Hukuk Genel Kurulu 2021/619 E. , 2021/1319 K.
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
1.Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Karşıyaka 2. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekilinin istinaf yoluna başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 1999 yılından 26.05.2015 tarihine kadar kokoreç ustası olarak çalıştığını, işyerinin sahibi dava dışı ... ...’ün borçları sebebiyle işyerini eşi olan davalıya devrettiğini, devirden önceki alacaklardan devralan sıfatıyla davalının da sorumlu olduğunu, emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı ... ...’ün 2013 yılında işyerini müvekkiline devrettiğini, işçilik alacaklarına ilişkin davacıya bono verdiklerini ve karşılığını da ödediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Karşıyaka 2. İş Mahkemesinin 21.11.2017 tarihli ve 2016/14 E., 2017/401 K. sayılı kararı ile; davacının tazminata esas çalışma süresinin 4111 gün, günlük ücretinin ise net 80,00TL olduğu, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle feshettiğinden davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davalı işveren tarafından ödenen bono bedelinin hesaplanan miktardan mahsup edildikten sonra belirlenen kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alındığı, ayrıca yıllık izin ve asgari geçim indirimi alacağının bulunduğu, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Karşıyaka 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 20.02.2018 tarihli ve 2018/404 E., 2018/198 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihi olan 30.11.2017 tarihinde başlayıp 14.12.2017 tarihinde sona erdiği, davalı vekilinin yasal süre geçtikten sonra 12.01.2018 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesini sunduğu, süresinde verilmeyen dilekçeye değer verilemeyeceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince kamu düzenine aykırı bir durum saptanmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.01.2021 tarihli ve 2020/3625 E., 2021/322 K. sayılı kararı ile; “…Dosya kapsamından, İlk Derece Mahkemesince yazılan gerekçeli kararının UYAP’da 24.11.2017 tarihinde onaylandığı ve davalı vekiline 30.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin de UYAP üzerinden öğrendiği karara karşı gerekçeli istinaf dilekçesini 27.11.2017 tarihinde UYAP üzerinden havale ederek aynı gün de istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve istinaf harcını yatırdığı görülmüştür. Bu tespit bağlamında davalının gerekçeli istinaf dilekçesinde belirttiği ve Bölge Adliye Mahkemesince de dikkate alınan 12.01.2018 tarihinin sehven yazıldığı açıktır.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda, davalı tarafın İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde verdiği gerekçeli istinaf dilekçesinin ibraz tarihinin hatalı tespiti neticesinde, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verilmediği gerekçesiyle dilekçede ileri sürülen istinaf nedenleri değerlendirilmeksizin, istinaf isteminin yalnızca kamu düzenine aykırılık açısından incelenmesi isabetsizdir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, davalı tarafından ileri sürülen gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde sunulduğu dikkate alınarak değerlendirme yapmak ve oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı bozularak ortadan kaldırılmasına, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 27.04.2021 tarihli ve 2021/498 E., 2021/856 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede bozma kararında belirtilen 27.11.2017 tarihli istinaf başvuru dilekçesinin bulunamadığı, dosya içerisindeki belgelerden ve UYAP kayıtlarından şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşıldığı üzere ilk derece mahkemesince karar verildikten sonra davalı vekilinin istinaf harcını yatırdığı ancak gerekçeli kararın tebliğinden sonra yasal süre içerisinde gerek UYAP sisteminden gerekse fiziki olarak mahkemeye istinaf başvuru dilekçesi sunmadığı, 27.04.2021 tarihli duruşmada da davalı vekilinin ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden gönderilen istinaf dilekçesi bulunmadığına dair beyanda bulunduğu, bu durumda yasal süre içinde gerekçeli istinaf dilekçesinin sunulmadığının kabulü gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davalı vekilinin gerekçeli istinaf dilekçesini yasal süre içinde sunup sunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
15. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre, mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
18. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihi olan 30.11.2017 tarihinde başlayıp 14.12.2017 tarihinde sona erdiği, davalı vekili tarafından yasal süre geçtikten sonra 12.01.2018 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulduğundan bu dilekçeye değer verilemeyeceği, HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzenine aykırı bir durum saptanmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece ilk derece mahkemesi tarafından yazılan gerekçeli kararın UYAP sisteminde 24.11.2017 tarihinde onaylandığı ve davalı vekiline 30.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin de UYAP sistemi üzerinden öğrendiği karara karşı gerekçeli istinaf dilekçesinin UYAP sisteminde 27.11.2017 tarihinde havale edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davalı tarafından sunulan gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği kabul edilip değerlendirme yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
19. Bölge Adliye Mahkemesince gerekçeli istinaf başvuru dilekçesine ait işlem kütüğü dökümü ile taraflarca gönderilen dilekçelere ait UYAP sisteminde yer alan kayıtlar ve bozma kararı sonrası yapılan 27.04.2021 tarihli duruşmadaki davalı vekilinin beyanı değerlendirilerek direnme kararı verilmiş ve direnme kararında bozma kararı sonrasında UYAP sisteminde yapılan incelenmede 27.11.2017 tarihli gerekçeli istinaf dilekçesinin bulunamaması ve 27.04.2021 tarihli duruşmada davalı vekilinin UYAP sistemi üzerinden gönderilen istinaf dilekçesi bulunmadığına dair beyanı karşısında yasal süresi içinde sunulan gerekçeli istinaf dilekçesinin bulunmadığının kabulü gerektiği gerekçesine yer verilmiştir.
20. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgulara göre, mahkemece Özel Daire bozma kararı sonrası yapılan araştırma, inceleme ve toplanan yeni delile dayanılarak ve Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
21. Şu hâlde 'direnme' olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma sonrası toplanan yeni delil ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, direnme kararında yer alan gerekçenin Özel Daire bozma kararını karşıladığı, UYAP kayıtlarının incelenmesinin, dosya içeriğini inceleme niteliğinde kabul edilmesi gerektiği, 27.04.2021 tarihli duruşmadaki davalı vekilinin beyanının, mahkemenin önceki kararının gerekçesini değişteren veya etkileyen bir husus olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi yeni olgu ve nedenlere dayalı olarak karar vermediğinden yeni hüküm bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
23. Hâl böyle olunca, verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
24. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.11.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunma süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihi olan 30.11.2017 tarihinde başlayıp 14.12.2017 tarihinde sona erdiği, davalı vekili tarafından yasal süre geçtikten sonra 12.01.2018 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesini sunduğu, süresinde verilmeyen dilekçeye değer verilemeyeceği, HMK 355. madde gereğince kamu düzenine aykırı bir durum saptanmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın temyizi üzerine özel dairece yapılan inceleme sonucu; ilk Derece Mahkemesince yazılan gerekçeli kararının UYAP sisteminde 24.11.2017 tarihinde onaylandığı ve davalı vekiline 30.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin de UYAP sistemi üzerinden öğrendiği karara karşı gerekçeli istinaf dilekçesini 27.11.2017 tarihinde UYAP sistemi üzerinden havale ederek aynı gün de istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve istinaf harcını yatırdığının anlaşıldığı, bu tespit bağlamında davalının gerekçeli istinaf dilekçesinde belirttiği ve Bölge Adliye Mahkemesince de dikkate alınan 12.01.2018 tarihinin sehven yazıldığının açık olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işin, davalı tarafından ileri sürülen gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde sunulduğu dikkate alınarak değerlendirme yaparak oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, UYAP sistemi üzerinden inceleme yapıldığını belirterek 30.01.2018 tarihinde oluşturulan davalı istinaf başvuru dilekçesi işlem kütüğü dökümünü ve taraflarca gönderilen dilekçelerin UYAP sisteminde yer alan kayıtlarını ayrıntı şekilde karara yansıtarak değerlendirip, ayrıca davalı vekilinin bozma kararı sonrası yapılan yargılama sırasındaki 27.04.2021 tarihli duruşmada “İlk Derece Mahkemesince UYAP üzerinden gönderdiğimiz bir istinaf dilekçesi bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunduğuna vurgu yapıldıktan sonra, önceki gerekçeye ilaveten bozma kararında belirtilen 27.11.2017 tarihli UYAP sistemi üzerinden havale edilerek gönderilen istinaf dilekçesine yapılan dairelerince yapılan incelemede rastlamadıkları, davalı tarafından da buna yönelik bilgi ve belge sunulmadığı,12.01.2018 tarihinin havaleyi yapan yazı işleri müdürü tarafından iki kez kaşelenerek tarih atıldığı dikkate alındığında sehven yazılmadığının açık olduğu, dosya içeresindeki belge ve UYAP kayıtlarından açıkça ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşıldığı üzere, davalı vekilinin ilk derece mahkemesince karar verildikten sonra istinaf harcını yatırdığı ancak gerekçeli kararın tebliğinden sonra yasal süre içerisinde gerek UYAP sisteminden gerekse fiziki olarak mahkemeye istinaf dilekçesi sunmadığı, davalı vekilinin dilekçeyi yazdığı tarihin önemli olmadığı, mahkemeye sunulan tarihin esas alınması gerektiği, açıklanan nedenlerle ve özellikle Özel Daire bozma kararında belirtilen 27.11.2017 tarihli UYAP sistemi üzerinden kaydedilerek gönderildiği belirtilen istinaf başvuru dilekçesinin kayıtlarında bulunamaması ve davalı vekilinin duruşmadaki beyanında da açıkça bu hususu belirtmesi nedeniyle direnme kararı verilmiştir.
Mahkemece verilen direnme kararındaki ek gerekçeler, mahkemenin direnmeye konu ilk kararın dayandığı esaslardan farklı değildir. UYAP kayıtlarının incelendiği belirtilerek yazılan ek gerekçeler direnmeyi karşılama amacıyla eklenen gerekçeler olup yeni bir olguya dayalı değildir. Zaten UYAP kayıtlarından söz edilerek verilen bir bozma kararına karşı direnme gerekçesi oluşturabilmek için bozmaya konu olan aynı UYAP kayıtlarının tartışılıp değerlendirilmesi gerekir. Yargılamaya ilişkin kayıtlar fiziki evrak yanında asıl olarak UYAP üzerinden tutulmakta iken UYAP kayıtlarının incelendiğinden söz edilmesi dosya içeriğinin incelendiğinden söz edilmesi niteliğinde olup yeni bir olguya dayalı karar verilmiş olduğundan söz edilemez.
Mahkemece direnme kararının gerekçesinde temyiz eden vekilinin UYAP üzerinden gönderdiğimiz başka bir dilekçe bulunmamaktadır beyanına da yer verilmiş ise de bu husus taraflardan birinin bozma kapsamında dosya içeriğine ilişkin beyanı niteliğinde olup bu beyanın direnme kararı gerekçesinde yer alması da mahkemenin önceki kararının gerekçesini değiştiren veya etkileyen bir husus değildir.
Belirttiğim nedenlerle mahkeme yeni olgular ve nedenlere dayalı olarak karar vermiş olmadığından yeni hüküm bulunmadığı ve temyiz incelemesi yapılması gerektiği görüşünde olduğumdan, yeni hüküm bulunduğu ve temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın özel daireye gönderilmesi yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.