1. Hukuk Dairesi 2022/2136 E. , 2022/4444 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın bir kısım temlikler yönünden reddine, bir kısım temlikler bakımından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar ve tavzih kararı ile ek karar süresi içinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli ve davacılar vekili tarafından katılma yolu ile temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 02/06/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaanneleri ...'in 1088 ada 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar ile 1089 ada 4, 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlarını kızı olan davalı ...'ya verdikleri vekâletname ile, mirasbırakan babaanneleri ... ve mirasbırakan babaları ...'in 1085 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlardaki verasette iştirakli paylarını dava dışı Memnune'ye verdikleri vekâletname ile davalılara satış suretiyle temlik ettiklerini, anılan taşınmazların dava dışı taşınmazlarla tevhidi ile 4585 ada 1 parsel ile 4586 ada 1 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakan ...'ın üçüncü kişilere sürekli olarak borçlandığı için taşınmazlarının bir kısmının icra marifetiyle satıldığını, dava konusu taşınmazlardaki paylarının ise aldığı borç ve nakitlere karşılık davalı kardeşlerine satıldığını, mirasbırakan ...'nin ise sürekli ...'a destek olduğunu ve mal kaçırma amacı taşımadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, satış bedelinin mirasbırakan ...’e ödendiğine ilişkin bir belge sunulmadığı, bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazların satış tarihindeki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunduğu, mirasbırakanın varlıklı olduğu ve mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amacını taşıyan muvazaalı işlem olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Birinci Bozma Kararı
Dairece; '...kök muris ...'ye ait başka taşınmazların da benzer usullerle yapılan temlikleri nedeniyle görülen davalarda muvazaa olgusu kanıtlandığı gibi eldeki davada yapılan araştırma ve inceleme sonucu ...'nin gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
...Muris ...'ın temliklerine ilişkin muvazaa iddiası bakımından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, tapu iptal ve tescile ilişkin kararında infaza elverişli ve isteğe uygun olmaksızın bilirkişi raporuna gönderme yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetli değildir..' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3.Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemece, satış bedelinin mirasbırakan ...’e ödendiğine ilişkin bir belge sunulmadığı, bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazların satış tarihindeki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunduğu, mirasbırakanın varlıklı olduğu ve mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amacını taşıyan muvazaalı işlemler olduğu, davacıların babası olan mirasbırakan ...'in ise eşi ve çocukları ile arasının iyi olmadığı, mirasbırakan ... tarafından çocuklarının tamamen dışlandığı, mirasbırakanın annesi ve kardeşleriyle arasının iyi olduğu, annesi ve kardeşlerinin hiçbir şekilde mirasbırakanın eşi olan dava dışı ...’i benimsemedikleri, bu nedenle de mirasbırakanın eşinden boşandığı, mirasbırakanın sık sık Ankara'ya giderek annesi ... ve kardeşleri ile zaman geçirdiği, ayrıldığı eşine ve sevmediği çocuklarına miras bırakmamak için, kendisine babasından veraseten intikal eden miras paylarını davalılara temlik ettiği, asıl irade ve amacının mirasçılarından mal kaçırmak olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairece ‘’...Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak mirasbırakan ...’nin temlik ettiği taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,
Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;...mirasbırakan ...’in, kendi mirasbırakanından intikal eden çok sayıda taşınmazı 1992 yılında üçüncü kişilere satış suretiyle devrettiği, sürekli borçlanmak ve taşınmaz satışı yapmak suretiyle hayatını idame ettirdiği, dava dışı 1016 ada 1 ve 2 parsellere ilişkin daha önce eldeki davacılar tarafından davalı ...’ya karşı, mirasbırakan ... ile mirasbırakan ... payları yönünden açılan Sincan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/254 Esas, 2013/207 Karar sayılı dosyasında mirasbırakan ...'nin devredilen payı yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle tazminat yönünden davanın kabulüne, mirasbırakan ...'ın devredilen payı yönünden ise muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın Dairece onanarak kesinleştiği gözetildiğinde, mirasbırakan ...'ın dava konusu taşınmazları mal kaçırma amaçlı olarak devretmediği, anlaşılmakta olup, davacılar tarafından muvazaa iddiası usulüne uygun kanıtlanmış değildir.
Hâl böyle olunca, mirasbırakan ...’in devrettiği ve dava konusu 4585 ada 1 parsel ile 4586 ada 1 parsel sayılı taşınmazların geldisini oluşturan 1085 ada 1 ve 2 parsellerdeki verasette iştirakli payı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de, sadece 4585 ada 1 parsel ve 4586 ada 1 parsel numaraları üzerinden karar verilmesi gerekirken, anılan parsellerin geldisi olan ve kapalı kayıt niteliğindeki 1085 ada 1 ve 2 parseller yönünden hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.’’ gerekçesi ile karar bozulmuştur.
6. Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemece, mirasbırakan ...'ın dava konusu taşınmazları mal kaçırma amaçlı olarak devretmediği anlaşıldığından 4585 ada 1 parsel ile 4586 ada 1 parsel sayılı taşınmazların geldisini oluşturan 1085 ada 1 ve 2 parsellerdeki verasette iştirakli payı yönünden davanın reddine, mirasbırakan ... ile ilgili verilen kabul kararı kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
7. Mahkemesince Verilen Tavzih Kararı
Davacılar vekili 03/11/2021 tarihli dilekçesinde, mirasbırakan ... adına olan tapu kaydının iptal edilecek kısmının hükümde belirgin olmadığını, hükmün tapuda infaz ettirilmesinin bu haliyle tereddüt yaratacağını belirterek, infazda tereddüt doğmaması bakımından, hüküm fıkrasının hükme esas alınan bilirkişi raporu da dikkate alınmak suretiyle tavzih edilmesini talep etmiş, Mahkemece tavzih isteminin HMK’nın 305 ve 305/A maddeleri uyarınca kabulüne karar verilerek mirasbırakan ... yönünden verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar kaldırılarak, mirasbırakan ... yönünden açılan davanın kabulü ile tapu iptal ve tescile karar verilmiştir.
8. Mahkemesince Verilen Ek Karar
Davacılar vekili 27/12/2021 havale tarihli dilekçesinde, tavzih kararı ile mirasbırakan ... yönünden kabul kararı verilmesine rağmen, davacılar lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini belirterek, infazda tereddüt doğmaması bakımından, hüküm fıkrasının hükme esas alınan bilirkişi raporu da dikkate alınmak suretiyle oluşturulmasını ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiş, Mahkemece, mirasbırakan ... yönünden açılan davanın kabulü ile yeniden tapu iptal ve tescil hükmü kurulmuş, vekalet ücretine yönelik istemin ise reddine karar verilmiştir.
9. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından, katılma yolu ile davacılar vekili tarafından, tavzih kararı ve ek karar davalılar ve davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
10. Temyiz Nedenleri
10.1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların 4585 ada 1 parsel için 176278/17159800 payın, 4586 ada 1 parsel için ise 22456/2176700 payın iptali ve kendi adlarına tescilini talep ettiklerini, talepten fazlasına hükmedildiğini, davacıların usulüne yaptıkları bir ıslahın da bulunmadığını, davacıların taleplerini “maddi hatanın düzeltilmesi” beyanıyla artırmalarının mümkün olmadığını, karar verilmesine yer olmadığına şekline karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacılar tarafından önceki kararların temyiz edilmemesi nedeniyle davalılar lehine müktesep hak oluşturan konularda davalılar aleyhine karar verildiğini, Mahkemece bozmaya uyularak verilen ikinci kararda davalılardan ... bakımından 19185/1715985 payın, ... bakımından 20090/1715985 payın iptaline karar verilmiş iken tavzih kararında davalı ... yönünden 19186/1715985 ve davalı ... ...yönünden 20091/1715985 payın iptaline karar verildiğini, hükmün B bendinde davalı ... Adalı bakımından 2455/217667 payın iptaline karar verilmiş iken tavzih kararında 2456 payın iptaline karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
10.2. Davalılar vekili ek karara yönelik temyiz dilekçesinde özetle; hüküm altına alınan tapu iptal ve tescil kararının tavzih nedeniyle tekrar ek karar ile hüküm altına alındığını, Mahkemece tavzih kararı ile karar verilen bir konuda hükmün tamamlanması gerekçesi ile tekrar karar verilemeyeceğini belirterek ek kararın bozulmasını talep etmiştir.
10.3. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; lehlerine 52.472,72.-TL nispi vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek, hükmün düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
10.4. Davacılar vekili ek karara yönelik temyiz dilekçesinde özetle; lehlerine 52.472,72.-TL nispi vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek ek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
11. Gerekçe
11.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
11.2. İlgili Hukuk
11.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
11.2.2. Hükmün tavzihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 305. maddesinde düzenlenmiş olup, 6100 sayılı HMK'nın 305. maddesi '(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.'
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na 22/7/2020 tarihli 7251 sayılı Kanun ile eklenen Hükmün Tamamlanması başlıklı 305/A maddesi ‘’(1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.'
11.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Somut olaya gelince, Mahkemece mirasbırakan ...yönünden açılan davanın reddine, mirasbırakan ... ile ilgili verilen karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, daha sonra verilen ek karar ve tavzih kararı ile de mirasbırakan ... yönünden açılan davanın kabulü ile dava konusu 4585 ada 1 parsel ile 100719 ada 1 parsel (eski 4586 ada 1 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verildiği ve tapu iptal tescil hükmü kurulduğu, davacı vekilinin lehlerine takdir edilmesi gereken vekalet ücretinin hükme eklenmesine ilişkin talebinin ise reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, Mahkemece, infazı mümkün bir hüküm kurulduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Şöyle ki, bozma sonrası hüküm tesis edilirken, bozma kapsamı dışında bırakılan ancak açıkça onanmasına da karar verilmeyen hususlarda yeniden hüküm kurulması gerekirken, mirasbırakan ... ile ilgili verilen önceki kararın kesinleştiğinden bahisle, bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmadığı
gibi; mirasbırakan ... yönünden açılan dava bakımından karar verilemesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulduktan sonra, HMK’nın 305 ve 305/A maddelerine yanlış mana yüklenerek tavzih kararı ve ek karar ile tapu iptal ve tescil hükmü kurulması da doğru değildir.
Diğer taraftan; Mahkemenin 2015/148 Esas, 2016/348 Karar sayılı kararı yalnızca davalı tarafça temyiz edildiğine ve Mahkemece de bozmaya uyulduğuna göre; Mahkemenin 2015/148 Esas, 2016/348 Karar sayılı kararında davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptal edilen pay oranları bakımından, davalılar yararına kazanılmış hak oluştuğu açıktır.
Ne var ki, Mahkemece bu husus da göz ardı edilerek, Mahkemenin 2015/148 Esas, 2016/348 Karar sayılı kararında davalı ... yönünden 19185/1715985 payın, davalı ... ...yönünden 20090/1715985 payın iptaline, davalı ... yönünden de hükmün (B) bendinde 2455/217667 payın iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, tavzih kararında ve ek kararda ... yönünden 19186/1715985 payın, ... ...yönünden 20091/1715985 payın, davalı ... yönünden de 2456/217667 payın iptaline karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, mirasbırakan ...yönünden açılan davanın reddine, mirasbırakan ... yönünden açılan davanın kabulü ile dava konusu 4585 ada 1 parsel ile 100719 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde ve yukarıda açıklanan kazanılmış hak olgusu da göz önüne alınarak tapu iptal ve tescil hükmü kurulması, dava kısmen kabul edildiğine göre, davacılar yararına HMK’nın 326. maddesi uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi (kazanılmış haklar gözetilerek) gerekirken, infazı mümkün olmayacak şekilde ve aynı yöne ilişkin ek karar ve tavzih kararı ile birden fazla hüküm kurmak suretiyle karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre ise; HMK’nın 305/A maddesi uyarınca davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istemi kabul edilerek, ek karar ile davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilebilecek iken, bu istemin reddedilmesi de isabetsiz olmuştur.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar ve davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/01/2022 tarihli ek kararı ile 26/11/2021 tarihli tavzih kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2021 tarihli, 2020/385 E. 2021/299 K. sayılı hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan, gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.