T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1355 Esas
KARAR NO: 2020/1026 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 31/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/1329 D.İş - 2019/1446 Karar
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesi ile, Borçlu ... tarafından verilen 10/08/2009 düzenleme, 15/12/2009 vade tarihli 900.000 TL bedelli senedin vadesinde ödenmediğini, borçlunun açtığı menfi tespit davasının reddine karar verildiğini, borçlunun söz konusu kararı temyiz ettiğini, mal kaçırmak amacıyla mallarını elinden çıkardığını, alacağın tahsilinin imkansız hale gelmemesi için borçlunun toplam 949.950,00.TL'lik borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 10/07/2018 tarihli kararı ile, talebin kabule ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep edenin ileride ihtiyati haciz de haksız çıkması halinde borçlu/borçlular ile üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olması kaydı ile ihtiyati haciz isteyen alacaklının şimdilik talebe konu alacağın %15 (yüzde onbeş) oranınına isabet eden (142.492,50) TL miktarındaki nakdi teminat tutarını veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu (şayet alacaklı bir banka ise kendisi dışındaki bir başka bankaya ait teminat mektubu olmak kaydı ile) mahkememize yatırdığında veya ibraz ettiğinde borçlunun/borçluların gerek elindeki gerekse üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının yukarıda miktarı yazılı alacağa yetecek kadar kısımlarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili itiraz dilekçesi ile; İhtiyati haciz taleplerinin İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 E. 2018/422 K. sayılı kararı ile hüküm altına alınmış bir alacağa dayandığını, İİK 259. maddesinde ilama dayanan alacaklarda teminat aranmayacağının açık şekilde düzenlendiğini, mahkemece söz konusu yasal düzenlemeye aykırı olarak teminat talep edilmesinin yasanın emredici hükümlerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık oluşturduğunu belirterek ihtiyati haciz kararındaki teminat şartına ilişkin itirazlarının kabulü ile, teminatsız bir biçimde borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini ve bu meyanda borçlunun borca yeter miktarda menkul, gayrimenkul ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi ile menkullerin muhafazasına karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesi ile; mahkemenin verdiği ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia edenle tanışmışlığı ve hukuki ilişkisinin olmadığını, dayanak sahte senet 2009 tarihli olup alacaklının damadı tarafından doldurulup, sahte imza ile piyasaya sürüldüğünü, açtıkları menfi tespit davasında İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 E. sayılı red kararı üzerine hükmedilen vekalet ücretinin karşı taraf vekilince takibe konulduğunu, bunun üzerine asıl davayı temyiz ettikleri için tehiri icra kararı aldıklarını, karşı tarafın avukatının söz konusu İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararını dayanak yaparak İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... E. sayılı dosyası ile takip başlattığını, ancak bu takibin usulsüz olduğunu, takip hakkında şikayet yoluna başvurduklarını, mükerrerlik söz konusu olduğunu, dayanak senetle ilgili alacaklının daha önce yaptığı takibe karşı yaptıkları şikayet üzerine icra mahkemesince takibin iptaline karar verildiğini, bu mahkemece yapılan imza incelemesinde senetteki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığının belirlendiğini beyanla öncelikle bu aşamada müvekkilinin ileride mağduriyet yaşamaması için verilen ihtiyati haciz kararının en azından mürafaa tarihine kadar muvakkaten durdurulmasına karar verilmesini, karşı tarafın kötü niyetli olması ve şu aşamada teminatlı olarak verilen kararı icraya koyması halinde telafisi mümkün olmayan zararlar oluşacağından iptal edilerek kaldırılmasına karar verilmesini, ihtiyati hacze konu edilen sözde alacakla ilgili daha önce İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyası ile takibe geçilmiş olması, bilahare İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/760 esas sayılı dosyası ile de bu takibin iptaline karar verilmiş olması ve talep konusu sözde alacakla ilgili olarak da İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 esas sayılı dosyasında yargılama devam etmekte iken ve yine İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 esas sayılı kendisi lehine bir hüküm içermeyen kararı da davalının icraya koyması mümkün olmadığı halde yine bu ilamı dayanak göstererek İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... E. Sayılı dosyası ile takibe geçmiş olduğundan, yine aynı ihtiyati haciz kararında talep edilen vekalet ücreti ile ilgili olarak da İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayısı ile takibe geçilen ücreti burada da talep etmiş olması ve dosyanın halen derdest olması karşısında verilen ihtiyati haciz kararının usulen hatalı olduğunu, bu denli haksız işlemleri yapan karşı tarafın haksız ve kötü niyetle ihtiyati haciz talep etmiş olması ve yine diğer taraftan da aynı şekilde ilamı haksız bir şekilde İstanbul ... İcra Müdürlüğü üzerinden takibe koyması karşısında karşı taraf hakkında ihtiyati haciz konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemecesince yapılan yargılama neticesinde verilen 18/10/2018 tarih 2018/693 D.iş 2018/717 sayılı ek kararında, İhtiyati haciz talep edenin itirazının kısmen kabulü ile talebe konu alacak miktarının 49.950,00-TL'lik tutarı yönünden teminat alınmamasına, sair itirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizin 2019/805- 2019/649 E-K sayılı ilamı ile; 'İhtiyati haciz talep eden alacaklının talebi üzerine mahkemece 10/07/2018 tarihli kararla teminat karşılığında talebin kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilmiş, iş bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili teminata yönelik, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu vekili ise ihtiyati haciz kararının esasına yönelik itirazda bulunmuş, mahkemece taraf itirazlarının duruşmalı değerlendirilmesine karar verilmiş, bu amaçla 18/10/2018 tarihli itirazların değerlendirilmesine ilişkin duruşma yapılmış, anılan duruşmada verilen kısa kararla '1- İhtiyati haciz talep edenin itirazının kısmen kabulü ile talebe konu alacak miktarının 49.950,00 TL'lik tutarı yönünden teminat alınmamasına, sair itirazın reddine, 2- Aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin itirazının reddine,' denilmiştir. Mahkemece 08/11/2018 tarihinde yazılan gerekçeli karar ise kısa kararla çelişkili olmuştur. Teminat yönünden alacaklı vekilinin itirazı bulunmasına ve kısa kararda bu yönde olmasına rağmen, mahkeme gerekçeli kararında, sehven hatalı olarak borçlu vekilinin itirazının teminata yönelik olduğu, ihtiyati haciz kararının teminatsız verilmesi gerektiği yönünde itiraz edildiği belirtilmiştir. Yine, mahkeme kısa kararında aleyhine ihtiyati haciz talep edilen borçlunun itirazının reddine karar vermiş, gerekçeli karar da ise bu yönde her hangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi, hüküm fıkrasında bu konudaki karara da yer verilmemiştir. Mahkemenin gerekçeli kararı ile kısa kararı arasında açık çelişki bulunduğundan ve bu husus kamu düzenine ilişkin olup HMK 355 maddesi gereğince istinaf aşamasında resen gözetileceğinden, mahkeme kararının kaldırılmasına kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilerek yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 31/10/2019 tarih 2019/1329 D.İş - 2019/1446 Karar sayılı kararında; '...İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin 26.07.2018 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... takip dosyası incelendiğinde; söz konusu takibin İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 esas 2018/422 karar sayılı ilamına dayalı vekalet ücretinin tahsili talepli olduğu, vekalet ücreti miktarının 49.950,00 TL olduğu, alacağın ilama dayandığı anlaşılmakla İİK'nın 259. maddesi gereği 49.950,00-TL alacak yönünden itirazın kabulü ile teminatın kaldırılmasına, kalan 900.000,00TL'lik alacak yönünden ise alacağın senede dayalı olması sebebiyle teminat itirazının reddine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekilinin itiraz dilekçesi incelendiğinde; itirazlarının İİK'nın 265. maddesinde yer verilen itiraz sebepleri olan, ihtiyati haczin dayandığı sebepler, mahkemenin yetkisi ve teminata ilişkin olmadığı, süresinde borca itiraza ilişkin olduğu, yargılamayı gerektirdiği ... ' gerekçeleri ile; '1-İhtiyati haciz talep edenin itirazının kısmen kabulü ile talebe konu alacak miktarının 49.950,00-TL'lik tutarı yönünden teminat alınmamasına, sair itirazın reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz edenin borçlu vekilinin itirazının reddine,'' karar verilmiş ve karara karşı muteriz borçlu vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Muteriz borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; 10 yıldır işbu sahte senetle hukuki mücadele içinde olduğunu, Karşı tarafın ihtiyati haciz talebinde bulunduğu senedin 2009 tarihli olduğunu ve yine alacaklı ...'nın damadı ... tarafından doldurulduğunu ve sahte imza ile piyasaya sürüldüğünü, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden ...'yı tanımadığını, İhtiyati haciz talep eden Uğur'a karşı açtıkları menfi tespit davası olan İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi davasında, davalılarından ...'ın bu mahkemeye yaptığı beyanlarında '...'nu tanımadığını ve senedi müvekkilimden almadığını; davaya konu edilen senedin sahte olduğunu' beyan ettiğini, İhtiyati haciz isteyen taraf lehine dahi hüküm bulunmayan ve sahteliği mahkemelerce kabul edilen bu senetle ilgili menfi tespit davasının yargılamasının halem devam etmesine rağmen ihtiyati haciz kararının verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesince verilen red kararı üzerine mahkemenin karşı taraf lehine hükmettiği tek şeyin karşı vekalet ücreti olduğunu, Zaten davayı takip eden Av. ...'ın da karşı vekalet ücreti olarak çıkan meblağ olan 49.950 TL lik nispi vekalet ücretini İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayısı ile takibe koyduğunu, bunun üzerine de dosya temyiz edildiği için dosyaya teminat yatırıp tehir-i icra kararı aldıklarını, ilgili tehiri icra kararı ekte olduğunu, Buna rağmen ihtiyati haciz isteyen tarafın İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararında hükmedilen ve icra takibi yapılan ve teminatı yatırılarak tehiri icra kararı alınan bir hususun iş bu usulsüz ihtiyati hacize konu edildiğini, verilen ek kararda da ''... ilama dayalı olan 49.950.TL'lik tutarı yönünden teminatsız ihtiyaten haczine...'' karar verildiğini, Bu hususun esasa ve usule aykırı olduğunu, Bu nedenle verilen ihtiyati haciz kararı ve ek kararın hatalı olduğunu, verilen hatalı kararın kaldırılması gerektiğini, Talep edilen ihtiyati hacze dayanak gösterilen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 Esas sayılı kararını icraya koyduklarını, İhtiyati haciz kararına bu yön itibari ile yaptıkları itirazın dahi görmezden gelindiğini, derdestliğin söz konusu olduğunu, mükerrerlik söz konusu olduğunu, aynı konuda hem ilamı icraya koyup hem de ayrı bir ihtiyati haciz kararı almalarının hukuka aykırı olduğunu, kaldırılmasının gerektiğini, Karşı tarafın yani ihtiyati haciz isteyen ...'un önceki avukatı ...'ın karşı tarafın avukatlığını bıraktığını, aleyhine mahkemelere verdiği beyanlarının ve dilekçelerinin olduğunu ve aralarındaki sözleşme gereği ...'yı dava ettiğini, Yine devam eden sahte senede karşı açılan menfi tespit davası olan İstanbul 14. Asliye Ticaret mahkemesinde davalılardan ...'ın değişik zamanlarda dosyaya sözlü ve yazılı beyanlarda bulunduğunu, ...'ın bu beyanlarında '...'nu tanımadığını ve senedi müvekkilimden almadığını; davaya konu edilen senedin sahte olduğunu' beyan ettiğini Yargıtay bozması sonrası İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 esas sayılı dosyasının ilk duruşmasına davalı ...'in katılarak yine böyle bir alacağının olmadığını, senedin kendisine zorla arkasının imzalatıldığını beyan ve ifade ettiğini, senedin sahibi olduğu iddia edilen kişinin senedin zorla düzenlendiğini, müvekkili ...'nu tanımadığını beyan etmesinin hiç dikkate alınmadığını, Bu beyanların da dikkate alınmasını talep etiğini Zira sahte senetle ilgili olarak 10 yıllık bir safahatın geçtiğini, Halen yargılamanın menfi tespit talebi yönüyle devam ettiğini, Senedin sahte olarak düzenlendiğine dair bu kadar beyan ve İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesince verilen bilirkişi raporları ve netice itibariyle takibin iptaline verilen kararlar dikkate alındığında ihtiyati hacze konu edilen senedin sahte ve düzenleme bir senet olduğu dahi aşikar olmasına rağmen ve bu husus da delilleriyle birlikte mahkemeye sunulmasına rağmen hiç bir şekilde dikkate alınmadığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesince esasa girilmek suretiyle yeniden yargılama yapılarak talebinin doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesine, istinaf incelemesinin mürafaalı olarak yapılmasına, İstinaf müracaat masraflarının ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İhtiyati haciz talep eden senede ve Mahkeme kararına (Menfi Tespit davası sonucu verilen vekalet ücreti) dayalı olarak ihtiyati haciz talep etmiş, Mahkemece talebin kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilmiş olup, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen bu karara karşı itiraz etmiştir. Mahkemece yapılan duruşmalı inceleme sonucunda itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı itiraz eden vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İhtiyati haciz, İİK 257. maddesinde düzenlenen ve geçici hukuki korumaların özel bir türü olup, takip işlemi değildir. Bu nedenle icra takibine konu edilmiş bir alacak hakkında ihtiyati haciz istenmesine engel bir durum yoktur. İtiraz eden borçlu vekilinin ihtiyati hacze konu alacak hakkında takip yapıldığı, takibin itiraz üzerine durduğu, bu nedenle ihtiyati haciz talep edilemeyeceği, mükerrerlik oluştuğu yönündeki istinaf sebepleri yerinde değildir. İhtiyati hacze itiraz sebepleri İİK 267. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, bu sebepler dışında bir nedenle ihtiyati hacze itiraz edilemeyecektir. İtiraz edenin diğer itiraz sebepleri alacağın varlığına ilişkin olup, bunlar yargılamayı gerektirmekte ve İİK 265. maddede sayılan itiraz sebeplerinden değildir. Bu nedenle itiraz edenin alacağın varlığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan itiraz edenin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Muterizin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/10/2020 tarihinde HMK' nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.