16. Ceza Dairesi 2019/5432 E. , 2019/5683 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Anayasayı ihlal, Silahlı terör örgütüne üye olma ... ve ... için 17.07.2016; sanıklar ..., ..., ... ..., ..., ..., ... ..., ..., ...,
... ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... için 22.07.2016; sanıklar ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... için 26.07.2016; sanıklar
..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ... için 29.07.2016; sanık ... için 24.08.2016; sanık ... ... için 02.08.2016; sanık ... için
25.07.2016; sanık ... için 10.09.2016; sanık ... için 03.08.2016
Hüküm : 1)Sanık ... hakkında;
a)TCK'nın 309/1, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1, 8/A maddeleri uyarınca mahkumiyet
b)Yasama organına karşı suç, hükûmete karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığı
2)Sanıklar ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., .., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ...,
... ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı; TCK'nın 314/2, 62, 53,
58/9, 54, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan
reddi ile sanık ... ... ... hakkında tefrik, sanıklar ... ve ... hakkında bozma, katılan Milli Savunma Bakanlığının istinaf
başvurusunun reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin ise İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkeleri doğrultusunda savunmaya yeterli imkan sağlanıp bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Sanık ... hakkında yasama organına karşı suç, hükûmete karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar, temyizi kabil bir hüküm olmadığından bu suçlara ilişkin temyiz talepleri inceleme dışı bırakılmıştır.
1)Katılan ... vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Bölge Adliye Mahkemesinin, katılan ... Bakanlığının sanıklara atılı suçların niteliği itibarıyla suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılmasına imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından temyiz incelemesine yer olmadığına, bu bakımından gereğinin merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline iadesine,
2)Sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a)5271 sayılı CMK'nın 286/1. maddesinde temyizin konusunun Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri olarak belirlenmesine, aynı Kanunun 223. maddesi kapsamında bir hüküm değil ve fakat ara kararı niteliğindeki tefrik kararının, anılan Kanunun 287. maddesi uyarınca hükme esas teşkil etmesi durumunda hükümle birlikte temyizinin mümkün bulunmasına nazaran Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince sanık ... hakkındaki davanın tefrikine karar verilerek yargılamaya devam olunması,
b)Sanıklar ... ve ... hakkındaki hükümlerin ise bozulmasına karar verilmesi, karşısında anılan hükümler CMK'nın 286. maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan sanıklar müdafilerinin temyiz taleplerinin CMK'nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
3)Sanık ... hakkında Anayasayı ihlal suçu ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü ve somut olay değerlendirildiğinde;
Ayrıntıları Dairenin 14.07.2017 tarih ve 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere; 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
5237 sayılı TCK'nın 309/1. maddesinde tanımlanan Anayasal düzene karşı suçta, tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Görüldüğü üzere, cebir ve şiddet bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve şiddet kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kanunun aradığı cebrilikten maksadın fiziki/maddi cebir olduğu açıktır.
Bu açıklamalar ışığında yerel mahkemece kabul edilen somut olay tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde Hozat 51. Motorlu Piyade Tugay komutanı olarak görev yapmakta olan sanık ...'nün, 1981 yılında askeri lisede öğrenci iken katılmaya başladığı örgüt sohbetlerine 2015 yılına kadar devam ettiği, sözde sıkıyönetim emri ekindeki görevlendirme yazısında Elazığ Sıkıyönetim Komutanı olarak atandığı, izinde olduğu 14 Temmuz 2016 günü Ankara'daki lojmanında görüştüğü ...'ten bir an önce görevine dönmesi talimatı ile birlikte iki adet liste aldığı, 21 Temmuz 2016 günü için olan uçak biletini öne çekerek 15 Temmuz 2016 günü saat 23.00 sıralarında uçakla Elazığ'a hareket edip 16 Temmuz 2016 günü saat 01.00 sıralarında Elazığ'a geldiği, orduevinde 302 numaralı odada bir süre kaldıktan sonra bir poşeti bu odanın bulunduğu koridordaki klimanın üzerine bıraktığı, tutuklanması sonrasında sanıklardan ... ve ... ile görüşmek istediği, askeri cezaevinden Elazığ E Tipi Cezaevine nakli esnasında yapılan üst aramasında sol arka cebinde katlanmış vaziyette 'orduevi 302 nolu odanın bulunduğu koridorun sonunda klimanın üstündeki poşeti al yok et' yazılı bir kağıdın bulunduğu, bunun üzerine söz konusu yerde yapılan arama neticesinde içinde diğer sanıkların isimlerinin yazılı olduğu iki adet listenin ele geçirildiği, Hozat'taki birliğinde komutan vekili olarak görev yapan ... ile Pertek'teki taburun
komutanı ...'la 15 Temmuz 2016 tarihinde görüşerek darbe teşebbüsünün icrasına yönelik olarak ilçedeki kaymakam, savcı, ilçe jandarma komutanı ve ilçe emniyet müdürünü birliğe çağırmaları yönünde talimat verdiği anlaşılan ve örgütsel bağı bulunan sanık ... ...'nün ülke çapındaki icra hareketlerle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirdiği, suçun icrasına ilişkin etkin ve fonksiyonel katkısı göz önünde bulundurulduğunda TCK'nın 309. maddesinden mahkumiyetine dair verilen hüküm ile başka dosya şüphelilerinin beyanları, bylock tespitleri, ardışık aramaya ilişkin raporlar ve dijital incelemeler nazara alındığında el konulan listelerde yer almakta olan diğer sanıkların TCK'nın 314/2. maddesinden mahkumiyetlerine dair verilen hükümlere ilişkin kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık ... hakkında somut olayda uygulanma şartları bulunmayan 3713 sayılı Kanunun 8/A maddesinin tatbik edilmesi sonuç ceza değişmediğinden; bylock tespit ve değerlendirme tutanağı beklenilmeden karar verilmesi ve ayrıca 20.03.2018 tarihli tutanaklara göre kontörlü hatlardan ardışık olarak arandıkları tespit edilen sanıklar ... ve ... hakkında gerekçeli kararda bu hususa yer verilmemesi mevcut diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olması karşısında sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanık ...'nün üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanığın sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, diğer sanıkların silahlı terör örgütüne üye olma suçlarının sübutu kabul edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde eleştiri nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafileri, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri ile sanık ...'ın eşi ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.