15. Ceza Dairesi 2014/8952 E. , 2014/8677 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır. Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Katılan ...'in yetkilisi olduğu Arıdil Hazır Beton Limited Şirketi'nin, ünvan değişikliğinden önceki adı olan Akpınar Mıcır Madencilik İnşaat Sanayii Limited Şirketi'nin borçlu gösterilerek 30.12.2007 ödeme tarihli 58.400 TL bedelli ve 15.01.2008 ödeme tarihli 34.700 TL bedelli iki ayrı senedin sahte olarak düzenlenmek suretiyle sanık ... tarafından kredi kullanımında teminat olarak gösterilmek üzere, Kaynarca Akbank Şubesi'ne, senetlerin arkası ciro edilerek ibraz edildiği, senetlerin vadesi geldiğinde ödenmeyince adı geçen bankanın Sakarya Merkez Şubesi tarafından, borcun ödenmesi için borçlu katılan tarafa protesto gönderilmesi üzerine senetlerden haberdar olan katılanın, böyle bir senet düzenlemediğini ve imzanın kendisine ait olmadığını belirtmesi üzerine yapılan yazı ve imza incelemesi neticesi senedin ön yüzeyindeki yazı ve imzaların borçlu şirket yetkilisi olan katılanın eli ürünü olmadığının belirlendiği, bonoların teslim edildiği bankada görevli tanık Davut beyanında, senetlerin sanık ... tarafından temin edilip bankaya kullanılacak kredi karşılığında ciro edilmek suretiyle bankaya verildiğinin belirtildiği, senetlerde alacaklı şirket olarak her iki sanığın yetkilisi olduğu şirket adının bulunduğu, sanık ...'in, birinci ciro altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, böylece sanık ...'in bir şekilde senedi tedarik edip ön yüzünü doldurtup arkasını ciro ederek kredi kullanmak için bankaya ibraz ettiği, Sanık ...'ın da, diğer sanıkla birlikte alacaklı şirket yetkilisi olarak kullanılan krediden faydalandığı, bu nedenle katılanın dolandırılması eylemini diğer sanıkla birlikte işlediği, böylece sanık ...'in nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını, sanık ...'un da nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
5237 sayılı TCK'nın 158/1-j, son maddesi gereğince temel cezanın alt hadden belirleneceği kabul edilmekle, sanık hakkında 3 yıl hapis ve haksız menfaat miktarına göre gün adli para cezası belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, temel cezanın aynı madde gereğince 2 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlendikten sonra, verilecek cezanın haksız menfaat miktarının iki katından az olamayacağı gerekçesiyle, belirlenen bu cezanın, bu kez 3 yıl hapis ve haksız menfaatin iki katına çıkarılması usul ve yasaya aykırı ise de, bu husus sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın, suça konu sahte senetleri düzenleyip bankaya teminat olarak vermek suretiyle kredi kullandığı ve bu şekilde TCK'nın 158/1-j, son maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediği iddia edilmiş ise de, senetlerin teminat olarak ibraz edilmesinden sonra kredinin sanık tarafından tamamen kullanıldığı, bu şekilde haksız menfaatin temin edilerek suçun
tamamlandığının anlaşılması karşısında tamamlanmış nitelikli dolandırıcılıktan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, senedin tahsil edilememesi nedeniyle eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle hüküm kurularak eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK'da, 765 sayılı TCK'dan farklı olarak “gün para cezası sistemi” kabul edildiği için bu sistemde nispi para cezasına yer verilmemiştir. İlgili maddelerin gerekçe bölümlerinde de 5237 sayılı TCK sisteminde nispi para cezasının öngörülmediği açıkça belirtilmektedir. Ancak, 5237 sayılı TCK'nın 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 tarih ve 5377 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile değişik TCK'nın 158/1. fıkrasına eklenen “... Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katında az olamaz.” cümlesi ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçede de belirtildiği üzere, 158. maddenin 1. fıkrasına eklenen son cümledeki “…adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK'nın 52. maddesinin 1. Fıkrası “Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan paranın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.” şeklindeki adli para cezasının tanımı yapıldıktan sonra aynı maddenin 3. fıkrasında “Kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.” ve aynı Kanunun 61. maddesinin 8. fıkrasında ise “Adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.” hükümleri ile yasa koyucu adli para cezasının mutlaka gün üzerinden tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir. 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK'nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli
para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise;o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında, sanığın sonuç olarak 77.580 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5275 sayılı Kanun'un 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından, infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan haksız elde olunan yararın iki katı esas alınmak suretiyle cezanın belirlenip, bu miktar üzerinden de arttırım ve indirim yapılmak suretiyle sonuç olarak 77.583 TL belirlenerek fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. Maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ve adli para cezasına mahkumiyete ilişkin bölümün tamamen çıkartılarak yerine, 5237 sayılı TCK'nın 158/1, j, son maddesi gereğince haksız menfaat miktarının 93.100 TL, haksız menfaatin iki katının 186.200 TL olması dikkate alınarak sanığın 9.310 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 35. maddesi gereğince cezasından 1/2 oranında indirim yapılarak 4655 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına aynı Kanun'un 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 3879 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve aynı Kanun'un 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL den hesap edilmek suretiyle netice olarak 77.580 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ifadeleri yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Suça konu sahte senetleri bankaya ibraz eden kişinin aynı zamanda şirket ortağı olan sanık ... olduğu, banka görevlisinin beyanı çerçevesinde, kredi için senetleri ciro eden kişinin de sanık ... olduğu, senetleri sahte olarak düzenlediğine veya kullandığına dair delil bulunmayan sanık ...'un, salt, ilgili şirkette ortak olması ve alınan krediden sonuç olarak faydalanmasının, diğer sanıkla iştirak ederek eylem ve fikir birliği içinde hareket ettiği hususunda tek başına mahkumiyetine yeterli delil mahiyetinde olamayacağı, suçlamaları kabul etmeyen bu şirket ortağının, kredi için sahte senet kullanılarak suç işlendiğine dair bilgisinin bulunmadığı ve suçu işlediğine dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı dikkate alınarak 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Kabule göre de; sanığın, suça konu sahte senetleri düzenleyip bankaya teminat olarak vermek suretiyle kredi kullandığı ve bu şekilde TCK'nın 158/1-j, son maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediği iddia edilmiş ise de, senetlerin teminat olarak ibraz edilmesinden sonra kredinin sanık tarafından tamamen kullanıldığı, bu şekilde haksız menfaatin temin edilerek suçun tamamlandığının anlaşılması karşısında tamamlanmış nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, senedin tahsil edilememesi nedeniyle nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini,
c-5237 sayılı TCK'nın 158/1-j, son maddesi gereğince temel cezanın alt hadden belirleneceği kabul edilmekle, sanık hakkında 3 yıl hapis ve haksız menfaat miktarına göre gün adli para cezası belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, temel cezanın aynı madde gereğince 2 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlendikten sonra, verilecek cezanın haksız menfaat miktarının iki katından az olamayacağı gerekçesiyle, belirlenen bu cezanın, bu kez 3 yıl hapis ve haksız menfaatin iki katına çıkarılması,
3-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hüküm açısından; 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinde, 765 sayılı TCK'nın 80. maddesinden farklı olarak “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında, aynı anda işlenen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden, sanığın, iki ayrı sahte oluşturulmuş senedi bilerek kullanması eyleminde, senetlerin farklı zamanlarda düzenlendiğine dair dair yeterli delil bulunmadığı dikkate alınmadan TCK'nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.