(Kapatılan)3. Ceza Dairesi 2020/1345 E. , 2020/18041 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık ... hakkında tanzim olunan iddianame içeriği ve dosya kapsamında mevcut Jandarma Genel Komutanlığınca tanzim olunan 11.08.2014 tarihli kriminal inceleme raporuna göre, sanığın kolluk güçlerince yakalandığı sırada üzerinde yapılan aramada ele geçirilen sustalı bıçağın, “6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz olduğu” ve mezkur iddianamenin anlatım kısmında bu hususa yer verildiği anlaşılmakla, sanığa, 6136 sayılı Kanun’un 15/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınarak, bahse konu suç yönünden bir hüküm kurulmamış ise de, mahkemece bu hususta zamanaşımı süresince her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
1) Sanıklar ... ve ... haklarında, katılan ...’a karşı “Tehdit” suçlarından verilen “Beraat” kararlarına yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye göre katılan ile o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
2) Sanık ... hakkında “6136 sayılı Kanun’a Muhalefet” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında kasti suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak uygulanmasına karar verilen hak yoksunlukları yönünden, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
3) Sanık ... hakkında “6136 sayılı Kanun’a Muhalefet” suçundan verilen “Beraat” kararına karşı o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Sanığın suçta kullandığı ve Jandarma Genel Komutanlığınca tanzim olunan 11.08.2014 tarihli kriminal inceleme raporuna göre “6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz olduğu” anlaşılan tabancanın her ne kadar sanık ...’ya ait olup sanık ... tarafından sanık ...’ya verildiği sabit olsa da sanık ...’nın, yargılama konusu suçları işerken bu silahı kullandığı ve olay yerinden elinde bu silah bulunduğu halde kaçarak ayrıldığı anlaşılmakla, sanığın sabit olan suçtan, 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi gereği cezalandırılması yerine, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,
4) Sanık ... hakkında, müşteki ...’a karşı “Kasten Yaralama” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Tanık beyanlarına göre sanığın elindeki tabanca ile müşteki Bülent, katılan ... ve tanıkların bulunduğu banka doğru elindeki tabanca ile koşarak ateş ettiği sırada müşteki Bülent’in yaralandığı, olası kastın tespitinde tek kriterin mağdur ile fail arasında bir husumetin bulunmaması hususunun olmadığı, sanığın, bir topluluğun üzerine doğru ateş ederek gelmesi durumunda, o grupta bulunan kişinin yaralanması halinde eylemin olası kast olarak değil doğrudan kast olarak kabulünün gerekeceği anlaşılmakla, sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nin 21/2. maddesi gereği (½) oranında indirim uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini,
b) Sanığın eylemi neticesinde müştekide meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 30/11/2015 tarihli raporda, “Yaralanmasının duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olmadığı” şeklinde görüş belirtilmiş ise de Adli Tıp kriterleri ve Dairemizin yerleşik ve süreklilik gösteren uygulamalarında kabul edildiği üzere “duyu ya da organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya kaybı” yönünde görüş içeren raporların, suç tarihinin üzerinden en az 18 ay geçtikten sonra alınması gerektiği, bu itibarla söz konusu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, müştekinin, tüm tedavi evrakları, film ve grafileri ile geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da kaybı hususunu da içerir, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirtilen tüm kriterleri kapsayan nihai rapor temini ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz rapora istinaden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
c) Anayasa Mahkemesinin, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ... müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış haklarının dikkate alınmasına,
5) Sanık ... hakkında, katılan ...’a karşı “Kasten Yaralama” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Oluş, iddia ve dosya kapsamına göre sanığın, katılan ...’ın eski eşi olan ... ile birlikte olduğu, olay günü aynı mesire alanında karşılaştıkları, sanığın, tanık beyanlarına göre katılan tarafından kendisine yöneltilmiş herhangi bir eylem bulunmaksızın, sanık ... tarafından kendisine temin edilen tabanca ile ateş ederek katılanın da aralarında bulunduğu grubun üzerine ateş ederek koştuğu, müşteki Bülent’in yaralanmasının akabinde katılan ...'ın kalabalığın içerisine doğru kaçmaya başladığı, sanığın, katılanın peşinden giderek bir el ateş ettiği ve katılanı ayağından vurduğu, yere düşen katılanın yanına yaklaşarak, yaklaşık bir buçuk metre mesafeden bir el daha ateş ederek sağ bacağından yaraladığı, akabinde bir kısım tanık beyanına göre, “Senin kafana sıkayım mı?” diyerek katılanın kafasını hedef alarak bir el daha ateş ettiği, ancak katılanın bacağını katlayarak göğsüne doğru çekmesi nedeniyle sol bacağından yaralandığı, daha sonra kalabalığın üzerlerine doğru gelmesi ve kendilerine taş atmaları nedeniyle sanık ... ile birlikte araçlarına binerek olay yerinden kaçtıkları olayda, kullanılan aracın elverişliliği, darbe sayısı, atış mesafesi, şiddeti ve hedef alınan bölgeler dikkate alındığında, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu ve bu nedenle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması gerektiği düşünülmeksizin suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “kasten yaralama” suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
b) Sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 30/10/2014 tarihli raporda, “Yaralanmasının duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olduğu” şeklinde görüş belirtilmiş ise de Adli Tıp kriterleri ve Dairemizin yerleşik ve süreklilik gösteren uygulamalarında kabul edildiği üzere “duyu ya da organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya kaybı” yönünde görüş içeren raporların, suç tarihinin üzerinden en az 18 ay geçtikten sonra alınması gerektiği, bu itibarla söz konusu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, müştekinin, tüm tedavi evrakları, film ve grafileri ile geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da kaybı hususunu da içerir, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirtilen tüm kriterleri kapsayan nihai rapor temini ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz rapora istinaden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
c) Anayasa Mahkemesinin, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ... müdafii, katılan ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince istem gibi BOZULMASINA,
6) Sanık ... hakkında, sanık ...’in katılan ...’a karşı işlediği “Kasten Yaralama” suçuna “yardım etme” eyleminden kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Oluş, iddia ve dosya kapsamına göre sanık ...’nın, katılan ...’ın eski eşi olduğu ve olay tarihinde sanık ... ile birlikte oldkları, olay günü aynı mesire alanında karşılaştıkları, tanık beyanları ve sanık ...’nın kendi beyanına göre kendisine ait olan tabancayı sanık ...’ya verdiği, sanık ...’nın bu tabanca ile ateş ederek katılanın da aralarında bulunduğu grubun üzerine doğru koştuğu sırada sanık ...’nın “vur şunları, öldür hepsini” demek suretiyle sanık Savcı’yı yargılama konusu eyleme azmettirdiği, sanık ...’nın, ateş ederek üzerlerine doğru koştuğu grupta bulunan müşteki Bülent’in yaralandığı, akabinde katılan ...'ın kalabalığın içerisine doğru kaçmaya başladığı, sanığın, katılanın peşinden giderek bir el ateş ettiği ve katılanı ayağından vurduğu, yere düşen katılanın yanına yaklaşarak, yaklaşık bir buçuk metre mesafeden bir el daha ateş ederek sağ bacağından yaraladığı, akabinde bir kısım tanık beyanına göre, “Senin kafana sıkayım mı?” diyerek katılanın kafasını hedef alarak bir el daha ateş ettiği, ancak katılanın bacağını katlayarak göğsüne doğru çekmesi nedeniyle sol bacağından yaralandığı, daha sonra kalabalığın üzerlerine doğru gelmesi ve kendilerine taş atmaları nedeniyle sanık ... ile birlikte araçlarına binerek olay yerinden kaçtıkları olayda, kullanılan aracın elverişliliği, darbe sayısı, atış mesafesi, şiddeti ve hedef alınan bölgeler dikkate alındığında, sanık ...’nın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu ve sanık ...’nın eyleminin yardım eden sıfatından öte kasten öldürmeye teşebbüs suçuna azmettirme olduğu gözetilerek cezalandırılması yerine suç niteliğinde ve iştirak iradesinin tespitinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “kasten yaralama” suçuna “yardım eden” sıfatıyla cezalandırılmasına karar verilmesi,
b) Sanığın azmettirmesi neticesinde sanık ...’nın eylemi sonucunda katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 30/10/2014 tarihli raporda, “Yaralanmasının duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olduğu” şeklinde görüş belirtilmiş ise de Adli Tıp kriterleri ve Dairemizin yerleşik ve süreklilik gösteren uygulamalarında kabul edildiği üzere “duyu ya da organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya kaybı” yönünde görüş içeren raporların, suç tarihinin üzerinden en az 18 ay geçtikten sonra alınması gerektiği, bu itibarla söz konusu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, müştekinin, tüm tedavi evrakları, film ve grafileri ile geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da kaybı hususunu da içerir, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirtilen tüm kriterleri kapsayan nihai rapor temini ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz rapora istinaden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule ve uygulamaya göre de;
c) Sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nin 39/1. maddesinin uygulama maddesi olarak gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 232/6. maddesine aykırı davranılması,
d) Anayasa Mahkemesinin, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar
sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ... müdafii, katılan ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince istem gibi olarak BOZULMASINA, 03/12/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.