4. Ceza Dairesi 2017/18646 E. , 2017/24047 K.
Cinsel taciz ve şantaj suçlarından sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105/1-1. fıkra, 107/1-1.fıkra, 62/1 ve 52/2 . maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para, 80,00 Türk lirası adli para ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2016 tarihli ve 2016/256 esas, 2016/478 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 03/07/2017 gün ve 94660652-105-07-2381-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/07/2017 gün ve 2017/43316 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın cezalandırılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememiş olduğu ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de,
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 15/03/2016 tarihli ve 2016/12474 soruşturma, 2016/6226 esas ve 2016/5423 sayılı iddianamesi ile sanık ve müştekinin komşu olduğu, müştekinin eşinden ayrılma aşamasında olduğu ve eşya almak istediği, şüphelinin de müştekiye bu hususta yardımcı olarak kredi kartını kullanmasına müsaade ettiği, müştekinin bunun karşılığında şüpheliye alışveriş tutarı kadar senet verdiği, müştekinin bir süre sonra alışveriş tutarını geri ödediği, olay tarihinde şüphelinin müştekinin evine geldiği, müştekinin borcun ödenmesi nedeni ile senetleri geri istemesi üzerine, şüphelinin müştekiye karşı “ben sana neden iyilik yapayım, bu iyiliğin karşılığını almak istiyorum, seninle olmak istiyorum, seninle yatmak istiyorum, ben sana bir yıldır aşığım, bana karşılık vermezsen bu senetleri mahkemeye vereceğim, bunu senden misli ile geri alacağım” şeklinde sözler söylemek sureti ile 5237 sayılı Kanun’un 105 ve 107. maddelerinde tanımlanan cinsel taciz ve şantaj suçlarını işlediği belirtilerek mezkur maddeler uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, müştekinin aşamalarıdaki tutarlı beyanları, tanıklar Aycan Demirel ve Nesrin Kaya’nın müştekinin beyanlarını destekler nitelikteki yeminli ve görgüye dayalı anlatımları karşısında, sanığın üzerine atılı suçları işlediği yönündeki mahkemenin kabulünde ve sanığın sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Olay
Cinsel taciz ve şantaj suçlarından sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105/1-1. fıkra, 107/1-1.fıkra, 62/1 ve 52/2 . maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para, 80,00 Türk lirası adli para ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair
Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2016 tarihli ve 2016/256 esas, 2016/478 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayılı kararının, 'Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın cezalandırılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememiş olduğu ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 15/03/2016 tarihli ve 2016/12474 soruşturma, 2016/6226 esas ve 2016/5423 sayılı iddianamesi ile sanık ve müştekinin komşu olduğu, müştekinin eşinden ayrılma aşamasında olduğu ve eşya almak istediği, şüphelinin de müştekiye bu hususta yardımcı olarak kredi kartını kullanmasına müsaade ettiği, müştekinin bunun karşılığında şüpheliye alışveriş tutarı kadar senet verdiği, müştekinin bir süre sonra alışveriş tutarını geri ödediği, olay tarihinde şüphelinin müştekinin evine geldiği, müştekinin borcun ödenmesi nedeni ile senetleri geri istemesi üzerine, şüphelinin müştekiye karşı “ben sana neden iyilik yapayım, bu iyiliğin karşılığını almak istiyorum, seninle olmak istiyorum, seninle yatmak istiyorum, ben sana bir yıldır aşığım, bana karşılık vermezsen bu senetleri mahkemeye vereceğim, bunu senden misli ile geri alacağım” şeklinde sözler söylemek sureti ile 5237 sayılı Kanun’un 105 ve 107. maddelerinde tanımlanan cinsel taciz ve şantaj suçlarını işlediği belirtilerek mezkur maddeler uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, müştekinin aşamalarıdaki tutarlı beyanları, tanıklar ... ve ...’nın müştekinin beyanlarını destekler nitelikteki yeminli ve görgüye dayalı anlatımları karşısında, sanığın üzerine atılı suçları işlediği yönündeki mahkemenin kabulünde ve sanığın sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği' gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Cinsel taciz ve şantaj suçlarından sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105/1-1. fıkra, 107/1-1.fıkra, 62/1 ve 52/2 . maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para, 80,00 Türk lirası adli para ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2016 tarihli ve 2016/256 esas, 2016/478 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup 'İtiraz olunabilecek kararlar' başlıklı 267. maddesinde; 'Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir' şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
CMK.nın 217/2. maddesi gereğince sanığa yüklenen suçun, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delille ispatının mümkün olduğu ceza yargılamasında, bir delilin reddedilmesi için CMK.nın 206/2. maddesinde sayılan durumların dışında delilin, akla, mantığa, bilimsel verilere, fizik kurallarına, herkesce bilinen somut duruma, hayatın olağan akışı içinde gündelik yaşamdan edinilen karine niteliğindeki bilgilere aykırı olması ya da tanığın yalan söylediğinin ortaya çıkması gibi reddi için haklı, makul ve kabul edilebilir hukuki gerekçelerin gösterilmesi zorunludur.
Tanıklık yapan farklı kişilerin, geçmişte yaşadıkları aynı olaya ilişkin anlatımlarının bire bir aynı olması beklenemez. Ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenen tanıkların anlatımları arasında yargılama açısından önemli olan konularda, uzlaştırılması mümkün olmayan çok büyük farklılıklar ya da çelişkiler olması halinde, yüzleştirilmeleri yoluyla çelişki giderilmeye çalışılır. Tanığın, duruşmada sözlü olarak aktaracağı bilgilerde, araya zamanın girmesi nedeniyle unutma, hatırlayamama, daha önceden alınan ifadelerini aynen aktaramama gibi durumlarla karşılaşılması mümkün olduğundan CMK’nın 212/2. maddesi, tanığın önceki beyanlarının, duruşmada ifadesinin alınmasından sonra okunmasını, bu şekilde farklılıkların giderilmesini amaçlamaktadır. Tanığın, aşama anlatımları arasında, araya zamanın girmesi ve dilin işlevsel niteliği nedeniyle ihmal edilebilir farklılıklar bulunması doğaldır.
Tanıkların, davanın taraflarından biri ile akrabalık bağının, işçi-işveren ilişkisinin ya da benzer bir yakınlığın olması, anlatımlarının reddedilmesinin tek haklı ve yasal gerekçesi olamaz.
İncelenen dosyada;
... vekili tarafından katılan hakkında, yedi adet 360 TL'lik, bir adet 3300 TL'lik senede ilişkin olarak toplam faiziyle birlikte 5910.07 TL için icra takibine başlandığı, 05.02.2016 tarihinde ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin katılana 15.02.2016 tarihinde bizzat tebliğ edildiği,
Katılan ...'ın sanık hakkında 22.02.2016 tarihinde, ödediği senetleri vermediğinden ve hakkında icra takibi yaptığından bahisle şikayetçi olduğu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/12407 soruşturma sayılı dosyası üzerinden bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı sanık hakkında 01.04.2016 tarihinde delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
02.04.2016 tarihinde ... vekilinin, katılan Ayşe Pekacar hakkında iftira suçundan şikayetçi olduğu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/27069 soruşturma sayılı dosyası üzerinden 02.04.2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve itirazı reddine karar verilmesi suretiyle 31.05.2016 tarihinde kesinleştiği,
Katılan Ayşe Pekacar'ın sanık hakkında, 22.02.2016 tarihinde şantaj ve cinsel taciz suçlarından şikayette bulunduğu, bu şikayetin Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/12474 soruşturma sırasına kaydedildiği ve sanık hakkında, katılanın komşusu olduğu ve katılanın eşinden ayrılma aşamasında olduğu ve eşya almak istediği, sanığın da bu hususta kendisine yardımcı olabileceğini, kredi kartını kullanabileceğini ve daha sonra kendisine ödeme yapabileceğini söylediği ve katılanın da kabul ettiği ve sanığın kredi kartı ile eşya aldığı ve sanığa senet verdiği, katılanın senetleri ödediği, sanığın olay tarindekatlanın evine geldiği, bu esnada katılanın kendisinden senetleri istediğinde sanığın katılana 'ben sana neden iyilik yapayım, bu iyiliğin karşılığını almak istiyorum, seninle olmak istiyorum, seninle yatmak istiyorum, ben sana bir yıldır aşığım, bana karşılık vermezsen bu senetleri mahkemeye vereceğim, bunu senden misli ile geri alacağım' şeklinde sözler sarf ettiğinden bahisle TCK'nun 105/1-1. fıkra, 53/1, 107, 53/1 uyarınca cezalandırılması için kamu davası açıldığı,
Açılan bu dava neticesinde; sanığın cinsel taciz ve şantaj suçlarından cezalandırılmasına, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu karara sanık müdafiinin itirazı üzerine mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayılı kararıyla; 'dosya kapsamına göre; tanıklardan birinin katılanın kızı, diğerinin arkadaşı olmasına, tanıkların olayın olduğunu iddia ettikleri anda balkonda olduklarını beyan etmiş olmalarına, bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle sanık hakkında takipsizlik kararı verilmiş olmasına, katılan hakkında da iftira suçundan takipsizlik kararı verilmiş olmasına ve katılanın sanığa olan borcunu ödediğine ilişkin verdiği miktarların çelişkili olmasına göre; sanığın tanıklarının bulunduğu iddia edilen ortamda onların duyacağı şekilde bağırarak iddia edilen sözleri söylemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gözetilerek; sanığın yüklenen suçları işlediği hususunda aralarında husumet bulunan ve borcu ödemek istemeyen katılanın soyut iddiası ve katılanın akrabası olan tanıkların hayatın olağan akışına uygun olmayan beyanları dışında, sanığın cezalandırılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememiş olması, sanığın CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerekirken sanığın mahkumiyetine ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu' biçimindeki gerekçeyle itirazın kabulüne Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2016 tarih, 2016/256 Esas, 2016/478 Karar sayılı, sanık ... hakkında cinsel taciz, şantaj suçlarından verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Katılanın aşamalardaki tutarlı beyanları, tanıklar ... ve ....’nın katılanın beyanlarını destekler nitelikteki ve yeminli, kendi içerisinde ve birbiriyle uyumlu görgüye dayalı anlatımları karşısında, sanığın üzerine atılı suçları işlediği yönündeki mahkemenin kabulünde ve sanığın sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2016 tarihli ve 2016/256 esas, 2016/478 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddi yerine, kabulüne ilişkin mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden mercii Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2017 tarihli ve 2017/111 değişik iş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 03/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.