Ceza Genel Kurulu 2021/69 E. , 2021/606 K.
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçundan sanık ...'un TCK'nın 228/1, 62/1, 52/2 ve 54/1. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 500 TL ve doğrudan verilen 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve müsadereye ilişkin ... 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.04.2015 tarihli ve 74-158 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.02.2020 tarih, 26277-10546 sayı ve oy çokluğu ile;
'1072 sayılı Rulet, Tilt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun'un 1. maddesinde rulet, tilt, langırt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet isteyen otomatik, yarı otomatik, el veya ayakla kullanılan oyun makinaları ve benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmeyi yasakladığı ve madde kapsamında bu aletlerle kumar oynatılması hâlinde ayrıca kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçundan da ceza verileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, 1072 sayılı Kanun kapsamındaki tombala makinasını 'çalıştırmak' suretiyle tombala oynatılması eyleminde TCK'nın 44/1. maddesinde yer alan 'işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.' hükmü karşısında sanığın aynı zamanda özel norm niteliğinde olan 1072 sayılı Kanun'un 1 ve 2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde TCK'nın 228/1. maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri...ve ...; '1072 sayılı Rulet, Tilt ve Benzeri Oyun Aletleri ve Makinaları Hakkında Kanun'un 1. maddesi 'Türk Ceza Kanununun 228 inci maddesinin kapsamı dışında kalsa bile umuma mahsus veya umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kasdiyle oynanmasa dahi rulet, tilt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet isteyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makinaları ile benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmek yasaktır.' hükmünü haiz olup madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere yasa koyucunun amacı Türk Ceza Kanunu'nun 228 inci maddesinin kapsamı dışında kalsa bile; bu niteliği haiz oyun alet ve makinaları ile benzerlerinin bulundurulması, çalıştırılması, yurda sokulması veya imal edilmesi eylemlerini cezalandırmaktır. Bu alet ve makinalar ile kumar oynanmasa dahi bulundurulması bizatihi suç teşkil etmektedir.
Türk Ceza Kanunu'nun 228/1. maddesi 'Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden aşağı olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.' 228/6. maddesi ise 'Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır.' hükümlerini haizdir.
1072 sayılı Rulet, Tilt ve Benzeri Oyun Aletleri ve Makinaları Hakkında Kanun'un 1. maddesinde öngörülen suçun kanuni tanımında bir unsur olarak neticeye yer verilmemesi sebebiyle bu suç sırf hareket suçudur. Bu sebeple sayılan alet ve makineleri bulundurma, çalıştırma, yurda sokma veya imal etme anında suç tamamlanmaktadır. Bu suçta yer alan alet ve makineleri bulundurma, çalıştırma, yurda sokma veya imal etme fiilleri ile Türk Ceza Kanunu'nun 228. maddesinde düzenlenen kumar oynanması için yer ve imkân sağlama fiilleri birbirinden ayrı fiillerdir. Öyle ki çoğu zaman 1072 sayılı Kanun'un 1. maddesinde sayılan fiiller, Türk Ceza Kanunu'nun 228. maddesindeki suç açısından hazırlık hareketi niteliğindedir. Ancak bu hazırlık hareketi niteliğindeki fiiller 1072 sayılı Kanun'un 1. maddesinde suç olarak düzenlendiğinden cezalandırılabilir hâle gelmiştir. Üstelik iki suçtaki fiiller birbirinden bağımsız fiillerdir. Bu sebeple tek fiille birden fazla suçun gerçekleştirilmesi de söz konusu olmamaktadır. İki suç arasında gerçek içtima söz konusudur.
Aksi düşünce 6136 sayılı Kanun'a göre gerekli izinler alınmadan taşınan, bulundurulan, yurda sokulan ateşli silah veya bıçakla yaralama, tehdit, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması gibi suçlarda da Türk Ceza Kanunu'nun 44/1. maddesi uyarınca fiilin tek kabul edilerek eylem için öngörülen en ağır cezayı gerektiren suçtan ötürü yargılama yapılmasını gerektirir ki, bu durumun yasal mevzuata ve yerleşik uygulamalara uygun olmadığı düşünülmektedir.
Anlaşılacağı üzere, başlı başına bulundurulması suç teşkil etmeyen aletlerle (oyun kağıdı, taşlar, pullar vs.) kumar oynanması hâlinde eylem Türk Ceza Kanunu'nun 228. maddesi kapsamında değerlendirilecektir. Oysa 1072 sayılı Kanun'un kapsamına giren bir alet ve makine ile kumar oynanmasa dahi eylem aynı Kanun'un 1 ve 2. maddeleri uyarınca suç teşkil edecek ve cezalandırılacaktır. Bu Kanun'da sayılan alet ve makinelerle aynı zamanda kumar oynatılması hâlinde de her iki eylem nedeniyle cezalandırma yoluna gidilecektir. Somut olayda işlenen fiil birden fazladır. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu'nun 44/1. maddesinde yer alan 'İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.' hükmünün somut olayda uygulanma imkânı mevcut değildir.
Belirtilen gerekçeler ile yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanarak karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin takdirine, yasal ve yeterli gerekçeye göre temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerektiği,' düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.06.2020 tarih ve 175335 sayı ile;
'1072 sayılı Rulet, Tilt ve Benzeri Oyun Aletleri ve Makinaları Hakkında Kanun'un 1. maddesi 'Türk Ceza Kanununun 228 inci maddesinin kapsamı dışında kalsa bile umuma mahsus veya umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kasdiyle oynanmasa dahi rulet, tilt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet isteyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makinaları ile benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmek yasaktır.' hükmünü haiz olup, madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere yasa koyucunun amacı Türk Ceza Kanunu'nun 228 inci maddesinin kapsamı dışında kalsa bile; bu niteliği haiz oyun alet ve makinaları ile benzerlerinin bulundurulması, çalıştırılması, yurda sokulması veya imal edilmesi eylemlerini cezalandırmaktır. Bu alet ve makinalar ile kumar oynanmasa dahi bulundurulması bizatihi suç teşkil etmektedir.
Türk Ceza Kanunu'nun 228/1. maddesi 'Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden aşağı olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.' 228/6 maddesi ise 'Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır.' hükümlerini haizdir.
1072 sayılı Kanun'daki fiiller ile TCK'nın 228. maddesindeki fiiller birbirinden ayrı fiillerdir. 1072 sayılı Kanun bu Kanun'da yazılı alet ve makinaları bulundurma, çalıştırma, yurda sokma veya imal etme fiillerini cezalandırmaktadır. TCK'nın 228. maddesi ise kumar oynanması için yer ve imkân sağlama fiillerini cezalandırmaktadır. 1072 sayılı Kanun kapsamında kalan aletler ile kumar oynanmasa dahi 1072 sayılı Kanun uyarınca sanık cezalandırılacaktır. 1072 sayılı Kanun kapsamında kalan aletler ile kumar oynanması durumunda ise sanık hem 1072 sayılı Kanun hem de TCK'nın 228. maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalıdır. Yine 1072 sayılı Kanun kapsamında kalmayan aletler ile kumar oynanması durumunda sanık TCK'nın 228. maddesi uyarınca cezalandırılacaktır.
Yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesi uygulamasına baktığımızda, sanıkların 1072 sayılı Kanun kapsamındaki aletler ile kumar oynatması durumunda hem 1072 sayılı Kanun hem de TCK'nın 228. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine hükmetmekte bu durumda Yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesi içtihatları ile Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesi içtihatları arasında da içtihat farklığı oluşmaktadır.
Nitekim Yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesi 07.12.2015 tarih ve 2015/5380 esas, 2015/8139 karar sayılı ilamında; 'Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Birbirinden bağımsız olan 1072 sayılı Kanun'a aykırılık ve 5237 sayılı TCK'nın 228/1. maddesinde düzenlenen kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde yalnızca bir suçtan hüküm kurulması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
1- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
2- Suçun işlenmesinde kullanılmış ve bu suç için tahsis edilmiş olanlar dışındaki eşyanın da müsaderesine kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bozulmasına, bu aykırılıklar yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi delaletiyle 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; hükümlerden TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkartılıp, yerlerine '24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı da gözetilerek, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına,' ve hükmün müsadereye ilişkin bölümünün çıkartılarak, yerine: 'Adlî emanetin 2011/25 numarasında kayıtlı, suçta kullanılan 3 adet rulet, 2 adet rulet masası, 7385 adet oyun pulu, 77 deste oyun kağıdının TCK’nın 54. maddesi uyarınca müsaderesine; bunların dışındaki diğer eşyanın sanıklara iadesine,' ibareleri yazılmak suretiyle düzeltilmesi ve başkaca yönleri Kanun'a uygun bulunan hükümlerin bu bağlamda onanmasına,' karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle sanığın 1072 sayılı Kanun kapsamında olan tombala makinası ile kumar oynattığı somut olayda; hem 1072 sayılı Kanun hem de TCK'nın 228/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği, yalnızca TCK'nın 228. maddesi uyarınca dava açılıp hüküm kurulduğu için TCK'nın 228. maddesi uyarınca verilen mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 02.02.2021 tarih, 3819-1513 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Umuma mahsus veya umuma açık yerlerde 1072 sayılı Kanun’un 1. maddesi kapsamında yer alan oyun alet veya makinaları ile kumar oynatılması hâlinde failin hem TCK’nın 228/1. maddesi hem de 1072 sayılı Kanun’un 2. maddesi uyarınca mı yoksa TCK’nın 44/1. maddesi delaletiyle sadece en ağır cezayı gerektiren 1072 sayılı Kanun’un 2. maddesi uyarınca mı cezalandırılacağı,
2- İddianamedeki anlatıma göre sanık hakkında 1072 sayılı Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen suçtan açılmış bir kamu davasının bulunup bulunmadığı,
Hususlarının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kolluk tarafından düzenlenen olay tutanağına göre; 22.01.2015 tarihinde saat 22.30 sıralarında yapılan ihbarda... Mahallesi, ... Sokak, No: l/B sayılı ... katta bulunan isimsiz ... yerinde tombala oynandığının belirtilmesi üzerine bahse konu yere intikal edilip çevre güvenliği alındıktan sonra yapılan kontrolde ... yerinin kapısının açık olduğu, dışarıdan bakıldığında içeride yuvarlak masalar etrafında toplanmış şahısların kümeler hâlinde önlerinde tombala kartı ile sürekli televizyonlara baktıklarının görülmesi üzerine saat 00.05 sıralarında bahse konu kahvehane görünümlü yere girilerek yapılan tetkiklerde ... yerinin ortasında ahşaptan yapılan ve iki bölmeden oluşan, üst kısmı 1'den 90'a kadar numaralandırılmış, yine içerisinde 1'den 90'a kadar turuncu renkte top bulunan hava ile çalışır vaziyette olan tombala makinesinin olduğunun görülmesi üzerine bahse konu tombala makinesinin yine tombala makinesinin önündeki numaratöre bağlı bir adet kameranın, kameraya bağlı duvara asılı çalışır vaziyette 1 adet televizyonun ... yeri sahibinin rızası ile muhafaza altına alındığı, ardından ... yeri içerisinde kumar oynadığı tespit edilen ... ...ve..isimli şahıslara idari para cezası kesildiği, bahse konu yerin işletmecisi olan sanık ...'un ... yeri ile alakalı herhangi bir evrakının olmadığını beyan etmesi üzerine ... yerinin boşaltılarak faaliyetine son verildiği, ... yeri içerisindeki masalar üzerinden ele geçirilen 76 adet tombala kartı ve 1500 adet değişik renkte pul ile birlikte sanık ... ve bahse konu ... yerinde tombala oyunu oynadığı tespit edilen ...'in bilgisine başvurulması ve gerekli yasal işlemlerin yapılabilmesi için .... Yıl Polis Merkezi Amirliğine teslim edildiği,
Kolluk tarafından 22.01.2015 tarihinde saat 01.00'de düzenlenen savcı görüşme ve talimat alma tutanağına göre; konuyla ilgili olarak nöbetçi Cumhuriyet savcısının aranarak bilgi verildiğinde ... yeri sahibinin şüpheli olarak ifadesinin alınıp salıverilmesi, ... yerinde kumar oynadığı tespit edilen üç şahsın bilgi sahibi olarak ifadelerinin alınması, kumar oyununda ele geçirilen malzemelere ilişkin el koyma kararı alındıktan sonra bahse konu malzemelerin adli emanete teslim edilmesi talimatının alındığı,
... 5. Sulh Ceza Hâkimliğince 23.01.2015 tarih ve 535 sayı ile; bahse konu isimsiz ... yerinden elde edilen ahşaptan yapılan ve iki bölmeden oluşan üst kısmı 1'den 90'a kadar numaralandırılmış, yine içerisinde 1'den 90'a kadar numaralandırılmış turuncu renkte top bulunan hava ile çalışır vaziyette olan tombala makinesine, tombala makinesinin önündeki numaratöre bağlı bir adet kameraya, 1 adet televizyona, 76 adet tombala kartına, 1500 adet değişik renkte pula ve 90 adet tombala topuna el konulmasına karar verildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2015 tarihli ve 3458-2763 sayılı iddianamesinde suç adının 'Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama', sevk maddelerinin TCK'nın 228/1, 53/1 ve 54/1. maddeleri olarak gösterildiği, anlatım kısmının ise 'Olay günü gecesi emniyete yapılan bir ihbarda... Mahallesi, ... Sokak, No: 1/B sayılı isimsiz ... yerinde kumar oynandığının ihbar edilmesi üzerine ihbarın doğruluğunun tespiti bakımından görevlilerce söz konusu yere gidildiğinde ... yerinde bulunan tutanakta isimleri yazan kişilerin tombala tabir edilen kumar oynunu oynadıklarının tespit edildiği, ayrıca bu ... yerinin yukarıda açık kimliği yazılı şüpheli tarafından işletildiğinin anlaşıldığı,
Şüpheli alınan savunmasında olay günü gecesi kumar oynattığı sırada görevli polislerin gelerek tutanak tuttuklarını beyan ettiği,
Dosya arasında bulunan 22.01.2015 tarihli tutanak içeriği, şüphelinin ikrarı birlikte değerlendirildiğinde şüpheliye isnat edilen suçu işlediğine dair hakkında kamu davasının açılmasını haklı gösterir yeterli şüphe oluşturduğundan şüphelinin üzerine atılı suçtan yargılamasının yapılarak yukarıdaki sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi' şeklinde olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Tanıklar ... ve ... kollukta benzer şekilde; 22.01.2015 tarihinde saat 00.05 sıralarında ... Mahallesi, ... Sokak No: l/B sayılı yerde bulunan isimsiz ... yerinde tombala diye tabir edilen kumar oyununu oynadıkları sırada polislerin geldiklerini, kendilerine idari yaptırım uyguladıklarını beyan etmişlerdir.
Sanık ... kollukta; ... Mahallesi, ... Sokak, No: l/B sayılı yerde bulunan isimsiz ... yerinin o günkü sorumlusu olduğunu, 22.01.2015 tarihinde saat 00.05 sıralarında söz konusu ... yerinde tombala diye tabir edilen kumar oyununu oynattığı sırada görevli polislerin ... yerine geldiklerini, tombala diye tabir edilen oyunu oynayan şahıslara idari para cezası uyguladıklarını, oyunda kullanmış olduğu malzemeleri de alarak kendisini polis merkezine götürdüklerini, her oyunda para almadığını, ... yerinin ruhsatının olmadığını, tombala diye tabir edilen kumar oyununun yasak olduğunu bildiğini, pişman olduğunu, hakkındaki suçlamaları kabul ettiğini,
Mahkemede ise bahse konu ... yerini bir günlüğüne icralık borçları nedeniyle arkadaşlarının gün yapmak amacıyla kiraladıklarını, polisin ... yerinde bulunan tombala makinesi ve diğer eşyalara el koyduğunu, kendisine okunan kolluk ifadesinin doğru olduğunu,
Savunmuştur.
Uyuşmazlık konularının birlikte değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK'nın 170. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanun’un dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK'nın 225. maddesinde de; 'Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.' Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide 'davasız yargılama olmaz' ve 'yargılamanın sınırlılığı' olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Yine CMK'nın 226. maddesinde ise 'Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır.' hükmü getirilmiştir.
Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK'nın 225. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK'nın 226. maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuki niteliğinde değişiklik olmasını 'yargılamanın sınırlılığı' ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hâllerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin, iddianamede kasten öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilen eylemin kasten yaralama suçunu oluşturacağı görüşünde olan mahkemece, sanığa ek savunma hakkı da verilmek suretiyle bahse konu suçtan hüküm kurulabilecektir. İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması hâlinde gerekli görülürse her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir.
Gelinen bu aşamada uyuşmazlık konuları ile ilgili olduğu ölçüde 5237 sayılı TCK'nın 228. maddesinde düzenlenen kumar oynanması için yer ve imkân sağlama ile 1072 sayılı Kanun'a aykırılık suçları üzerinde durulması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 'Topluma Karşı Suçlar' başlıklı üçüncü kısmının, 'Genel Ahlaka Karşı Suçlar' başlıklı yedinci bölümünde, 'Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama' başlığı ile düzenlenen 228. maddesi;
'(1) Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması halinde, verilecek ceza bir katı oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(4) Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır.
' şeklinde düzenlenmiş iken 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmakla yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile birinci fıkrada yer alan “bir yıla kadar hapis ve” ibaresi “bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden aşağı olmamak üzere” şeklinde değiştirilmiş, 25.08.2017 tarihli ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname'nin 139. maddesi ile de anılan maddenin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere 'Suçun bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi halinde üç yıldan beş yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.' şeklinde üçüncü fıkra; 'Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.' biçiminde ise dördüncü fıkra eklenip diğer fıkralar da buna göre teselsül ettirilmiştir. 08.03.2018 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 134. maddesiyle de anılan KHK ile eklenen cümleler aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
TCK'nın 228. maddesinin birinci fıkrasında kumar oynanması için yer ve imkân sağlayan failin cezalandırılacağı hüküm altına alınmış, altıncı fıkrada ise Ceza Kanunu'nun uygulanması bakımından kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kâr ve zararın talihe bağlı olduğu oyun şeklinde tanımlanmıştır. Bu anlamda kazanç amacı olmaksızın sırf eğlenmek üzere oyun oynanmasına yer ve imkân sağlamak bu suçu oluşturmayacaktır. Yine kâr ve zararın talihe bağlı olması ise kazanç veya kaybın fail tarafından belirlenememesi anlamına gelmektedir. Tamamen veya kısmen oyuncunun maharetine, bilgisine, tecrübesine, ustalığına bağlı oyunlar kumar sayılmamaktadır. Bir kısım oyunlar da ise fail hileli davranışları ile karşı tarafı aldatıp neticeyi lehine çevirdiğinden dolandırıcılık suçundan söz edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan Devlet bazen kanuni düzenlemelerle kazanç amacıyla oynanan ve kazanmanın şans ve talihe bağlı olduğu bir kısım oyunlara izin vermektedir. Bu oyunların oynanmasına kanunla izin verildiğinden bu oyunları oynatmak eylemi de suç olarak kabul edilemez.
Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçu birden fazla hareketli bir suçtur. Diğer bir ifade ile bu suçun oluşabilmesi için failin kumar oynanması amacıyla hem yer hem de imkân sağlaması gerekmektedir. Bu anlamda sadece yer veya sadece imkân sağlanması ile suç oluşmaz (İbrahim Şahbaz, Açıklamalı ve İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, 3. Cilt, Yetkin Yayınları, ... 2020, s. 2955; ..., Özel Ceza Hukuku, 7. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2020, s. 125.). Her ne kadar madde gerekçesi 'Madde metninde kumar oynanması için yer veya başka surette imkan sağlanması, suç olarak tanımlanmıştır.' şeklinde açıklanmış ise de 5237 sayılı TCK'nın 2. maddesinde;
'(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.' şeklinde düzenlenen kanunilik ilkesi gereğince madde metninin kıyasa yol açacak biçimde geniş şekilde yorumlanamayacağı, başka bir anlatımla kıyas ve yorum yoluyla Kanun'da tanımlanan suça unsur eklenip çıkartılamayacağı gözetildiğinde inceleme konusu suçun unsurları itibarıyla oluşması için failin kumar oynanması amacıyla hem yer hem de imkân sağlaması gerekmektedir. Kaldı ki madde gerekçeleri kanun metnine dahil değildir. Dolayısıyla da suçun unsurları madde metnindeki tanıma göre belirlenmelidir.
Yer sağlama, kumar oynanması için elverişli bir yerin tahsis edilmesidir. Yerin elverişliliği, oynanmak istenen kumarın gerektiği gibi oynanmasına uygunluk olarak anlaşılmalıdır. Kumar oynanması için sağlanan yerin mutlaka kumarhane olması gerekli değildir. Ev, dernek binası, kulüp binası vb. yerler de bu kapsamda sayılabilir. Ayrıca bu yerin mutlaka sahibi tarafından sağlanması da gerekli değildir. Bir yeri elinde bulunduran kişinin de suçtan dolayı sorumlu tutulması mümkündür. Bu anlamda, bir depoda geceleri bekçilik yapan veya bir ... yerinin anahtarlarını elinde bulunduran bir kişi, o yeri kumar oynanması için açtığında yer sağlamış sayılır. İmkân sağlama ise, kumar oynamaya elverişli bir ortam sağlamak olarak tanımlanabilir. Bu anlamda oynanmak istenen oyun için gerekli araç gerecin de hazır bulundurulması imkân sağlama olarak anlaşılmalıdır. Örnek olarak poker oynanması için gerekli olan masa, sandalye, oyun kağıtları, vb. araç gerecin temin edilmesi, imkân sağlama olarak kabul edilebilir. Bunun yanı sıra, kumar oynayacak kişilerin ulaşımının sağlanması, kumar oynanacak yerin polis baskınına karşı korunması, oyunun nasıl oynanacağının öğretilmesi, oyunculara borç para verilmesi de imkân sağlama olarak nitelendirilmektedir (..., Özel Ceza Hukuku, 7. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2020, s. 125-126.).
Her 'yer sağlama' hareketinin aynı zamanda 'imkân sağlama' niteliğinde olduğu ileri sürülebilirse de her 'imkân sağlama' hareketinin aynı zamanda yer sağlamayı da içerdiğinden söz edilemeyecektir. Örneğin kumar oynamak amacıyla bir araya gelen kişilerden biri, gruba dâhil olmayan bir arkadaşından kumar oynama amaçlarını da söyleyerek onda bulunan oyun kâğıdını temin etmesi hâlinde oyun kâğıdını veren kişi, oyun kâğıdı verdiği kişilerin kumar oynamasına imkân sağlamış olsa da bu kişiler, oyun kâğıdını veren kişinin hâkimiyetindeki bir alanda bu oyunu oynamadıklarından, diğer bir ifade ile kâğıdı veren kişi yer sağlamış sayılmayacağından bu durumda kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçu bu kişi açısından oluşmayacaktır (..., Kumar Oynanması İçin Yer ve İmkân Sağlama Suçu (TCK m. 228), Yüksek Lisans Tezi, ... ... Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, ..., 2018, s. 98.).
Diğer taraftan suç tarihi itibarıyla Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun'un 1. maddesi;
'Türk Ceza Kanununun 228 inci maddesinin kapsamı dışında kalsa bile umuma mahsus veya umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kasdiyle oynanmasa dahi rulet, tilt, langırt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet istiyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makinaları ile benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmek yasaktır.
Bu kanunun uygulanmasında spor kulüpleri, gençlik teşekkülleri ve dernekler umuma açık yer sayılır.
Ancak 7470 sayılı T.C. ... Bankası Kanununun 18 inci maddesi hükümleri saklıdır.',
2. maddesi ise;
'Bu Kanuna aykırı hareket edenler bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
' şeklinde düzenlenmiş iken Anayasa Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli ve 58-117 sayılı kararı ile; bu Kanun'un 1. maddesinin birinci fıkrasında yer alan 'langırt' ibaresi ve 2. maddesi 1. maddenin birinci fıkrasında yer alan 'langırt' ibaresi yönünden iptal edilmiştir.
Anılan Kanun'un 1. maddesinin birinci fıkrasında TCK'nın 228. maddesinin kapsamı dışında kalsa bile 'umuma mahsus' veya 'umuma açık' yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kastıyla oynanmasa dahi rulet, tilt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet isteyen, otomatik, yarı otomatik el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makinaları ile benzerlerinin bulundurulması veya çalıştırması ya da bu alet veya makinaların yurda sokulması veya imal edilmesinin yasak olduğu belirtilmiş, aynı Kanun'un 2. maddesinde ise bu Kanun'a aykırı hareket edenlerin bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır. Bu anlamda 1072 sayılı Kanun'un kapsamında failin cezai sorumluluğunun doğması için bahse konu oyun alet veya makinaları ile kumar oynanması için yer ve imkân sağlanmasına gerek yoktur. Kullanım amaçlarına bakılmaksızın söz konusu oyun alet veya makinalarının umuma mahsus veya umuma açık yerlerde bulundurulması veya çalıştırılması ya da bu alet veya makinaların yurda sokulması veya imal edilmesi bizatihi suç olarak düzenlenmiştir.
1072 sayılı Kanun'da düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup buna göre; bahse konu oyun alet veya makinalarını 'bulundurmak', 'çalıştırmak', 'yurda sokmak' veya 'imal etmek' şeklinde belirlenen seçimlik hareketlerden en az birisinin gerekleştirilmesi gerekmektedir.
Unsurları arasında neticenin gerçeklemesi aranmadığından bu suç sırf hareket suçu olarak düzenlenmiştir. Bu anlamda madde metninde seçimlik olarak belirtilen fiillerden birisinin gerçekleştirilmesi anında suç tamamlanmaktadır.
Son olarak uyuşmazlığın çözümü açısından fikri içtima kavramı üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında 'kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır' ilkesi esas alınmış, dolayısıyla da gerçek içtima kuralı benimsenmiştir. Nitekim ... Komisyonu raporunda bu husus; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır.' şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnaları ise, 5237 sayılı TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde düzenlenmiştir.
765 sayılı TCK’da, aynı neviden fikri içtima ile farklı neviden fikri içtima tek madde hâlinde ve Kanun'un 79. maddesinde düzenlenmiş iken, 5237 sayılı TCK’da bu iki hâl birbirinden ayrılarak, aynı neviden fikri içtima, zincirleme suçun düzenlendiği 43. maddenin ikinci fıkrasında, farklı neviden fikri içtima ise Kanun'un 44. maddesinde düzenlenmiştir.
Farklı neviden fikri içtima 5237 sayılı Kanun'un 44. maddesinde; “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup hükmün uygulanabilmesi için işlenen bir fiille birden fazla farklı suçun oluşması gerekmektedir.
Kanun koyucu, işlediği bir fiille birden fazla farklı suçu işleyen failin, fiilin tek olması nedeniyle en ağır ceza ile cezalandırılmasını yeterli görmüş, bu şekilde “non bis in idem” kuralı gereğince bir fiilden dolayı kişinin birden fazla cezalandırılmasının da önüne geçilmesini amaçlamış, “erime sistemini' benimsemek suretiyle, bu suçlardan en ağırının cezasının verilmesi ile yetinilmesini tercih etmiştir.
Bu bağlamda, “tek fiil” veya “bir fiil”den ne anlaşılması gerektiğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Doğal anlamda gerçekleştirilen her bedensel eylem ayrı bir hareketi oluşturmakta ise de, hukuki anlamda hareketin tek olması ile ifade edilmek istenen husus, doğal anlamda birden fazla hareket bulunsa dahi, bu hareketlerin, hukuki nedenlerden dolayı değerlendirmede birlik oluşturması suretiyle tek hareket olarak kabulüdür. Diğer bir anlatımla, doğal anlamda fiilin tek olduğu her hâlde hukuki anlamda da fiilin tek olduğu söylenebilirse de, doğal anlamda fiilin çok olduğu her hâlde hukuki anlamda da fiilin çok olduğu her zaman söylenemeyecektir. Bazen bir hareketler kümesi, hukuki açıdan tek bir fiil olarak kabul edilecektir. Bu hâlde suç tipinin birden fazla hareketle ihlal edilebilir olması hareketin hukuken tekliğini etkilemeyecek, doğal hareketler hukuken tek kabul edilecektir. Fikri içtimada da, fiil ya da hareketin tekliği, doğal anlamda değil hukuki anlamda tek olmayı ifade etmektedir. Bir kısım suçların işlenmesi sırasında doğal olarak birden fazla hareket yapılmakta ise de, ortaya konulan bu davranışlar suçun kanuni tanımında yer alan hukuksal anlamdaki “tek bir fiili” oluşturmaktadır. Nitekim öğretide de benzer nitelikte görüşler ileri sürülmüştür (... , Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 9. Bası, ..., 2016, s. 492 vd; ..., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayımcılık, 3. Bası, ..., 2013, s. 462 vd; ....-... ..., Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi, 7. Bası, ..., 2013, s. 653 vd.).
5237 sayılı TCK’nın genel hükümleri arasında yer alan fikri içtima kuralları, şartlarının bulunması hâlinde kural olarak her suç için uygulanabilir ise de, kanun koyucunun açıkça istisna öngördüğü hâllerde bu kuralın uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Nitekim TCK'nın 212. maddesinde, sahte resmî veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması hâlinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunacağı belirtilerek açıkça fikri içtima hükümlerinin uygulanması engellenmiştir.
Bu anlatımlara göre, farklı neviden fikri içtimanın şartları, hareket ya da fiilin hukuki anlamda tek olması, tek fiille birden fazla farklı suçun işlenmiş olması, işlenen suçlarla ilgili kanunda açıkça fikri içtima hükümlerinin uygulanmasının engellenmemiş olması şeklinde belirlenebilecektir.
Görüldüğü gibi, kanuni istisnalar dışında, hukuki anlamda tek bir fiille birden fazla farklı suçun işlenmesi hâlinde, bu suçlardan en ağır cezayı gerektirenin cezasına hükmolunması kanun gereğidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama fiilleri kapsamı dışında kalsa bile umuma mahsus veya umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kastıyla oynanmasa dahi 1072 sayılı Kanun'un 1. maddesi kapsamında olan oyun alet veya makineleri ile benzerlerinin bulundurulması veya çalıştırılması ya da bu alet veya makinelerin yurda sokulması veya imal edilmesi hâlinde failin aynı Kanun'un 2. maddesi uyarınca cezalandırılmasının gerektiği, söz konusu seçimlik hareketlerden birisinin gerçekleşmesi anında suçun tamamlandığı, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçunun ise birden fazla hareketli bir suç olduğu, diğer bir ifade ile bu suçun oluşabilmesi için failin kumar oynanması amacıyla hem yer hem de imkân sağlamasının gerektiği, bahse konu oyun alet veya makinelerini kumar oynanması için çalıştıran veya bulunduran failin eyleminin TCK'nın 228. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 'imkân sağlama' kapsamında olduğu kabul edilebilirse de bu eylemin aynı zamanda 'yer sağlama' olarak nitelendirilemeyeceği hususları birlikte gözetildiğinde, inceleme konusu her iki suçun unsuru olan fiillerin birbirinden bağımsız ve ayrı fiiller olduğu, bu nedenle de umuma mahsus veya umuma açık yerlerde 1072 sayılı Kanun’un 1. maddesi kapsamında yer alan oyun alet veya makineleri ile kumar oynatılması hâlinde, kumar oynanması için aynı zamanda yer sağlayan failin gerçek içtima hükümleri uyarınca her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmasının gerektiği,
Diğer taraftan ... Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2015 tarihli ve 3458-2763 sayılı iddianamesinde suç adının 'Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama', sevk maddelerinin TCK'nın 228/1, 53/1 ve 54/1. olarak gösterildiği, anlatım kısmının ise 'Olay günü gecesi Emniyete yapılan bir ihbarda ... Mahallesi, ... Sokak, No: 1/B sayılı isimsiz ... yerinde kumar oynandığının ihbar edilmesi üzerine ihbarın doğruluğunun tespiti bakımından görevlilerce söz konusu yere gidildiğinde ... yerinde bulunan tutanakta isimleri yazan kişilerin tombala tabir edilen kumar oynunu oynadıklarının tespit edildiği, ayrıca bu ... yerinin yukarıda açık kimliği yazılı şüpheli tarafından işletildiğinin anlaşıldığı,
Şüpheli alınan savunmasında olay günü gecesi kumar oynattığı sırada görevli polislerin gelerek tutanak tuttuklarını beyan ettiği,
Dosya arasında bulunan 22.01.2015 tarihli tutanak içeriği, şüphelinin ikrarı birlikte değerlendirildiğinde şüpheliye isnat edilen suçu işlediğine dair hakkında kamu davasının açılmasını haklı gösterir yeterli şüphe oluşturduğundan şüphelinin üzerine atılı suçtan yargılamasının yapılarak yukarıdaki sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi' şeklinde olduğu; bu anlamda bahse konu ... yerinde 1072 sayılı Kanun’un 1. maddesi kapsamında yer alan oyun alet veya makinelerinin bulundurulduğu, çalıştırıldığı ya da bu alet veya makinelerin yurda sokulduğu veya imal edildiği şeklinde bir anlatıma yer verilmediği, iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylemin kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçu olduğu anlaşıldığından sanık hakkında 1072 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan açılmış bir kamu davasının bulunmadığı,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, uygulamanın denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 26.02.2020 tarihli ve 26277-10546 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.