10. Hukuk Dairesi 2021/8826 E. , 2022/4938 K.
Bölge Adliye
Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2018/1882-2021/985
İlk Derece
Mahkemesi :Tire 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No :2013/41-2018/123
Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılardan ..., ... ve ... vekili, davalı ... vekili ve davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacılar vekili, davacılar murisi ...’un, davalıya ait işyerinde 2002 Nisan ayı başından 12.08.2009 tarihine kadar dava dışı işyerleri dışındaki çalışmalarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, davacılar murisinin davalı yanında sürekli bir çalışmasının bulunmadığını, çalıştığı dönemlerdeki hizmetlerinin de Kuruma bildirildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, dinlenen tanık beyanlarından ve toplanan delillerden, davalı işyerinin 01/08/1998 tarihinde yasa kapsamına alındığı, davacının davalı işyerinde çalışmasının dönem dönem bulunduğu, ancak bu çalışmasının devamlılık ve süreklilik arz etmediği, çağrıldığında ve iş olduğunda günlük yevmiye usulü ile çalıştığı, çalıştığı gün kadar sigortasının da gösterilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya kapsamından; 07.03.2011 tarihinde davanın açıldığı, davacılar murisinin, 03.10.1996 -28.09.2001 tarihleri arasında kesintili dava dışı işyerlerinden 22.12.2004-03.01.2005 tarihler arasında ... sicil numaralı dava dışı işyerinden, 22.03.2005-10.05.2005 tarihleri arasında ... sicil numaralı dava dışı işyerinden, 01.10.2005-11.11.2005 tarihleri arasında ... sicil numaralı dava dışı işyerinden, 01.05.2008-02.07.2008 tarihleri arasında ... sicil numaralı davalı adına kayıtlı işyerinden tam gün bildirimli, 23.12.2008- 13.02.2009 tarihleri arasında ... sicil numaralı dava dışı işyerinden bildirimlerinin olduğu, davalı adına kayıtlı piknik yeri işletmesi mahiyetli ... sicil numaralı işyerinin 01.08.1998 tarihinden itibaren kanun kapsamında bulunduğu, davacılar murisi adına davalı adına kayıtlı işyerinden 01.05.2008 işe giriş tarihli işe giriş bildirgesi düzenlendiği, davacılar murisinin işyeri özlük dosyasındaki belgelerde imzalarının olmadığı, davacılar murisinin 23.08.1999-24.02.2001 tarihleri arasında askerlik görevini ifa ettiği, Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi’nin 26.05.2011 tarih ve 2009/256 Esas – 2011/156 Karar sayılı dosyasında, davacılar murisinin 12.08.2009 tarihinde kasten öldürülmesi olayına ilişkin, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, eldeki davada davalı olan ...’nin oğlu ... ile ceza dosyasında sanık olan ... ve ... arasındaki Tire İlçesi Akçaşehir köyünde asker uğurlaması düğününde çıkan tartışma sonrasında eldeki dava davacıları murisinin, ...’nin işyerinde çalışması nedeniyle olaya dahil olduğu ve çalışanı olduğundan dolayı sanıklar ... ve ... tarafından bıçaklanarak öldürüldüğü gerekçesine istinaden, sanık ... ve ... hakkında haksız tahrik altında kasten adam öldürme suçundan mahkumiyetlerine dair hükmün Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 02.10.2012 tarih ve 2012/2526 Esas – 2012/7097 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, davacılar murisinin 01.10.2005 tarihinden öncesi dönemde davalı adına kayıtlı işyerinden çalışma iddialarının 506 sayılı Kanunun 79/10. Maddesi kapsamında hak düşürücü süreye uğradığından reddi gerektiği, 01.10.2005 – 11.11.2005 ve 23.12.2008 – 13.02.2009 tarihleri arasında dava dışı işyerinden çalışması olması, bordro tanıkları ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nın beyanları, davalı adına kayıtlı işyerine ilişkin vergi kayıtlarında matrahlarda aylar yönünden farkın fazla olmaması, ... olarak tanınan davacılar murisi ...’un, tanık beyanlarında ...’ın çalışmasına ilişkin ifadeleri, ceza dosyasındaki bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından davacılar murisinin davalı adına kayıtlı ... sicil numaralı işyerinde garson olarak 12.11.2005 – 22.12.2008 ve 14.02.2009 - 12.08.2009 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz 1.300 gün asgari ücretle çalıştığı, 62 gün çalışmasının davalı adına kayıtlı işyerinden bildirildiği, 1.238 gün çalışmasının bildirilmediği anlaşılmasına rağmen, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamış, ne var ki, yeniden yargılama yapılmasına gereksinim duyulmadığı anlaşıldığından HMK 353/1-b.2. maddesi gereğince belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : A-) 1- Tire 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 27.02.2018 tarih ve 2013/41 Esas – 2018/123 Karar sayılı kararına yönelik davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, Tire 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 27.02.2018 tarih ve 2013/41 Esas – 2018/123 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
2- Davanın kısmen kabulü ile;
Davacılar murisi ... TC Kimlik Numaralı ...’un davalı adına kayıtlı ... sicil numaralı işyerinde 12.11.2005 –22.12.2008 tarihleri arasında asgari ücretle, sürekli ve kesintisiz, 1.121gün, 14.02.2009–12.08.2009 tarihleri arasında asgari ücretle, sürekli ve kesintisiz, 179 gün olmak üzere toplam 1.300 gün asgari ücretle çalıştığının, çalışmalarından 62 gün çalışmasının davalı işveren tarafından SGK Başkanlığı’na bildirildiğinin, 1.238 gün çalışmasının SGK Başkanlığı’na bildirilmediğinin tespitine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,00 TL harcın davalı ...'den alınarak hazineye gelir kaydına,
4- 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar ..., ... ve ...'a verilmesine,
5- 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılar ..., ..., ... ve ...'dan alınarak davalılara verilmesine,
6- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 48,60 TL harcın davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacılar tarafından karşılanan 589,30 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 235,72 TL'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8- Davalı ... ile davalı SGK Başkanlığı tarafından karşılanan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
B-) 1- Davacılar tarafından karşılanan, 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 35,90 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 134,00 TL harcın davalı ...'den alınarak davacılara verilmesine,
2- Davacılar tarafından karşılanan, 593,50 TL istinaf kanun yolu yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 237,40 TL'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3- 4.080,00 TL istinaf kanun yolu duruşma vekalet ücretinin davacılar ..., ..., ... ve ...'dan alınarak davalılara verilmesine,
4- 4.080,00 TL istinaf kanun yolu duruşma vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar ..., ... ve ...'a verilmesine,
5- HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacılar ..., ... ve ... vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile 01.10.2005 tarihi öncesi dönemdeki çalışmaların hak düşürücü süreye uğradığından bahisle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, davalılar lehine vekalet ücreti taktir edilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacılar murisinin çalışmasının Kurum kayıtlarında göründüğü kadar olduğunu belirterek, kararın temyizen bozulmasını istemiştir.
Davalı SGK vekili, hak düşürücü süre yönünden yapılan tespit ve verilen kararın yerinde olduğunu, ancak soyut yorum ve varsayımlarla gün kazandıracak nitelikte tespitler yapılmasının hatalı olduğunu, işbu davada Kurumun feri müdahilliği olduğundan aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi atfı ile 506 sayılı Kanun’un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun’un 86/9. maddeleridir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip iş yerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
İnceleme konusu eldeki davada, davacılar, murisleri ...’un davalıya ait işyerinde Nisan 2002-12.08.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmişler, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair yazılı şekilde karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verilmiştir.
Somut olayda, 01.10.2005 tarihi öncesine ilişkin talebin hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi isabetli olup; kabule karar verilen dönem yönünden, dinlenen bordrolu tanıklardan davalıya ait işyerinde kesintili çalışması bulunan ..., talep edilen dönemde sürekli ve kesintisiz çalışması bulunan ..., diğer tanıklar ..., ... ve ...’un ifadelerinde; davacının çalışmalarının süreklilik arz etmediğini, özellikle yaz aylarında işin yoğun olduğu dönemlerde çalıştığına dair beyanda bulundukları, öte yandan murisin hizmet döküm cetvelinde 01.10.2005 sonrası dava dışı başka işyerlerinden kısmi bildirimlerinin bulunduğu, bu bildirimlerinde iptalinin istenmediği açık olduğuna göre, işe giriş bildirgesinin verildiği 01.05.2008 tarihi öncesi, davacının çalışmalarının tespiti açısından yetersiz ve çelişkili tanık beyanları doğrultusunda karar tesisi hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılması gereken iş, 01.10.2005-01.05.2008 tarihleri arasında davacının davalıya ait işyerinde geçen çalışmalarının sürekli ve kesintisiz olup olmadığının belirlenebilmesi için, dönem bordrolarında dinlenmeyen bordrolu tanıklar tespit edilip bilgi ve görgülerine başvurulmalı, gerekirse beyanı alınan tanıklar yeniden dinlenerek çelişkiler giderilmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının çalıştığı süreler tereddütsüz belirlenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar ..., ... ve ... vekili, davalı ... vekili ve davalı SGK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.