Ceza Genel Kurulu 2019/92 E. , 2021/597 K.
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık ...'in beraatine ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.09.2013 tarihli ve 510-433 sayılı hükmün katılanlar...ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 05.02.2018 tarih ve 6318-627 sayı ile;
'...Diyanet İşleri Başkanlığınca 04.08.2010 tarihinde sanığın yetkilisi olduğu ...Turizm'in 2010 ve 2011 yılı umre sözleşmesinin iptal edilmesine karar verildiğinin bildirilmesine rağmen sanığın katılan (Davud) Dede Sağlam ile 08.08.2010 tarihli sözleşme düzenleyerek umre adaylarının vizelerinin alınmasını üstlenmesi ve yine Diyanet İşleri Başkanlığının 03.06.2011 tarihli cevabi yazısında da katılan ve müştekilerin 2010 yılında umre turu düzenleyen seyahat acentelerinin ... talep yazılarında isimlerinin bulunmadığının belirtilmiş olması, Suudi Arabistan Krallığı ... Büyükelçiliğinin bir kısım katılan ve müştekilere ... verilmediğine dair cevabi yazısı, sanık savunmaları, katılan beyanları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olduğunun kabulü ile atılı suçtan mahkûmiyeti yerine delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraat hükmünün tesisi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 10.07.2018 tarih ve 72-178 sayı ile;
'...Yargıtay 15. Ceza Dairesince Diyanet İşleri Başkanlığınca sanığın yetkilisi olduğu ...Turizm'in 2010 ve 2011 yılı umre sözleşmesinin 04.08.2010 tarihinde iptal edilmesine rağmen sanığın katılan (Davud) Dede Sağlam ile 08.08.2010 tarihli sözleşme düzenleyerek umre adaylarının vizelerinin alınmasını üstlenmesinden bahsedilmiş ise de; dosya içerisinde bulunan ... İl Müftülüğünün 09.06.2011 tarihli, 3974 sayılı (13.06.2011 havale tarihli) yazısı ekindeki Diyanet İşleri Başkanlığı Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunca alınan 04.08.2010 tarihli kararın içeriğine göre sanığın yetkilisi olduğu ...Turizm Seyahat Acentesinin sözleşmenin 11-1/e maddesi gereğince iptal edilerek 2011 yılında umre turu düzenlememesine ilişkin olduğu, söz konusu kararda diğer şirketler ile ilgili 2010 yılında Vektör, ... ve Alphalit Turizm Seyahat Acentelerinin 2010 yılında umre turu düzenlememesine karar verildiği, sanığın sahibi olduğu ...Turizm Seyahat Acentesi ile ilgili 2010 yılında umre düzenleme yetkisinin iptalinin söz konusu olmadığının açıkça anlaşıldığı,
Kaldı ki söz konusu 04.08.2010 tarihli kararın Diyanet İşleri Başkanlığının 18.08.2010 tarihli 'Konu: Kurul kararının tebliği' başlıklı yazısı içeriğine göre sanıkla ilgili 2011 yılında umre turu düzenlememesine ilişkin olarak alınan kararın 18.08.2010 tarihinde sanığa tebliğ edilmesine ilişkin olduğu, dolayısıyla bu tarihten önce söz konusu kararın sanığa tebliğ edilmesinin mümkün olmadığı gibi bu kararın bu tarihten önce sanığa tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı, dolayısıyla Yargıtay 15. Ceza Dairesince sanığın 04.08.2010 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığınca alınan kararla 2010 yılı umre sözleşmesinin iptalinin ve 08.08.2010 tarihinden önce sanığa tebliğinin söz konusu olmadığı, sanığın bu karardan haberdar olduğuna dair başkaca delil de bulunmadığı, dolayısıyla bozma kararında belirtildiği şekilde sanığın sözleşmesinin iptal edilmesine karar verildiğinin bildirilmesine rağmen sanığın katılan ....ile 08.08.2010 tarihli sözleşme düzenleyerek umre adaylarının vizelerinin alınmasını üstlenmesinin söz konusu olmadığı anlaşıldığından mahkememizce sanık hakkında verilen beraat kararının dosya kapsamına göre yerinde olduğu, verilen ilk kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı,' gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılan (Davud) Dede Sağlam vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2018 tarihli ve 83825 sayılı 'Onama' istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 11.02.2019 tarih ve 7457-549 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmü Özel Dairece katılanlar ... ve ... yönünden ret kararı verilmek, katılan (Davud) Dede Sağlam yönünden ise onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
...Turizm Tic. Ltd. Şti. adına sanık ... ile katılan ...arasında imzalanan 08.08.2010 tarihli 'Grup ... Sözleşmesi'ne göre; sözleşmenin 2010 yılı umre organizasyonunda sanık tarafından katılan (Davud) Dede'ye verilen umre vizelerinin gidiş, dönüş, otel ve yemek ödemelerini kapsadığı, 2010 yılı ... ayı umre organizasyonunda katılan (Davud) Dede'nin kayıt ettiği umrecilerin Türkiye ve Suudi Arabistan kısmının tüm işlemlerinin ve organizasyonunun sanığın belirlediği şekilde (uçakla, belirlenen Mekke ve Medine otelleri) yapılacağı, Türkiye ve Suudi Arabistan'da resmî makamlar ile sanığın muhatap olacağı, katılan ... umre grubunun teslim ettiği pasaport sayısı kadar ... ücreti 200 Euro, 20 gecelik Mekke ücreti 2.000 Sar (Suudi Arabistan Riyali) ve 10 gece Medine otelleri günlük 100 Sar, 30 günlük yemek ücreti kişi başı 22 Sar olacağı, Bank Asya ... Şubesi 778451/3 nolu Euro hesabına umre ... ve otel ücreti yatırıldıktan sonra pasaportların teslim edileceği, parası yatırılmayan grubun pasaportunun teslim edilmeyeceği, katılan (Davud) Dede'nin Diyanet İşleri Başkanlığı, Turizm Bakanlığı ve diğer resmî kurumlar, Suudi Arabistan ... Başkonsolosluğu ile Suudi Arabistan makamlarının belirlediği kriterlere uygun hareket edeceği, umre organizasyonunun en iyi şekilde sonuçlanması için her türlü çalışmayı tarafların birlikte yapacağı, umre grubunun 30 gün içinde dönmemesi ve belirlenen umre kriterlerine uymama neticesinde Suudi ve Türkiye makamlarınca sanığa verilecek tüm cezalar ve yaptırımların katılan.... tarafından kabul edilmiş sayılacağı, tarafların sözleşme şartlarına ... kalacakları, aksi hâlde katılan (Davud) Dede'nin sanığa 30.000 Euro nakit maddi tazminat ödeyeceği,
Kolluk tarafından 13.08.2010 tarihinde saat 21.00'de düzenlenen 'Olay ve Muhafaza Altına Alma Tutanağı'na göre; aynı gün saat 17.30 sıralarında ... ili ... ilçesi, Osmanbey Sokak, Torun İşhanı, No: 7/101 sayılı yerde faaliyet gösteren ...Turizm adlı ... yerinde dolandırıcılık olayı olduğunun bildirilmesi üzerine bahse konu yere gidildiğinde katılanlar (Davud) Dede, ..., ... ve ... ile mağdur ...'ın şikâyetçi olduklarını söyledikleri, bunun üzerine ...Turizm görevlisi tanık ...'e sorulduğunda konuyu bilmediğini, sabah kargo ile gelen pasaportların katılan (...ye tes1im edilmesini sanığın istediğini, kendisinin de katılan (Davud) Dede'ye pasaportları verdiğini söylediği, katılan (,,de elinde bulunan çanta içerisindeki pasaportları gösterdiği, çanta içerisinde 145 adet pasaport olduğu, pasaportlar incelendiğinde hiçbir pasaportta ... olmadığı ve pasaportların muhafaza altına alındığı,
Asya Katılım Bankası AŞ'nin 30.07.2010 tarihli dekontuna göre; '...Turizm ... Bedeli' açıklaması ile tanık ... adına 7.000 Euro havale işlemi yapıldığı,
Asya Katılım Bankası AŞ'nin 02.08.2010 tarihli dekontuna göre; '...Turizm ... Bedeli' açıklaması ile ...Kuyumculuk Metal Tur. San. Tic. Ltd. Şti. adına 11.000 Euro havale işlemi yapıldığı,
'...Tours' şirketi tarafından düzenlenen 09.08.2010 tarihli ve 21 numaralı tediye makbuzuna göre; katılan (Davud) Dede tarafından 5.000 Euro ödeme yapıldığı,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 17.08.2010 tarihli ve 2468 numaralı uzmanlık raporuna göre; tetkik konusu belgelerin toplam 145 adet pasaport, mukayese konusu belgelerin ise laboratuvar arşivinde mevcut orijinal pasaport örnekleri olduğu, doküman inceleme cihazı, mikroskop ve diğer optik aletler yardımıyla gerekli incelemenin yapıldığı, buna göre tetkike konu pasaportlar üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
- 32 nolu 'TR-P 904217' seri numaralı pasaportun 17 ve 19. sayfalarında,
- 33 nolu 'TR-L 629883' seri numaralı pasaportun 15. sayfasında,
- 34 nolu 'TR-U 961344' seri numaralı pasaportun 15 ve 25. sayfalarında,
- 35 nolu 'TR-M 364764' seri numaralı pasaportun 23. sayfasında,
- 37 nolu 'TR-V 651623' seri numaralı pasaportun 15. sayfasında,
- 40 nolu 'TR-U 961154' seri numaralı pasaportun 25. sayfasında,
- 41 nolu 'TR-O 067847' seri numaralı pasaportun 20. sayfasında,
- 44 nolu 'TR-T 105019' seri numaralı pasaportun 15. sayfasında,
- 45 nolu 'TR-V 015907' seri numaralı pasaportun 17 ve 31. sayfalarında,
- 46 nolu 'TR-T 313033' seri numaralı pasaportun 23. sayfasında,
- 48 nolu 'TR-T 956040' seri numaralı pasaportun 25 ve 29. sayfalarında,
- 49 nolu 'TR-T 313032' seri numaralı pasaportun 22. sayfasında,
- 52 nolu 'TR-V 258265' seri numaralı pasaportun 25. sayfasında,
- 54 nolu 'TR-O 744239' seri numaralı pasaportun 19. sayfasında,
- 58 nolu 'TR-N 234027' seri numaralı pasaportun 15. sayfasında,
- 59 nolu 'TR-V 159909' seri numaralı pasaportun 17. sayfasında,
- 62 nolu 'TR-R 037305' seri numaralı pasaportun 29. sayfasında,
- 63 nolu 'TR-V 647570' seri numaralı pasaportun 25. sayfasında,
- 66 nolu 'TR-V 651493' seri numaralı pasaportun 17. sayfasında,
- 68 nolu 'TR-T 919528' seri numaralı pasaportun 26. sayfasında,
- 71 nolu 'TR-V 768856' seri numaralı pasaportun 15. sayfasında,
- 73 nolu 'TR-V 416364' seri numaralı pasaportun 21. sayfasında,
- 101 nolu 'TR-V 651171' seri numaralı pasaportun 15. sayfasında,
- 103 nolu 'TR-T 919529' seri numaralı pasaportun 17. sayfasında,
- 104 nolu 'TR-T 293553' seri numaralı pasaportun 19. sayfasında,
- 105 nolu 'TR-V 647573' seri numaralı pasaportun 17. sayfasında,
- 107 nolu 'TR-N 188755' seri numaralı pasaportun 33. sayfasında,
- 108 nolu 'TR-U 962472' seri numaralı pasaportun 17. sayfasında,
- 109 nolu 'TR-U 971712' seri numaralı pasaportun 29. sayfasında,
- 110 nolu 'TR-T 650203' seri numaralı pasaportun 23. sayfasında,
- 112 nolu 'TR-U 961507' seri numaralı pasaportun 23 ve 25. sayfalarında,
- 113 nolu 'TR-T 737031' seri numaralı pasaportun 19 ve 24. sayfalarında,
- 114 nolu 'TR-T 294005' seri numaralı pasaportun 21 ve 23. sayfalarında,
- 117 nolu 'TR-U 661124' seri numaralı pasaportun 15 ve 17. sayfalarında,
- 121 nolu 'TR-T 956039' seri numaralı pasaportun 31 ve 33. sayfalarında,
- 122 nolu 'TR-N 234028' seri numaralı pasaportun 21. sayfasında,
- 130 nolu 'TR-Q 504982' seri numaralı pasaportun 27 ve 32. sayfalarında,
- 131 nolu 'TR-V 851754' seri numaralı pasaportun 19. sayfasında,
- 134 nolu 'TR-0 165219' seri numaralı pasaportun 20. sayfasında,
- 135 nolu 'TR-V 756989' seri numaralı pasaportun 19. sayfasında,
- 140 nolu 'TR-U 961068' seri numaralı pasaportun 25 ve 28. sayfalarında,
- 143 nolu 'TR-U 659287' seri numaralı pasaportun 25. sayfasında,
- 144 nolu 'TR-V 417649' seri numaralı pasaportun 23. sayfasında,
Yapışık vaziyette bulunan ... etiketlerinin 'MRZ' satırındaki güvenlik numaralarının doğru olmadığı, söz konusu ... etiketlerinin sahte olarak tanzim edilmiş oldukları sonucuna varıldığı, 36 nolu pasaportun 37. sayfasındaki ve 56 nolu pasaportun 55. sayfasındaki kâğıt liflerinde deformasyonların ve zedelenmelerin mevcut olduğu, söz konusu sayfalarda evvelce mevcut bulunan bir kaydın sökülerek yerinden alınmış olduğu sonucuna varıldığı, tetkike konu pasaportlara yapışık vaziyette bulunan vizeler üzerinde yapılan sahteciliğin ilk nazarda ve kolaylıkla dikkati çekmeyeceği cihetle, inceleme konusu pasaportların aldatma kabiliyetini haiz oldukları,
Anlaşılmaktadır.
... İl Müftülüğünün 09.06.2011 tarihli ve 3974 sayılı yazısı ekinde bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun 04.08.2010 tarihli ve 2010/8 sayılı kararında; Kilis Valiliği Öncüpınar Hudut Kapısı Emniyet Amirliğine ait 03.06.2010 tarihli ve 41832 sayılı yazı ekinde umre dönüşü Öncüpınar Hudut Kapısında ülkeye giriş yapan veya umreye gitmek için usulsüz yöntemlerle vizelerini gizleyenler ile umre vizeleri pasaportlarından ayrı vaziyette yakalanan yolculara ait pasaport fotokopilerinin, gereği yapılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığına gönderildiği, Suudi Arabistan Krallığı ... Büyükelçiliğinin 01.07.2010 tarihli ve 251 sayılı cevabi yazısında; söz konusu umre vizelerinin ...Turizm Seyahat Acentesi tarafından alındığının ifade edildiği, buna göre Diyanet İşleri Başkanlığı ile 2010 yılında umre turu düzenlemek üzere sözleşme imzalayan ve Kurul kararlarına aykırı olarak kara yolu ile umre organizasyonu düzenleyen ...Turizm Seyahat Acentesinin sözleşmesinin iptal edilerek 2011 yılında umre turu düzenlememesine karar verildiği,
Diyanet İşleri Başkanlığının 18.08.2010 tarihli ve 6436 sayılı yazısında; ...Turizm Seyahat Acentesinin 2010 yılında umre turu düzenlemek üzere Başkanlık ile sözleşme imzaladığı, ancak kurul kararları, şartname ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak kara yolu ile umre organizasyonu düzenlediğinin tespit edilmesi üzerine, 2010 yılı umre sözleşmesinin iptal edilerek 2011 yılında umre turu düzenlememesinin kararlaştırıldığı hususunun ...Turizm Seyahat Acentesine tebliğe çıkarıldığı,
Yerel Mahkemece 06.05.2011 tarihli müzekkere ile; iddianamede açık kimlikleri yazılı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., Sclvi ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nın 2010 yılı Temmuz ve Ağustos ayından önce ... başvurusunda bulunup bulunmadıkları hususunun bildirilmesinin istenilmesi üzerine Diyanet İşleri Başkanlığının 03.06.2011 tarihli ve 3789 sayılı yazısında; yazıda belirtilen kişilerin Diyanet İşleri Başkanlığının denetim ve gözetimi altında 2010 yılında umre turu düzenleyen seyahat acentelerinin ... talep yazılarında isimlerinin bulunmadığı,
Yerel Mahkemece 16.01.2013 tarihli müzekkere ile Suudi Arabistan Başkonsolosluğundan 'Mağdurlar adına 2010 yılı Haziran-Temmuz-Ağustos ayları itibarıyla ... müracaatı yapılıp yapılmadığı, ... alınıp alınmadığı' hususlarının sorulması üzerine Suudi Arabistan Krallığı ... Büyükelçiliğinin 07.05.2013 tarihli ve 300 sayılı yazısı ekindeki listede; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ....., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..e ...'un pasaportlarındaki vizelerin doğru olduğu; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'a ise ... verilmediği,
Yerel Mahkemece 24.09.2013 tarihli oturumda yapılan gözlemde; adli emanette kayıtlı pasaportların getirtilerek iddialar yönünden ve iğfal kabiliyeti açısından heyetçe incelendiği, suç tarihi itibarıyla söz konusu pasaportlara herhangi bir ... işlemi yapılmadığının görüldüğü,
Bilgilerine yer verilmiştir.
Katılan (... soruşturma evresinde; umreye gidecek şahısların ... işlerini aracı ve ... takipçisi olarak yaptığını, sanığın Suudi Arabistan ile ... anlaşması olduğu için kendisi gibi umre ticareti ile uğraşan kişilere yasal yollardan ... sattığını, sanık ile 75 Euro karşılığı umre vizesi alınması hususunda anlaştıklarını, bunun üzerine ... takipçisi olarak çalıştığı firmalardan, acentelerden ve gruplardan 354 adet pasaportu topladığını ve sanığa verdiğini, ... ücreti karşılığı olarak sanığın şirketi olan ...Kuyumculuk adına Bank Asya hesabına 30.07.2010 tarihinde 11.000 Euro ve sanığın çalışanı olan tanık ...'in Bank Asya'daki hesabına 02.08.2010 tarihinde 7.000 Euro yatırdığını, daha sonra da 09.08.2010 tarihinde makbuz karşılığı tanık ...'e 5.000 Euro verdiğini, teslim ettiği pasaportlardan 66 adedini vizesiz, 139 adedini vizeli olarak geri aldığını, sanığın tek taraflı olarak avukatının hazırlamış olduğu sözleşmeyi icbarı olarak kendisine imzalattığını, ayrıca 30.000 Euro'luk teminat senedi aldığını, fotokopisini istediği hâlde vermediğini, daha sonra sanığın kalan 145 adet pasaportun vizesini aldığını söyleyip bunların parasının ödenmesi için kendisini defalarca telefonla aradığını, sanığa 'Vizesi çıkmışsa parasını ödeyeyim.' dediğini, sanığın da vizelerinin çıktığını söylediğini, bunun üzerine bu pasaportları kendisine teslim eden ... ve ... ile katılanlar ..., ... ve ... 'ı yanına çağırdığını, 145 adet pasaportu almak için 13.08.2010 tarihinde sanığın bürosuna gittiklerini, tanık ...'in kargo ile gelen pasaportları kendilerine teslim ettiğini, pasaportları incelediğinde 145 adet pasaportun vizelerin olmadığını gördüğünü, hatta vizelerin sökülmüş olduğu izleniminin kendisinde uyandığını, vizelerin yerinden sökülmüş olduğunu görünce polise haber verdiğini, sanığın sökülen bu vizeleri başka şahıslara sattığını duyduğunu, kendi gruplarının zamanında umreye gidememesi ve diğer grupların da umre zamanının geçmesinden dolayı umre seyahatinden vazgeçmelerinden dolayı Mekke ve Medine otellerinden yer ayırtılmış olduğundan dolayı yaklaşık 20.000 Euro maddi zararının olduğunu,
Kovuşturma evresinde; yaklaşık 350 adet pasaportu ... ve diyanet kartı alması için 2010 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında sanığa teslim ettiğini, ayrıca 3 parça hâlinde 23.000 Euro da verdiğini, bu aşama itibarıyla müşterilerden 150.000 – 200.000 Euro civarında para aldığını, ancak tamamını almadığını, bu nedenle de sanığa ödemelerin tamamını yapmadığını, 150 kişinin vizesi yaptırıldığı için bunları sanıktan teslim aldığını, teslim alma esnasında kendisine bir sözleşme imzalattığını, vizeleri aldığı için sanığın iyi niyetli olduğuna inanarak bu sözleşmeyi imzaladığını, kalan pasaportlar yönünden süre geçtikçe sanığa vizelerin akıbetini sorduklarını, en son ...'daki takipçisinin bilgileri yanlış girmesi nedeniyle konsolosluğun ... vermediğini söylediğini, kendisinin ise gerekli bağlantıları ve ödemeleri yaptığını, mağdur durumda olduğunu söylediğini, sanığın bir süre sonra sorunu çözdüğünü söylediğini, ancak vizelerin gelmediğini, sanığın ... yerine gittiklerinde bütün aramalarına rağmen kendileriyle konuşmadığını, sanığın verdikleri pasaportları için aldığı vizeleri sökerek ... firmalarına 200 ila 400 Euro karşılığında sattığını öğrenince durumu polise bildirdiklerini, polisin gelip pasaportlara el koyduğunu, pasaportların hiçbirinde ... olmadığını, kendisinin müşterilerin zararını karşıladığı gibi oteller ile yaptığı bağlantılar nedeni ile olan zararları da karşıladığını, sanığın kendisine herhangi bir para iadesi yapmadığını, yaklaşık 40.000 Euro zararının olduğunu,
Katılan ...; 37 adet pasaportu ... alınması amacıyla katılan (Davud) Dede'ye teslim ettiğini, ... ücretinin 200 Euro olduğunu ve katılan (Davud) Dede'ye 4.500 Euro verdiğini, katılan ..'nin pasaportları sanığa vereceğini söylediğini, olay günü sanığın bürosuna gittiklerinde tanık ...'in 'Pasaportlarınız burada 145 adet, teslim alın.' dediğini, sanığın daha önceden vizelerin çıktığını söylediği hâlde pasaportların vizesiz olduğunu, anladıkları kadarıyla pasaportlar için alınan vizeleri sanığın sökerek başka gruplara pazarladığını,
Katılan ...; 13 adet pasaportu ... alınması amacıyla 7.000 Euro ile birlikte katılan (...'ye teslim ettiğini, katılan (...'nin pasaportları sanığa verdiğini öğrendiğini, sanığın vizeleri söküp başka pasaportlara yapıştırdığını duyduğunu ancak gözü ile görmediğini,
Katılan ...; 24 adet pasaportu ... alınması amacıyla katılan (..e teslim ettiğini, olay günü katılan (...in kendisini araması üzerine sanığın bürosuna gittiklerinde pasaportların vizesiz olduklarını gördüğünü, vizelerin başka gruplara pazarlandığını öğrendiklerini, sanığın kendisini arayıp 'Pasaportlarınız bende, vizeleriniz çıkmadı, nasip değilmiş, pasaportlarınızı gelin alın.' dediğini, sanığın bürosuna gittiklerinde masanın üzerindeki pasaportları kontrol ettiklerini, ... yapılan ve sökülen sayfaların farklı olduklarını fark ettiğini,
Tanık ...; sanığın işlettiği ...Turizm isimli ... yerinde çalıştığını, 13.08.2010 tarihinde kargodan içerisinde pasaportlar bulunan bir kolinin geldiğini, sanığın kendisine 'Bu pasaportları (...isimli şahıs gelip alacak ona teslim et.' dediğini, daha sonra katılan (...nin yanında ..., ..., ... ve ... ile birlikte geldiklerini, katılan (in koli içerisindeki 145 adet pasaportu kontrol ettikten sonra 'Ben bu pasaportları teslim almam, bu pasaportların vizeleri sökülmüş.' dediğini, sanığı aradıklarını ancak ...'da olduğunu söylediğini, bunun üzerine gelen şahısların polise haber verdiklerini, kendisinin pasaportların vizesi ile hiçbir haberinin ve alakasının bulunmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... soruşturma evresinde; ...Turizm adlı şirketin ortağı olduğunu ve imzaya yetkili müdürlüğünü yaptığını, katılanlar ... ile ... ve . tanıdığını, katılan ...nin pasaport ... takipçiliği yaptığını ve ... ilinde bir ... yeri olduğunu bildiğini, ...Turizm şirketinin ... ilinde umre vizesi alma yeterliliğine sahip tek şirket olduğunu, bu nedenle ...'daki diğer turizm şirketlerinin Umre seyahati için düzenledikleri grupların pasaport ve ... işlemlerini genelde kendi şirketi aracılığıyla yaptırdıklarını, katılan ,ile aralarında protokol düzenlediklerini, 20 gün kadar önce katılan (Davud) Dede'nin umre gruplarının pasaportlarının vizelerinin alınması için peyder pey olarak ilk etapta 130 adet pasaport getirdiğini, bu pasaportların vizelerini yaptırıp teslim ettiğini, daha sonra yine ... alınması için 145 adet pasaport daha getirdiğini, ancak daha önce vizelerini aldığı 130 pasaport sahibinin umreye götürülmediğini katılan (Davud) Dede'nin söylediğini, 130 pasaport sahibinin Mekke ve Medine'de kalacakları otellerin, uçak ücretlerinin, transferlerin ve yemeklerin ...Turizm şirketinin sorumluluğunda olduğunu, ancak ödemelerin katılan...tarafından yapılacağını, katılan (...in ilk grup olan 130 yolcu için ... ücreti olarak 23.000 Euro verdiğini, gitmeleri gereken tarihte umreye götürülmeyen 130 yolcunun akıbeti belli olmadığından ve resmî işlemler ...Turizm şirketi adına olduğu için gerek Türkiye'de ve gerekse Suudi Arabistan'da şirketinin mağdur olmaması amacıyla son verilen 145 adet pasaportun ... işlemlerini yaptırmadığını, 145 yolcunun da aynı mağduriyeti yaşamaması için vizelerini almadığını, katılan (Davud) Dede'nin daha sonraki grup olan 145 yolcu için herhangi bir ücret ödemediğini, iddia edildiği gibi 145 adet pasaportun vizelerini yaptırıp daha sonra pasaport üzerinden vizeleri söküp başka bir pasaporta yapıştırmadığını ve satmadığını, böyle bir şeyin olmasının da zaten mümkün olmadığını, ...Turizm şirketi adına 130 yolcunun vizelerinin teslim alınıp ve daha sonra umreye götürülmemesinden dolayı şirketin kısmen mağdur olduğunu,
Kovuşturma evresinde; ...'da Suudi Arabistan'a Umre için ... alma yetkisinin sadece kendi şirketine ait bulunduğunu, katılan...nin 2010 yılı 8. ayında 140 adet pasaport getirdiğini ve ... alınmasını istediğini, söz konusu bu pasaportların vizelerini çıkarttığını, 28.00 Euro tutan ... ücretinin 23.000 Euro'sunu katılan (...ödediğini, otel ve uçak masraflarını ise ödemediğini, daha sonra 144 civarında pasaport getirip bu şahıslara da ... alınmasını istediğini, daha önceki ... ücreti farkını ve konaklama ile uçak ücretlerini ödemediği için parayı istediğini, katılan (Davud) Dede'nin getireceğini söylediğini ve pasaportları bırakıp gittiğini, ancak para getirmeyince 144 adet pasaportun sahipleri için ... almadığını, ... aldığı pasaportlardaki vizeyi söküp diğerlerine yapıştırmadığını, ... aldığı grubun iddianamede isimleri yazılı müştekiler olmadığını, onların umreye gittiklerini, hatta otel paralarını da kendisinin ödediğini, iddianamede belirtilen müştekilerin ikinci grup pasaportları getirilen şahıslar olduğunu, pasaportların kendisinde bir hafta kadar kaldığını, kendisi ...'da iken katılan (Davud) Dede'nin polisle birlikte ofisine gelip pasaportları aldığını, uzmanlık raporunda sahte olduğu belirtilen vizelerin daha önce alınmış vizeler olduğunu, bu vizeleri kendisinin almadığını,
Savunmuştur.
Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde; 'Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.' şeklinde düzenlenmiş, 158. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Mal varlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.
Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde yalnızca hileli davranıştan söz edilmiş olmasına göre, her türlü hileli davranışın dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu anılan maddede hilenin tanımını yapmayarak suçun maddi konusunun hareket kısmını oluşturan hileli davranışların nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, bilinçli olarak bu hususu öğreti ve uygulamaya bırakmıştır.
'Hile', Türk Dili Kurumu sözlüğünde; 'Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika' (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, s. 891) şeklinde, uygulamadaki yerleşmiş kabule göre ise; 'Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez.' biçiminde tanımlanmıştır.
Öğretide de hile ile ilgili olarak; 'Olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkileyebilecek yoğunluk ve güçte olması ve bu bakımdan gerektiğinde bir takım dış hareketler ekleyerek veya böylece var olan halden ve koşullardan yararlanarak, almayacağı bir kararı bir kimseye verdirtmek suretiyle onu aldatması, bu suretle başkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirmesidir.' (Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 2004, s. 453.), 'Hile, oyun, aldatma, düzen demektir. Objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki doğurucu her davranış hiledir.' (... Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt I, Beta Yayınevi, 4. Baskı, Eylül 2017, ..., s. 502-503.) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkânlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.
Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: 'Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir... Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, ... 2020, s. 717.), 'Hileli davranışın anlamı birtakım sahte, suni hareketler ile gerçeğin çarpıtılması, gizlenmesi ve saklanmasıdır.' (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınevi, 13. Baskı, ... 2020, s. 439.), 'Hilenin, mağduru hataya sürükleyecek nitelikte olması yeterlidir; ortalama bir insanı hataya sürükleyecek nitelikte olması aranmaz. Bu nedenle, davranışın hile teşkil edip etmediği muhataba ve olaya göre değerlendirilmelidir.' (Centel/Zafer/Çakmut, s. 509.).
Esasen, hangi davranışların hileli olup olmadığı konusunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, bu konuda olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenen dolandırıcılık suçu ise, suç tarihi itibarıyla TCK'nın 158. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde;
'Dolandırıcılık suçunun;
h- Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi hâlinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.' şeklinde düzenlenmiş; 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile TCK'nın 158. maddesine; 'Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.' şeklinde üçüncü fıkra eklenmiştir.
Bu maddenin gerekçesinin ilgili bölümlerinde ise, 'Ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla, dolandırıcılık suçunun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi, bu suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.' açıklamalarına yer verilmiştir.
TCK'nun 158. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin de kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık suçunu işlemeleri nitelikli hâl olarak öngörülmüştür. Ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğinin en üst düzeyde olması gereği, toplumsal hayatta ihtiyaç duyulan kişiler arasındaki dürüstlük ve güvenirliliğe ticari hayatın daha çok muhtaç olması nedeniyle, böyle bir artırım nedeni öngörülmüştür.
Anılan bentte iki tür suç öngörülmüştür. Bunlardan birisi ticari faaliyet sırasında dolandırıcılık; diğeri ise, kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılıktır. Bu suç, özgü bir suçtur. Bu suçu ancak, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişiler ya da kooperatif yöneticileri işleyebilir. Bunların dışındakilerin bu suçu işleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Örneğin, esnafın veya tacir sıfatı, şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişi özelliği bulunmayan gerçek kişiler, kooperatif denetçileri ve üyeleri bu suçu işleyemezler.
Bu nitelikli hâlin oluşması için, failin tacir ya da şirket yöneticisi veya şirket adına hareket eden kimse olması yeterli değildir. Aynı zamanda aldatıcı nitelikteki eylemin, ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmiş olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...'in sahibi ve yetkilisi olduğu ...Turizm isimli şirketin Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzalanan sözleşme kapsamında umre seferi düzenleme konusunda faaliyet gösterdiği ve umre seferine gitmek isteyenlerin vizelerini ilgili konsolosluktan almaya yetkili ve görevli olduğu, katılan (... Sağlam'ın ise umre seferine gitmek isteyenlerin pasaportlarına ... alınması konusunda ... takipçiliği ile aracılık yaptığı ve değişik illerde yine aynı konuda ... takipçiliği yapan diğer katılanlar ..., ... ve ...'ın kendisine ulaştırdığı pasaportları ... alınması amacıyla sanığa teslim ettiği, pasaportların bir kısmına ... verilmemesi üzerine sanığın ... verilen pasaportlar üzerindeki vizeyi çıkartıp ... verilmeyen pasaportların üzerine yapıştırdığı, hileli davranışlarla paralarını aldığı pasaport sahiplerinin umre ziyaretine gidememelerine neden olduğu, pasaportlar üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen uzmanlık raporunda 43 adet pasaportun değişik sayfalarında yapışık vaziyette bulunan ... etiketlerinin 'MRZ' satırındaki güvenlik numaralarının doğru olmadığı, bu durumda söz konusu ... etiketlerinin sahte olarak tanzim edilmiş oldukları, ayrıca 2 adet pasaportun da birer sayfalarında kâğıt liflerinde deformasyon ve zedelenme olduğu, evvelce mevcut kaydın sökülerek yerinden alınmış olduğu sonucuna varıldığı ve sanığın zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Katılan (Davud) Dede'nin umre seferine gitmek isteyen kişilere ait toplam 354 adet pasaportu diğer katılanlar ..., ... ve ...'dan teslim aldığı, pasaportlara ... alınması işlemi ve diğer masraflar için yaklaşık 150.000 – 200.000 Euro'nun da katılan ....de toplandığı, katılan ... alınması amacıyla bu pasaportları sanığa teslim ettiği, sanığın bu pasaportlardan 139 adedini ... yapılmak suretiyle, bir kısım pasaportu ise ... yapılmaksızın katılan...'ye geri verdiği, sanıkta ... alınması gereken 145 adet pasaport kaldığı, sanık ile katılan ...arasında imzalanan 08.08.2010 tarihli sözleşmede ... ücretinin 200 Euro olarak belirlendiği, ... ücreti ile birlikte otel ve yemek ücretlerinin de ödenmesinden sonra pasaportların katılan ...ye verileceğinin kararlaştırıldığı, vizesi yapılan 139 adet pasaportun ... ücretinin sözleşmeye göre 27.800 Euro olduğunun anlaşıldığı, banka dekontları ve ödeme makbuzuna göre katılan (Davud) Dede'nin sanığa toplam 23.000 Euro ödeme yaptığı, katılan..'nin beyanına göre sanığın kalan 145 adet pasaportun vizesinin alındığını söyleyip kendisinden bunların parasının ödenmesini istediği, kendisinin de sanığa 'Vizesi çıkmışsa parasını ödeyeyim.' dediği, olay günü katılan (Davud) Dede'nin diğer katılanlar ..., ... ve ... ile birlikte sanığın bürosuna gittikleri, sanığın çalışanı olan tanık ...'in teslim ettiği 145 adet pasaportun vizesinin olmadığını gördükleri, yine katılan...'nin beyanına göre kendisinde vizelerin sökülmüş olduğu izleniminin uyanması üzerine polis çağırdıkları, kolluk tarafından düzenlenen olay ve muhafaza altına alma tutanağında hiçbir pasaportta ... olmadığının belirtildiği, soruşturma evresinde alınan 17.08.2010 tarihli uzmanlık raporunda 43 adet pasaporttaki ... etiketlerinin 'MRZ' satırındaki güvenlik numaralarının doğru olmadığı ve söz konusu ... etiketlerinin sahte olarak tanzim edilmiş oldukları, ayrıca 1 adet pasaportun 37, 1 adet pasaportun ise 55. sayfasındaki kâğıt liflerinde deformasyonların ve zedelenmelerin mevcut olduğu ve söz konusu sayfalarda evvelce mevcut bulunan bir kaydın sökülerek yerinden alınmış olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiş ise de tespite konu bu hususların hangi tarihte alınmış vizelere ilişkin olduğunun belirtilmediği, kaldı ki 03.06.2010 tarihli başka bir olay nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun 04.08.2010 tarihli ve 2010/8 sayılı kararı ile ...Turizm seyahat acentesinin sözleşmesinin iptal edilmesine karar verilmiş olması dolayısıyla sanığın 145 adet pasaport için 04.08.2010 tarihinden sonra ... müracaatında bulunmasının ve ... almasının da hukuken mümkün bulunmadığı, her ne kadar söz konusu iptal kararından sonra 08.08.2010 tarihinde katılan (Davud) Dede ile sözleşme imzalanmış ise de iptal kararının Diyanet İşleri Başkanlığının 18.08.2010 tarihli ve 6436 sayılı yazısı ile sanığa tebliğe çıkarıldığı ve dosya kapsamı itibarıyla sanığın sözleşmenin imzalandığı tarih itibarıyla iptal kararını bildiği yönünde herhangi bir iddia ve delil bulunmadığı, yine Diyanet İşleri Başkanlığının 03.06.2011 tarihli ve 3789 sayılı yazısı ile Diyanet İşleri Başkanlığının denetim ve gözetimi altında 2010 yılında umre turu düzenleyen seyahat acentelerinin ... talep yazılarında iddianamede isimleri yazılı pasaport sahiplerinin isimlerinin bulunmadığının bildirildiği hususları birlikte nazara alındığında; sanığın aşamalarda vizesini aldığı ve katılan ...ye teslim ettiği 139 adet pasaport için kendisine kısmen ödeme yapıldığı, kalan 145 adet pasaport için ise herhangi bir ödeme yapılmadığı ve bu nedenle ... almadığı yönündeki savunmasının dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, sanığın katılan..yönelik hileli herhangi bir hareketinin bulunmadığı, bu hâliyle taraflar arasında sözleşme hükümlerinin yerine getirilememesinden kaynaklanan hukuki nitelikte bir anlaşmazlık olduğu ve sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin sanığın atılı suçtan beraatine ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.07.2018 tarihli ve 72-178 sayılı sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığına ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Usul ve kanuna uygun bulunan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu beraat hükmünün ONANMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği ile karar verildi.