12. Ceza Dairesi 2017/10647 E. , 2020/1085 K.
İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : Sanık ... hakkında TCK'nın 85/1, 22/3, 62. ve TCK’nın
106/2-a, 43/2, 62, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet,
Sanık ... hakkında TCK’nın 85/1,22/3,62 ve TCK’nın 86/2, 62 ile CMK’nın 231. maddesi gereğince mahkumiyet
Temyiz Edenler : Katılan sanıklar müdafiileri ile mahalli Cumhuriyet savcısı
Taksirle öldürme ve tehdit suçundan katılan sanık ...’in, taksirle öldürme suçundan katılan sanık ...’ın mahkumiyetine ve yine kasten yaralama suçundan katılan sanık ... hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler, katılan sanıklar müdafileri ile mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan sanık ... müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
(I)Katılan Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik karara ilişkin temyiz talebinin incelenmesine;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının CMK'nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, katılan sanık müdafinin anılan karara karşı itiraz yoluna başvurması üzerine itirazın reddine karar verilerek kararın kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, bu aşamada dairemizce incelenecek bir hüküm bulunmadığından dosyanın isteme uygun olarak incelenmeksizin mahalline iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE;
(II)Katılan sanık ... hakkında taksirle öldürme suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan sanık müdafinin sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
(III)Katılan sanık ... hakkında tehdit ve taksirle öldürme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan sanık müdafinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Somut olay açısından sanığın eyleminin meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenerek tartışılması gerekmektedir.
Meşru savunma, 5237 sayılı TCK'nın birinci kitabının, ikinci kısmının, 'Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler' başlıklı ikinci bölümünde, 25. maddenin 1. fıkrasında; 'Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez' şeklinde bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, meşru savunmanın kabulü için saldırının 'korunmaya değer nitelikteki herhangi bir hakka yönelmiş olması' yeterli görülmüştür.
Öğretide; 'Bir kimsenin, kendisini veya başkasını hedef alan bir tecavüz, saldırı karşısında, savunma amacına matuf olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanması' (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Adalet Bakanlığı Yayınları, 3. Bası, Ankara, 2006, s. 364.); 'Bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği zorunlu tepki' (Kayıhan İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, İstanbul, 2014, s. 307.); 'Kişilerin saldırıya karşı verdikleri kendini veya diğer bir insanı koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal tepkinin hukuken meşru görülmesi' (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2014, s. 697.) şeklinde, 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında 'Bir kimsenin ağır ve haksız bir tecavüzü kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak amacı ile gösterdiği zorunlu tepki' olarak tanımlanan meşru savunma; bir kimsenin, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakkı hedef alan, gerçekleşen ya da gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, saldırı ile eşzamanlı olarak hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde, kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak mecburiyetiyle saldırıda bulunan kişiye karşı işlediği ve hukuk düzenince meşru kabul edilen fiillerdir.
Gerek öğretide, gerekse yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK'nın 25/1. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1-Saldırıya ilişkin şartlar:
a)Bir saldırı bulunmalıdır.
b)Bu saldırı haksız olmalıdır.
c)Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
d)Saldırı ile savunma eş zamanlı bulunmalıdır.
2-Savunmaya ilişkin şartlar:
a)Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
b)Savunma saldırana karşı olmalıdır.
c)Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, 'sınırın aşılması' söz konusu olabilmektedir.
Sınırın aşılması, 5237 sayılı TCK’nın 27. maddesinde;
'(1)Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yer alan cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
(2)Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez' şeklinde düzenlenmiştir.
Hukuka uygunluk nedeninin bulunması, eylemin suç olmasını engelleyeceğinden, fail hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi uyarınca beraat kararı verilecektir. Buna karşın, 'sınırın aşılması' bir hukuka uygunluk nedeni olmayıp TCK’nın 27. maddenin 1. fıkrasındaki durum itibarıyla kusurluluğu azaltan, 27. maddenin 2. fıkrasındaki durum itibarıyla da kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerden bir tanesidir. Başka bir deyişle, hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde 'beraat' kararı değil, anılan maddenin 1. fıkrasına göre indirimli ceza veya 2. fıkrasına göre CMK’nın 223. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi gözetilerek 'ceza verilmesine yer olmadığı' kararı verilecektir.
TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrasında, fail bir hukuka uygunluk nedeninin sınırını aşmakta ise de, bunu bilerek ve isteyerek yani kasten yapmamaktadır. Ancak, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılabiliyorsa, fail sınırı kast olmaksızın aşmış olması dolayısıyla taksirinden sorumlu tutulmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 27. maddesinin 2. fıkrasında, hukuka uygunluk nedenlerinden sadece meşru savunma için sınırın aşılmasına ilişkin özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre bu hükmün uygulanabilmesi için;
1-Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması,
2-Saldırıya ilişkin şartların var olması,
3-Savunmaya ilişkin şartlardan 'ölçülülük ya da orantılılık' şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,
4-Sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların birlikte gerçekleşmesi hâlinde, meşru savunmada sınırı aşan faile CMK’nın 223/3-c maddesi uyarınca ceza verilmeyecektir. Bu durumda, kişinin, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü heyecan, korku veya telaş dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru savunmada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilir. Dolayısıyla, belirleyici olan maruz kalınan saldırının kişiyi içine düşürdüğü psikolojik durumdur. Zira kişi sırf maruz kaldığı saldırının etkisiyle, 'heyecan, korku veya telaşa' kapılarak meşru savunmanın sınırlarını aştığında bu maddeden yararlanabilecek, buna karşılık saldırının etkisinin yanında, saldırıdan kaynaklanmış olsa bile, öfke gibi nedenlerle sınır aşıldığında ise aynı korumadan faydalanılması söz konusu olmayacaktır. Başka bir deyişle, failin amacı, saldırının defedilmesinden çok, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru savunmada sınırın aşılması değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılan sanık ...’in suç tarihinde saat 02:00 sıralarında kız arkadaşı ile birlikte alkol aldıktan sonra ikametlerine gitmek üzere...metrobüs durağından metrobüse bindikleri, ...istasyonunda kız arkadaşının indiği ancak katılan sanığın önünde bulunduğu kapının açılmaması sebebiyle söz konsusu durakta inemediği ve bir sonraki durakta inmek üzere yolculuğa devam ettiği, bu sırada aynı metrobüste yolcu olarak bulunan katılan sanık ...’ın kendilerine dikkatli şekilde baktığını farkettiği katılan sanık ...’i yanındaki arkadaşı ...e göstererek “bize bakıyor” dediği, ...in de “sen de ona bak, sor bakalım ne bakıyormuş” şeklinde cevabı üzerine katılan sanık ...’ın katılan sanık ...’e “ne bakıyorsun” dediği, katılan sanık ...’in de “siz abisiniz, size bakılmaz” şeklinde cevap vermesiyle aralarında bu şekilde sözlü bir münakaşanın başladığı, metrobüsün Şirinevler durağına gelmesiyle katılan sanık ...’in metrobüsten indiği, aslında ...’a gitmekte olan ...in de “biz de burada iniyoruz” demesiyle ... ve katılan sanık ...’ın katılan sanık ...’in ardından indikleri, arkasından geldiklerini farkeden katılan sanık ...’in korkutmak maksatlı olarak polis olması dolayısıyla kendisine tevdii edilen beylik silahını çekerek havaya bir el ateş ettiği, silahını emniyeti açık şekilde kılıfına koyup boş kovanını da alarak cebine koyduğu, tam bu sırada karşı yönden gelen metrobüsün durağa yanaşmasıyla metrobüsün ön kapısından binerek şoföre telaşla “gidelim abi sür” demesiyle bir tartışma olduğunu anlayan şoförün kapıları kapatmak istediği; ancak ...in orta kapıyı ayağıyla engellemesi üzerine kapının açıldığı, bu şekilde ...in metrobüse bindiği, katılan sanık ...’ın önce ön kapıları yumruklayarak şoförden kapının açılmasını istediği ancak daha sonra ...in açtığı kapıdan onun da bindiği, şoförün arka kısmına ters şekilde oturan katılan sanık ...’in yanına giden ... ve ...in katılan sanık ...’e “bizi mi vuracaksın neden silah çekiyorsun” şeklinde sözler söylerek ...in yumruklarla, katılan sanık Uğur’un ise elindeki metal çantayla katılan sanık ...’in başına vurarak darp etmeye başladıkları ve silahını almak istedikleri, katılan sanık ...’in silahını tuttuğu ancak darp edilmesi sebebiyle yere düştüğünde silahının da düşerek yere savrulduğu bu sırada halen ... ve ... tarafından tekme ve tokatlarla darp edilmeye devam edildiği, yere düşen silahı alan ...’ın kabza kısmıyla da katılan sanık ...’in başına vurmak suretiyle darp ettiği, araya giren vatandaşların katılan sanık ...’ı tutarak uzaklaştırmaya çalıştıkları ve diğer tarafları da ayırmaya çalıştıkları, katılan sanık ...’ın sağ elindeki parmağının tetikte olduğu silahla aracın ön kısmına geçerek “beni psikopata bağlatmayın” diyerek silahı yukarı doğru doğrulttuğu silahla bağırarak ön kapıdan indiği, peşinden de ... ve katılan sanık ...’in indiği, katılan sanık ...’in yaralanması dolayısıyla başından kanlar akar şekilde ısrarla silahını istemesine rağmen katılan sanık ...’ın vermediği, bu şekilde aralarındaki mücadelenin de devam ettiği, katılan sanık ...’ın silah bulunan sağ bileğine hamle yaparak tutan katılan sanık ...’in ...’a kafa attığı, ...’ın elindeyken ateş alan silahtan çıkan merminin hemen yakında bulunan ...in sağ göğüs bölgesine isabet etmesiyle ...in üzerindekileri çıkararak metrobüsün orta kapısından kendisini içeri attığı ve yere yığılarak hayatını kaybettiği olayda;
Katılan sanık ...’in metrobüste başlayan tacizin ardından aslında inmeyecekleri durakta metrobüsten inerek gece vakti kendisini takip eden 2 kişinin kendisine zarar vereceği endişesi ile kendisine yöneltilmiş haksız saldırıyı o anki hal ve koşullara göre defetmek amacıyla cep telefonunun şarjının da bitmiş olması sebebiyle kimseden yardım talebinde bulunamayacağından beylik silahını çekerek havaya doğru bir el ateş edip o sırada durağa yanaşan metrobüse binip takipten kurtulmak istediği ve bu amaçla şoförden de bir an önce hareket etmesini istediği; ancak ölen ...’in orta kapıya ayağını koymasıyla kapıların açıldığı ve bu nedenle de metrobüsün hareket edemediği, açık olan orta kapıdan metrobüse binen ve özellikle ön kapının açılması için dosya içerisinde bulunan CD görüntülerinden de anlaşılacağı üzere agresif şekilde kapıyı yumruklayan katılan sanık ... ile ölenin metrobüs içinde katılan sanık ...'i elleriyle ve metal çantayla darp ettikleri, yere düşmesi sonucu olaydan duyduğu korku, kaygı, panik, heyecan ve telaşla daha önce silahını kılıfına koyarken kılıfının kapağını kilitlemeyi unutan katılan sanık ...’e ait görev silahının savrulduğu, bunu ele geçiren katılan sanığın ...’ın silahla katılan sanık ...’in başına vurarak darp etmeye devam ettiği, metrobüs içindeki vatandaşların araya girmesiyle darp etmeyi bırakan katılan sanık ...’ın sağ eli tetikte olacak şekilde ve “beni psikopata bağlatmayın” diyerek metrobüsten indiğinin tanık anlatımlarıyla da sabit olduğu, şuuru iyice bulanıklaşan ve başından kanlar akmakta olan katılan sanık ...’in ısrarla silahını istemesine rağmen vermeyen katılan sanık ...’dan silahını almak ve görevi nedeniyle kendisine zimmetli olan silahına yönelik gerçekleşmekte olan saldırıyı ve bu silahla katılan sanık ...’ın ertaftakilere de zarar vermesini engellemek amacıyla o anki halin koşullarının gerektirdiği ölçüde hareketlerde bulunarak katılan sanık ...’a kafa attığı ve bileğini tuttuğu, halen direnmeye devam eden katılan sanık ...’ın elinin de tetikte bulunması dolayısıyla patlayan silahtan çıkan merminin yakın mesafede bulunan katılan sanık ...’ın arkadaşına isabet ettiği, başından beri katılan sanık ...’in kendisini koruma kastıyla hareket ettiği ve ölçülü olarak başka biçimlerde saldırıyı deftemeye çalıştığı; ancak katılan sanık ... ile ölen ...’in...’e yönelik eylemlerine ve saldırılarına devam ettikleri de gözetildiğinde katılan sanık ...’in hareketlerinin bir bütünlük içerisinde tek eylem olarak kabul edilerek meşru savunma sınırları kapsamında kaldığının kabulü ile TCK’nın 25/1. ve CMK’nın 223/2-d maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın eylemi bölünerek yazılı şekilde silahla tehdit ve taksirle öldürme suçlarından mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan sanık müdafinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.