18. Ceza Dairesi 2017/1435 E. , 2018/2901 K.
Kasten yaralama, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve tehdit suçlarından katılan sanık ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 86/3-c, 106/1-1.cümle, 125/3-a, 125/4, 129/1, 29/1 (iki kez), 62/1 (üç kez) ve 52. (iki kez) maddeleri gereğince 740,00 ve 2.340,00 Türk lirası adli para cezaları ile 1 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına; kasten yaralama, hakaret ve taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçlarından katılan sanık ...'in, 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 89/1, 125/1, 125/4, 129/1, 29/1, 62/1 (üç kez) ve 52. (üç kez) maddeleri gereğince 1.000,00, 1.160,00 ve 520,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Araklı Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2015 tarihli ve 2015/1 esas, 2015/390 sayılı kararını müteakip, katılan sanık ... müdafii tarafından diğer katılan sanık ... hakkında verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararlarına vaki itirazın reddine ilişkin Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/11/2015 tarihli ve 2015/648 değişik iş sayılı kararına karşı, katılan sanık ... müdafii tarafından yapılan itiraz ve maddi hatanın düzeltilmesi talepleri hakkında, daha önceden karar verilmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair Araklı Asliye Ceza Mahkemesinin 23/11/2015 tarihli ve 2015/1 esas, 2015/390 sayılı ek kararına karşı, katılan sanık ... müdafii tarafından yapılan itirazın, katılan sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi talebi yönünden reddine, diğer katılan sanık ... hakkındaki itirazın kabulü ile bu sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Araklı Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2015 tarihli ve 2015/1 esas, 2015/390 sayılı kararının kaldırılmasına dair Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/12/2015 tarihli ve 2015/730 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 03/02/2017 gün ve 2017/7406 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Katılan sanık ... hakkında kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;
Kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik kanun yararına bozma istemine ilişkin, hâkim veya mahkemelerce verilen karar veya hükümlerle ilgili olarak, eksik inceleme, delillerin değerlendirilmesi ve mahkemenin takdirine ilişkin hususların kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı cihetle kanun yararına bozma incelemesine konu edilmeyerek yapılan incelemede,
1-Hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik, Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 tarihli ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece, sanık ...’in katılan ...'ya hitaben söylediği “dışarı çık lan adam mısın” şeklindeki sözleri nedeniyle sanık hakkında hakaret suçundan mahkumiyet kararı verildiğinin anlaşılması karşısında; kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın hakaret suçundan beraati yerine mahkûmiyetine hükmedilmesinde;
2-Taksirle yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkinse, 14/04/2015 tarihli duruşma esnasında yapılan CD incelemesi sırasında katılan Aleyna Karabela (Keleş)'e vuran kişinin diğer katılan sanık ... olduğunun duruşma zaptına işlenmesine ve bu hususun tarafsız tanıklarca da doğrulanmasına karşın, katılan sanık ...'in atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken katılan Aleyna Karabela (Keleş)'i taksirle yaraladığından bahisle mahkumiyetine karar verilmesinde;
Katılan sanık ... hakkında kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;
1-Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/11/2015 tarihli ve 2015/648 değişik iş sayılı kararı yönünden yapılan incelemede, merciince maddi hata yapılmak suretiyle katılan sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik itiraz değerlendirmesi yapılması gerekirken, katılan sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği kabul edilerek yapılan inceleme sonucunda itirazın reddine karar verilmiş ise de, katılan sanık ...'nın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, denetim süresi içerisinde 6545 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra mahkumiyetine konu suçları işlediği ve 5271 sayılı Kanun'un 231/8-ek cümlesi gereğince hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği gözetilmeden yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
2-Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/12/2015 tarihli ve 2015/730 değişik iş sayılı kararı yönünden yapılan incelemede, katılan sanık hakkında verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararlarına, diğer katılan sanık ... müdafii tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/11/2015 tarihli ve 2015/648 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararını müteakip, katılan sanık ... müdafii tarafından yapılan itiraz hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair Araklı Asliye Ceza Mahkemesinin 23/11/2015 tarihli ve 2015/1 esas, 2015/390 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ile Araklı Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2015 tarihli ve 2015/1 esas, 2015/390 karar sayılı katılan sanık ... hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlarının kaldırılmasına karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
1- Sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde;
Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; mahkemece, sanık ...’in katılan ...'ya hitaben söylediği “dışarı çık lan adam mısın” şeklindeki sözleri nedeniyle sanık hakkında hakaret suçundan mahkumiyet kararı verildiğinin anlaşılması karşısında; kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın hakaret suçundan beraati yerine mahkûmiyetine hükmedilmesinin, hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır.
2- Sanık ... hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan hüküm açısından;
5237 sayılı TCK'nın 89. maddesinde; ''Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.'' hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı CMK'nın 206. maddesinde ise; ''(1) Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir.
(2) Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hallerde reddolunur.
a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse.
b) Delil ile ispat edilmek istenilen oluyan karara etkisi yoksa.
c) İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa.
(3)Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir.'' hükümleri bulunmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; Sanık ... ‘in, mağdur...’i darp ettiği iddiasıyla taksirle yaralama suçundan dava açıldığı, olaya ilişkin kamera kaydı bulunduğu, duruşmada yapılan CD incelemesinde sanık ...’nın katılan....'e tokat attığının belirlendiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda tüm deliller toplanıp, tanık beyanları, katılan sanıkların iddia ve savunmaları ile adli muayene raporu bir bütün halinde değerlendirilip delil tartışması yapılarak sanığın eyleminin sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.
Ancak, 14/04/2015 tarihli duruşma esnasında yapılan CD incelemesi sırasında katılan ....'e vuran kişinin diğer katılan sanık ... olduğunun duruşma zaptına işlenmesine ve bu hususun tarafsız tanıklarca da doğrulanmasına karşın, katılana karşı hiç bir eylemi olmayan katılan sanık ...'in atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken katılan ....'i taksirle yaraladığından bahisle mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
3- Sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara yönelik itirazlar üzerine itiraz merciince verilen kararlar açısından;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İtiraz üzerine kararı usul ve esas yönünden denetleyen mercinin, kararın hukuka uygun olması durumunda itirazın reddine, aksi durumda ise eksikliği tespit edip itirazın kabulüne karar vererek gereği için dosyayı mahkemesine iade etmesi gerekmektedir.
Kanun yolu incelemesini yapan merciin ayrıca, inceleme konusu kararın, hükmü temyize yetkisi olan tüm taraflarına tebliğ edilip edilmediğini araştırması, varsa bu konudaki eksikliğin tamamlanması için dosyayı incelenmeksizin iade etmesi, bu hususta bir eksiklik bulunmaması halinde kanun yolu başvurusunda bulunan tüm tarafların ileri sürdüğü hususları değerlendirerek bir karar vermesi gerekir.
İnceleme konusu somut olayda; katılan sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçlarından kurulan hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, katılan sanık ... hakkında ise taksirle yaralama, hakaret ve kasten yaralama suçlarından kesin nitelikte adli para cezalarına hükmedilmiştir.
Sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı katılan ... vekili tarafından itiraz edildiği, Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02.11.2015 tarih ve 205/648 sayılı değişik iş kararında itiraz üzerine yapılan incelemede hataya düşülmüş, itiraz yanlış değerlendirilerek, ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar verilmiş gibi değerlendirme yapılarak itiraz bu yönde incelenmiş ve sanık ... hakkında kararlar değerlendirme dışı kalmıştır. Bu karara katılan ... vekilinin itirazda bulunduğu, bunun üzerine Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.12.2015 tarih ve 2015/730 değişik iş sayılı kararında, Mahkemece yapılan hata farkedilerek, değerlendirme kapsamı dışında kalmış, sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar incelemeye tabi tutulmuş, neticeten sanığın, suç tarihi olan 25.08.2014 tarihinden önce adli sicil sabıka kaydında kesinleşmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar olduğu belirtilerek, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 231/8. maddesi gereğince sanık hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği gerekçesi ile itiraz kabul edilmiştir.
Yukarıda yer verilen kanun hükümleri ve Yargıtay kararları doğrultusunda itirazı inceleyen merciin kararı hem usul hem de esas yönünden denetleyebileceği konusunda tereddüt bulunmamakla mercii kararlarının değerlendirilmesinde:
Mercii Trabzon 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02.11.2015 tarihli 2015/648 Değişik İş sayılı kararı ile 16.12.2015 tarihli 2015/730 sayılı değişik iş kararının içeriğine göre, merciin, itiraz incelemesi kapsamı açısından eksik değerlendirme yaptığı, sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar verildiği öngörülerek itirazın reddine karar verildiği, bu suretle katılan ... vekilinin, sanık ... hakkında verilen kararlara yaptığı itiraz açısından herhangi bir karar verilmediği, ayrıca aynı Mahkemenin 16.12.2015 tarih ve 2015/730 sayılı değişik iş kararında, bu eksik inceleme nedenine dayalı hukuka aykırılık, katılan vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi suretiyle giderildiğinden, kanun yararına bozma talebine konu bu kararlarda başkaca bir hukuka aykırılık bulunmadığından ve usul ekonomisi gereğince bu kararlara ilişkin kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1- Sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara yapılan itirazlar üzerine itiraz merciince verilen kararlarla ilgili istemler açısından, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Sanık ... hakkında hakaret ve taksirle yaralama suçundan kurulan hükümlerle ilgili istemler açısından, Araklı Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2015 tarihli ve 2015/1 esas, 2015/390 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3- Hükümdeki hukuka aykırılıklar sanığa verilen cezaların kaldırılmasını gerektirmekle, anılan yasa maddesinin 4-d fıkrası gereğince, sanığın hakaret ve taksirle yaralama suçlarından BERAATİNE,
4- Hükmolunan cezaların çektirilmemesine, kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 05.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.