Ceza Genel Kurulu 2020/162 E. , 2021/521 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Temyiz Edenler : Sanık müdafisi, katılanlar vekilleri ve Cumhuriyet savcısı
Sanık ...'in nitelikli kasten öldürme suçundan TCK'nın 82/1-a, 29/1, 62/1, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 18 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Kozan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.05.2017 tarihli ve 3-135 sayılı resen istinaf kanun yoluna tabi hükme yönelik sanık müdafisi ve katılanlar vekili tarafından da istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, duruşma açarak yargılama yapan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 07.11.2017 tarih ve 1649-1686 sayı ile, CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, sanık ...'in kasten öldürme suçundan TCK'nın 81/1, 29/1, 62/1, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 11 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafisi ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.09.2018 tarih ve 2152-3585 sayı ile;
'...Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, sanık ...'un eski eşi ... ile maktulün ilişkilerini öğrenmesi ve ... ile müşterek kızları Derinsu'nun maktulden olduğuna ilişkin duyumlar alması üzerine maktulü vurmak için 05.09.2016 günü Kozan'da araç kiraladığı ertesi gün Faydalı Köyüne gelerek av tüfeğini aldığı, daha sonra av tüfeğine 8 adet fişek koyarak dipçiğini çıkardığı ve hazır vaziyette arabanın arkasına koyduğu, daha sonra Kozan'a maktulün çalıştığı yere gelerek 4-5 defa ateş ederek maktulü öldürdüğü anlaşılan olayda,
Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere; sanık ...'un olay tarihinden üç dört gün önce kızı olan Derinsu'nun kendi kızı olmadığını öğrendiği, sanığın suç işleme kararını önceden verdiği, karar ile fiilin icrası arasında makul sürenin geçtiği, sebat ve ısrarla kararından dönmediği anlaşılmakla, tasarlayarak kasten öldürme suçunun koşullarının bulunduğu gözetilmeksizin, sanığın TCK'nın 82/1-a maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK'nun 81/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi,
' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi ise 17.12.2018 tarih ve 2071-1943 sayı ile;
'...Her ne kadar sanığın eylemini tasarlayarak işlediği gerekçesiyle Dairemizin önceki kararı Yargıtay Yüksek 1. Ceza Dairesi tarafından bozulmuş ise de, önceki kararımızda da belirtildiği üzere, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre tasarlama hâlinin kabulü için, sanığın önceden koşula bağlı olmaksızın öldürme kararı vermesi, kararla eylem arasında tasarlamayı kabule elverişli makul bir sürenin geçmesi, bu süre içinde verdiği kararda sebat ve ısrar etmesi gerekmekte olup, olayımızda sanığın öldürme kararını ne zaman aldığı tam olarak belli değildir. Sanığın bir gün önce araba kiraladığı, bu nedenle bir gün önce öldürmeye karar verdiği kabul edilse bile, arabayı kiraladığı saat 16.00'dır. Sanığın maktulü öldürdüğü saat ise bir gün sonra saat 08.26'dır (Sanığın, maktulün bulunduğu sokağa gelip ateş etmeye başladığı saat). Dolayısıyla araba kiralama saati ile eylem saati arasında 16 saat 26 dakika geçmiştir. Kanaatimizce bu süre sanığın ruhsal dinginliğe ulaştığını ancak makul bir süre geçmesine rağmen eylem kararlılığından dönülmediğini, sebat ve ısrarını gösterecek nitelikte tasarlamayı kabule elverişli bir süre değildir. Ayrıca yine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre somut olay öncesinde eylemini gerçekleştirmek için mevzi hazırlama ve mağdurun gelişini bekleme şeklindeki eylemler de, tasarlamanın kabulü için yeterli görülmemektedir. Bu nedenle olayımızda TCK'nın 82/1-a maddesindeki 'tasarlama' hâlinin oluşmadığı' şeklindeki gerekçeyle direnerek sanığın önceki hüküm gibi kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi, katılanlar vekilleri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.10.2019 tarihli ve 19725 sayılı 'Bozma' istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.02.2020 tarih, 3589-318 sayı ve oy çokluğuyla direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... Akgöç hakkında konut dokunulmazlığını ihlal etme ve kötü muamele suçlarından verilen beraat hükümleri, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince bu kararlara yönelik istinaf talebinin reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin tasarlayarak öldürme suçunu mu yoksa kasten öldürme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
06.09.2016 tarihli olay, yakalama ve el koyma tutanağında; aynı tarihte saat 08.30 sıralarında Haber Merkezi’nden Saygılı İş Merkezi yanında silahla kavga olayı olduğunun anons edilmesi üzerine bahse konu yere gidildiği, Tufanpaşa Mahallesi, Hazer Sokak’ta elinde av tüfeği olan bir şahıs ile ağır yaralı hâlde yerde yatan başka bir şahıs görüldüğü, yerde yoğun kan birikintisinin olduğu, gerekli güvenlik tedbirleri alınarak elinde silah olan şahsa silahı bırakması için ikazda bulunulduğu, şahıs ikna edilmek suretiyle etkisiz hâle getirildiği ve elinden silah alınarak sivil ekip otosuna bindirildiği, etrafta bulunan yaklaşık 70-80 kişilik bir grubun bu şahsa saldırmaya başladığı, vatandaşların defalarca ikaz edilmesine rağmen şüpheliye ekip otosunun içinde de saldırmaya devam ettikleri, şüpheliyi korumak ve vatandaşları uzaklaştırmak için havaya yaklaşık olarak 25-30 adet uyarı atışı yapıldığı, şüphelinin ekip aracıyla olay yerinden uzaklaştırıldığı, Polis Merkezinde ... olduğu tespit edilen şüphelinin elinden alınan siyah renkli, üzerinde “FEDERAL MAGNUM”, namlusunda “12/76 NBD TS 870 -NS TR” ibareleri bulunan kısa dipçikli otomatik av tüfeği ile tüfeğin yatak kısmında 1 adet, hazne kısmında 2 adet toplam 3 adet üzerinde 12 CHEDDITE ibaresi bulunan yeşil renkli dolu fişeklerin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
Kozan Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06.09.2016 tarihli olay yeri inceleme tutanağında; olayın Tufanpaşa Mahallesi, Saimbeyli Caddesi’ne göre sağ tarafta bulunan Hazer Sokak, 10 numaralı adreste bulunan boş dükkânın önündeki kaldırımda gerçekleştiği, olay yerine göre sağ ve sol tarafta sıralı dükkân ve iş yerlerinin olduğu, olay yeri inceleme ekiplerinin delilleri numaralandırdığı, bu kapsamda 1 numarada yoğun bir şekilde pıhtılaşmış kan ve kan izlerinin olduğu, kanın içinde kırmızı renkli 1 adet çakmak bulunduğu, 2 numarada kırık ve dağılmış vaziyette parkomat cihazının olduğu, 3 numarada parkomat kalemi-kartuş ve tapanın bulunduğu, 4 numarada bir adet kartuşun olduğu, 5 numarada kartuşların görüldüğü, 6 numarada av tüfeğine ait olduğu değerlendirilen dolu fişeklerin olduğu, 7 numarada boş kartuşların görüldüğü, 8-9 ve 10 numarada ise olayı gerçekleştiren şahsın göz altına alınması sırasında polis memurlarınca havaya ateş edilen silahlarından çıkan boş kovanların olduğunun bildirildiği,
06.09.2016 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; Tufanpaşa Mahallesi, Hazer Sokak, 10/A numaralı yerin önünde kaldırım üzerinde, içerisinde kırmızı renkli çakmak bulunan kan birikintisi olduğu, yanında kırılmış ve dağılmış hâlde Özgüner ibareli parkomat cihazı ve iki adet anahtarın olduğu, kan birikintisi içerisinde bir adet yeşil renkli CHEDDITE 12 ibareli kartuş, bir adet deforme olmuş kartuş tapası ve bir adet parkomat cihazı parçasının görüldüğü, 10/A sayılı iş yerinin giriş kapısı önünde bir adet yeşil renkli CHEDDITE 12 ibareli kartuşun olduğu, kaldırım kenarı sokak üzerinde 3 adet yeşil renkli CHEDDITE 12 ibareli kartuş ve parkomat cihazı parçasının bulunduğu, kaldırım kenarında sokak üzerinde 12 adet CHEDDITE 12 ibareli fişek olduğu, kaldırım kenarı, sokak üzerinde 3 adet CHEDDITE 12 ibareli kartuşun bulunduğu, sokak üzerinde toplam 20 adet 9 mm kovanın olduğu, hastaneye gidilerek ölü şahsın el svapları ve idari amaçlı on parmak izleri ile açık yarasından kan numunesi alındığı, maktulün üzerindeki kıyafetler ile ameliyat esnasında yarasından çıkartıldığı beyan edilen 2 adet deforme olmuş kartuş tapası, 1 adet siyah renkli plastik ve 2 adet metal parça ile 12 adet saçma tanesinin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
06.09.2016 tarihli görüntü izleme tutanağında; Saimbeyli Caddesi ile Hazer Sokak köşesinde bulunan Milay Giyim-2 isimli iş yerine ait kamera kayıtları izlendiğinde; saati güncel olan “Cam 10” ibareli kamera görüntüsünde saat 08.26 sıralarında Üstün Sokak istikametinden Saimbeyli Caddesi istikametine doğru beyaz renkli bir otomobilin geldiği, Hazer Sokak’ta yolun sağında durduğu, otonun sürücü kapısının açıldığı ve araçtan siyah pantolonlu, kırmızı gömlekli bir erkeğin elinde dipçiksiz bir tüfek ile indiği ve sokağın karşı kaldırımına geçtiği, kaldırımda beklemekte olan parkomat görevlisinin yanına gelerek beklemeksizin tüfeği ateşlediği ve parkomat görevlisinin yere düştüğü, kaldırımda bulanan 2-3 şahsın tüfeğin ateşlenmesinden sonra hemen yakın yerdeki iş yerlerine girdiği, şüpheli şahsın birçok kez ateş ettikten sonra yerde yatan maktülün başında beklediği ve sonrasında tekrar ateş ettiği, muhtemelen tüfekte fişek kalmadığından tüfeğin namlu kısmandan tutarak kabza kısmı ile maktule defalarca vurduğu, sonra şüpheli şahsın geldiği araca doğru tekrar gittiği, sürücü kapısını açarak sağ ön yolcu koltuğuna doğru uzandığı ve araçtan tekrar çıkarak maktülün yanına doğru gittiği, maktülün baş kısmına tekme attığı ve kaldırım üzerinde elinde tüfek ile dolaştığı, saat 08.28 sıralarında Belediye Kent Konseyi istikametinden resmî ekip aracının gelerek müdahale etmeye başladığı, akabinde Saimbeyli Caddesi’nden sivil ekip aracının da geldiği, şüphelinin elinde tüfek bulunduğundan görevlilerin çevrede toplanmaya başlayan şahısları ikaz ettiği ve şüpheli ile görüştükleri, şüpheli şahsın saat 08.30 sıralarında elinde bulunan tüfeği görevlilere doğru uzatarak teslim etmesi üzerine şahsın sivil ekip otosuna alındığı ifadelerine yer verildiği,
Kozan Devlet Hastanesince düzenlenen 06.09.2016 tarihli raporda; ...’in sağ alnında 0,3 cm uzunluğunda eskiye dayalı yüzeysel abrazyon olduğu, bu yaranın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun bildirildiği,
Kozan Devlet Hastanesince 06.09.2016 tarihinde saat 08.41’de düzenlenen raporda; ateşli silah yaralanması nedeniyle getirilen ...’in genel durumunun kötü, bilincinin kapalı olduğu, solunumunun olmadığı, karında her iki alt kadranda 5x10 cm’lik aktif kanama olan ateşli silah yarası, gluteal bölgede sağda 10x10 cm’lik ateşli silah yarası, sol femur medialde, sağ femur lateralde 5x5 cm’lik ateşli silah yarası bulunduğu, acil olarak ameliyta alındığı, hayati tehlikesinin bulunduğu ifadelerine yer verildiği,
06.09.2016 tarihli ölü muayene tutanağında; 157 cm boylarında, yaklaşık 65-70 kg ağırlığında, 40-45 yaşlarında, kır saçlı, buğday tenli, kahverengi gözlü bir erkeğe ait olan cesedin sol elmacık kemiği üzerinde 2x2 cm ebadında yüzeyel sıyrık, sağ köprücük kemiği bölgesinde ameliyat esnasında kullanılmak üzere açılan damar yolu izi, karında iman kemiğinin hemen altından başlayan orta bölgeden aşağı doğru pubise kadar uzanan 35-40 cm civarında ameliyat sonucu oluşmuş kesi ve sütür izi görüldüğü, sağ karın alt bölgesinde krepitasyon veren 15x20 cm ebadında morluk olduğu, sırtta basıya dayalı ölü morluklarının yavaş yavaş başladığı, ölü katılığının oluşmadığı, sağ kolda antikubital bölgede serum takmaya bağlı intraket izi, sol kolda ve elde eskiden oluşmuş muhtemelen yanığa bağlı skap olduğu, sol bacakta üst kısım femural bölgede aşağı doğru 15 cm uzunluğunda ameliyat sonucu oluşmuş kesi ve sütür izi görüldüğü, sol dizde içten öne doğru diz kapağına kadar uzanan yaklaşık 20 cm uzunluğunda diyagonal ameliyat kesisi ve dikişinin olduğu, yaranın etrafında muhtemelen ateşli silah yaralanmasına bağlı 4-5 adet nokta tarzında yara bulunduğu, sol diz kapağının hemen arka kısmında eklem yerine denk gelen yerde 6-7 cm ebadında hâlen kanamalı ameliyat kesisi ve sütür izi olduğu, sağ bacakta penisin 3 cm üst kısmından başlayan ters L şeklinde femural bölgede ilerleyen yaklaşık 20 cm uzunluğunda ameliyat kesisi ve sütür izi görüldüğü, aynı bölgede aşırı ödem, cilt altı kanama ve muhtemelen de parçalı femur kırığı olduğu, sağ bacakta yere paralel kalçadan femurun üst düzeyinden öne doğru uzanan yaklaşık 11 cm uzunluğunda, sağ kalçanın hemen üzerinde orta hatta yaklaşık 3-4 cm uzunluğunda aşağı doğru ameliyat kesisi ve sütür izi olduğu, yine sol kalçanın üzerinde orta içe yakın aşağı doğru 3-4 cm uzunluğunda ameliyat kesisi ve sütür izi görüldüğü, her iki kol ve bacakta ölü katılığı oluşmadığı ve ölü morluğunun bası gören yerlerde yeni başladığı belirtilerek kesin ölüm sebibinin tespitine yönelik klasik otopsi işlemi yapılmak üzere cesedin Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği,
Adana Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen 16.12.2016 tarihli otopsi raporunda; 160 cm boyunda, 40-45 yaşlarında, 65-70 kg ağırlığındaki cesette sol zygomada 2x0,5 cm'lik abrazyon, ksifoid altından suprapubik bölgeye uzanan 30 cm'lik sütüre insizyon, batın sağ alt kadranda 15x10 cm'lik alanda abrazyon ve mor renkte ekimozlar görüldüğü, sağ gluteada üst iç kadranda sütüre edilmiş 2,5 cm çapında av tüfeği saçma tanesi toplu giriş yarası, sağ glutea altında 6x3 cm'lik, defekt şeklinde av tüfeği saçma tanesi toplu giriş yarası, sağ glutea altında 3 cm çapta av tüfeği saçma tanesi toplu giriş yarası, sol gluteada üst iç kadranda sütüre edilmiş 2,5 cm çapta av tüfeği saçma tanesi toplu giriş yarası, sağ suprapubik bölgeden sağ uyluk medialine uzanan 15 cm'lik sütüre edilmiş, etrafı ekimozlu av tüfeği saçma tanesi çıkış lezyonu, sol spina iliaca anterior superior altından sol uyluk ön yüze uzanan, sütüre edilmiş, 10 cm'lik av tüfeği saçma tanesi çıkış lezyonu, sol uyluk 1/3 alt kısım arka yüzde sütüre edilmiş 4x3 cm'lik av tüfeği saçma tanesi toplu giriş yarası, sol uyluk 1/3 alt kısım iç yanda sütüre edilmiş 12x7 cm'lik av tüfeği saçma tanesi çıkış lezyonu ve proksimalinde 6x4 cm'lik alanda mor renkte ekimoz ve abrazyonlar olduğu, batın, inguinal bölge ve sol uylukta çok sayıda küçük saçma tanesiyle uyumlu metalik cisim imajları saptandığı, cesedin vücudundan toplam 4 adet plastik tapa ve 2 adet plastik tapa parçası, batın ve pelvisten toplam 10 adet yaklaşık 0,3 cm çapta küçük saçma tanesi elde edildiği, kanda ve göz sıvısında alkol (etanol, metanol) bulunmadığı, kişinin vücudunda en az 5 atışla husulü mümkün av tüfeği saçma tanesi yaraları saptanmış olup bu yaraların müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, ateşli silah yarası cilt, cilt altı ve kemik doku bulgularına göre; atışların bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğu, atışlar elbiseli bölgeye isabet ettiğinden ayrıntılı atış mesafesi tayini yapılamadığı, kişinin ölümünün av tüfeği küçük saçma tanesi yaralanmasına bağlı pelvis ve ekstremite kemik kırıklarıyla birlikte büyük damar ve iç organ yaralanmalarından gelişen iç ve dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği,
... Oto Kiralama Rent A Car şirketine ait araç kiralama sözleşmesi fotokopisinde; sanık ... tarafından 05.09.2016 tarihinde saat 16.00'da 01 RP 527 plaka sayılı Fiat Punto marka aracın kiralandığına dair bilgilerin bulunduğu,
06.09.2016 tarihli araç arama ve el koyma tutanağında; sanık tarafından kiralanan 01 RP 527 plaka sayılı araçta yapılan aramada, aracın sağ arka koltuk kısmında yerde, üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan siyah renkli bir adet tüfek dipçiği ele geçirildiğinin belirtildiği,
Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/109 esas sayılı dosyasının, duruşmada yapılan incelenmesinde; davacı ... Adem tarafından 12.01.2016 tarihli dilekçe ile anlaşmalı boşanma talebiyle Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığı, davalının ..., dava konusunun boşanma, dava tarihinin 15.01.2016 olduğu, Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 15.01.2016 tarihli ve 109-160 sayılı kararıyla davanın kabulüne ve davacı ... Adem ile davalı ...’in anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmeksizin 15.01.2016 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
Kozan 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin 2017/75 esas sayılı dosyasının, duruşmada yapılan incelenmesinde; davacısının ..., davalıların Derinsu Adem, ... Akgöç ve Mehmet Adem olduğu, Derinsu Adem kayyımının Ferdane Akgöç, dava konusunun babalık (soybağının reddi) olduğu, 14.02.2017 tarihinde tensip zaptının düzenlendiği, küçük Derinsu Adem’e Kozan Sulh Hukuk Mahkemesinin 31.01.2017 tarihinde kesinleşen 07.12.2016 tarihli ve 961-1164 sayılı kararı ile Ferdane Akgöç’ün kayyum olarak atandığının görüldüğü,
Dosya içerisinde bir örneği bulunan Kozan Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3918 soruşturma sayılı dosyasından; ... Akgöç ile ...'in 04.09.2016 tarihinde Kozan Polis Merkezine başvurarak, ...'in kendilerini tehdit ettikleri iddiasıyla şikâyetçi oldukları, aynı gün saat 19.45 sıralarında Kozan Polis Merkezine gelen ...'in şüpheli sıfatıyla ifade verdiği, Kozan Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.09.2016 tarihli ve 3918-2143 sayılı kararla, ... hakkında delil yetersizliği sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; “... isimli şahıs benim öz oğlum olur. ... bu tarihten 2-3 yıl önce eşi olan Sultan Özgüner’den boşandı. Sonrasında ise bir müddet bizimle birlikte kaldı ancak oğlum ...’nin, ... Akgöç isimli evli olduğunu bildiğim bayan ile ilişki yaşadığını biliyordum. En son da bu tarihten 6-7 ay kadar önce oğlum ... ile ... isimli bayan aynı evde yaşamaya başladılar. Oğlum ...'yi, ... isimli bayanın boşanmış olduğu eşi ...’in sürekli tehdit ettiğini oğlumdan duymakta idim. Ancak tehdit olayının ne derece ileri olduğunu bilmiyorum. 5-6 aydan bu yana söylediğim gibi oğlum ..., ... isimli bayan ile birlikte ayrı evde yaşamakta idi. Oğlum ...'yi en son 10 gün kadar önce gördüm. 10 günden bu yana yanıma gelmedi. Son zamanlarda ... isimli bayanın 1,5 yaşındaki kız çocuğu ile ilgili oğlum çocuğun kendisinden olduğunu söyledi ancak kimlikte babası olarak görünen ...'nın eski eşi Haluk'un da, çocuğun kendisinden olduğunu söylediği için aralarında sorun yaşanmaya başlamıştı. Bu sorunların ne kadar ileri gittiğini bilmiyorum. 06.09.2016 günü saat 09.00 sıralarında oğlumu ...'yi, ...’in silahla vurduğunu duyunca hastaneye gittim, burada oğlumun öldüğünü öğrendim, oğlumu silahla vurmak suretiyle öldüren ... isimli şahıstan şikâyetçiyim. Ayrıca oğlumun öldürülmesi olayında birlikte yaşadığı eşi ... Akgöç'ün de Haluk ile birlikte hareket ettiğini düşündüğüm için bu bayandan da şikâyetçiyim”,
Mahekemde; “Ben oğlumun nasıl öldürüldüğünü, olayları bilmiyorum. Oğlum ... öldürüldüğü için Haluk’dan şikâyetçiyim, en ağır cezayı verin, katılma talebim vardır.”,
Katılan ... Savcılıkta; “Abim ... 06.09.2016 tarihinde ... isimli şahıs tarafından parkomat görevlisi olarak çalışmakta olduğu sokakta mesai saati içerisinde tüfekle vurularak öldürüldü. Abim ..., ... Akgöç isimli bayan ile olay tarihinden yaklaşık 6 ay kadar önce birlikte yaşamaya başladı. Bu süre zarfında bazen bize de gelip giderdi. Haftanın 2 günü annem istediği için gelir annemle benim yaşadığım evde kalırdı, diğer günler ... Akgöç'ün evinde kalıyordu. Daha sonra imam nikâhı kıydılar. Abim ..., ... Akgöç ile evlenme hazırlığındaydı. Belediyeden resmî nikâh için gün almışlar, vurulduğu tarihten 1 ay sonraya nikâh günü almışlar şeklinde duydum ancak görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Bu olayları duyan ... Akgöç'ün eski eşi ... abimi öldürmeye karar vermiş, tamamen planlayarak ve tasarlayarak abimin her gün çalıştığı sabit olan sokağa araba ile gelerek araçtan çıkardığı silahla defalarca ateş ederek abimi öldürmüş, abimi bu şekilde tasarlayarak öldüren şüpheli ...'den şikâyetçiyim, cezalandırılmasını talep ederim.”,
Mahkemede; “Benim olaylara ilişkin bilgim yok, abimi öldürdüğü için müşteki sanık ...’dan şikâyetçiyim, katılma talebim vardır.”,
Şikâyetçi ... Mahkemede; “... benden ... Akgöç yüzünden boşanmıştı. Zaten 6 yıldır boşuz. Haluk benim eşim ve kendi eşinin ilişkilerini 3 yıldır biliyor. ..., ...’nın evinde kalıyordu. Haluk geldiği zaman ... çıkıyordu, arayıp bizim eve geliyordu. Benim ...’nin öldürülmesi anına ilişkin herhangi bir bilgim yoktur. Ben 9 ve 12 yaşındaki çocuklarım adına babalarının öldürülmesi nedeniyle davacı ve şikâyetçiyim. Çocuklarımın katılan olarak kabul edilmesini talep ediyorum.”,
Katılan ... Mahkemede; “Ben olayları ölüm olayından sonra duydum, öncesine ilişkin bir bilgim yok. Haluk kardeşimi öldürdüğü için şikâyetçiyim, en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum, katılma talebim vardır.”,
İnceleme dışı suçun mağduru ... Savcılıkta; “... benim babam, ... Akgöç ise benim annem olur. 8-9 ay önce annem babam boşandılar. Ben de 2016 yılı eğitim ve öğretim yılında okullar bitene kadar annemle babamın TOKİ’deki kiralık evinde kaldık. Okullar bittikten sonra Faydalı köyündeki halamda kalmaya devam ettim. Annemle babam boşandıktan sonra babam yine bizim eve gelmeye devam ediyordu. Hatta boşandıktan sonra babam eve gelip 1 hafta kalır, tekrar köye dönerdi. Babam annemle boşandıktan sonra ...'in TOKİ’deki evimize gidip geldiğini ve annemle beraber yaşadığını biliyordu. Bundan 4 yıl önce annem ile babam boşanmadan evvel ... oturduğumuz ... Apartmanı’nda kapıcı olarak çalışıyordu. Babamın evde olmadığı zamanlar ... evimize ara sıra gelir bazen de bir gece evimizde kalırdı. Ama bundan benim babam Haluk'un haberi yoktu. O dönemde annem ... ile beraber beni babama söylememem yönünde sürekli uyarırlardı. Hatta annem ile ... ‘Eğer babana söylersen bir daha babanı göremezsin, köyü göremezsin’ şeklinde sözler sarf ediyorlardı. ... sıkça bizim eve gidip geldiği için annem bize ‘Haluk diye bir babanız yok ... sizin babanız’ şeklinde sözler söylerdi. Zaman zaman annemin yanında ... boğazımı sıkar, dişime yumruk atar, beni darbederdi. Daha sonra biz TOKİ'ye taşındık. Annem babam boşanmadan önce TOKİ'deki evimize ... gelip gitmeye devam ediyordu. Babamın olmadığı zamanlar evde de kaldığı olurdu. Buradaki evimizde ... ile annem babama ...'nin gelip gittiğini söylememem için beni tehdit edip azarlıyorlardı. ... zaman zaman beni döverdi. ... beni dövdüğünde annem ...'ye kızmaz, hiç tepki vermez, öylece otururdu. Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babam ...'nin annemle ilişkisini öğrenince ... sürekli TOKİ'deki kiralık evimizde kalmaya başladı. Yine bu sürede yaklaşık olarak 2 ay önce ... benim çenemden tutup sıkmaya başladı ve dişim kırıldı, kan geldi. Bunu da küçük kız kardeşim Derinsu Adem'in kendisinden olduğunu söyleyerek bizi kıskandığı için yaptığını söyledi. Dişimi kırdığında annem de yanımızdaydı. ... sürekli annemin yanında bize kötü muamelede bulunurdu. TOKİ'deki kiralık evimizin kirasını babam Haluk öderdi. Okullar tatil olduktan sonra ben köye gittiğim için daha sonra yaşanan olayların hiçbirisinden haberim yoktur. Ben ... ile beraber bize kötü muamelede bulunan ve beni tehdit eden annem ...'dan şikâyetçiyim. Annem çoğu zaman babamın rızası dışında ...'yi evimize almıştır. Bu yüzden şikâyetçiyim. Bu hususta söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.”,
Mahkemede; “Ben ortaokul 2’ye gidiyorum, 12 yaşındayım, ilkokul 1’den beri ... ile annem ...’nın ilişkileri var. ... evimize geldiğinde annem ...’yi yangın merdiveninden kaçırıyordu. Babamın bu olaylardan haberi yoktu ama zannedersem şüpheleniyordu da. Geçtiğimiz yaz 2016’da babam ... ve annemi Kılıçlar Market’te görmüş. Gelip bana ne oluyor diye sordu. Ben de artık dayanamadım çünkü babam da gözü ile görmüştü, tüm olanları anlattım. Annemle ...’nin gizli gizli ilişkiye girdiklerinden bahsettim. Ben bu olayları babama söyleyememiştim çünkü ... ‘Seni öldürürüm, babanla görüştürmem, köye salmam’ diye beni tehdit etti, sürekli de ediyordu. 2015 yılında babam ve annem boşandılar. Evimizde annem, ben ve kardeşlerim kalmaya başladık, babam arada sırada eve gelip gidiyordu, arıları vardı, arı ile iyi para kazanıyordu. Her ay bize 1.500-2.000 TL para getirip bırakıyordu. Derinsu’nun ...’den olduğu iddiasını babam ne zaman öğrendi ben bilmiyorum. ... sürekli babam hakkında ‘Top’ gibi şimdi söylemek istemediğim cümleleri arkasından sarf ediyordu. Ben bu durumları babama hepsini açık bir şekilde anlattım. Annemin bana karşı herhangi bir kötü davranması tehdidi olmadı, sadece ... bana kötülük yapıyordu. ... benle dalga geçtiği zaman da annem gülüyordu. ... bir keresinde de boğazımı sıkıp bana yumruk atmıştı, bunu da babama söylediğimde babam çok üzülmüştü, benim ...’den şikâyetim vardı ama o öldü.”,
İnceleme dışı davanın şikâyetçi sanığı ... Akgöç Kollukta; “... benim eski eşim olur. Kendisiyle 3 yıl önce ayrı yaşamaya başladık ancak resmî olarak 10 ay önce boşandık. Haluk ile ayrılmamızın sebebi evine bana, çocuklarına bakmamasından dolayı ayrılmıştık. Ben Haluk ile ayrı yaşamaya başladıktan sonra ... isimli şahısla tanıştım ve bu şahısla birlikte gayriresmî olarak yaşamaya başladım. ... isimli şahıstan 2 oğlum vardır ve ... isimli şahıstan ise bir kız çocuğum vardır. Hatta ... ile Kozan Belediyesine resmî nikâh yapmak için müracaatta bulunduk ve bir ay sonra resmî nikâhımızın kıyılması için gün almıştık. Tarihten 3-4 gün kadar önce eşim olan ... ile birlikte Polis Merkezine gelerek eski eşim ...'in bizi tehdit etttiğini beyanla şahıs hakkında şikâyetçi olmuştuk. Bu olaydan sonra ...'i görmedim. Bugün yani 06.09.2016 günü saat 07.00 sıralarında eşim ... işe gitmek üzere evimizden ayrldı, aynı gün saat 08.00 sıralarında da eşim ... ile telefonla konuştuk. ... ‘Ne yapıyorsunuz kız nasıl?’ diye sordu. Ben de ‘Yatıyoruz’ dedim. Bu şekilde telefonu kapattık. Kısa süre sonra saat 08.30 sıralarında ben ...'yi aradım ancak telefonuna ulaşamadım, sonrasında oğlumun kirvesi olan İbrahim Dağlı isimli şahsı arayarak eşim ...'ye ulaşamadığımı söyleyerek ‘Yanına bir git’ dedim. İbrahim ise bana '...'yi eski eşin ... vurdu, ...'yi hastaneye götürdüler' demesi üzerine hemen Kozan Devlet Hastanesine gittim. Burada eşim ...’in öldüğünü öğrendim. Olay bu şekilde oldu. Gayriresmî eşim olan ... Özgüneri silahla vurmak sureti ile öldüren eski eşim ... isimli şahıstan şikâyetçiyim.”,
Savcılıkta; “Boşanmış olduğum eşim ... ile boşanmadan 4 yıl önce ... Apartmanında oturuyorduk. ... bu apartmanda kapıcı idi. Kendisini bu şekilde tanıdım. Ben Haluk ile evliyken Haluk bana ilgi göstermiyordu, ortak çocuklarımız ... ve Mehmet Adem'e bakmıyordu. Haluk arıcılık yaptığı için uzun süre evden ayrı kalır ve bilerek eve gelmezdi. Ben de yaklaşık 3-4 yıl önce ... ile konuşmaya başladım, kendisiyle yakınlaşmamız oldu. ... Apartmanı’nda iken ..., Haluk ile ortak konutumuza gelip giderdi. O dönemde ... ile evimde ara sıra cinsel ilişkiye girdim. Haluk'a söylemiyordum ama bu durumdan şüpheleniyordu. ... ile ilişki yaşamadan önce ... ve Mehmet Adem vardı. Bunlar Haluk'un çocuklarıdır. Daha sonra TOKİ'ye taşındık, ... ile telefonla görüşürdük, ... arada sırada TOKİ'deki Haluk ile kiraladığımız ortak evimize Haluk'un evde olmadığı zamanlar gelip giderdi. Kendisiyle ilişkimiz devam ediyordu, 1,5 yaşındaki kızım Derinsu Adem, ...'in kızıdır. Çünkü o sıralarda Haluk sürekli Aladağ taraflarında arıcılık yaptığı için eve gidip gelmiyordu, ayrıca ben doğum yaptığımda Haluk bana bu çocuğun kendisinden değil başkasından olduğunu söyledi. Bunun için de savcılığa müracaat etmişti. 8 ay önce Haluk ile biz boşandık ancak boşanmadan hemen önce ben Haluk'a bu kız çocuğunun kendisinden değil ...'den olduğunu söylemiştim. O da bana o zaman babası nüfusta kaydını kendi üzerine yapsın demişti. ... benim evime geldiği sıralarda çocuklarım da yanımdaydı, onlar da ...'yi tanırdı. Haluk bana ve çocukarıma bakmadığı için bütün bakım, giyim, yiyecek ihtiyaçlarımızı ... giderirdi. ... beni ve çocuklarımı ailesi gibi severdi. ... benim evimde iken çocuklarımı tehdit etmedi, boğazını sıkmadı, ben de böyle bir şey yapmadım. Haluk ile 8 ay önce boşandıktan sonra kesinlikle tekrar aynı evde yaşamadık, eve gelip giderdi ancak sadece çocukları görmek için arada bir gelir giderdi. TOKİ’deki evde ... ile beraber yaşadığımı da biliyordu, evin kirasını da ... öderdi. Olaydan önceki Perşembe günü ... ile TOKİ’de başka bir ev kiraladığımız için oraya geçtik. Haluk'un kiralamış olduğu evden de ... ile beraber benim kendi şahsıma ait olan birkaç parça eşya alıp oraya taşınmıştık. Haluk bizi tehdit ediyordu, olaydan önceki Pazar günü ben ve ..., Haluk hakkında şikâyetçi olduk, karakolda iken Haluk da geldi. Haluk geldiği sıralarda Derinsu Adem de ...'nin kucağında idi. Haluk burada da eşim ...'ye el kol işareti yapmıştı. Ayrıca Haluk ile boşandıktan sonra üzerime kayıtlı Renault 19 marka aracı ... ile beraber satıp yeni bir araba aldık. Bu Renault 19 arabanın parasının bir kısmını ... vermişti, bir kısmını da boşanmadan önce Haluk vermişti. Olay sabahı ... kiracı olarak oturduğumuz evden işe gitmek üzere saat 07.00’de çıktı. Daha sonra ... tarafından vurulduğunu öğrendim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. ...'den şikâyetçiyim.”,
Mahkemede; “Eski eşim Haluk’la geçim sıkıntısı nedeniyle anlaşamıyorduk, aramız bozulmuştu. Bu arada da ... ile tanışmıştım, bana iyi davranıyordu, arkadaş olduk, Haluk’tan 2015 yılında boşandım. Evimi Haluk’tan ayırdım. Haluk’tan ayrı yaşamaktaydım ancak Haluk zaman zaman çocuklarını görmek için ayda iki üç kere gelirdi. Bu sırada ... ile daha yakınlaştık, oğlum Cahit ile ...’nin arası iyiydi, ...’nin oğlum Cahit’i tehdit ettiğini görmedim. Ben de hiçbir zaman çocuklarıma ...’nin eve geldiğini söylemeyin demedim. Çünkü herkes benim artık ... ile arkadaş olduğumu ... ile birlikte olduğumu biliyordu, saklayacak gizliyecek bir şeyim yoktu, bekâr bir bayandım. Haluk, sürekli bana ‘...’den ayrılacaksın, ... ile birlikte olmayacaksın’ diye sözler söylüyordu. Boşandığımızda mahkeme çocukların velayetini ve ev eşyasını bana vermişti. Haluk’un baskılarından yılarak olaydan 3 gün önce ... ile evimizi taşıdık ve Haluk’u da ...’yi ölümle tehdit ettiğinden dolayı karakola şikâyet ettik. Karakolda benim, ...’nin ve Haluk’un beyanları alındı, karakol çıkışında ... herhangi bir pis hareket veya Haluk’un onurunu rencide edecek bir şey yapmadı. Eve gelip sürekli bana ...’den ayrılacaksın diyordu, hatta ...’nin çalıştığı yere gidip ...’yi de 'Ayrıl' diye uyarmış, bu 3 gün önceki olay zannedersem göç yolundaki karakolda var, bu olaydan 3 gün sonra da Haluk, ...’yi öldürmüş. Ben öldürme anına ilişkin herhangi bir şey bilmiyorum. Haluk, ...’yi öldürdüğü için konuyu adalete bırakıyorum. Herhangi bir şikâyetim yoktur. Boşandıktan sonra Haluk’un evle herhangi bir irtibatı kalmadı, evde kalmıyordu, başka bir yerde kalıyordu. Ayda bir iki gün çocuklarını görmeye geliyordu, ev bana ve çocuklarıma aitti. Yani 2015 yılı yaz ayından itibaren evde ben yaşıyordum. Haluk, Derinsu’nun ...’den olduğunu 1,5 yıldır biliyordu. Haluk, ...’yi ölümle tehdit ettiğinden şikâyet için karakola gittiğimizde Derinsu, ...’nin kucağında duruyordu.”,
Tanık İbrahim Çiftçi Kollulkta; “... ve ... Akgüner isimli şahısları tanırım. Ben bu şahısların öz çocukları olan Mehmet Adem'in kirvesiyim. Tarihten 8-9 ay kadar önce Haluk ile ...'nın resmî olarak boşandıklarını öğrendim, tarihten bir ay önce de ... Akgöç isimli bayan çarşıda beni görünce yanındaki erkek şahsı yani ...'i ‘Bu yeni kocam’ diyerek beni tanıştırdı, bu şekilde ... Akgöç'ün ... ile evlenip birlikte yaşadıklarını öğrendim. Bu konudan dolayı ... ile ... Akgöç'ün aralarında sorun yaşadıklarını da bilmekte idim ancak her defasında Haluk'a ‘Kadın seni istemiyorsa sen de peşini bırak’ diye telkinlerde bulunurdum. En son tarihten bir hafta kadar önce Atatürk Parkı’nda tesadüfen ... Akgöç ve yeni eşi ... ile karşılaştım. Bir müddet oturduk. ... bana ...'nin yanında 'Abi Haluk sorun çıkartıyor, kız çocuğunu da istiyor, ancak iki oğlum Haluk'tan kız çocuğum ise ...’dendir, erkek çocuklarımın babası Haluk, kız çocuğumun babası ise ...'dir, söyle Haluk'a bizi rahatsız etmesin’ dedi. Ben de bu işlere karışmayacağımı söyledim. Bu görüşmeden sonra Haluk'u görünce kendisine 'Haluk, ... Akgöç artık ben evlendim, beni rahatsız etmesin erkek çocuklarımızın babası Haluk ancak kız çocuğumuzun babası ... diye bana söyledi’ dedim, kendisine 'Bundan sonra da beni aracı etmeyin, kendi sorununuzu kendiniz çözün’ diye söyledim. Tarihten 4 gün önce de ... ile ... yanıma gelerek ‘Biz evi taşıdık, bu taşındığımız evi Haluk kiralamıştı, evin anahtarını al Haluk'a ver, evdeki eşyanın kalanını da Haluk alsın’ diye söylediler. Ben de evin anahtarını alarak Haluk'a konuyu anlattım, evin anahtarını verdim. Bir gün sonra ise Haluk evin anahtarını tekrar getirip bana vererek ‘Ben bir şey istemiyorum anahtarı geri onlara ver’ dedi. Bugün yani 06.09.2016 günü saat 08.30 sıralarında ikametimden çıktım ve çarşıya doğru yürüdüğüm sırada silah sesleri duydum. Saimbeyli Caddesi üzerine geldiğimde Hazer Sokak içerisinde kalabalık olduğunu görünce çevredekilere ne olduğunu sordum. Parkomatçıyı vurdular diye söylediler. Parkomat görevlilerine 'Vurulan kim' deyince ... dediler. Ben de bunun üzerine Hastaneye gittim, burada ...'in öldüğünü öğrendim. ...'yi Haluk'un vurduğunu tahmin ettim ancak Haluk'un ...'yi vurduğunu görmedim. Ben olaydan sonra konuyu öğrendim. Hastaneye geldiğimde ise ... Akgöç beni telefonla arayarak ‘Abi ...'ye ulaşamıyorum’ diye söyleyince kendisine ‘...’yi Haluk vurmuş, hastanede ameliyata aldılar’ diye söyledim ve oradan ayrılarak evime gittim. Bir süre sonra polisler beni arayınca ifade vermek için Emniyet Müdürlüğüne geldim.”,
Savcılıkta: “Şüpheli ...'in maktul ...’i öldürmesiyle ilgili olarak doğrudan bilgi ve görgü sahibi değilim. Ancak olaydan 4-5 gün önce oğlunu kirvesi olduğum için tanıdığım ...'e, ...’in Haluk'un eski eşi ... ile 4-5 seneden beridir beraber olduğunu, hatta Haluk'un küçük kızı Derinsu’nun da ...’den olduğunu söylemiştim. ... bana bu şekilde söylemişti. ... bana ‘Haluk'a söyle Derinsu benim kızımdır, bizden uzak dursun’ dedi. Ben de Haluk'a ‘Kirve böyle böyle diyorlar, onlardan uzak dur, seni istemeyeni sen isteme’ dedim. Ayrıca olaydan yaklaşık olarak 4-5 gün önce ... ve ... yanıma gelip Haluk'un kiracı olarak TOKİ'de oturduğu evinden ...'ya ait eşyayı aldıklarını ve evin anahtarını da Haluk'a vermemi istediler. Ben de evin anahtarını Haluk'a verdim. Haluk da bir gün sonra anahtarı tekrar geri getirip bana verdi. Hâlâ anahtar bendedir. Bildiğim kadarıyla ..., Haluk ile kiracı olarak oturduğu evde kendine ait eşyaları alırken yanında ... de varmış, bana böyle söylediler. Ayrıca ... da açık açık Derinsu'nun ...'den olduğunu söyledi.”,
Mahkemede; “Haluk benim 15 yıllık arkadaşım olur. Çocuklarının da kirvesiyim. Ben, ..., Haluk ve ... arasındaki ilişkiyi bilmiyordum. Ölüm olayından 3-4 gün önce ... ve ... geldi, evi boşalttıklarını, evin anahtarlarını Haluk’a vermemi istediler. Bir kız çocuğunun babasının ... olduğunu söylediler, ‘Haluk’a söyle’ dediler. Ben de anahtarı verdim, verirken de kız çocuğunun babası ...’ymiş dedim. O da üzüldü, ‘Anahtarı da istemem’ dedi ve gitti. Öte berilerini bölmüşler, herkes kendi eşyasını almış, ... evi boşaltmış, ben de anahtarı aldım, Haluk kabul etmedi, ‘Onu da alsın’ dedi. Canı sıkkın üzgün bir şekilde çekti yanımdan gitti. Olay günü fırından ekmek alırken 300 metre öteden tüfek sesleri duydum. Merak edip gidip baktığımda Haluk’un, ...’yi vurduğunu gördüm, olay anını görmedim.”,
Tanık ... Kollukta; “... Oto Kiralama isimli iş yerinin gayriresmî ortağıyım, bu iş yeri resmiyette ortağım olan Hüseyin Bozkurt adına kayıtlıdır ancak ortağımın bana vermiş olduğu vekâletname ile bütün işleri ben organize ederim. 05.09.2016 günü saat 16.15 sıralarında iş yerimde bulunduğum esnada kendisini tanımadığım Faydalı köyünden olduğunu söyleyen ... isimli şahıs iş yerime gelerek bir günlüğüne araç kiralamak istediğini bana söyledi. Bu şahsın ehliyet fotokopisini alarak gerekli sözleşmeleri yapıp iş yerimde bulunan 01 RP 527 plaka sayılı Fiat Punto marka, 2012 model, beyaz renkli otoyu ... isimli şahsa bir günlüğüne 100 TL para alarak kiraya verdim. Şahıs aracımı 06.09.2016 günü saat 16.15’te getirerek bana teslim edecekti ancak bugün yani 06.09.2016 günü saat 14.00 sıralarında polis memurları beni arayarak aracımı kiraya verdiğim şahsın olaya karıştığını, aracımın Emniyette olduğunu söyleyince aracımı alabilmek için Emniyet Müdürlüğüne geldim. Oto kira sözleşmesini, vekâletnamemi, fotokopi ve asıllarını da Emniyet Müdürlüğüne getirdim. ... isimli şahsın benim otomla nasıl bir olaya karıştığını bilmiyordum ancak çevreden şahsın cinayet işlediğini öğrendim. Polisler aracımı bana teslim ettiler.”,
Mahkemede; “Yanlış hatırlamıyorsam 2016 yılı Eylül ayında ... Oto Kiralama isimli iş yerinin ortağıydım. 05.09.2016 tarihinde isminin ... olduğunu söyleyen şahıs iş yerime gelerek bir günlüğüne araç kiralamak istedi. Ben de bedeli karşılığnıda 01 RP 527 plakalı aracı kendisine kiraladım. Aramızdaki sözleşmeye göre Haluk aracı bir gün sonra yani 06.09.2016 tarihinde getirip teslim edecekti ancak bana ‘İşim uzayabilir eğer işim uzarsa ben telefonda sana bilgi veririm’ dedi. Daha sonra öğrendiğim kadarı ile 06.09.2016 tarihinde sabah saatlerinde bir kişiyi öldürmüş. Olay yerine benim kendisine kiraladığım araç ile gitmiş, daha sonra beni Emniyetten aradılar. Ben de kira sözleşmesini ve ilgili belgeleri alarak Emniyet Müdürlüğüne gittim. Aracı ben teslim aldım. Ben ...’i tanımam, maktul ...’i de tanımam. Bu şahıslar arasında neler yaşandığını da bilmem.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta müdafi eşliğinde; “Ben ... isimli şahsı tarihten 4 yıl önce ... Apartmanı’nda kiracı olarak oturduğum dönemde bu apartmanın kapıcısı olmasından dolayı tanırdım. Resmî nikâhlı eşim olan ... Akgöç ile tarihten 8 ay kadar önce resmî olarak anlaşmalı bir şekilde boşandım ancak eşimle tarihten 3 ay öncesine kadar yine aynı evde karı koca olarak yaşamakta idik. Eşim ...'dan benim ikisi erkek, bir tane de kız çocuğum vardır. Eşimle resmî olarak boşandıktan sonra yani 3 ay öncesine kadar birlikte idik ancak eşim tarihten 3 ay kadar önce bana eve gelip gitmememi söylemeye başladı ve aramız açıldı. Ben de üç aydan bu yana sadece çocuklarımı görmek için eşimin ikametine gidip gelmeye başladım ancak bir yandan da eşimin benden soğuması konusunu araştırmaya başladım. Öz oğlum olan ... bana, ‘Baba ... sürekli bizim evimize gelip gidiyor, bana da babanıza söylemeyin diye söyleyip boğazımı sıkıyor’ dedi. Ben bu konuyu öğrenince ... ile eşim arasında bir ilişki olabileceğini düşünerek iyice araştırmaya başladım. Tarihten 1 hafta kadar önce de boşanmış olduğum eşim ... Akgöç isimli şahsın ... isimli şahısla birlikte olduğunu, karı koca hayatı yaşadıklarını öğrendim ve yine tarihten 3-4 gün önce oğlumun kirvesi olan İbrahim Dağlı bana, ...'in kendisine kızım olan 2015 doğumlu Derinsu’nun kendisinden olduğunu söylediğini iletti. Ben de bunun üzerine eşimin beni nikâhlı olduğumuz dönemde bile bu şahısla aldattığını düşündüm, bu konu benim çok ağrıma gitti ve ... isimli şahsın gözünü korkutmaya karar verdim. 05.06.2016 günü gündüzleyin Sezen Et karşısındaki ... Oto Kiralama isimli iş yerine giderek bir günlüğüne 01 RP 527 plaka sayılı otoyu kiraladım. Bugün ise yani 06.09.2016 günü saat 07.30 sıralarında ikamet ettiğim köyden yanıma ruhsatı olmayan Federal Magnum marka 16-0217 seri numaralı otomatik av tüfeğimi alarak kiraladığım bu otoya bindim ve tek başıma Kozan ilçesine geldim. Oto içerisinde iken av tüfeğimin dipçiğini çıkardım, içerisine 8 adet fişek koydum, sonrasında ...'in şehir içi parkomat şirketinde çalıştığını bildiğim için görevli olduğu Hazer Sokak üzerine bu araçla gittim. ...'yi sokak üzerinde görünce aracı kenara park ederek av tüfeğimi elime alıp araçtan indim. ... beni elimde tüfekle görünce durdu, kendisine yaklaşarak ‘Sende hiç izzeti nefis yok mu?’ dedim. Bu sırada ... tüfeğin namlusunu tuttu, ben de geri çekilerek tüfeği ...'nin bacaklarına doğru doğrultup arka arkaya 4-5 defa sıktım. ... yere düştü, sonrasında çevredekilere ‘Ambulans çağırın, polisi çağırın’ diye söyledim ve elimde tüfekle polisin gelmesini bekledim. ... yere düştükten sonra ...'ye tüfekle ateş edip etmediğimi, darbedip etmediğimi hatırlamıyorum. Sonrasında polisler olay yerine geldiler. Polisleri görünce elimdeki tüfeği polislere vererek teslim oldum. Bu sırada buradaki kalabalık olan tanımadığım vatandaşlar benim üzerime yürüyerek beni linç etmeye çalıştılar ancak polisler beni oradan hızlı bir şekilde polis otosuna bindirerek Emniyet Müdürlüğüne getirdiler. Benim amacım ...’i öldürmek değildi, sadece bacaklarına tüfekle ateş edip korkutmaktı. ... isimli şahsı istemeyerek ben öldürdüm. Nedeni de eşimi ayartarak ilişki yaşamasıdır. Konu ile alakalı başkaca diyecek bir şeyim yoktur, ayrıca öz oğlum olan 2005 doğumlu ...'ı da tanık olarak ifadesinin alınmasını istiyorum.”,
Savcılıkta; “Bu tarihten yaklaşık 4 yıl önce resmî nikâhlı eşim ... ile beraber ... Apartmanı’nda kiracı olarak oturuyordum. ... bu apartmanda kapıcı olarak görev yapıyordu. Kendisini oradan tanırım. Daha sonra TOKİ'ye taşındık, 2 yıl önce ...'yi birkaç sefer TOKİ'deki evimin yakınlarında görmüştüm. Kendi kendime bu adamın burada ne işi var deyip şüphelenmiştim. Hatta o tarihlerde ...'yi ailem ve evimden uzak durması için uyarmıştım. Biz eşimle 8 ay önce anlaşmalı olarak mahkeme yoluyla boşandık. Boşanmamıza rağmen 3 ay öncesine kadar karı-koca hayatını devam ettiriyorduk. Benim TOKİ'deki evimde beraber kalırdık. Eşim ... benim kullandığım ancak ruhsatı kendisi üzerine olan Renault 19 marka aracımızı satmak istedi ve yine Renault Symbol marka bir araba almak istiyordu. Ben bu şekilde kendisinden şüphelendim, 3 ay öncesinde Kılıçlar Market’in önünde ... ile ...'yi yan yana gördüm. Symbol marka bir aracın içindelerdi. Benim oğlum Mehmet Adem aracın arka koltuğunda idi. Hemen kendisini telefonla aradım, nerede olduğunu sordum. ... da bana evde olduğunu söyledi. Ben de kendisine yalan söylediğini, Kılıçlar Market’in önünde olduğunu söylemiştim. Sonra eve geldim, ...'yı karşıma aldım, uyardım, ‘Boşandık ama sen hâlâ benimle berabersin, eğer sen beni istemiyorsan, git başkasıyla evlen, ama ... ile değil’ şeklinde defalarca uyardım. Benim 12 yaşındaki büyük oğlum ... bana ‘Baba sen evde olmadığın vakitler ... bizim eve geliyor, babanıza benim geldiğimi söylemeyin yoksa sizi öldürürüm’ şeklinde bir şeyler söyledi. Bunun üzerine ben iyice şüphelendim. ...'nin eşimi rahatsız ettiğini, onunla birlikte olmaya çalıştığını ve bunun için eve girdiğini öğrendim. Zoruma gitti, konu komşuya rezil olacaktım. Olaydan 3 gün önce ... benim oğlumun kirvesi olan İbrahim Dağlı'ya ‘Ben ... ile ... Apartmanı’ndan bu yana yani 4 senedir beraberim, onunla karı koca hayatı yaşıyorum, hatta küçük kız çocuğu Derinsu benden’ demiş. Ben de bunu öğrenince iyice zoruma gitti. Bu olaydan 3 gün önce Pazar akşamı İbrahim beni aradı ‘Senin eşin ... ile kaçmış, evinin içini boşaltmış’ deyince ben de eve gittim, evdeki bir kısım eşyanın olmadığını gördüm. Sonra ben kayınvalidem Durdane Akgöç'ü aradım, kızının böyle bir şey yaptığını ... ile kaçtığını söyledim. Sonra beni karakoldan çağırdılar. ...'in can güvenliğinin olmadığından bahisle benim hakkımda şikâyetçi olduğunu öğrendim. Karakola gittiğimde 1,5-2 yaşındaki küçük kızım Derinsu’nun ...'nin kucağında olduğunu ve ...'nin onu sevdiğini gördüm. Karakolda ifademi verdim, tehdit etmediğimi söylemiştim. Olaydan iki gün önce ... ile postanenin orada karşılaştık, ... bana ters ters bakıyordu, ben artık dayanamaz bir hâle geldim. ...'ye tüfekle bacaklarına sıkarak gözünü korkutmayı düşündüm. Bunun için de Faydalı köyüne gittim. Buradaki evimde kendime ait ancak ruhsatı olmayan Federal Magnum marka otomatik av tüfeğini aldım. Daha sonra Belediye Petrolün oradaki oto kiralama şirketinden araba kiraladım, arabaya bindim, arabanın içerisinde av tüfeğinin dipçiğini de çıkardım, içerisine 8 adet fişek koydum. ...'i şehir içi parkomat şirketinde çalıştığını bildiğim için Hazer Sokak’a geldim. ...'yi burada gördüm, kendisine yaklaştım, ...'ye ‘Anasını avradını sinkaf ettiğim, sen benden ve çocuklarımdan ne istedin’ diyerek bacaklarına doğru bir el ateş ettim. O sırada ... üzerime gelerek ‘Senin ananı avradını sinkaf ettim’ deyip elimdeki silahı almaya çalıştı. Ondan sonra ben de bacaklarına doğru ateş açtım, kendimden geçtim, ne yaptığımı bilmiyordum, olay esnasında çevredeki vatandaşlara ‘Ambulans çağırın’ şeklinde bağırdım. Amacım ...’yi korkutmaktı, bacaklarına sıkıp ders vermekti. Sonra olay mahalline polisin gelmesini bekledim, çevredeki vatandaşlar elimdeki silahımı almak için üzerime yürüdüler, beni linç etmeye çalıştılar. Polis ekipleri beni vatandaşın elinden zor aldı, arabaya bindirerek beni emniyete getirdiler. ...'nin öldüğünü ben karakolda öğrendim. Bu şahsı istemeyerek de olsa ben öldürdüm. Sebebi de eşimi ayartarak ilişki yaşamasıdır. Buna çocuklarım da şahit olmuşlardır. Hatta ... bu konuyu da etrafa yaymıştır. Ağır tahrik altında kaldım, bu konuyla ilgili olarak İbrahim Dağlı ve çocuklarımın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum, pişmanım.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “Savcılık beyanlarımda da belirttiğim gibi boşanmış olmama rağmen hâlen birlikte yaşadığım hayat arkadaşım ... Akgöz ile maktulün dört senedir birliktelik yaşadığını ve küçük çocuğum Derinsu'nun maktulden olduğuna dair iddialarda bulunduğunu duyunca dayanamadım. Amacım bu şahsı yaralamaktı aslında. Bacaklarına sıkmıştım ancak silah sıkmaya başlayınca, maktul de benimle arbedeye girince vücudunun diğer yerlerine de ateş isabet etti, atılı suçu ağır tahrik altında işlediğimi kabul ediyorum ancak benim olaydaki kastım adam öldürmek değil maktulü yaralamaktı, pişmanım, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ediyorum.”,
Mahkemede; “Olay tarihinden 7 ay önce ben eşim ...’dan boşanmıştım ancak yine de beraber yaşamaktaydım ancak bu arada ...’in benim evime gelip gittiğini oğlum ...’dan duydum. Bana ‘Baba iki yıldan beri ... sen evde yokken evimize gelip annemle birlikte odaya kapanıyor’ dedi. ... oğlum Cahit’e ‘Babana anlatırsan seni döverim, öldürürüm’ gibi sözler söylediği için oğlum bu durumu bana anlatamamış. Bu durumu öğrenince ... hakkında savcılığa şikâyetçi oldum, takipsizlik kararı çıktı. ..., kirvem olan İbrahim Çiftçi’ye ‘6,5 yıldır beraberiz, Haluk’un kızı sandığı Derinsu benim kızım’ diye laflar söylemiş. Bu sırada da ... ile birlikte yaşadığımız evi ... ve ... evi boşaltmışlar. Beni de onları ölümle tehdit ettim diye karakola şikâyet etmişler. Ben karakola gidince kızım Derinsu’yu ...’nin kucağında gördüm. Kızım beni görünce 'Baba' diye bana doğru gelmeye çalıştı ancak engellediler. İfadeleri verip karakoldan çıktık, karakolun çıkışında da elini cinsel bölgesine götürerek güle güle bana bakıyordu, hatta orda isimlerini bilmediğim polisler de bu hareketi görünce utanıp başlarını eğdiler, görmezlikten geldiler, çok gururuma dokundu, beni herkesin içinde bu hareketi ile rencide etti, ağlayarak evime gittim. Ertesi gün arılarımı kontrol için Aladağ’da arılarımın bulunduğu bahçeye giderken tüfeğimi de yanıma almıştım. Oğlum Memoş’u da gezsin diye yanımda götürecektim. Yiyecek bir şeyler almak için market gezerken ...’yi gördüm. Gene bana bakarak pis pis sırıtıyordu. Artık dayanamadım, olanlara sabrım kalmamıştı, durdum 'Ya sabır' çektim, arabanın camından baktığımda hâlâ bana bakarak sırıtıyordu, artık sabrıma yenildim poşete sarılı olan tüfeği aldım, tüfekle uğraşmamı görmesine rağmen kaçmadı, benim öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Ben zaten her şeyden eşimden ve Derinsu’dan vazgeçmiştim. Olaylar kapansın diye uğraşıyordum. Zaten evi de terk etmişlerdi ancak sabrıma yenildim. ‘Benden çocuklarımdan ne istiyorsun?’ diyerek bir el ateş ettim. Sağ bacak baldır kısmına değdi, küfrederek üzerime atladı. ‘Bırak sıkmayacağım’ dedim. ‘Kızın velayetini senden alacağım’ dedi. Ben de ‘Masum çocuğun hakkını senden soracağım’ dedim. Boğuşurken ‘Bırak daha ateş etmeyeceğim’ dedim ancak nasıl olduğunu tam bilmiyorum iki mermi daha ateş alıp ...’yi vurdu, orda öldü, daha sonra cinnet geçirdim ne yaptığımı hatırlamıyorum ancak ‘Ambulans çağırın, adam vurdum’ diye bağırdım. ...’nin ölmesini istemedim, çok pişmanım, keşke olaylar bu aşamaya gelmeseydi. Ben benden habersiz dört yıl boyunca ölen ...’yi birlikte oturduğumuz konuta benden habersiz alan ... Akgöç’den şikâyetçiyim. Ayrıca çocuğum ...’ı kötü muamelede bulunan eşimden şikâyetçiyim. Duyduğum kadarıyla ölen ... her eve geldiğinde oğlum Cahit’e 'Geldiğimi babana söylersen öldürürüm' diye sözler söylemiş. Kızım Derinsu’yu da ... kucağına alıp severmiş bu nedenle de kızımın dengesi bozulmuş, bu nedenle şikâyetçiyim, kamu davasına katılmak istiyorum. Ben Derinsu’nun benden olmadığını olaydan 1 ay önce öğrendim. Derinsu’nun benim kızım olmadığını oğlum ...’tan öğrenmiştim.”,
Bölge Adliye Mahkemesinde; “Ben boşandığım eşim ...'nın maktul ile kesin bir ilişkisi olduğunu suç tarihinden 1 ay kadar önce öğrendim. Bu süre zarfında hem oğlumdan ona kötü davranıldığını ve ilişkilerinin olduğunu duydum hem kızım zannettiğim Derinsu'nun benden olmadığını öğrendim. Ayrıca maktul olaydan kısa süre önce beni haksız yere şikâyet etmesi nedeniyle gittiğimiz karakolda üzerine giydiği kısa kıyafet üzerinden avukatımın da izah edeceği gibi bana karşı uygunsuz bir hareket yaparak beni tahrik etmeye devam etti. Amacı ona saldırıp beni yeniden karakola düşürmekti. Ben tüm olayların etkisiyle kendimden vazgeçtim. Maktulü öldürme gibi kastım yoktu. Kendisini bir gün önce postane civarında gördüm. Yanımda adliyede çalışan biri de vardı. Maktulün üzerinde resmî bir kıyafet vardı. Beni görünce ağzının içinden küfürler etti. Ben bunu duydum ancak yanımdaki kişiden haya edip bir şey yapmadım. Ben o gün arılara bakmak için köye gidecektim. Yolu kötüdür. Bu nedenle kendi arabam oraya gitmeyeceği için bir araba kiraladım. Hatta işim belki bir günde bitmez diye sonraki gün teslim edebilirim diye söyledim. Bu şekilde kiraladığım arabayla Faydalı Köyüne gittim. Ertesi gün de arıların olduğu Aladağ'a gitmek için önce merkeze geldim. Burada maktulü yol üzerinde tesadüfen gördüm. Kafam zaten karmakarışıktı. Psikolojim iyi değildi. Destur çektim. Bu adam benden ne istiyor diyerek aşağıya indim. Bana bakıp sırıtıyordu. Arabada zaten arılara gittiğim için lazım olabilir diye bulundurduğum tüfek vardı. Bu tüfeği de alarak indim. Allah elimi kana bulatacakmış ki maktul arkasını dönse ya da kaçsa sıkmayacaktım. Ancak bakmaya devam edince bir el ateş ettim. Sonra pişman oldum. ‘Kızın velayetini senden alacağım’ dedi. Üzerime doğru geldi. Eğer görüntüleri ağır ve yakın çekimde izlerseniz bunları görürsünüz bunun üzerine ben ateş ettim. İki el üst üste sıktım. Sonra zaten kendimi kaybettim. Kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Maktulü öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Hatta ambulans çağırmaları için etrafa seslendim. Benim Ağustos ayı içerisinde Savcılığı verdiğim dilekçenin sebebi oğlum ...'dan duyduklarımdır. Bana maktulün eve geldiğinde kızım diye sevdiğini ve annesi ile olan ilişkilerini kendisine davranışlarını anlattı ben bunun üzerine yıkıldım ve kızımın benden olmayabileceğinden şüphelenerek bu dilekçeyi verdim. ...'nin İbrahim'e Derinsu'nun benden olmadığını söyleyip bana evin anahtarını göndermesi ise suç tarihinden 3 gün kadar öncedir. Yani ben kızın benden olmadığını kesin olarak bu tarihte öğrendim. Evlilik birliğimizin devamı süresince eşimin maktulle bir ilişkisi olduğunu ben kesin olarak bilmiyordum. Maktul evli ve çocuklu idi. Apartmanımızın kapıcısı idi. Böyle bir ilişkiye ihtimal vermedim. Ancak ilerleyen süreçte bu hususta bir şüphe duymadım. Normal bir geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı olarak boşandım. Benim beyanlarım arasında çelişki yoktur. Ben eşimden hiç şüphe duymadım ancak maktulün eşimin çevresinde dolanıyor olabileceğine dair şüphelerim vardı. Bunu zaten Savcılıkta ifade etmiştim.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Kasten öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nın 81. maddesinde; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır' şeklinde düzenlenmiş,
'Nitelikli hâller' başlıklı 82. maddesinde;
'(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
...İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır' düzenlemesiyle de tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde 'tasarlama' kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından 'soğukkanlılık' ve 'planlama teorisi' olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 tarihli ve 138-301 sayılı ile 03.12.2002 tarihli ve 247-414 sayılı kararlarıyla; 'Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır' sonucuna ulaşılmıştır.
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; 'Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi' gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.04.2013 tarihli ve 3-144 sayılı, 26.06.2012 tarihli ve 67-258 sayılı, 12.06.2012 tarihli ve 560-227 sayılı, 25.01.2011 tarihli ve 122-7 sayılı, 16.02.2010 tarihli ve 251-25 sayılı, 02.02.2010 tarihli ve 239-14 sayılı, 15.12.2009 tarihli ve 200-290 sayılı, 03.10.2006 tarihli ve 30-210 sayılı, 13.11.2001 tarihli ve 239-247 sayılı ile 28.04.1998 tarihli ve 117-155 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...’in 2003 yılında resmî olarak evlendiği ... Akgöç ile Adana ili, Kozan ilçesinde ... Apartmanı’nda ikamet ettiği, bu evliliklerinden 2005 doğumlu ... ve 2007 doğumlu Mehmet adında çocuklarının olduğu, maktul ...’in ise olay tarihinden bir süre öncesine kadar ... Apartmanı’nda kapıcı olarak görev yaptığı, arıcılıkla uğraşan sanık ...’un zaman zaman evden ayrıldığı ve bir süre evine gelmediği, bu süre zarfında maktul ... ile ... arasında duygusal yakınlık başladığı ve sanık ...’un evde olmadığı zamanlarda ... ile ...’nın cinsel ilişkiye girdikleri, bir süre sonra sanık ...’un bu durumdan şüphelendiği için olay tarihinden yaklaşık 2 sene önce eşi ... ve çocuklarıyla birlikte TOKİ konutlarında başka bir eve taşındıkları, maktul ...’nin, sanık ...’un evde olmadığı zamanlarda ...’nın yaşadığı TOKİ konutlarındaki bu eve de gidip geldiği ve ...’yla cinsel ilişkiye girdiği, sanık ... ile ...’nın evlilik birliği içerisinde 14.01.2015 tarihinde Derinsu isimli bir kız çocuklarının dünyaya geldiği, sanık ...’un bu çocuğun kendinden olmadığına dair şüphelerinin bulunduğu, sanık ... ile eşi ...’nın 15.01.2016 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları ve bu tarihten itibaren sanık ...’un Faydalı köyünde ikamet etmeye başladığı, ...’nın ise çocuklarıyla birlikte TOKİ konutlarındaki evde kaldığı, maktul ...’nin bu süre zarfında da eve gelip gitmeye devam ettiği, 2005 doğumlu ...’ın, sanık ...’a ... Apartmanı’nda yaşadıkları dönemden beri maktul ...’nin eve gelip gittiğini, bazı geceler evde kaldığını, bunları kendisine anlatmaması için maktul ...’nin kendisini tehdit ettiğini söylediği, bunları öğrenen sanık ...’un, nüfus kaydında kızı olarak kayıtlı olan Derinsu’nun kendisinden olmadığı iddiası ve DNA testi yapılması talebiyle Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduğu, Kozan Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın bu şikâyetiyle ilgili olarak Hukuk Mahkemelerine başvurması gerektiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, olay tarihinden 3 gün önce maktul ... ile ...’nın TOKİ konutlarındaki ...’ya ait eşyayı alarak evi boşalttıkları ve tanık İbrahim Çiftçi’ye de bu durumdan bahsederek tanık İbrahim’den sanık ...’a kendilerini rahat bırakmasını söylemesini istedikleri ve maktul ... ile ...’nın 04.09.2016 tarihinde Polis Merkezine müracaat ederek sanık ...’u kendilerini tehdit ettiği iddiasıyla şikâyet ettikleri, tanık İbrahim’in kendisine söylenenleri sanık ...’a aktardığı, 04.09.2016 tarihinde sanık ...’un hakkında yapılan şikâyet nedeniyle kolluğa davet edildiği, sanık ...’un Polis Merkezinde maktul ... ve boşandığı eşi ... ile karşılaştığı, nüfus kaydına göre kızı olan Derinsu’yu da maktul ...’nin kucağında gördüğü, sanık ...'nin şüpheli sıfatıyla ifade verdikten sonra Polis Merkezinden ayrıldığı, ertesi gün saat 16.00 sıralarında sanık ...’un Kozan ilçe merkezinde bulunan ... Oto Kiralama Rent A Car isimli şirketten 01 RP 527 plaka sayılı aracı kiraladığı, 06.09.2016 tarihinde sabah saat 07.30 sıralarında Faydalı köyündeki evine giden sanık ...’un kendisine ait av tüfeğini aldığı ve içerisine 8 adet kartuş yerleştirerek Kozan ilçe merkezinde maktul ...’nin parkomat görevlisi olarak çalıştığı Hazer Sokak’a saat 08.26’da geldiği, aracı park ettikten sonra dışarı çıkan sanık ...’un maktul ...’nin yanına giderek 'Anasını avradını sinkaf ettiğim, sen benden ve çocuklarımdan ne istedin?' diyerek elindeki av tüfeğiyle maktulün bacak ve karın bölgesine doğru 5 el ateş ettiği, maktulün yere düşmesini müteakip elindeki av tüfeğiyle sırt ve diğer bölgelerine de vurduğu, sanık ...’un olay yerine gelen polis ekibine teslim olduğu, Kozan Devlet Hastanesine kaldırılan maktul ...’nin av tüfeği küçük saçma tanesi yaralanmasına bağlı pelvis ve ekstremite kemik kırıklarıyla birlikte büyük damar ve iç organ yaralanmalarından gelişen iç ve dış kanama sonucu hayatını kaybettiği olayda;
Sanık ...’un aşamalardaki müdafi eşliğinde alınan savunmalarına göre; sanık ...’un olaydan yaklaşık 1 hafta önce maktul ... ile eski eşi arasındaki ilişkinin 3-4 yıldan beri devam ettiğini kesin olarak öğrendikten sonra, olaydan 3 gün önce de tanık İbrahim’den nüfus kaydında kızı olarak kayıtlı olan Derinsu’nun kendisinden olmadığını, maktul ... ile eski eşi ...’nın TOKİ konutlarındaki evi boşalttıklarını duyduğu, bu durumun sanığın çok ağırına gittiği, yine olaydan 2 gün önce 04.09.2016 tarihinde maktul ... ve eski eşi ... tarafından şikâyet edilen sanık ...’un ifade vermek üzere Polis Merkezine gittiğinde maktul ... ve eski eşi ...’yla karşılaştığı, Derinsu’yu da maktul ...’nin kucağında gördüğü, karakol çıkışında maktul ...’nin elini cinsel organına götürüp gülerek sanık ...’ye baktığı anlaşılmakla, bu andan itibaren sanık ...’un maktulü öldürme kararı alması, aldığı bu karar doğrultusunda av tüfeğiyle köyden ilçe merkezine gelebilmek için 05.09.2016 tarihinde araç kiralaması, 06.09.2016 tarihinde saat 07.30 sıralarında ikamet ettiği Faydalı köyüne giderek evinde bulunan av tüfeğini alıp ilçe merkezine döndükten sonra av tüfeğiyle maktulü öldürmesi karşısında; maktulü 2 gün önce öldürmeye karar verip, sükûnetle düşünebilecek kadar bir süre geçmesine rağmen öldürme kararından vazgeçmeyen ve bu kararı doğrultusunda plan yaparak olaydan bir gün önce araç kiralayıp olay günü de suçta kullanacağı av tüfeğini köydeki evinden alan sanık ...’un eyleminde tasarlama şartlarının oluştuğu ve eyleminin nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA
2- Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 17.12.2018 tarihli ve 2071-1943 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 02.11.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.