarafından, dava dışı hazineye teslim edildiği anlaşılmaktadır.
27. Dava konusu uyuşmazlıkta, ispat yükü davacıda olup, davacı dosya kapsamında yer alan 26.11.2002 tarihli ve 23.01.2003 tarihli tutanaklar ile demirbaşlarını geri alamadığı iddiasını ispat etmiştir.
28. Davacının talebi, mülkiyet hakkına ve 05.05.2002 tarihli hizmet sözleşmesine dayanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme feshedildiği için davalı idare tarafından, davacıya ait demirbaşların iadesi gerekmektedir. Davalının teslim aldığı demirbaş eşyaları davacıya ait olduğunu bildiği hâlde üçüncü bir kişiye teslim etmesi davalıyı iade yükümlülüğünden kurtarmaz.
29. Davalı, sözleşmenin feshine rağmen davacıya ait demirbaşları iade etmediğinden TMK’nın 683. maddesi gereğince davacının mallarını haksız olarak elinde bulunduran kimse kabul edilmelidir.
30. Şu hâlde, hem sözleşmeye aykırı davranan hem de davacının mülkiyet hakkını zedeleyen davalının demirbaş eşyaları iade yükümlülüğü altında olduğu, bu mümkün değilse uğranılan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu tartışmasızdır.
31. Bu itibarla; Mahkemece, demirbaş eşyaların aynen iadesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalı, varılacak sonucu göre zarar kapsamı belirlenerek hüküm kurulmalıdır.
32. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
33. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.07.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.