1. Hukuk Dairesi 2021/4566 E. , 2022/4433 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar süresi içerisinde, davacı ... ... vekili ile davalılar ... ve müşterekleri tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı ... ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 103 ada 13, 52, 53; 104 ada 32, 34, 89; 105 ada 5; 108 ada 9; 110 ada 46; 114 ada 16; 117 ada 230 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında müvekkilinin kardeşleri olan davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, bilahare müvekkilinin kardeşlerinin muvazaalı şekilde bu taşınmazları müvekkilinin amcasının oğlu olan diğer davalılara satarak tapudan devrettiğini oysa ki dava konusu taşınmazların tamamının müvekkilinin murisi olan babası ...’dan geldiğini, ...’nin ölümünden sonra taşınmazların müvekkilinin kardeşleri tarafından kullanıldığını, kadastro tespiti sırasında müvekkilinin köyde olmaması ve kadın olması sebebiyle taşınmazlarda müvekkiline pay verilmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının ayrı ayrı iptali ile ...’nin tüm mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Dava konusu 105 ada 5, 110 ada 46 ve 114 ada 16 parsel sayılı taşınmazların yargılama sırasında ...’ye satılması üzerine, davacı vekili 30/06/2014 havale tarihli dilekçe ile; söz konusu taşınmazların müvekkilinin amcasının oğlu olan davalılar... ve ... tarafından, yine müvekkilinin diğer amcasının oğlu olan ...’un damadı ...’ye satıldığını, ...’ın taraflar arasındaki davadan haberdar olduğunu, muhtemelen eldeki dava dolayısıyla davalıların zarar görmemesi için bu taşınmazları kötü niyetli olarak satın aldığını, esasen ortada gerçek bir satış olmadığını ileri sürerek, Mahkemece ...’nin davaya dahil edilmesini, 105 ada 5, 110 ada 46 ve 114 ada 16 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının ayrı ayrı iptali ile ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde; kadastro tespiti sırasında kardeşi olan davacı ... ... ile davacının eşi ... adına da taşınmaz tespit edildiğini, kendisinin polis memuru olması ve taşınmazların bulunduğu köyde yaşamaması sebebiyle adına tespit ve tescil edilen taşınmazların kardeşi ... tarafından kullanıldığını, hasılatın ve destekleme payının ... tarafından alındığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Diğer davalılar ... ve diğerleri tarafından davaya cevap verilmemiş, bilahare 10/12/2014 günlü celsede ..., dava konusu 105 ada 5, 110 ada 46 ve 114 ada 16 parsel sayılı taşınmazları ...’dan satın aldığını, köyde 10 yıl boyunca çiftçilik yaptığını ancak 4-5 yıldır çiftçilikle uğraşmadığını, söz konusu taşınmazları buğday ekmek için satın aldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/98 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, dava konusu 103 ada 52, 53; 104 ada 32, 89; 108 ada 9 ve 117 ada 230 parsel sayılı taşınmazların aynı zamanda Kadastro Mahkemesinde de davalı olduğu gerekçesiyle, bu taşınmazlara yönelik olarak açılan davanın, eldeki davadan tefrikine karar verildikten sonra yargılamaya devam olunmuş; Mahkemenin 10/12/2014 tarihli, 2013/98 Esas, 2014/439 Karar sayılı kararıyla; davanın, muvazaa nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu, eldeki davanın 15/04/2013 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazların ise ...'ye 17/05/2013 tarihinde satıldığı, dava konusu taşınmazların köyde bulunduğu gözönüne alındığında, böylesine küçük bir yerde dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak dava açıldığının bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ...'nin dava konusu yerlerin davalık olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı, özellikle ...'nin çifttçilik ile uğraşan birisi olmaması, belediyede zabıta oluşu da dikkate alındığında, TMK’nın 1023. maddesi gereğince iyi niyetli olduğundan bahsedilemeyeceği, hatta ...’ın eşi ve dolayısıyla akraba olduğu kişilere ait bir anlaşmazlığı bilmeden böyle bir alım gerçekleştirmesinin de hayatın olağan akışana uygun olmadığı, tüm bu nedenle dava konusu taşınmazlar ile ilgili olarak tapudan yapılan devirlerin muvazaalı olduğunun açık olduğu, eldeki dava, dava konusu taşınmazların ... mirasçıları adına miras payları oranında tescili istemiyle açılmış ise de, kimse hakkından fazlasını tasarruf edemeyeceğinden, sadece muvazaa nedeniyle davacının muristen gelen hissesi oranında dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline karar vermek gerektiği, yine dava konusu 103 ada 13 ve 104 ada 34 nolu parsel sayılı taşınmazların Kadastro Mahkemesinde dava olduğu ve henüz taşınmazların tapu sicilinin oluşmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 114. maddesinin (ı) bendi gereğince, daha önceden açılmış ve derdest olan bir davanın bulunduğu göz önünde bulundurularak, bu taşınmazlara yönelik olarak açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne, 105 ada 5, 110 ada 46 ve 114 ada 16 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının murisi olan babası ...'ın veraset ilamındaki payı olan 3/16 oranında iptal edilerek davacı adına kayıt ve tesciline, kalan miktarın dahili davalı ... üzerinde bırakılmasına, 103 ada 13 ve 104 ada 34 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin kararına karşı süresi içerisinde, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu ancak mahallinde yapılan keşif sonrası, 10/12/2014 tarihinde Mahkeme veznesine 1.462,00 TL tamamlama harcı yatırdıkları halde, Mahkemece tamamlama harcı konusunda bir karar verilmediğini, bu hatanın giderilmesi kararın bozulmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönüyle düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davalılar ..., ..., ... ve ... müşterek temyiz dilekçelerinde özetle; davalılardan ... ve ... olarak, dava konusu taşınmazların, davacının kardeşi olan davalı ... ile dava dışı kardeşleri ... ve ... arasında yapılan taksimle ...e düştüğünü bildikleri için taşınmazları ...den satın aldıklarını, daha sonra ihtiyaca binaen taşınmazları ...’ye sattıklarını, ...’nin taksim hususunu daha önce duyduğu için taşınmazı satın aldığını; davalı ... ise, dava konusu taşınmazları satın alırken öncesinde taşınmazların taksim edilip edilmediğini bilme ve araştırma zorunluğunun olmadığını, taşınmazları parasını ödeyerek ve tapu kütüğüne güvenerek satın aldığını, Mahkemece bu hususta araştırma yapmaksızın sadece belediyede zabıta olduğu için satış hususunda kötü niyetli olduğunun kabul edildiğini, Kangal ilçe merkezinde ikamet ettiğini ancak zabıta olan bir kişinin bir köyden taşınmaz mal satın almasına ve işletmesine yasal bir engel bulunmadığını, kendisinin iyi niyetli olduğunu, eldeki davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu ve davacının da davasını isaptlayamadığını, satışın muvazaalı olduğuna dair davacının elinde somut bir kanıt bulunmadığını beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Sivas İli, Kangal İlçesi, Karagücük Köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 105 ada 5 parsel sayılı 38.756,67 metrekare, 110 ada 46 parsel sayılı 43.035,04 metrekare ve 114 ada 16 parsel sayılı 511,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... oğlu ... adına tespit ve 16/06/2009 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 09/05/2012 gününde 105 ada 5 ve 110 ada 46 parsel sayılı taşınmazlar eşit paylarla ... ve ... adına, 114 ada 16 parsel sayılı taşınmaz ise ... adına satılarak tescil edilmiştir. Yargılama sırasında 17/05/2013 tarihinde ise taşınmazların tamamı ...'ye satılmıştır.
Dava; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi şöyledir.
“Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır. Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesi şöyledir.
“Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.”
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Mahkemece, kararın (III) numaralı paragrafında açıklanan gerekçe uyarınca yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı ... , dava ve temyize konu taşınmazların murisi olan babası ...’dan geldiğini, taşınmazlarda kendi miras payının da olduğunu ileri
sürerek, taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Dava ve temyize konu taşınmazların tapu kayıt maliki olan ..., davacının murisi ...’ın terekesine karşı 3. kişi konumunda olduğuna, muris ...’nin ölüm tarihi itibariyle terekesinin TMK'nın 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğuna ve ...’nin dosya arasında bulunan veraset ilamından, murisin davacı dışında başkaca mirasçıları da bulunduğu anlaşıldığına göre, davaya tereke adına devam edilebilmesi için, murisin tüm mirasçılarının davada taraf olması veya muvafakatlerinin sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde ise terekeye temsilci atanması zorunludur.
Hal böyle olunca; Mahkemece davacıya, murisin diğer mirasçılarının da muvafakatlerinin sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde terekeye temsilci tayin ettirilmesi konusunda süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde aktif dava ehliyetinin sağlanması halinde işin esası yönünden inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmadan işin esasına girilerek, kimsenin hakkından fazlasını tasarruf edemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası davacı tarafından 10/12/2014 tarihinde Mahkeme veznesine 1.462,00 TL tamamlama harcı yatırılmış olmasına rağmen, Mahkemece harç ve vekalet ücretine hükmedilirken davacı tarafından yatırılan tamamlama harcının nazara alınmamış olması da isabetsizdir.
3.3.2. Öte yandan, dava konusu 103 ada 13 ve 104 ada 34 parsel sayılı taşınmazların, halihazırda Kangal Kadastro Mahkemesinin 2009/427 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu ve taşınmazların kadastro tespitinin henüz kesinleşmediği dikkate alınarak, Mahkemece bu taşınmazlar yönüyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, HMK’nın 114. maddesinin (ı) bendi gereğince daha önceden açılmış ve derdest olan bir dava bulunması nedeniyle, bu taşınmazlara yönelik olarak açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de, davacının bu taşınmazlara ilişkin temyiz itirazı bulunmadığından, bu husus bozma konusu yapılmamıştır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.