Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2018/4813 E. , 2021/828 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/4813
Karar No : 2021/828
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, oğlu ...'ın Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükmen tutuklu iken 19/09/2008 tarihinde aynı koğuşta kalan diğer hükümlüler tarafından dövüldüğü, olaydan sonra rahatsızlandığı halde hastaneye götürülmediği, cezaevi personeli tarafından gerekli müdahalede bulunulmadığı, oğlunun rahatsızlığının artması üzerine götürüldüğü hastanede 24/09/2008 tarihinde vefat ettiği, meydana gelen olayda davalı idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık olarak 100.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 14/10/2014 tarih ve E:2010/10467, K:2014/5767 sayılı kararına uyulmak suretiyle verilen ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; davacının oğlu 1994 doğumlu ...'ın ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:.. sayılı kararıyla bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu çocuk koğuşunda hükmen tutuklu olarak bulunmakta iken, 18/09/2008 tarihinde aynı koğuşta kalan diğer tutuklu ve hükümlüler tarafından dövülmesi nedeniyle kaldırıldığı hastanede vefat etmesi üzerine davacı tarafından yapılan suç duyurusu sonucunda yapılan yargılamalar neticesinde ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı ile Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda görev yapan infaz koruma memurlarının meydana gelen kavgadan sonra davacı yakınının kendinde olmadığını gördükleri halde hastaneye sevk etmekte gecikme gösterdikleri, davacının yakının durumunun kötü olduğunun söylenmesine karşın ilgilenmekte ihmal gösterdikleri gerekçesiyle görevi ihmal suçundan; davacı yakınının dövüldüğünü ve baygınlık geçirdiğini görüp öğrendikleri halde tutanak tutmayıp durumu idareye bildirmemeleri nedeniyle suçu bildirmeme suçundan dolayı cezalandırılmalarına karar verildiği, ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile aynı koğuşta kalan ... ve ...'in çocuğa karşı kasten öldürme suçundan dolayı mahkumiyetlerine karar verildiği, söz konusu mahkeme kararlarının onanarak kesinleştiği, cezaevinin iç güvenliğini sağlamakla görevli olan davalı idarenin, denetim, gözetim ve sorumluluğunda bulunan cezaevinde her tutuklu ve hükümlünün Anayasa ile güvence altına alınmış yaşama hakkını korumak ve mevzuatta öngörülen gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu, davacının çocuğunun aynı koğuşta kalan kişilerce bir önceki günden başlamak üzere ve 18/09/2008 tarihinde birden çok kez öldüresiye darp edilmesinde idare görevlilerince fark edilmemesi, haber verildikten sonra da gerekli tedbirlerinin alınmaması, darp edildiği ve baygınlık geçirdiği halde hastaneye sevkinin sağlanmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu süreci engelleyebilecek önlemleri almayan davalı idarenin, sözkonusu cezaevinde gözetimi ve denetimi altında bulunan hükümlülerin, tutukluların yaşama hakkının korunması konusundaki kamu hizmetinin kurulmasında ve hizmetin işleyişinde yeterli önlemi alamayarak olayın meydana gelmesinde hizmet kusurunun bulunduğu, oluşan zararın tazmin edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan 86.164,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının 17/08/2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine; dava konusu olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderilmesi için olayın oluş şekli, zararın niteliği ve davacının müteveffaya yakınlık derecesi dikkate alındığında davacının manevi tazminat isteminin kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 17/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda maddi tazminatın eksik hesaplandığı; davalı idare tarafından olayda idarelerinin sorumluluğunun bulunmadığı, olayın faillerinin cezalandırılmasına karar verildiği, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların oluşmadığı ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanmasına, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının, Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü olarak bulunan oğlu ..., 19/09/2008 tarihinde aynı koğuşta kalan diğer hükümlüler tarafından dövülerek yaralanması sonucu sevk edildiği Kahramanmaraş Devlet Hastanesinde 24/09/2008 tarihinde vefat etmiştir.
Davacı tarafından olayın meydana gelmesinde davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun davalı idarece 16/09/2009 tarihli işlem ile reddedilmesi üzerine, meydana geldiği iddia edilen zararların tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kuramlardan birisi hizmet kusurudur. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Diğer taraftan, idarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarla hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
Anayasa'nın 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, 56. maddesinde de Devletin, herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 2. maddesinde, herkesin yaşam hakkının yasanın koruması altında olduğu belirtilmekle, yaşam hakkının korunması devletlere bir yükümlülük olarak öngörülmüştür.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 3., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2., Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 6. ve Anayasamızın 17. maddesinde belirtildiği üzere; “her insanın doğuştan gelen yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın yasalarla korunmasının gerektiği”, insan hakları içinde değer sırası bakımından ilk sırada yer alan ve en temel insan hakkı olarak kabul edilen yaşama hakkının diğer tüm hakların varlık sebebi olduğu ve bu hakların kullanımının yaşama hakkına bağlı olduğu, bu bakımdan bu hakkın kullanımı için devletin yalnızca insan yaşamına saygı gösterme anlamında negatif bir yükümlülük altında olmadığı, aynı zamanda insan yaşamını etkin olarak korumak için gerekli adımları atmak, bu kapsamda bireyleri diğer kişilerin yaşamsal tehlike yaratan eylemlerinden korumak için uygun önlemleri almak, yaşama kasteden eylemleri caydırıcı ve etkin şekilde cezalandırmak için kanunlarında gerekli yaptırımlara yer vermek, bu hükümlerin ihlal edilmesini önlemeye ve cezalandırmaya yönelik ceza kovuşturmasını etkili şekilde organize etmek için gerekli tedbirleri almak gibi pozitif yükümlülüklerinin de olduğu kabul edilmektedir.
Devletin denetimi ve gözetimi altında bulunan hükümlü ve tutuklular ile gözaltında bulunan kişiler bakımından yaşama hakkının daha özel bir öneme sahip olduğu, bu kişilerin yaşama hakkı yönünden daha etkin bir şekilde korunmalarının gerektiği açıktır.
Tutuklu yada hükümlünün çocuk olması halinde ise, bu kişilerin korunmaya muhtaç oldukları da göz önünde bulundurulduğunda, devletin bu kişilere yönelik koruma, gözetme ve denetim yükümlülüğün kapsamının genişleyeceği tabiidir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararının, hizmet kusuru saptamasına ilişkin kısmının incelenmesi;
Meydana gelen olayda, cezaevinde yönetim ve güvenliği sağlamakla görevli personelin, cezaevinde yaşanan kavga olayından başlayarak, olay sonrası da dahil olmak üzere gerek cezaevinin yönetimi, gerekse hükümlü ve tutukluların can güvenliğinin sağlanması, sağlık hizmetine ihtiyaç duyulması halinde bu hizmete erişimin gecikmeksizin yerine getirilmesi noktasında görevlerinin gereklerini yerine getirmekte ihmallerinin bulunduğu anlaşıldığından, ortaya çıkan zarardan davalı idarenin hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumlu olduğu açıktır.
İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin incelenmesi;
Davalı İdare tarafından, anılan Mahkeme kararının manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu mahkeme kararının, manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmında, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davalı idarenin bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminata ilişkin temyiz istemlerinin incelenmesi;
Bilindiği gibi, destekten yoksun kalma tazminatı, desteğini kaybeden kimseye, diğer bir ifadeyle ölen kimsenin yakınlarına, ölüm olayından önceki sosyal ve ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir miktar para ödenmesini ifade etmektedir.
Destekten yoksun kalma tazminatının şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermek zorundadır. Maddi tazminatın amacı, zarar verici olay meydana gelmeseydi; zarar gören, malvarlığı açısından hangi durumda bulunacak idiyse, o durumun yeniden kurulması olup; zarar, eğer destek ölmeseydi, destekten yoksun kalanın gelecekte faydalanacağı yardımı tespit etmek amacıyla belirlenir. Burada karşılanması gereken gerçek zarar, desteğin davacıya sağlayacağı yardımların toplamıdır.
Mahkemece hükme esas alınan 10/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporu, hesaplama yöntemi bakımından hükme esas alınabilecek nitelikte olmayıp, İdare Mahkemesince, zarar miktarının tespiti amacıyla aşağıda yer verilen hususlara göre bilirkişi ek raporu alınması gerekmektedir.
Öncelikle, söz konusu raporda bakiye ömür belirlenmesinde PMF 1931 Hayat Tablosunun esas alındığı görülmektedir.
Destekten yoksun kalma zararı, özü itibarıyla varsayımsal verilere dayanılarak hesaplanmakta ise de; bilirkişi raporunun ilgililerin gerçek maddi zararlarını göstermesi için raporda gerçeğe en yakın ve güncel verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle, tazminat hesabına esas bakiye ömrün belirlenmesinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun esas alınması gerekir.
Bununla birlikte, söz konusu bilirkişi raporunda, desteğin (ölenin) cezaevinden 18 yaşından önce tahliye olacağı bu nedenle ölenin (desteğin) muhtemel tutukluluk süresinin mahsubuna mahal bulunmadığı belirtilerek, ölenin 18 yaşından itibaren gelir elde etmeye başlayacağı kabul edilerek zararın hesaplandığı görülmektedir.
Olayda davacı yakınının, ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece kişinin bihakkın tahliyesinin gerçekleşeceği tarihin araştırılması, hesaplamanın bu tarih dikkate alınarak yeniden yapılması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
İdare Mahkemesi kararının nisbi karar harcına ilişkin kısmının incelenmesi;
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 11. maddesinde, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanunun, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Aktarılan Kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç ve posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, tümüyle haksız çıkan tarafa, başka bir deyişle davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, İdare Mahkemesince, davalı idarenin yargı harçlarından muaf olduğu gerekçesiyle davalı idare aleyhine nispi karar harcına hükmedilmesine mahal olmadığı yönünde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların maddi tazminata ilişkin temyiz istemlerinin kabulü ile ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının maddi tazminata ve yargılama giderlerinin nispi karar harcına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
2. Davalı idarenin manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.