1. Hukuk Dairesi 2022/723 E. , 2022/4435 K.
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : HATAY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istekli dava sonunda, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/12/2021 tarihli 2021/558 Esas, 2021/1674 Karar sayılı kararıyla HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 02/06/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... Karacay ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’nin maliki olduğu dava konusu 1641 ada 4 (eski 263), 1641 ada 2 ( eski 265 ve 268), 1836 ada 15 (eski 4132), 1641 ada 10 (eski 1337), 1641 ada 11 (eski 396) parsel sayılı taşınmazları, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı erkek çocuklarına temlik ettiğini, buna göre mirasbırakanın 1641 ada 4 parseli (eski 263 parsel) 02/04/1985 tarihinde davalı oğulları ..., ... ve ...’e devrettiğini, ...’in de bu taşınmazdaki hissesini 02/01/2006 tarihinde çocukları davalı ... ve ...’a devrettiğini, davalı ...’in de hissesini 14/08/2007 tarihinde davalı oğlu ...’e devrettiğini, davalı ...’in de hissesini kendi çocuklarına devir yaptıktan sonra çocuklarının aralarında anlaşarak davalı ...’in oğlu olan davalı ...’e düşük bir bedelle devrettiklerini, dava konusu 1641 ada 2 parsel (eski 265 ve 268 parseller) sayılı taşınmazın da yine mirasbırakanın oğulları davalılar ..., ... ve ...’e devredildiğini, 1836 ada 15 (eski 4132) parsel sayılı taşınmazda mirasbırakanın bir kısım hissesini davalı çocukları ..., ... ve ...’e devrettiğini, bu parselde bağımsız bölümler oluştuğunu, 1641 ada 10 parsel (eski 1337 ) sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından 02/08/1978 tarihinde davalı oğulları ..., ... ve ...’e devredildiğini, 1641 ada 11 (eski 396) parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalı ...’e devredildiğini, temlikler her ne kadar satış suretiyle yapılsa da mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, devir için makul bir sebep bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu 1641 ada 4 (eski 263) parsel, 1641 ada 2 (eski 265 ve 268) parsel, 1641 ada 10 (eski 1337) parsel, 1641 ada 11 (eski 396) parsel sayılı taşınmazlar ile 1836 ada 15 (eski 4132) parsel sayılı taşınmazda davalılar adına kayıtlı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile miras payının adına tescilini, olmazsa tenkisini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili, mirasbırakanın herhangi bir mesleği ve geliri olmadığını, mirasbırakanın oğulları olan davalıların ise 13-14 yaşlarından itibaren çalışmaya başladıklarını ve kazandıkları parayı mirasbırakana teslim ettiklerini, davalı oğulların yurt dışına gittiklerinde de kazançlarını yine mirasbırakana gönderdiklerini, oğulların gönderdikleri paralar ile mirasbırakanın değişik zamanlarda taşınmazlar satın aldığını, emaneten taşınmazların mirasbırakan adına tescil edildiğini, daha sonra mirasbırakanın taşınmazları oğullarına iade ettiğini, mirasbırakanın şahsına ait olan malları ise hiçkimseye devretmediğini, halen adına kayıtlı taşınmazlar olduğunu, mirasbırakanın dava dışı iki parça taşınmazdaki paylarını davacının eşi olan dava dışı ... ...’a devrettiğini, mirasbırakanın oğulları ..., ... ve ...’e yaptığı devirler geçerli olduğundan sonraki devirlerin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/11/2020 tarihli 2018/172 Esas, 2020/240 Karar sayılı kararıyla; dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı ... yönünden 04/12/2018 tarihli ara karar ile davanın tefrikine karar verilmiş olması nedeniyle eldeki davada davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının davalı ...’in mirasçılarına karşı açmış olduğu ve eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilen Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/112 Esas sayılı dosyasının da eldeki davadan tefrikine, dava konusu 1836 ada 15 parsel (eski 4232 parsel) sayılı, üzerinde kat mülkiyeti kurulu olan taşınmaz yönünden de davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, dava konusu 1641 ada 4 parsel (eski 263 parsel), 1641 ada 2 parsel (eski 268 parsel), 1641 ada 10 parsel (eski 1337 parsel), 1641 ada 11 parsel (eski 396 parsel), 3262 parsel (eski 265 parsel), 3263 parsel (eski 265 parsel) sayılı taşınmazlar ve diğer davalılar yönünden temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile iptal tescile, eski 265 parselin gitti parselleri olan 3261, 3264 ve 3265 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle, bu parseller yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Nihai kararla birlikte birkısım davalı ve bir adet taşınmaz yönünden tefrik kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, tefrik kararında somut bir gerekçe gösterilmediğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, tarafların ortak mirasbırakanının saygın birisi olup, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlarla birlikte toplam 22 parça taşınmaz edindiğini, davalı erkek çocukların uzun yıllar yurt dışında çalıştıklarını, kazandıkları paranın büyük bölümünü mirasbırakana gönderdiklerini, mirasbırakanın da bu paralarla üzerine satın aldığı taşınmazları tekrar davalı oğullarına iade ettiğini, mirasbırakanın paylaştırma iradesiyle dava dışı 660 parsel üzerindeki bir adet daireyi dava dışı kızı ...e verdiğini, davacı kızı...’nın dava dışı eşi ...’a da iki adet taşınmazı bedelsiz olarak devrettiğini, diğer kız ...’in engelli olup sürekli baba evinde yaşadığını, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla hareket ettiğini, mirasbırakanın evlatları arasında ayrım yapmadığını, mirasbırakanın temlik dışı 16 parça taşınmazı bulunduğunu, mirasbırakanın ölümünün üzerinden 28 yıl geçtiğini, davanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup, mirasbırakanın mal kaçırma kastı olsaydı geride mal bırakmaması gerektiğini, davalıların iyiniyetli olduklarını, davacı tanıklarının beyanlarıyla muvazaa olgusunun ispatlanamadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/12/2021 tarihli 2021/558 Esas, 2021/1674 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakana ait taşınmazların büyük bir kısmının davalı oğulları ile torunları üzerine geçtiği, dava konusu taşınmazların davalıların parası ile alındığı yönündeki savunmanın usulünce ispatlanamadığı, mirasbırakanın taşınmazlarını satması için makul bir neden bulunmadığı, bedeller arasında bariz fark olduğu, satış bedeli ödendiğinin de ispatlanamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, temliklerin bedelsiz ve muvazaalı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Mirasbırakana ait taşınmazların büyük bir kısmının davalılar üzerine geçtiği şeklindeki gerekçenin yerinde olmadığını, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlarla birlikte toplam 22 parça taşınmaz edindiğini, mirasbırakanın dava dışı 660 parsel sayılı taşınmazda bir adet bağımsız bölümü dava dışı kızı ...e verdiğini, davacı ...’nın dava dışı eşi ... adına tapulanmak suretiyle iki parça taşınmaz verdiğini, mirasbırakan üzerinde 16 parça taşınmaz kaldığını, bu taşınmazların bütün mirasçılara mirasen intikal ettiğini, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla değil, paylaştırma amacıyla hareket ettiğini, mal kaçırma iradesiyle hareket etse idi geride mal varlığı bırakmaması gerektiğini, mirasbırakanın diğer kızı dava dışı ...’in ise engelli olup sürekli olarak baba evinde kaldığını, hakkaniyetli bir paylaşım yapıldığını, mirasbırakanın çocukları arasında ayrım yapmadığını, mirasbırakanın 1994 yılında öldüğünü, eldeki davanın ise 28 yıl sonra hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde açıldığını, davalıların iyiniyetinin korunması gerektiğini, davalıların yurt dışında çalışarak kazandıkları paraları mirasbırakana gönderdiklerini ve mirasbırakanın bu paralarla üzerine aldığı taşınmazları daha sonra davalılara iade ettiğini, parasını ödedikleri taşınmazları mirasbırakana tekrar bedel ödeyerek iyiniyetle satın aldıklarını, davacının iddiasını ispatlayamadığını, mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulmadığını, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulünün hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi
3.3.1. Somut olayda; 1912 doğumlu mirasbırakan ...’nin 10/09/1994 tarihinde, eşi Hediye’nin de 2004 yılında ölümü ile çocukları davacı ..., davalılar ... (1937 doğumlu), ... (1947 doğumlu), eldeki davadan tefrik edilen ... (1944 doğumlu), dava dışı ... ile ...in mirasçı kaldıkları; ...’in dava tarihinden önce 08/09/2016 tarihinde ölümü ile eşi ... ile çocukları ..., ... ve davalı ...’in (1968 doğumlu) mirasçı kaldıkları; davalılar ... (1971 doğumlu) ve ...’ın (1973 doğumlu) davalı ...’in çocukları oldukları; davalı ...’in (1965 doğumlu) ise davalı ...’in oğlu olduğu anlaşılmaktadır.
Tapu kayıtlarının incelenmesinde;
-Dava konusu 1641 ada 4 parsel (eski 263 parsel) sayılı taşınmazın 280/560 payının mirasbırakan ... tarafından 5.3.1962 tarihinde, ¼ payının da 13/11/1963 tarihli satış işlemiyle edinildiği, bu paylar mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın bu paylarını 101/560’ar paylarla oğulları ..., ... ve ...’e 2.4.1992 tarihinde satış yoluyla temlik ettiği, ipkaen üzerinde bıraktığı 117/560 payı da 16/11/1993 tarihinde oğulları ..., ... ve ...’e satış yoluyla temlik ettiği, bu suretle adı geçenlerin ¼’er pay maliki oldukları, eldeki davadan tefrik edilen ...’in ¼ payını 16/11/1993 tarihinde davalı oğlu ...’ye satış yoluyla temlik ettiği, davalı ...’in ¼ payını 10/02/2010 tarihinde 1/12 şer paylarla oğulları ...ve davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği, dava dışı ...ve ...’ın da paylarını 31/03/2017 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla temlik etmeleri üzerine davalı ...’in bu taşınmazda ¼ pay maliki olduğu, davalı ...’in ise ¼ payını 02/01/2006 tarihinde 7/28 pay itibar ederek 2/28’er payını davalı oğulları...ve ...’ye satış yoluyla temlik ettiği, 3/28 payı ipkaen üzerinde bıraktığı, neticeten bu taşınmazın çekişmeye konu 2/28 payının davalı ..., 2/28 payının davalı ..., 3/28 payının davalı ..., ¼ payının davalı ..., ¼ payının davalı ... adlarına kayıtlı olduğu;
- Dava konusu 1641 ada 2 parsel (eski 268 parsel) sayılı taşınmazın tamamı 29/09/1975 tarihli satış işlemiyle mirasbırakan adına kayıtlı iken, 20/02/1980 tarihli satış işlemiyle 3257/9515’er payı oğulları ... (tefrik edilen) ve davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği, 3001/9515 payı üzerinde bırakıp bu payı da 06/05/1980 tarihinde davalı oğlu ...’e satış yoluyla temlik ettiği;
- Dava konusu 1641 ada 10 parsel (eski 1337 parsel) sayılı taşınmazın tamamı 29/07/1970 tarihli taksim işlemiyle mirasbırakan adına kayıtlı iken, 2.8.1978 tarihli satış işlemiyle bu taşınmazı ½ şer paylarla oğulları ... (tefrik edilen) ve davalı ...’e temlik ettiği;
- Dava konusu 1641 ada 11 parsel (eski 396 parsel) sayılı taşınmazın tamamı 31/07/1951 tarihli ifraz işlemiyle mirasbırakan adına kayıtlı iken, 2.8.1978 tarihli satış işlemiyle çekişmeye konu 500/766 payını davalı oğlu ...’e temlik ettiği, 266/766 payını üzerinde bıraktığı, 8/9/1992 tarihli satış işlemi ile de dava dışı 266/766 payını dava dışı gelini ...’ye ( ... eşi) satış yoluyla temlik ettiği;
- Dava konusu edilen ancak eldeki davadan tefrikine karar verilen 1836 ada 15 parsel ( eski 1019, daha sonra 4132 parsel) sayılı taşınmazın 775/2165 payı 04/11/1975 tarihli tebdil işlemiyle mirasbırakan adına kayıtlı iken, 175/2165 payı üzerinde bırakarak 200/2165’er payı 2.8.1978 tarihinde oğulları ..., ... ve ...’e satış yoluyla temlik ettiği, üzerindeki payı da 06/10/1993 tarihinde satış yoluyla temlik etmesiyle oğulları ..., ... ve ...in her birinin 775/6495 pay oranıyla malik oldukları, bu parselin ifrazıyla oluşan 4132 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan ..., ... ve ...’in neticeten 27/01/1999 tarihli taksim işlemiyle taşınmazda 1/3’er paylarla malik oldukları, bu parselin kat mülkiyetine geçtiği ve üzerinde 69 adet bağımsız bölüm oluştuğu, bu parsel yönünden davanın eldeki davadan tefrikine karar verildiği;
-Dava konusu kök 265 parsel sayılı taşınmazın 5900/12900 payı 12/09/1975 tarihli satış işlemiyle mirasbırakan adına kayıtlı iken, 20/02/1980 tarihli satış işlemiyle 2950/12900’er paylarla oğulları ... ve ...’e temlik ettiği, oğul ...’in ise dava dışı 3. kişi ...’den 7000/12900 payı 12/09/1975 tarihinde satış yoluyla edindiği, daha sonra payını dava dışı 3. kişi ... ...’a 9.4.1992 tarihinde satıp 3000/12900 payı tekrar adı geçenden 30/12/1994 tarihinde satış yoluyla edindiği, bu parselin ifrazen 3261, 3262, 3263,3264, 3265 parsellere gittiği; ifrazen oluşan 3261 parsel (yeni 1637 ada 8 parsel) sayılı taşınmazın 19/01/1996 tarihli ifraz ile 1/3’er paylarla mirasbırakanın oğulları ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken, bu paylarını 24/01/2003 tarihinde 3. kişilere satış yoluyla devrettikleri, 3262 parsel (yeni 1637 ada 7 parsel) sayılı taşınmazın 19/01/1996 tarihli ifraz ile 2950/12900’er payı oğullar ... ve ... adlarına, 3000/12900 payı oğul ... adına, 4000/12900 payı dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, 02/09/1997 tarihli rızai taksim ile bu taşınmazın tamamının oğul ... adına tescil edildiği, onun da 2.9.1997 tarihli satış işlemiyle oğlu davalı ...’ye temlik ettiği, 3263 parsel (yeni 1637 ada 6 parsel) sayılı taşınmazın 19/01/1996 tarihli ifraz ile 2950/12900’er payı mirasbırakanın oğulları ..., ... adlarına, 3000/12900 payı oğul ... adına, 4000/12900 payı dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, 02/09/1997 tarihli rızai taksim ile bu taşınmazın tamamının oğul ... adına tescil edildiği, ...’in de bu parseli 18/04/2000 tarihinde dava dışı 3. kişi ...’na, onun da 06/05/2016 tarihinde satış yoluyla dava dışı 3. kişi Hasan Karyelioğlu’na temlik ettiği, 3264 parsel (yeni 1637 ada 5 parsel) sayılı taşınmazın 19/01/1996 tarihli ifraz ile 2950/12900’er payı mirasbırakanın oğulları ... ve ... adlarına, 3000/12900 payı oğul ... adına, 4000/12900 payı dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, 02/09/1997 tarihli rızai taksim ile bu taşınmazın tamamının oğul ... adına tescil edildiği, onun da 20/08/1997 tarihinde dava dışı 3. kişi...’ye satış yoluyla temlik ettiği, 3265 parsel sayılı taşınmazın da 19/01/1996 tarihli ifraz ile 2950/12900’er payı mirasbırakanın oğulları ... ve ... adlarına, 3000/12900 payı oğul ... adına, 4000/12900 payı dava dışı 3. kişi ... ... adına kayıtlı iken, 02/09/1997 tarihli rızai taksim ile bu taşınmazın tamamının dava dışı 3. kişi ... ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Dosya içeriği ve toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre; (III.) ve (IV/3.) numaralı paragraflarda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince;
Davalı ...’nin dava tarihinden önce ölmesi nedeniyle eldeki davada 04/12/2018 tarihli ara karar ile onun yönünden davanın tefrikine karar verildiği, davacı tarafından ... mirasçılarına karşı açılan ve eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilen Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/112 Esas sayılı dosyasının da eldeki davadan tefrikine hükümle birlikte karar verildiği açıktır.
Hal böyle olunca; davalı ... yönünden tefrik kararı verilip, eldeki davanın karar başlığında da adı geçene yer verilmediğine göre, tefrik edilen dava hakkında karar verilemeyeceği hususu gözardı edilerek, davası tefrik edilen davalı ... yönünden eldeki davada karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan; dava konusu kök 265 parsel sayılı taşınmazın gittisi olan ve kabul kapsamındaki 3262 ve 3263 parsel sayılı taşınmazlar davalı ... adına kayıtlı olmayıp, mevcut tapu kayıtlarına göre 3262 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına, 3263 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı 3. kişi Hasan Karyelioğlu adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla; bu taşınmazların davalı ... adına kayıtlıymış gibi hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılan 3263 parsel sayılı taşınmaz yönünden iptal tescile karar verilmesi doğru olmayıp; kabule göre de, 3262 parsel sayılı taşınmazın yenileme ile 1637 ada 7 parsel numarasını aldığı gözetilmeksizin, infazda tereddüt oluşturacak biçimde eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, dosyanın kararı veren Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 02/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.