1. Hukuk Dairesi 2021/10493 E. , 2022/2785 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tescil davası sonucunda, Mahkemece müdahil davacıların davasının reddine, davacıların davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından süresi içerisinde temyiz, müdahil davacılar tarafından süresi içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05/04/2022 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden asli müdahiller ... ve müşterekleri vekili Avukat ..., temyiz eden davalı Hazine vekili Avukat ... ile temyiz edilen müdahil asil ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen ... vekili vd. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asli müdahilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 417 parsel sayılı taşınmazın, müvekkillerinin murisleri ...’dan geldiğini, taşınmazın içerisinde evlerinin bulunduğunu, taşınmazda eklemeli olarak 80-90 yıllık zilyetliklerinin olduğunu, ancak kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazın tescil harici bırakıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın 1/4 payının ..., 3/4 payının ise...adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
... ve müşterekleri vekili müdahale dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın davacılar ile müvekkillerinin kök murisi olan ...’nin ilk eşi...’den geldiğini, ...’nin içgüveysi olarak köye geldiğini, müvekkillerinin murisi ... ile ...’nın dava dışı kardeşlerinin, ... ile...’nin evliliğinden dünyaya geldiğini, ...’nin ölümünden sonra ...’nin ... ile evlendiğini ve bu evlilikten de davacıların murisi ...’in dünyaya geldiğini, dava konusu taşınmazın...’nin ölümüyle birlikte çocukları arasında yapılan taksimle murisleri ...’ya düştüğünü, davacıların dava konusu taşınmazda hakkının bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; Mahkemece dava konusu taşınmazda, davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının yöntemince araştırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiş, bilahare davalı vekili duruşmadaki beyanında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/11/2015 tarihli ve 2013/115 Esas, 2015/321 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından, dava konusu taşınmazın tarafların kök murisi olan ...’nin ilk eşi...’den geldiği, ....’nin ölümüyle birlikte taşınmazın zilyetliğinin ...’ye geçtiği, ...’nin sağlığında taşınmazı oğlu ...’e bırakmak istediği ancak ...’in ...’den önce vefat ettiği bu nedenle ...’nin vefatına kadar taşınmazın davacılar tarafından kullanıldığı, bu süre zarfında taşınmazda ...’nın zilyetliği bulunmadığı gibi, ...’nin ölümünden sonra da zilyetliğinin bulunmadığı, taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle; müdahil davacıların davasının reddine, davacıların davasının kabulüne, dava konusu 417 parsel sayılı taşınmazın ¼ hissesinin davacı ..., ¾ hissesinin ise davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz, müdahil davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Müdahil davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın (III) numaralı paragrafındaki iddiaları tekrarla, taşınmazın...’den ...’ya intikal ettiğini, davacıların da... mirasçılarından olmadığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere davalarını kanıtladıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının davayı aydınlatmaktan uzak olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04/02/2020 tarihli ve 2017/120 Esas, 2020/183 Karar sayılı kararıyla; “Davanın, 4721 sayılı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğu, her ne kadar dava konusu taşınmaza parsel numarası verilmiş ise de, taşınmazın havzai fahmiye bölgesi içinde kaldığı gerekçesiyle tescil harici bırakılan yerlerden olduğu, kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında, TMK’nın 713/4. ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanların yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması gerektiği, Mahkemece, belirtilen mevzuat hükümlerine uygun olarak yasal ilanlar yaptırılmaksızın yazılı olduğu şekilde, davanın esası hakkında karar verilmesinin isabetsizliğine” değinilmek suretiyle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.
4. Bozma Sonrası Müdahale
... vekili müdahale dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davacılar tarafından 07/01/2021 tarihinde müvekkiline satılarak zilyetiğinin devredildiğini ileri sürerek, taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
5. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 21/09/2021 tarih, 2020/230 Esas, 2021/588 Karar sayılı kararla; dava konusu taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu ve bozma sonrası taşınmazın davacılar tarafından müdahil ...’ya satılarak zilyetliğin kendisine devredildiği gerekçesiyle; müdahil davacıların davasının reddine, davacının davasının kabulüne, dava konusu 417 parsel sayılı taşınmazın ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
6.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine tarafından temyiz, müdahil davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
7. Temyiz Nedenleri
7.1. Müdahil davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın (V./2.1) numaralı paragrafında açıklanan temyiz nedenlerini tekrarla, davacıların... mirasçılarından olmadığını, taşınmazın...’den ...’ya intikal ettiğini, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların da ...’ya ait olduğunu, dosya kapsamına göre davalarını kanıtladıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
7.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; ziraat mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiden aldırılan raporda, dava konusu taşınmazda 10 ila 20 yaşlarında, muhtelif çeşitlerde meyve ağaçlarının bulunduğu, 15-20 yıldır bu ağaçların bakımının yapılmadığı, taşınmaz üzerinde 5-10 yıldan beri ziraat yapıldığı, yine taşınmaz üzerinde bulunan tamamlanmamış binanın 19 yaşında olduğunun belirtildiği gözetildiğinde, dava konusu taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
8. Gerekçe
8.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Zonguldak ili, Çaycuma ilçesinde 1983 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 417 parsel sayılı 1.900,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, ifraz, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... mirasçıları adına tespit edilmiş, bilahare taşınmaz havzai fahmiye bölgesi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tescil harici bırakılmıştır.
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.
8.2. İlgili Hukuk
8.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
8.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
8.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
8.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi, “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.
Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.”
8.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 701. maddesi, “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
8.2.6. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesi, “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükümlerini içermektedir.
8.3. Değerlendirme
Mahkemece, kararın (IV/5.) numaralı paragrafta yer alan gerekçe uyarınca yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının beyanlarından, dava konusu taşınmazın öncesinde kök muris ...’ya ait olduğu anlaşılmıştır. Davacılardan ...’nin eşi ..., eşi ...’dan daha önce vefat etmiş olmakla, davacı ...’nin...’nin mirasçısı olamayacağı açıktır. Muris ...’nın ölüm tarihi itibariyle terekesinin TMK'nın 701. ve 702. maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu kuşkusuzdur. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK'nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oy birliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları ya da anlaşma sağlanamaz ise terekeye temsilci atanmak suretiyle dava açılması gerekir.
Eldeki dava, Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkin olup, yasal hasım durumunda bulunan davalılar Hazine ve ..., murisin terekesi karşısında 3. kişi durumunda bulunduğundan, davacı ...’ın...’den gelen dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tek başına dava açamayacağı, Azime’nin bir kısım mirasçıları olan müdahil davacıların da taşınmazın tamamının adlarına tescil edilmesi istemiyle dava açtıklarına ve mirasçılar arasında da ihtilaf bulunduğuna göre, Mahkemece TMK'nın 640. maddesi uyarınca... terekesine temsilci tayin ettirilerek yargılamaya devam edilmesi zorunlu olduğu halde, Mahkemece bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahil davacılar vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden müdahil davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen müdahil ...’dan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.