Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2853 E. , 2022/3020 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2853
Karar No : 2022/3020
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) davacı tarafından aleyhine ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Şırnak ili, … İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde uzman jandarma çavuş olarak görev yapmakta iken, 27/08/2008 tarihinde saat 21.15 sıralarında ilçe merkezinde bulunduğu haberi alınan terör örgütü mensubunun yakalanması amacıyla düzenlenen operasyon esnasında silahının yanlışlıkla ateş alması sonucu yaralandığından bahisle uğradığı maddi ve manevi zararların hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri uyarınca idarece karşılanması gerektiği ileri sürülerek 150.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 200.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesince; davacının uğradığı zararın davalı idarece kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca karşılanması gerektiği, ancak davacının da olayda dikkatsiz davranması sonucu silahın patlamasına sebebiyet verdiğinden müterafik kusurunun bulunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 03/06/2016 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının maddi tazminat hak edişinin olmadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, davacının müterafik kusuru dikkate alınarak manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 11.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacı tarafından, görevinden kaynaklanan bir sebeple %30,2 oranında sakatlandığı, sakatlığı sonrasında hayatını sakatlığı oranında daha fazla efor sarf ederek sürdürmek zorunda kaldığı, maddi zarar hesaplama yönteminin hatalı olduğu, kendisine %30 oranında kusur izafe edilmesinin de hukuka aykırı olduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarının da az olduğu ileri sürülerek temyize konu kararın redde ilişkin kısmının bozulması istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu kararın, maddi tazminatın kazanç kaybına ilişkin kısmı, manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin kısmı yönünden onanması, maddi tazminatın efor (güç) kaybına ilişkin kısmı yönünden ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kapatılmasıyla Danıştay'a ve İdare Mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı; Şırnak ili, … İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde uzman jandarma çavuş olarak görevliyken, 27/08/2008 tarihinde bir terör örgütü mensubunun yakalanması amacıyla düzenlenen operasyonda üzerinde bulunan tabancanın kazaen ateş alması sonucunda ayağından yaralanmış, bunun üzerine tedavisinin yapılması amacıyla Şırnak Asker Hastanesine sevk edilmiştir.
Meydana gelen olayla ilgili olarak düzenlenen 'kıta mazbatası' belgesinde, terör örgütü mensubunun İdil ilçesi merkezindeki bir kahvehanede olduğu bilgisi üzerine İlçe Emniyet Müdürlüğüyle gerekli koordinenin sağlandığı, söz konusu kahvehanenin polis ekiplerine gösterilmesi amacıyla davacının da polis ekipleriyle birlikte kahvehanenin önüne gittiği, polis ekiplerince kahvehanede denetim yapıldığı sırada, davacının dışarıda şahsi emniyetini almak için belindeki kendisine ait tabancayı çıkarırken, tabancanın ateş alması sonucu kazaen kendisini yaraladığı ve sonrasında hastaneye sevk edildiği belirtilmiştir.
Dava konusu olayla ilgili olarak başlatılan ceza soruşturması sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın … tarih ve Soruşturma No:…, Karar No: … sayılı kararıyla, soruşturma kapsamında mağdur sıfatıyla ifadesi alınan davacının ifadesinde, olayın tamamen kazaen oluştuğunu, silahını doldurmak istediği sırada silahın ateş alması sonucu yaralandığını ve kimseden şikayetçi olmadığını beyan ettiği tespitine yer verildikten sonra, olayın tamamen mağdurun kendi kusuru ve kabahati sonucu meydana geldiği ve olayla ilgili olarak kimseye kusur izafe edilemeyeceği sonucuna varılarak kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Öte yandan, davaya konu olay sebebiyle çeşitli tarihlerde askeri hastanelerde tedavisine devam edilen davacı hakkında Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Sağlık Kurulu'nun … tarih ve …sayılı raporuyla, sağ peroneal sinir total lezyonu tanısıyla 'TSK'da görev yapamaz' kararı verilmiştir.
Ayrıca Mahkemenin talebi üzerine GATA Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen … tarih ve … sayılı raporda; meydana gelen olay sonrası davacıya yönelik çeşitli tarihlerde yapılan tetkik ve tedavilere yer verildikten sonra davacının ateşli silah yaralanması sonucu sağ peroneal sinir lezyonu ve sağ ayak parmakları dorsifleksiyonunda tam güç kaybına neden olan yaralanmasının, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, vücutta kemik kırığı veya çıkığına neden olmadığı, yüz sınırları içerisinde yüzde sabit iz niteliğinde lezyon tarif ve tespit edilmediği, sağ ayaktaki fonksiyonel kaybın duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu, konuşmasında sürekli zorluğa neden olmadığı tespitlerine yer verilmiş ve sonuç olarak davacının %30,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı kanaatine varılmıştır.
Dosya içerisinde yer alan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı'nın … tarih ve … sayılı yazısı incelendiğinde; davacı hakkında Vazife Malullüğü Tespit Kurulu'nun … tarih ve …sayılı kararı ile 5434 sayılı Kanun'un vazife malüllüğü hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi üzerine davacıya 15/11/2010 tarihinden itibaren anılan Kanun'un 45. maddesi uyarınca 6. derece vazife malüllüğü aylığı bağlandığı, sonrasında, 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü talebi reddedilen davacının bu işlemin iptali istemiyle açmış olduğu dava sonucunda … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verildiği, söz konusu karar üzerine 15/11/2010 tarihinden itibaren davacıya 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlandığı ve davacıya 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesine göre ek ödeme (tütün ikramiyesi ödemesi) yapıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, anılan Mahkeme kararının davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda Danıştay Onbirinci Dairesinin 07/05/2015 tarih ve E:2012/35, K:2015/2012 sayılı kararıyla onandığı görülmektedir.
Ayrıca, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında Jandarma Genel Komutanlığı Nakdi Tazminat Komisyonu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla davacıya 14.714,00 TL nakdi tazminat ödendiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise, kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, 'usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi' gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 55. maddesinde, '(1) Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. (2) Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
' hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Temyize Konu Mahkeme Kararının, Gelir Kaybına İlişkin Maddi Tazminat İsteminin Reddi, Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Reddi Yönünden İncelenmesi:
Mahkemelerin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın yukarıda anılan kısımları usûl ve hukuka uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın belirtilen kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyize Konu Mahkeme Kararının, Güç (Efor) Kaybına İlişkin Maddi Tazminat İsteminin Reddi Yönünden İncelenmesi:
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin uğramış olduğu kalıcı bedensel sakatlığının sebep olduğu iş gücü kaybının mevcut işini yürütmesine engel olmamasına bağlı olarak gelirinde ve mal varlığında bir eksilme olmamış olsa dahi 'güç (efor) kaybı tazminatı' olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. İşgücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını sürdürebilmesi ve mevcut işini yapabilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu 'fazladan sarf edilen gücün' oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacının dava konusu olay nedeniyle %30,2 oranında çalışma gücü kaybına uğradığı, dolayısıyla günlük yaşamını ve çalışma hayatını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdürmek zorunda kalması nedeniyle maddi zararının bulunduğu açık olup, davacının güç (efor) kaybından doğan zararı;
Aktif dönemde, (zarar tarihinden yasal olarak emekliye ayrılacağı tarihe kadar olan dönemdeki) maddi zararına karşılık (2022 yılına kadar asgari geçim indirimi dahil) net asgari ücrete yukarıda belirtilen maluliyet oranı uygulanmak suretiyle güç (efor) tazminatının hesaplanması; ayrıca, davacının yasal olarak emekliye ayrılacağı tarihten, TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel bakiye yaşam süresinin sonuna kadar geçen pasif devrede de güç kaybı nedeniyle daha fazla efor sarf ederek yaşamını devam ettirmesi söz konusu olacağından, pasif dönem zararının da aynı usulle (asgari geçim indirimi hariç net asgari ücret tutarına %30,2 çalışma gücü kayıp oranının uygulanması suretiyle) hesaplanması gerekmektedir.
İşleyecek aktif dönem zararı ile pasif dönem zararı hesaplanırken, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarı, her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
Davacının efor kaybı zararının yukarıdaki şekilde hesaplanmasından sonra olay nedeniyle yapılan ödemelerden yarar olarak kabul edilip zarar hesabından düşülmesi gerekenlerin de tespiti zorunludur.
Buna göre, davacıya 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesine göre yapılan ek ödemenin (tütün ikramiyesi ödemesi) ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca ödenen nakdi tazminatın 'yarar kalemi' olarak kabul edilmesi, dolayısıyla efor kaybı zararı hesabından düşülmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, davacının aktif ve pasif dönemde efor (güç) kaybından kaynaklanan maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, maddi tazminat isteminin salt gelir/kazanç kaybından ibaret olduğu kabul edilmek suretiyle maddi zararının bulunmadığı gerekçesiyle güç (efor) kaybı kalemine ilişkin maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu Kapatılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi …Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının), kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminatın kısmen reddi yönünden ONANMASINA, efor (güç) kaybına ilişkin maddi tazminat isteminin reddi yönünden BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, davanın görüm ve çözümünde yetkili olan MARDİN İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE; kararın … İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.