11. Hukuk Dairesi 2018/4601 E. , 2019/6115 K.
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/01/2017 tarih ve 2011/10 E. - 2017/2 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 29/06/2018 tarih ve 2017/1340 E. - 2018/1538 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacıların murisi...'in yapımcısı olduğu “GENÇ ve DUL” isimli filminin 02.12.2008' tarihinde, 'SEVGİLİ BEBEKLERİM” isimli fimin 30.03.2009' tarihinde, ”ATMACA” filminin 10.10.2010' tarihinde izinsiz olarak davalıya ait “Kanal T” televizyonunda gösterilerek FSEK'ten kaynaklanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek devam eden tecavüzün ref'i ve men'ini, izinsiz 6 gösterim için FSEK 68/1 maddesi gereği sözleşme yapılsaydı istenilebilecek bedelin 3 katı bedeli için şimdilik 1.000.- TL'nin gösterim tarihinden itibaren en yüksek banka ticari faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 18.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam talep miktarını 45.000.- TL'ye yükseltmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş, 26.02.2016 havale tarihli dilekçesinde, davalı adresinin Bakırköy olduğu ve davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava dilekeçesinin tebliğinin usulsüz olduğunu, davanın 2 kez takipsiz bırakıldığını ve açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, 10.03.2015 tarihli oturumda tahkikat aşamasının bitirildiği ve HMK'nın 184-186 maddeleri gereği sözlü yargılamaya geçildiğini, bu kararın davalıya tebliğ edilmediğini, davanın belirsiz alacak davası biçimde açıldığı iddiasının doğru olmadığını, alınan bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, Fanatik Dijital Görüntü şirketi ile davalı arasında yapılan sözleşme ile davalının gösterim hakkı elde ettiğini, davacıların murisinin sağlığında mali hakları devrettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, murise ait filmlerin yapım yılları göz önüne alındığında fimler hakkında 07/06/1995 tarihinde 4110 sayılı yasayla FSEK'de yapılan değişiklik öncesi hükümlerine tabi olacağı, değişiklik öncesinde filmlerin koruma süresinin 20 yıl olduğu, 20 yılın dolmasından önce eser sahibinin ölmesi halinde dahi mali hakların devir sözleşmelerinin 20 yıl boyunca geçerli olmaya devam edeceği, ancak 20 yıllık sürenin dolması ile tüm yasal hakların mirasçılara geçeceği, onların da haklarını kendilerine tanınan kanuni süre müddetince kullanabilecekleri, bu sürenin 1995 yılından önce imal edilen filmler yönünden 70 yıla çıkarıldığı, fimlerin yapım yıllarının 1995 yılından önceye ait olduğu dikkate alındığında 20 yıllık süreler dolduğundan, davaya konu eserlerin mali haklarının yapımcısının mirasçıları olan davacılara ait olduğu, davalı şirket yetkilisinin 22/07/2009 tarihli ifadesinde kabul edildiği üzere, “SEVGİLİ EBEKLERİM” isimli filmin 3 kez “GENÇ VE DUL” ile “TOPRAĞIN GELİNİ” filmlerin birer kez gösterildiği, “ATMACA (GAZAP)” isimli filmin davalı şirket yetkilisinin ifade tarihinde henüz yayınlanmadığı, ifadenin bu filmin kapsamayacağı göz önüne alınarak “ATMACA” filme yönelik iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 37.500,00 TL nin 7.500,00 TL lik kısmının 02.12.2008 , 7.500,00 TL lik kısmının 23.12.2008, 7.500,00 TL lik kısmının 29.03.2009, 7.500,00 TL lik kısmının 30.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için 2 kez takipsiz bırakıldıktan sonra bir kez daha davanın takipsiz bırakılması gerektiği, ıslaha ilişkin usuli bir eksikliğin bulunmadığı, mahkemenin sözlü yargılama aşamasına geçtikten sonra dahi gerek görürse yeniden tahkikat aşamasına dönebileceği ve görülen eksik incelemenin tamamlanabileceği, tebligat usulsüzlüğünün bulunmadığı, İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 11.06.2018 tarihli yazı cevabı ekindeki 20.03.1997 tarihli Sulh Hukuk Mahkemesi kararına göre reddi miras istemiyle açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davalının dava konusu kullanımının davacıların mali haklarını ihlal eder nitelikte olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın aşağıda yazılı bent dışında usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava 5846 sayılı Yasa’dan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince 37.500,00 TL’nin davalıdan tahsiline, nisbi karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmekle birlikte davalı aleyhinde maktu harca hükmedilmiştir.
Dava konusunun belli bir değer ifade etmesine göre Bölge Adliye Mahkemesince nisbi harca hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu harca hükmedilmesi doğru değil bozmayı gerektirmekte ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK 370/2 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) no.lu bentte açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 29.06.2018 tarihli gerekçeli kararının 2 no.lu hüküm fıkrasının çıkarılarak yerine “Alınması gerekli 2.561,63 TL nisbi harçtan peşin alınan 31.40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.530,23 TL harcın davalıdan tahsiline” ibaresinin eklenmesi suretiyle kararın re’sen DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/10/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
5846 sayılı Fikri ve Sanat Eserleri Kanun'un 68/1 maddesinde 'Eserin, eser sahibinin izni olmadan çevrilmesi, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılması diğer biçimde işlenmesi veya radyo, televizyon gibi araçlarla yayınlanması veya temsil edilmesi halinde, izni alınmamış eser sahibinin sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebileceği' düzenlenmiş,
Aynı Yasa'nın 66/son maddesinde 'tecavüzün şümulü, kusurun olup olmadığı ve ağırlığının takdir edileceği' öngörülmüş,
6088 sayılı Türk Borçlar Yasası'nın 51/1 maddesinde 'Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği' vaz'edilmiş,
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4. maddesinde de 'Kanun'un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği' belirtilmiştir.
5846 sayılı Yasa'nın 68/1 maddesinde öngörülen sınırlama, mali haklara tecavüz halinde hak sahiplerinin dava yolu ile talep edebilecekleri azami had olup, yasa hükmü hakimin bu üst sınır ile bağlı olduğuna ilişkin bir düzenleme veya takdir yetkisine yönelik bir olumsuzluk taşımamaktadır.
Hakim, bu sınır içinde kalmak kaydıyla, açıklanan yasa hükümlerine göre somut gerekçelerle tazminatı takdir edecek ve gerekçesini de karar yerinde gösterecektir.
Somut uyuşmazlıkta, hakim 5846 sayılı Yasa'nın 68/1 maddeleri gereğince, hiçbir değerlendirme yapmaksızın ve gerekçesini karar yerinde somut bir şekilde tartışmaksızın 3 katı maddi tazminata hükmetmiş olup mahkemenin bu şekilde gerçekleşen kabulü, 5846 sayılı Yasa'nın 68/1, 66/son, TBK 51/1 ve TMK 4. maddesi hükümlerine aykırı olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddi ile yazılı şekilde onanmasına yönelik sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde 'Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı',
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde 'Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı',
1/e maddesinde de 'yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı' düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen 'istinaf başvurusunun esastan reddi' kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen 'esas hakkında' karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki 'esastan' ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki 'Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına' ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve maktu karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen maktu karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygunluk taşımaktadır.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Ancak Yüksek Dairece gerek istinaf karar ve ilam harcının ve gerekse temyiz onama harcının nisbi olması gerektiğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmiş olup Daire çoğunluğu görüşü yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Keza 5846 sayılı Fikri ve Sanat Eserleri Kanun'un 68/1 maddesinde 'Eserin, eser sahibinin izni olmadan çevrilmesi, sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılması diğer biçimde işlenmesi veya radyo, televizyon gibi araçlarla yayınlanması veya temsil edilmesi halinde, izni alınmamış eser sahibinin sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebileceği' düzenlenmiş,
Aynı Yasa'nın 66/son maddesinde 'tecavüzün şümulü, kusurun olup olmadığı ve ağırlığının takdir edileceği' öngörülmüş,
6088 sayılı Türk Borçlar Yasası'nın 51/1 maddesinde 'Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği' vaz'edilmiş,
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4. maddesinde de 'Kanun'un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği' belirtilmiştir.
5846 sayılı Yasa'nın 68/1 maddesinde öngörülen sınırlama, mali haklara tecavüz halinde hak sahiplerinin dava yolu ile talep edebilecekleri azami had olup, yasa hükmü hakimin bu üst sınır ile bağlı olduğuna ilişkin bir düzenleme veya takdir yetkisine yönelik bir olumsuzluk taşımamaktadır.
Hakim, bu sınır içinde kalmak kaydıyla, açıklanan yasa hükümlerine göre somut gerekçelerle tazminatı takdir edecek ve gerekçesini de karar yerinde gösterecektir.
Somut uyuşmazlıkta, hakim 5846 sayılı Yasa'nın 68/1 maddeleri gereğince, hiçbir değerlendirme yapmaksızın ve gerekçesini karar yerinde somut bir şekilde tartışmaksızın 3 katı maddi tazminata hükmetmiş olup mahkemenin bu şekilde gerçekleşen kabulü, 5846 sayılı Yasa'nın 68/1, 66/son, TBK 51/1 ve TMK 4. maddesi hükümlerine aykırı olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddi ile yazılı şekilde onanması doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
...