11. Ceza Dairesi 2014/4261 E. , 2014/18242 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : 5237 sayılı TCK'nun 203/1, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca doğrudan verilen 3.000,00 TL APC
1- Mühür bozma suçundan verilen 14.01.2013 tarihli ikinci hükme yönelik olarak Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Sanık hakkında mühür bozma suçundan verilen 25.11.2010 tarih 2010/200 Esas ve 2010/329 Karar sayılı ilk hükmünün sanık tarafından yasal sürede temyiz edildiği ancak aynı ilamda elektrik hırsızlığı suçundan kurulan hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.07.2012 tarihli yazısı ile 6352 sayılı Yasanın geçici 2/1-2. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirilmesi için iadesi üzerine iade kapsamında bulunmayan mühür bozma suçundan yeniden kurulan hüküm hukuki değerden yoksun olup yok hükmünde olduğundan Cumhuriyet savcısının 14.01.2013 tarih 2012/290 Esas ve 2013/16 Karar sayılı hükme yönelik vaki temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi uyarınca oybirliğiyle REDDİNE,
2- Mühür bozma suçundan kurulan 25.11.2010 tarihli ilk hükme yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığının Dairemize gönderilen 12.11.2013 tarih ve 29415146-2525 sayılı cevabi yazısından, ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin suç tarihinden sonra özelleştirildiği anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Sanığın suç tarihinde evinde takılı elektrik sayacının sayaç değişikliği nedeni ile katılan kurum görevlilerince sökülüp sayaç ayar istasyonunda incelenmesi sonucunda sayacın cam kenarından film şeridi sokmak suretiyle elektrik kullandığı ve katılan kuruma ait mührü bozduğu iddia ve kabul edilmiş ise de; katılan kurumun 26.05.2010 tarihli yazısı ile aboneye ait mühürleme tutanağının bulunmadığının bildirilmesi ve mühür bozma suçunun oluşması için Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührün varlığının zorunlu olması karşısında; yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 221. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.11.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Muhalefet Şerhi
5237 sayılı TCK’nun 203. maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunun maddi konusu “kamu idaresince konulan mühür”dür. Suçla korunan yarar, devletin, devlet (kamu) idaresinin otoritesini korumak ve bu otoritenin emrine aykırı olarak gerçekleştirilecek fiilleri engellemektir. Bu nedenle mühür bozma suçunun oluşması için öncelikle “Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca … konulan mühür” bulunmalıdır. Bu, herhangi bir mühür değil, bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mühürdür. Bu mührün maddi yapısı, şekli önemli değildir.
Devlet, Kanun ile yetkili kılınan kamu idaresine, örneğin Belediyelere, ruhsatsız veya ruhsata aykırı inşaatları, Sağlık Bakanlığı’na hijyen şartlarına uymayan işyerlerini mühürleme yetkisi tanımıştır. İlgili kurum ve kuruluşların yetkili organ ve görevlileri, usulüne uygun bir şekilde mühürleme işlemini yapar ve bu hususu bir tutanak ile tespit ederler.
TCK’nun 203. maddesi kapsamında “Kanun uyarınca … konulan mühür” için en güzel örnek 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu’dur. Kanun’un amacı, “… her türlü ölçü ve ölçü aletlerinin doğru ayarlı ve uluslararası birimler sistemine uygun olarak imalini ve kullanılmasını sağlamaktır” (m. 1). Kanun’un 2. maddesine göre “Uzunluk, alan, hacim, ağırlık ölçüleri, areometreler, hububat muayene aletleri, elektrik, su, havagazı, doğalgaz, akaryakıt sayaçları…’nın, muayenesi, ayarlanması ve damgalanması bu Kanun hükümlerine göre yapılır.”
Ölçüler ve Ayar Kanunu’nun “Marka Kaydı ile Tip ve Sistemin Onaylanması” başlıklı 7. maddesinde: “Türkiye'de yapılan veya dışarıdan getirilen ölçü ve ölçü aletlerinin üzerine, bunları yapan şahıs veya firmaya ait özel bir markanın; kolaylıkla okunabilecek, silinmeyecek ve ölçü ve ölçü aletinden ayrılmayacak şekilde konulması ve Bakanlığa kaydettirilmiş olmasının şart olduğu, ayrıca;
Yurt içinde ölçü ve ölçü aleti yapan fabrika ve imalathanelerle tamir atölyeleri, yaptıkları veya tamir ettikleri ölçü ve ölçü aletleri için Bakanlıkça tespit edilecek esaslar dahilinde ve örneğine uygun, tasdikli bir imalat defteri tutmak zorunda oldukları,
Elektrik, su, havagazı, doğalgaz, akaryakıt sayaçları, … ile … diğer sayaçların muayene ve damgalanmaya kabul edilmeleri, bunların kullanışlı tip ve sistemde olduklarının Bakanlıkça önceden onaylanmış bulunmasına bağlı olduğu,
“Muayeneler” başlıklı 9. maddesinde ölçü ve ölçü aletlerinin “ilk muayene, periyodik muayene, ani muayene, şikâyet muayenesi ve stok muayenesi” olmak üzere maddede tanımı yapılan beş ayrı muayeneye tabi tutulacağı belirtilerek, “bu muayenelerin usul ve esasları, kimler tarafından ne şekilde ve surette yapılacakları ve muayeneye tabi ölçü ve ölçü aletleri sahiplerinin veya bunları kullananların görev ve sorumlulukları ile tabi olacakları yasakların çıkarılacak yönetmelikte gösterileceği, 13. maddesinde de “İlk, periyodik ve stok muayenelerinde doğru oldukları anlaşılan ölçü ve ölçü aletleri damgalanmaya elverişli bulundukları takdirde damgalanacağı, damgalanmaya elverişli bulunmayanlar için ise damga yerine geçmek üzere bir belge verileceği, damgalama veya damga yerine belge verme, … ve damgaların iptaline ait usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte gösterileceği,
“Tamir ve Ayar Yetki Belgesi” başlıklı 10. maddesinde: Sayaç ayar istasyonları ile ölçü ve ölçü aletleri tamir ve ayar atölyelerinde çalışanlara Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek usul ve esaslara göre yetki belgesi verileceği, sayaçların imali, ithali, mühürlenmesi gibi tüm hususların Sanayi ve Ticaret Bakanlığının denetimi, kontrolü ve izni dahilinde yapılacağı, Kanun’un 15. maddesinde, belirtilen yasaklara aykırı davranışlar için idari yaptırım, 16. maddesinde de yasaklanan davranışlar için hapis cezası, öngörülmüştür.
3516 sayılı Kanun’un 9. maddesine dayanılarak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 24.7.1994 tarih ve 22000 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan “Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliği”, başta elektrik, su, gaz ve akaryakıt sayaçları olmak üzere, ölçü ve ölçü aletlerinin ayarlanması, muayenesi ve damgalanmasıyla ilgili işlemler ile elektrik, su ve gaz sayaçları tamir ve ayar istasyonlarına ilişkin ayrıntılı hükümler içermektedir. Yönetmeliğin 2. Bölümü (m. 57-123) elektrik sayaçları ile bu sayaçlar ve sayaç ayar istasyonlarının muayenesine ilişkindir.
Keza, 3516 sayılı Kanun’un 13. maddesine dayanılarak da, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 11.01.2007 tarih ve 26400 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Ölçü ve Ölçü Aletleri Damga Yönetmeliği” çıkarılmıştır. Yönetmeliğin 4. maddesinde;
“Damganın: Muayene sonucu uygun olduğu anlaşılan ölçü ve ölçü aletlerinin dışardan istenmeyen müdahalelere açık yerlerinin kapatılması ve emniyet altına alınması için de kullanılan, üzerinde bu Yönetmelikte belirtilen bilgilerin yer aldığı yakma, asitle aşındırma, yapıştırma, basma, vurma veya tele takılan kurşunun sıkılması suretiyle yapılan veya kendinden yapışma özelliğine sahip, çıkartıldığında tahrip olan özel olarak hazırlanmış hologramlı etiketi veya elektronik olarak emniyet tedbirlerinin alınmasını sağlayan sistemi” ifade ettiği açıklanmış, 9-11. maddelerinde de elektrik sayaçlarının, dışarıdan müdahalenin önleneceği şekilde damgalanmasından sonra kullanılabileceği hükme bağlanmıştır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılan (ilki, 25.09.2002 tarih ve 24887 sayılı, ikincisi, 08.05.2014 tarih ve 28994 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan) Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinde de sayaçların takılması, kontrolü ve değiştirilmesine ilişkin ayrıntılı hükümler mevcut olup, ilk olarak abonelik tesisinde, sayaç ve ölçü devresi elemanlarına dışarıdan yapılacak müdahaleyi önlemek amacıyla dağıtım şirketi tarafından sayaçların mühürleneceği belirtilmiştir.
Bütün bu yasal düzenlemelerden anlaşılan şudur: Elektrik sayaçlarının da dahil olduğu ölçü aletlerinin imali, ithali, mühürlenmesi gibi bütün hususlar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının denetimi, kontrolü ve izni dahilinde yapılmakta, elektrik sayaçları dışarıdan müdahale edilmeyecek şekilde damgalandıktan sonra kullanıma sunulmaktadır. Bu şekilde Kanun hükmü gereği Bakanlık mührü ile mühürlenen (damgalanan) sayaçlar, abonelik sözleşmesi karşılığında tüketiciye teslim edilirken de olası müdahaleleri önlemek için sayacın dış kapağı elektrik dağıtım şirketi tarafından da mühürlenmektedir. Böylece bir sayaç, hem 3516 sayılı Kanun gereği Bakanlık mührünü, hem de ilgili mevzuat gereği dağıtım şirketinin mührünü taşımaktadır. Sayaçlara tatbik edilen bakanlık mührü, Kanun gereği olduğundan, kamu kurum ve kuruluşlarınca yasalara aykırı olarak yapılan ruhsatsız işyeri veya inşaat ya da kaçak elektrik ve su kullanımın tespitinde olduğu gibi ayrıca bir mühürleme tutanağı olamaz. Kaldı ki kamu idaresince kaçak elektrik kullanımının tespiti olaylarında da suçun kurucu unsuru MÜHÜR’dür, mühürleme tutanağı değildir. Mühürleme tutanağı işlendiği iddia edilen suçun ispatlanmasına ilişkin bir delildir. Mühürleme tutanağı bulunmasa da sanığın oluşa uygun ikrarı ile mahkumiyet kararları verilebilmektedir. Dairemizden önce bu gibi dosyaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesi de Bakanlık mührüne müdahaleyi veya konuluş amacına aykırı hareketleri suç kabul etmekteydi. (Örneğin; 5. CD., 11/04/2013, 2012/7785 E., 2013/3098 K., 5. CD., 14/05/2012, 2011/10636 E., 2012/5224 K.)
Bu genel açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Sanık hakkında “mühürlü sayacın, Sanayi Ticaret İl Müdürlüğü ölçüler ve Ayarlar Şube Müdürlüğünce yapılan incelenmesinde, sayacın camı aralanarak cisim sokulmak suretiyle müdahale edildiği, sayacın içerisinde plastik şerit kırıntıları olduğu tespit edildiği, … İddia, şüpheli savunması, Ölçüler ve Ayarlar Şube Müdürlüğünün 11092 nolu raporu, 09/02/2010 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağı ve tüm soruşturma evrakı kapsamı değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı sayaca plastik şerit sokmak suretiyle …mühür bozma suçunu işlediği” iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
Mahkemece “Sanığın kaldığı evde bulunan sayaca film sokmak sureti ile diskin dönmesini engellediği, sayacın mühürlü olduğu; sayacın mühürlü olduğunu beyan eden zabıt mümzii tanığın beyanı, Sanayi Ticaret İl Müdürlüğü tarafından sayacın kapağının aralık ve içerisinde yabancı cisim kırıntılarının bulunduğu yönündeki raporu, sayacın elektronik sayaç ile değiştirildikten sonra elektrik kullanım bedelinin arttığını gösteren bilirkişi raporu, yapılan keşif, sanık savunması ve tüm dosya kapsamından” mühür bozma suçu sabit görerek mahkumiyet kararı verilmiştir.
Daire çoğunluğunca, “… katılan kuruma ait mührü bozduğu iddia ve kabul edilmiş ise de; katılan kurumun 26.05.2010 tarihli yazısı ile aboneye ait mühürleme tutanağının bulunmadığının bildirilmesi ve mühür bozma suçunun oluşması için Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührün varlığının zorunlu olması karşısında; yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle verilen mahkumiyet kararının bozulmasına ilişkin çoğunluk kararına aşağıdaki sebeplerle katılamıyorum:
1. Elektrik sayaçlarında bulunan ve bakanlık (vekalet) mührü olarak adlandırılan mühürler, sayaçlar imal edilirken üretilen sayacın standartlara uygun şekilde elektrik tüketimini kaydettiğini belirtir mahiyette, 3516 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümlerine göre uygulanmaktadır. Bu mühürleme, sayacın doğru ölçüm yaptığına ilişkin Kanun uyarınca yapıldığından, idarece mühürleme yapıldığına ilişkin ayrıca bir tutanak tutulmaz. Bu mührün bozulması da TCK’nun 203. maddesindeki “Kanun uyarınca … konulan mühür bozma” suçunu oluşturur. Sayaçtaki bakanlık mühürlerinin açılıp kapatılarak sayaca müdahale edilmesinde mühür bozma suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığına ilişkin düşünce, TCK’nun 203. maddesindeki mühür bozma suçunun sadece “yetkili makamların emri uyarınca konulan mührün kaldırılması veya konuluş amacına aykırı hareket edilmesi” ile sınırlandırılması, bir başka ifade ile “Kanun uyarınca … konulan mührü bozmanın” suç oluşturmadığı anlamına gelir ki, buna katılmak mümkün değildir.
2. İddianamede “sayacın camı aralanarak cisim sokulmak suretiyle müdahale edildiği, sayacın içerisinde plastik şerit kırıntıları olduğu tespit edildiği, … şüphelinin üzerine atılı sayaca plastik şerit sokmak suretiyle …mühür bozma suçunu işlediği” iddiasıyla şüpheli hakkında kamu davası açılmış, mahkemece eylem sabit görülerek mahkumiyet kararı verilmiştir. Daire çoğunluğunun kararında ise “26.05.2010 tarihli yazısı ile aboneye ait mühürleme tutanağının bulunmadığının bildirilmesi … karşısında; yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı” belirtilmektedir. Oysa yukarıda belirtildiği gibi, ilk abonelik tesisinde, sayaçlara dışarıdan yapılacak müdahaleyi önlemek amacıyla dağıtım şirketi tarafından konulan mühür ve buna ilişkin tutanak, sayaçtaki Bakanlık mührüne müdahaleleri önlemek ve çıkabilecek ihtilaflarda sayacın aboneye (tüketiciye) sağlam olarak teslim edildiğini ispat amacıyladır. Başka bir ifadeyle, dava konusu edilen eylem, dağıtım şirketi tarafından konulan mühür değildir ki bu durumu gösteren tutanağın bulunmaması suçun sübutuna etki edip, şüpheli bıraksın. Dava konusu suçun maddi konusu, doğru ölçüm yapmasını sağlamak için sayaca konulan Bakanlık mührünün bozulması veya bu mühürlemenin amacına aykırı davranıştır. Bozma kararında ise bu hususa ilişkin hiç bir değerlendirme yapılmamıştır.
Kaldı ki, yukarıda belirtildiği gibi sayaçlara tatbik edilen Bakanlık mührü, Kanun gereği olup buna dair bir mühürleme tutanağı olamaz. Kaçak elektrik kullanımının tespiti olaylarında suçun kurucu unsuru MÜHÜR’dür, mühürleme tutanağı değildir. Mühürleme tutanağı işlendiği iddia edilen suçun ispatlanmasına ilişkin bir delildir. Bu itibarla, mahkumiyet kararının oluşa uymayan gerekçeyle bozulması yönündeki 2 no'lu çoğunluk görüşüne katılmıyorum.