Ceza Genel Kurulu 2020/63 E. , 2020/258 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 930-1390
Sanık ...’nın cinsel taciz suçundan TCK'nın 105/1. maddesi uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına ilişkin Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2008 tarihli ve 50-341 sayılı karar itiraz edilmeksizin 13.05.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Sanık hakkında denetim süresi içinde 15.06.2009 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda Adana 5. Asliye Ceza Mahkemesince 18.02.2010 tarih ve 933-172 sayı ile; TCK’nın 86/2, 86/3-a ve 52. maddeleri uyarınca verilen 3600 TL adli para cezasının, temyiz incelemesinde onanmak suretiyle kesinleşmesinden sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren mahkemeye ihbarda bulunulmuştur.
Bu ihbar üzerine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını ele alan Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesince 25.04.2013 tarih ve 314-615 sayı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın TCK’nın 105/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 07.05.2014 tarih ve 2196-6243 sayı ile;
'Müştekinin soyut beyanı dışında sanığın savunmasının aksine cezalandırılmasına yeterli kanıt olmadığı gözetilmeden atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Adana 19. Asliye Ceza Mahkemesi ise 17.11.2015 tarih ve 930-1390 sayı ile;
'...müştekinin olaydan hemen sonra karakola giderek şikâyette bulunduğu,bu şekilde saati de tespit edilen hazırlık ifadesinin samimi olduğunun kabulü gerektiği, yargılama sırasında şikâyetten vazgeçmesi konusunda sanık ve yakınları tarafından yapılan baskıya maruz kaldığı, bu konuda sanık tarafından dinlenmesi talep edilen ses kaydının mahkememiz tarafından tespit edildiği, bu hususun da ortada işlenmiş bir suçun varlığının kabulünü gerektirdiği, kaldı ki bir kadının iffetini ortaya koyarak sebepsiz yere başkasına iftira atmasını gerektirecek bir durum bulunmadığı,' gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın ilk hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2016 tarihli ve 48734 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 262-1695 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 11.04.2017 tarih ve 15-1969 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 21.03.2019 tarih ve 611-242 sayı ile; gerekçeli kararın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmiş ve anılan eksikliğin giderilmesinden sonra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından kararın temyiz edilmemesi nedeniyle Yargıtay 14. Ceza Dairesince Yargıtay Birinci Başkanlığına tekrar iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı cinsel taciz suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın olay tarihinde evli ve 46 yaşında olduğu, beyaz eşya alım, satım ve tamir işleriyle uğraştığı, katılan mağdurenin ise olay tarihinde 20 yaşında ve imam nikâhlı eşi ...’den 5 yaşında bir kızı olduğu, 2015 yılında ise Mehmet Halil Kamalı ile resmî nikâhlı olarak evlendiği,
02.11.2007 tarihli tutanağa göre; katılan mağdurenin saat 14.30’da emniyet amirliğine geldiği, sanığın iş yerine beyaz eşyasının tamiri için gittiğini, daha sonra eve gelen sanığın kendisine 'Paranın olmaması önemli değil. Karşılığında birlikte olabiliriz.' demek suretiyle ahlaksız bir şekilde birlikte olmayı teklif ettiğini ve sarkıntılık yaptığını belirttiği, sanığın yakalanarak gözaltına alındığı, 02.11.2007 tarihli uzlaşma teklif formlarına göre; sanığın uzlaşmak istediğini, katılan mağdurenin ise uzlaşmak istemediğini belirttiği,
Katılan mağdurenin 21.03.2008 tarihli celsede imam nikâhıyla birlikte yaşadığı ...’in sanığın yakınları tarafından darp edildiğini, bu olaya ilişkin raporu sunduğu, Adli Tıp Biriminin 20.03.2008 tarihli raporunda; ... isimli şahsın nazal bölgesinde 2x1 cm uzunluğunda ekimoz, sağ direğinde ağır hassasiyet, sağ ayak dizinde ağrı olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure Kollukta; imamlı nikâhlı olarak birlikte yaşadığı kişinin çalışmak için İstanbul’a gittiğini, kendisinin ise 5 yaşındaki kızıyla birlikte kaldığını, sanığı ve ailesini 4 yıldır tanıdığını, sanığın telefon numarasını alt katta oturan komşusundan alıp olay günü saat 18.00 sıralarında telefonla sanığı aradığını, çamaşır makinesinin sıkma işlemleri sırasında farklı bir ses çıkardığını, müsait olduğu takdirde gelip bakmasını istediğini, sanığın ise bir gün sonra gelebileceğini söylediğini, Pazar günü saat 13.30 sıralarında sanığın geldiğini, çamaşır makinesini inceledikten sonra 70 TL’ye tamir edebileceğini söylediğini, sanığa 'Halis abi, durumumu biliyorsun. Beyim burada yok. Hem de makineyi senden aldık. Biraz indirim yap.' dediğini, bunun üzerine sanığın '60 TL'ye olur.' şeklinde cevap verdiğini, kendisinin ise '50 TL’ye makineyi tamir et.' diyerek sanıkla pazarlık ettiğini, sanığın 'Biz makine parçasını alırken dolar endeksli alıyoruz. Paran varsa şimdi ver.' demesi üzerine sanığa 'Bende şu anda para yok. Yarın beyimi ararım. Parayı gönderir.' dediğini, sanığın kendisine 'Para vermene gerek yok. Yatakta ödeşiriz.' şeklinde karşılık verdiğini, sanığın elinde sigara olduğunu, odaya geçerek oturduğunu ve elindeki sigarayı içtiğini, 'Tren yolu civarında bir kadın bu işleri yaparak üç katlı bir ev aldı. Ne olur sanki? Nikâhınız da yok zaten.' şeklinde konuşmaya devam ettiğini, sanığa böyle bir şey yapamayacağını, birlikte yaşadığı kişinin çalışmak için önce Irak’a sonra İstanbul’a gittiğini, döndüğünde ise resmî nikâh yaptıracaklarını söylediğini, sanığa 'Seni ilgilendirmez. Sen benim babam yaşındasın. Biz birbirimizi 4 yıldır tanıyoruz. Nasıl böyle bir şey söylersin?' diyerek tepki gösterdiğini, sanığın ise yüz bulamaması sebebiyle evden çıkıp gittiğini, Mahkemede aşamalardaki beyanına ek olarak; olay günü sanığı saat 19.30 sıralarında telefonla aradığını, çamaşır makinesinde problem olduğunu, bu yüzden çamaşırların biriktiğini, çamaşır makinesini tamir etmesini istediğini, sanığın hemen gelemeyeceğini söylemesi üzerine bir sonraki gün sanıktan çamaşır makinesini tamir etmesi için gelmesini istediğini, duruşmadan önceki iki hafta boyunca sanığın, yakınlarıyla birlikte her gün bir arabayla evinin önüne geldiğini, yakınlarının kendisine şikâyetten vazgeçmesi konusunda baskı yaptığını, duruşmadan bir gün önce imam nikâhıyla birlikte yaşadığı ve seyyar satıcılık işiyle uğraşan ...'i sanığın yakınlarının darp ettiklerini beyan etmiştir.
Sanık Kollukta; katılan mağdureyi tanıdığını, katılan mağdureye 4 yıl önce çamaşır makinesi sattığını, olay günü katılan mağdurenin saat 18.00 sıralarında cep telefonundan kendisini aradığını, çamaşır makinesinin bozulduğunu söylediğini, katılan mağdureye bir gün sonra bakabileceğini bildirdiğini, olay günü katılan mağdurenin evine gittiğini, çamaşır makinesinin bilyesinin değişmesi gerektiğini, 70 TL’ye değiştirebileceğini söylediğini, katılan mağdurenin '70 TL fazla, daha aşağı olmaz mı?' demesi üzerine 60 TL’ye yapabileceğini söylediğini, katılan mağdurenin parasının olmadığını, eşinin İstanbul’da çalıştığını belirttiğini, katılan mağdureye 'Abla parayı bul, gelip yapayım.' dediğini, 'Abla paran yoksa yapamam, senin niyetin ne?, Beni neden çağırdın?, Bu işler parayla olur.' şeklinde beyanda bulunduğunu, telefonla konuştuklarında katılan mağdurenin kendisine 'Erken gel, öğleden sonra dışarı çıkacağım.' dediğini, bunun üzerine katılan mağdureye 'Eskicilik yapan birisi seni Güney Sanayi civarında görmüş, neden dışarı çıkıyorsun?' şeklinde soru sorduğunu, halasının kızının katılan mağdurenin oturduğu evin alt katında yaşadığını, böyle bir olaya teşebbüs etmesinin mümkün olmadığını, 'Paran yoksa yatakta ödeşiriz.' demediğini,
Mahkemede; beyaz eşya tamiri ve ikinci el beyaz eşya alım satımı yaptığını, dört yıl önce katılan mağdureye çamaşır makinesi sattığını, katılan mağdurenin saat 20.00 sıralarında kendisini telefonla arayıp makineyi tamir etmesini istediğini, ona gündüz makineye bakabileceğini söylediğini, katılan mağdureye cinsel içerikli bir söz söylemediğini, 'Eskicilik yapan biri seni Güney sanayinin orda görmüş. Niye dışarı çıkıyorsun?' diye soru sormadığını, mahkemede verdiği ifadesinin daha doğru olduğunu,
Bozma ilamından sonra Mahkemede; katılan mağdurenin kendisini gece aradığını, evine gece gitmediği için şanslı olduğunu savunmuştur.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesinde;
'(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz' şeklindeki düzenleme yer almaktadır.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde taciz; 'tedirgin etme, rahatsız etme veya sıkıntı verme' şeklinde tanımlanmıştır.
Madde gerekçesinde, 'Cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesi' şeklinde tanımlanmış olan cinsel taciz eyleminin ne tür davranışlarla gerçekleştirilebileceği hususunda kanunda bir açıklık bulunmamakla birlikte öğreti ve yargısal kararlarda, mağduru hedef almış, onun vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin cinselliğine yönelen davranışlarla cinsel taciz suçunun işlenebileceği kabul edilmektedir.
Cinsel taciz eylemlerinin suç olarak kabul edilebilmesi için bu eylemlerin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurun rızası hilafına gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Rıza açıklama ehliyetine sahip bulunan bir kişinin, cinsel taciz eylemlerine TCK’nın 26. maddesi kapsamında göstereceği rıza ceza sorumluluğunu kaldıracaktır. Rızanın varlığı somut olayın özelliklerine göre belirlenecektir.
Cinsel taciz oluşturacak davranışlar, mağdurun vücuduna temasta bulunmamak şartıyla ani olabileceği gibi, devamlı nitelikte de gerçekleşebilir. Cinsel yönden rahatsız edici söz, yazı, işaret veya her hangi bir davranışla işlenmesi mümkün olduğu için serbest hareketli bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için, failin cinsel amaç gütmesi ve eylemin belirli kişi ya da kişilere karşı gerçekleştirilmiş olması gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli ve 669-68 sayılı kararında da belirtildiği üzere; cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failin cinsel amaç gütmesi, başka bir ifadeyle cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadıyla hareket etmesi gerekmektedir.
Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirken sosyal hayatın gerekleri, failin sarf ettiği söz ve davranışların niteliği, gerçekleşme biçimi, tarafların konumları, aralarındaki ilişki ile eylemin gerçekleştiği tüm koşullar birlikte değerlendirilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya nazikane beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir. Çünkü bunlar bazen toplumun temelini oluşturan ailenin kurulmasına veya saygın bir arkadaşlığın oluşmasına da vesile olan, insani ilişkiler bağlamında gerçekleştirilen, cinsel özgürlüğü ihlal amacı taşımayan ve esasen buna elverişli de olmayan davranışlardır. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifin reddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanun hükümlerine göre evlenme imkânı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerinde olduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarında cinsel taciz suçunun oluşacağında hiç bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın beyaz eşya alım, satım ve tamir işleriyle uğraştığı, katılan mağdurenin 4 yıl önce sanıktan çamaşır makinesi aldığı, makinenin arızalanması üzerine ikamet ettiği dairenin alt katında oturan ve sanığın akrabası olan komşusundan sanığın telefon numarasını alarak olaydan bir gün önce saat 18.00 sıralarında telefonla sanığı aradığı, sanıktan makineyi tamir etmesini istediği, sanığın ise müsait olmadığını ancak ertesi gün gelebileceğini söylediği, olay günü sanığın katılan mağdurenin evine gittiği, arızalı olan çamaşır makinesini inceleyip 70 TL karşılığında tamir edebileceğini belirttiği, katılan mağdurenin sanığa makineyi ondan aldıklarını, maddi durumlarının iyi olmadığını, eşinin başka bir yerde çalıştığını söyleyerek sanıktan indirim yapmasını istediği, sanığın ise makinenin parçalarını dolara endeksli temin ettiğini, tamir ücretini hemen vermesi gerektiğini belirttiği, katılan mağdurenin sanığa, eşini arayıp para isteyeceğini ifade ettiği sırada sanığın 'Para vermene gerek yok. Yatakta ödeşiriz.' dediğini iddia ettiği, sanığın ise suçlamayı kabul etmediği olayda;
Aralarında daha önce yaşanan bir husumet bulunmayan ve imam nikâhlı eşi başka bir şehirde çalıştığı için 5 yaşındaki kızıyla birlikte yaşayıp sanığın akrabasıyla komşuluk ilişkisi bulunan katılan mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir nedenin bulunmaması, katılan mağdurenin soruşturma ve kovuşturma aşamasında verdiği beyanlarının istikrarlı olması ve uyumluluk göstermesi, sanığın katılan mağdureyle aralarında geçen konuşmaları cinsel taciz eylemi dışında tamamen katılan mağdurenin anlattığı şekilde ifade etmesi, bu çerçevede sanığın soruşturma aşamasındaki savunmasında katılan mağdureye söylediğini belirttiği 'Abla paran yoksa yapamam. Senin niyetin ne? Beni neden çağırdın? Bu işler parayla olur. Eskicilik yapan birisi seni Güney Sanayi civarında görmüş. Neden dışarı çıkıyorsun?' şeklindeki sözlerin aralarında akrabalık veya bir yakınlık bulunmayan bir kadına hayatın olağan akışı içerisinde söylenecek türden sözler olmaması, katılan mağdurenin olayın gerçekleşmesinin hemen ardından ilçe emniyet amirliğine giderek şikâyetini bildirmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığa atılı cinsel taciz suçunun sabit olduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararının isabetli olduğuna, dosyanın uygulamanın denetlenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı cinsel taciz suçunun sabit olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
1- Adana 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.11.2015 tarihli ve 930-1390 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.