Hukuk Genel Kurulu 2021/959 E. , 2022/450 K.
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla görevsizlik kararının kesinleşmesi ve süresinde gönderme talebinde bulunulmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar verilmiştir.
2. Ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacılar İstemi:
4. Davacılar vekili; müvekkili ...’in eşi ve ...’in babası müteveffa ...’in 2007 yılının Haziran ayında Ümraniye operasyonu kapsamında Ali Yiğit’in iftiralarına istinaden gözaltına alındığını ve akabinde tutuklandığını, düzenlenen iddianamede Ergenekon yöneticisi olmakla, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması olayı ve Danıştay suikastıyla suçlandığını, Kapatılan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen yargılama sonucunda iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 117 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiğini, verilen hükmün Yargıtay tarafından bozulduğunu, bozma üzerine İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada Ergenekon Terör Örgütünün varlığına ilişkin delil bulunmadığından böyle bir örgütün olmadığı tespit edilerek tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, Ergenekon isimli bir terör örgütünün gerçekte hiç olmadığını, Kapatılan Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin sahte belgelere dayanarak hem sanıkları uzun süre hürriyetlerinden yoksun bırakarak adil yargılanma haklarını ihlâl ettiklerini, hem de deformasyon haberler yaptırarak Ergenekon sanıklarının kamuoyunda yargısız infaz edilmelerini sağladıklarını, ...’in yapılan haksızlıklara dayanamadığını ve pankreas kanserine yakalanarak 01.04.2015 tarihinde vefat ettiğini, yaşanılan süreçte sadece sanıkların değil ailelerinin de büyük acılar çektiğini, yargılama faaliyetinde yapılan hukuka aykırı davranışlar, hakkın yerine getirilmesinden kaçınılması, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar verilmiş olması, kayırma, taraf tutma, kin ve düşmanlık sebebiyle kasıtlı olarak hukuka aykırı karar verilmesi nedeniyle müvekkillerinin duyduğu acı ve ızdırabın bir nebze olsun giderilmesi için bu davayı açtıklarını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili ... için 20.000TL maddi ve 100.000TL manevi tazminatın, müvekkili ... için 100.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Özel Daire Kararı:
5. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.11.2019 tarihli ve 2019/66 E., 2019/77 K. sayılı kararı ile; davacıların ceza mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulundukları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 142. maddesi gereğince davacıların isteminin zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2021 tarihli ve 2020/4-98 E., 2021/48 K. sayılı kararı ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanmasına karar verilmiştir.
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.06.2021 tarihli ek kararı ile;
“…Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi müteveffa ...'in 2007 yılında Ümraniye operasyonu kapsamında Ali Yiğit adlı kişinin iftiralarına istinaden gözaltına alınıp akabinde tutuklandığını, hazırlanan iddianamede Ergenekon terör örgütü yöneticisi olduğu, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olayı ve Danıştay suikastıyla suçlandığını, Kapatılan Özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığını, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 117 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığını, müvekkillerinin murisi ...'in bu haksızlığa dayanamayıp Pankreas kanserine yakalanıp 01/04/2015 tarihinde vefat ettiğini, aslında Ergenekon adlı bir terör örgütünün hiç olmadığını, mahkeme heyetinin sahte belgelere dayanarak müteveffa ...'i hürriyetinden yoksun bıraktığını, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ve ölümüne neden olduğunu belirterek müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmiştir.
Dairemizin 15/11/2019 günlü asıl kararı ile davanın İstanbul Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olduğu belirtilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6545 sayılı Yasa'nın 70. maddesi ile değişik 141 ve 142. maddeleri ile HMK'nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği sebebiyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, taraflara 11/12/2019 ve 09/12/2019 tarihlerinde tebliğ edildiği, davacılar vekilince 20/12/2019 tarihinde temyiz edildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09/02/2021 tarih 2020/4-98 esas 2021/48 sayılı kararı ile kesin olarak onandığı ve aynı tarihte kesinleştiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler” başlıklı 20/1. maddesinde “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Dosya kapsamından görevsizlik kararının 09/02/2021 tarihinde kesinleştiği ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hususunda talepte bulunulmadığı, davalı hazine vekilince 22/06/2021 tarihli dilekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin istendiği anlaşılmakla yukarıda belirtilen düzenleme uyarınca davanın açılmamış sayılmasına ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-6100 sayılı ...nun 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat talebi yönünden 1.500,00-TL, manevi tazminat talebi yönünden 5.940,00-TL olmak üzere toplam 7.440,00-TL vekalet ücretinin ...'den; yine manevi tazminat talebi yönünden 5.940,00-TL vekalet ücretinin ise ...'den alınarak davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Dairenin 22.06.2021 tarihli ek kararı, süresi içinde davacılar vekili tarafından vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin olup Özel Dairece, 22.06.2021 tarihli ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına ve davalı yararına vekâlet ücretine karar verilmiştir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323/1-ğ maddesi gereğince vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderlerindendir. Yargılama gideri tarafların davanın görülmesi ve sonuçlanması için ödedikleri paralarının tümünü ifade etmektedir. Vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olması, davayı tamamen veya kısmen kazanmış ve bu nedenle lehine yargılama gideri hükmedilecek olan tarafın davayı vekil (avukat) aracılığıyla takip etmiş olması hâli içindir. Davayı kazanan taraf davayı bizzat takip etmiş ise karşı taraf davayı bir vekil aracılığıyla takip etmiş olsa bile davayı kazanan taraf lehine yargılama gideri olarak vekâlet ücretine hükmedilemez.
10. Davada haklı çıkan taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilebilmesi için haklı çıkan tarafın davanın başından sonuna kadar vekil (avukat) tarafından temsil edilmiş olması şart değildir. Ek karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 5/1 maddesine göre; hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır. Dolayısıyla dava ve icra takibinin hangi aşamasında olursa olsun taraflardan birinin kendisini avukatla temsil ettirmesi ve avukatın dava ve icra takibi ile ilgili herhangi bir işlem yapmış olması, haklı çıkan taraf lehine vekâlet ücreti takdirini gerektirir.
11. Öte yandan HMK’nın 332/1 maddesi gereğince yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedilir. Dolayısıyla mahkeme, davada haksız tarafı re’sen vekâlet ücreti ödemeye mâhkum eder; bunun için haklı çıkan ve kendisini vekil ile temsil ettiren tarafın bir talepte bulunmuş olmasına da gerek yoktur.
12. Hemen belirtilmelidir ki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2/1 maddesi; “Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez” şeklindedir. Bu itibarla avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğuna göre kararın kesinleşmesinden önce kendisini vekille temsil ettirmeyen tarafın kararın kesinleşmesinden sonra kendisini vekil (avukat) ile temsil ettirmesi durumunda ek karar ile haklı çıkan taraf lehine vekâlet ücreti takdiri mümkün değildir.
13. Esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderleri HMK’nın 331. maddesinde düzenlenmiştir. Bu kapsama görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmeyerek davanın açılmamış sayılması hâli de dâhildir. HMK’nın 20/1 maddesi gereğince görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda re’sen karar verilir. Bu kapsamda davanın açılmamış sayılması kararı, iki haftalık sürenin sona ermesinden çok sonra verilmiş olsa bile, bu karar davanın açılmamış sayıldığı tespit eden bir karardır; davanın açılmamış sayılması sonuçları, iki haftalık sürenin sonundan itibaren doğar.
14. Bununla birlikte HMK’nin 331/2 maddesi; “Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder” hükmünü haizdir. Bu itibarla görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmeyerek davanın açılmamış sayılması durumunun oluşması hâlinde talep üzerine davacı aleyhine yargılama giderlerine de hükmedilmesi gerekmektedir. Ancak görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi hâlinde karar daha sonra verilmiş olsa bile davanın açılmamış sayılması durumu iki haftalık sürenin sonunda kesinleşeceğinden kendisini daha önce vekille temsil ettirmeyen davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir.
15. Somut olayda da Özel Dairece verilen görevsizlik kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun onama kararı ile 09.02.2021 tarihinde kesinleşmiş; bu kararın tebliği sonrasında yasal süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hususunda talepte bulunulmamıştır. Bu aşamaya kadar davalı ... davaya katılmamış ve kendisini vekil ile temsil ettirmemiştir. Davanın açılmamış sayılması şartları oluştuktan ve bu husus kesinleştikten sonra davalı ... vekilince 22.06.2021 tarihli dilekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
16. Özel Dairece verilen 22.06.2021 tarihli ek karar, davanın açılmamış sayılması şartlarının oluştuğuna dair tespit niteliğindedir. Dolayısıyla kendisini daha önce vekille temsil ettirmeyen davalı yararına, kararın kesinleşmesinden sonra davalı vekili tarafından verilen 22.06.2021 tarihli dilekçe gerekçe gösterilerek vekâlet ücreti takdiri doğru olmamıştır.
17. Hâl böyle olunca, yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 22.06.2021 tarihli ek kararın, vekâlet ücreti yönünden HMK’nın 370/2 maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 22.06.2021 tarihli ek kararın hüküm fıkrasının 3. bendinin hükümden tümüyle çıkartılarak ek kararın bu şekliyle HMK’nın 370/2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 05.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.