16. Ceza Dairesi 2019/7933 E. , 2019/6488 K.
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.07.2019 tarih ve 2019/71262 sayılı yazısı ile; Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ...'in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314/2, 221/4-son ve 62/1 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay 18 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/111 esas, 2018/425 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları oluşmadığı halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği ve bozma kararının aleyhe sonuç doğuracağı nazara alınarak yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, sanığın daha önce işlemiş olduğu hakaret ve tehdit suçları nedeniyle İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/10/2015 tarihli ve 2015/181 esas, 2015/271 sayılı kararı ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın verildiği ve anılan kararın 18/12/2015 tarihinde kesinleştiği, işbu yargılamaya konu suçun ise anılan kararın denetim süresi içerisinde 17/03/2017 tarihinde işlendiği cihetle, 5271 sayılı Kanun'un 231/8. maddesinde yer alan, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/06/2014-6545 S.K./72. md) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki hükme nazaran, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01/07/2019 gün ve ....-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
OLAY:
17.03.2017 tarihinde ...'ya gitmek için bulunduğu ... Havalimanı giden yolcu ... kontrol noktasında, pasaportunda terör örgütü şüphelisi zayi kaydı bulunduğunun anlaşılması ve sonrasında da ... kullanıcısı olduğu ve ...'da hesabının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine yakalaması yapılarak ... silahlı terör örgütü üyesi olduğu şüphesi ile gözaltına alınmasına müteakip başlatılan 2017/41336 sayılı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyasının, 27.03.2017 tarihli, 2017/5370 sayılı yetkisizlik kararı ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi üzerine 2017/35763 soruşturma sayısına kayden yürütüldüğü görülen; avukatlık yaptığı, ... silahlı terör örgütüne üye olduğu, örgütle iltisaklı ... adlı dernekte düzenli olarak yapılan ve örgüt abilerinin yönettiği sohbetlere diğer şüpheli avukatlar ile birlikte katıldığı, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediklerini belirten şüphelilerin ifadelerinde de örgüt yapılanması içerisinde olduğuna dair beyanların bulunduğu, örgüt mensuplarının yargılandığı davaları takip ettiği, örgütün gizli haberleşme yöntemi olan ... programını kullandığı, mali bilirkişi raporu, dernekler il müdürlüğü yazıları neticesinde yapılanmanın içerisinde aktif olarak görev aldığının, ...'ya katılım hesabı açtığı, etkin pişmanlık hükümlerinden yaralanmak istediğini beyan ederek verdiği ifadelerinde yapı içerisindeki örgüt üyesi avukatları ve bu avukatların örgüt içerisindeki görevlerini anlattığı, ... IP tespit tablosuna göre programı etkin bir şekilde kullandığı, 29152 defa bağlandığının tespit edildiğinin belirtildiği anlaşılan soruşturma kapsamında; süreçte yakalamasının yapıldığı andan itibaren müdafii eşliğinde verdiği ifadelerinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek beyanda bulunduğu da belirtilen sanık hakkında; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/35763 soruşturma, 2018/7978 esas ve 2018/1217 iddianame numaralı 16.02.2018 tarihli iddianamesi ile örgütün gizli haberleşme yöntemi olan ... programını kullandığı, örgütten talimat aldığı örgütün sohbet toplantılarına katıldığı, ... yapılanması içerisinde cemaat abilerinin düzenlediği ve talimat verdiği grup içerisinde bulunduğu, etkin pişmanlık kapsamında alınan ifadelerde açıkça örgüt yapılanması içerisinde bulunduğunun anlatıldığı, alınan savunmalarında örgütün çözülmesi yönünde ayrıntılı ifade verdiği, TCK 221. maddesinin hakkında uygulanabileceği, ... Havalimanında alınan savunmasında bir kısım şüpheliler hakkında bilgi vermiş ise de devam eden ve Cumhuriyet Başsavcılığında alınan savunmalarında bu yapı içerisinde yer alan avukatlardan bahsettiği gibi örgütün talimatıyla avukatlar tarafından ... aleyhine açılan tazminat davaları konusunda da bilgi verdiği, bağlantı sayısı nazara alınarak örgüt içerisinde aktif bir şekilde rol aldığı, mali hesap incelemesi neticesinde başkaca bankalara kredi ödemesinin olduğu dönemlerde ...'ya katılım hesabı açtığı, ... adlı derneğe himmet yatırdığı, hem kendi kabulü hemde dosya içeriğine göre ... silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddiası ile; etkin pişmanlık kapsamında verdiği savunmaları, ....'un etkin pişmanlık kapsamında verdikleri ifadeleri, sorgu zaptı ve tutuklama müzekkeresi, yakalama, arama tutanakları, el koyma ve gözaltı formları, ... tespit tutanağı, D raporu, mali bilirkişi raporu, ... kaydı, Dernekler İl Müdürlüğü yazıları, ... IP tespit tablosu, müzekkereler, Sulh Ceza Hâkimliği kararları şüpheli itiraz dilekçeleri ve dosya kapsamının delil olarak belirtilmesi ayrıca dijital delillerin incelenmesinin devam ettiği de belirtilmek sureti ile 3713 sayılı TMK'nın 7. maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 58/9, 53, 54, 63/1 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasının istenildiği görülmüştür.
İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/111 esasına kayden yapılan kovuşturmanın 06.12.2018 tarihinde yapılan Cumhuriyet savcısınca sanığın eylemine uyan 3713 sayılı TMK'nın 7/1. maddesi yollamasıyla TCK'nın 314/2, 221/4, 53, 58/9, 63. maddeleri ve 3713 sayılı TMK'nın 5/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi mütalaasında bulunduğu duruşmasında süreçteki ifadelerinde de hakkında daha önceden hakaret suçundan işlem yapıldığını beyan ettiği anlaşılan sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul ettiğine ve duruşmada okunan adli sicil kayıtlarının da doğru olup, kendisine ait olduğunu beyan etmekle, son sözü de sorulmak sureti ile üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit görülerek eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, 5237 sayılı TCK'nın 221/4-son, 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 8 ay 18 gün hapis cezasının, verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 2 yılın altında olması daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, kişilik özellikleri ile yargılama sürecindeki tutum ve davranışları göz önüne alındığında ileride yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşması ve sanığın da kabul etmesi gerekçesi ile 5271 sayılı CMK’nın 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, kişiliği ve sosyal durumu göz önüne alınarak herhangi bir yükümlülük altına alınmaksızın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına, denetim süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlemediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşürüleceğinin, aynı süre içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağının ihtarına, mahkumiyet cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infazına ve infazdan sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına, TCK'nın 225/1 maddesi gereğince 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, karar kesinleştiğinde CMK'nın 109/3-a maddesi uyarınca verilen yurt dışına çıkma yasağı adli kontrolünün kaldırılmasına, incelemesi devam eden dijital materyallerin incelenmesi bittikten sonra sanığa iadesine, oluşturulacak kopyaların dosyada delil olarak saklanmasına, malvarlığı üzerinde tedbir kararı var ise kaldırılmasına dair sanık, müdafii ve Cumhuriyet savcısı huzurunda itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2018 tarihli 2018/111 esas ve 2018/425 karar sayılı gerekçeli kararında özetle sanığın ... kullanıcısı olduğunun tespit edildiği ancak yazışma içeriklerinin henüz tespit edilemediği, ... veri raporlarının bulunduğu ayrıca sanığın da kolluk ifadesinde ... kullandığını kabul ettiği, dijital materyallerde yapılan incelemenin henüz sonuçlanmadığı ancak bunun sonuca etkili bir durum olmadığı, başkaca bankalarda ödemesi devam eden kredileri olmasına rağmen örgütün talimatı ile 18.09.2014, 21.10.2014, 19.12.2014 tarihlerinde ...'da katılım hesabı açtırdığı, müşteri hesabının bulunduğu, örgütle irtibatı bulunan ve 30.01.2016 tarihinde tasfiye olan Hukuk Bilimleri Araştırma Merkezi Derneğine üye olduğu ve nakit ödemelerde bulunduğu belirtilmek sureti ile sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu kanaatine varılarak atılı suçtan alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına karar verildiği, ayrıca sanığın süreçte verdiği ifadeleri nedeni ile hakkında üst sınırdan uygulanmak sureti ile etkin pişmanlık hükümlerinin ve takdiri indirim maddesinin uygulandığı belirtilerek; verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 2 yılın altında olması, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, kişilik özellikleri ile yargılama sürecindeki tutum ve davranışları göz önüne alındığında ileride yeniden suç işlemeyeceği yönünde mahkemede olumlu kanaat oluşması ve sanığın da kabul etmesi gözetilerek CMK’nın 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini belirtilmiştir.
Verilen hükümler, 14.12.2018 tarihinde itiraz edilmediğinden kesinleşmiştir.
Verilen karar üzerine UYAP sistemine düşen ... ihbarına istinaden, 07.05.2019 tarihinde İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/181 esas sayılı yazısı ile; hükümlü hakkında 06.05.2019 tarihli 2015/181 esas, 2015/271 karar sayılı ek kararının İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, hükümlü hakkında 26.10.2015 tarihinde 2015/181 esas ve 2015/271 sayılı kararla ... kararı verildiği ve 5 yıllık denetimli serbestliğe hükmedildiği, kararın 18.12.2015 tarihinde kesinleştiğinin bildirilerek ihbara yönelik işlem yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/181 esas, 2015/271 karar sayılı 26.10.2015 tarihli kararının incelemesinde, sanık bilgilerinin aynı olduğu, suç tarihinin 20.08.2014 olduğu, 5237 sayılı TCK'nın 125/1, 62/1, 52/2-4 maddeleri gereğince hükmedilen 2.250-TL adli para cezasının ve 5237 sayılı TCK'nın 106/1-son cümle, 62/1, 52/2 maddeleri gereğince hükmedilen 750-TL adli para cezasına dair hükümlerin ayrı ayrı açıklanmasının geri bırakılmasına, yükümlülük altına alınmaksızın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği ve 5271 sayılı CMK'nın 231/10-11 maddeleri gereğince ihtarın yapıldığı görülmüş ayrıca 04.01.2016 tarihli kesinleşme şerhlerinden de 18.12.2015 tarihinde de itirazların reddedilmesi sureti ile her iki hükme dair ilamın kesinleştiği anlaşılmıştır.
09.05.2019 tarihinde çıkartılan ve Uyap sisteminden de kontrolü yapılan adli sicil kaydında da sanık hakkında İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamların işlenmiş olduğu görülmüştür.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2019 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden denetim süresi içerisinde ikinci kez suç işlenmesi nedeni ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararının kanun yararına bozulması ihbarında bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 07.07.2019 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ile kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarının oluşup oluşmadığı ve buna yönelik hakkında daha önce verilip kesinleştiği anlaşılan ... kararı bulunan sanığa verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının aleyhe sonuç doğuracak şekilde kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5271 sayılı Kanun;
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Madde 231 –...
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/72 md.) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
....
(12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
Kanun yararına bozmanın, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğu, incelemenin karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre isteme bağlı kalınarak yapılacağı hususları da dikkate alınarak yapılan incelemede;
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. (CGK.23.03.2010, 2010/2-29-56) 5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler gözönüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması için;
1-Suça ilişkin olarak;
a-Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b-Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2-Sanığa ilişkin olarak;
a-Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum edilmemiş olması,
b-Suçun işlenmesi mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.02.2010 tarih 2009/4-253- 2010/28, 29.09.2009 tarih 2009/4-130-213, 14.07.2009 tarih 2009/163-202 sayılı kararları ile 23.03.2010 tarih 2010/2-29 esas ve 2010/56 sayılı kararlarından da anlaşılacağı üzere koşulları oluştuğu halde kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması veya objektif koşulların gerçekleşmesine karşın bu koşulların oluşmadığından bahisle uygulanmamasına ilişkin hukuka aykırılık hallerinin hakimin takdir hakkına ilişkin hususlar olmaması nedeni ile yasa yararına bozma konusu yapılabilecektir.
Ancak objektif koşullar oluşmasına karşın mahkeme veya hakimce maddenin 6/b bendi kapsamında verilen takdir yetkisi kullanılmak sureti ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır.
Somut olay yönünden, hukuka aykırı olduğu iddia edilen uygulamaya dayanak teşkil eden 5271 sayılı Kanunun 231/8. maddesine eklenen cümlede öngörülen şartın, ... kararı vermenin objektif koşulları arasında olduğu tartışmadan vareste bulunmakla verilen kararın kanun yararına bozma istemine konu olabileceği değerlendirilmiştir.
Yasa metnine eklenen 'Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez'. Cümlesi ile getirilen objektif şartın, suç tarihini değil ve fakat doğrudan denetim süresi içinde verilen karar tarihini esas aldığı açıktır. Yasa değişikliğinin amacı, birden fazla suçtan yargılanan sanık hakkında diğer objektif ve subjektif şartlar oluşsa bile verilen bir ... kararı ile başlayan denetim süresi içinde, kasıtlı bir suç nedeniyle başka ... kararları verilmesinin önüne geçmektir.
Daha önceden işlediği kasıtlı suçlar nedeni ile hakkında verilen para cezalarına dair hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair 26.10.2015 tarihli kararın 18.12.2015 tarihinde kesinleştiği nazara alındığında, denetim süresi içerisinde işlenen ikinci suçtan mahkum edilen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilemeyeceğinden istemin kabulüne karar verilmiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2018 tarihli ve 2018/111 esas, 2018/425 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 309/4-a madde ve fıkrası uyarınca müteakip işlemlerin bozma doğrultusunda mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.