Ceza Genel Kurulu 2011/519 E. , 2012/224 K.
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 27.12.2010
Sayısı : 144–285
Sanık ...’nin kasten öldürme suçundan Türk Ceza Yasasının 82/1–g, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve tutukluluk halinin devamına, yağma suçundan ise beraatına,
Sanıklar ... ve ...’in suç delillerini gizleme suçundan aynı Yasanın 281/1–3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca üç ay on gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, mahsuba ve 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 231/5. maddesi gereğince haklarındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, yağma suçundan ise beraatlarına,
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın kasten yaralama suçundan Türk Ceza Yasasının 37. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 86/2, 86/3–c, 62 ve 63. maddeleri uyarınca onar ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, mahsuba ve 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 231/5. maddesi gereğince haklarındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, yağma suçundan ise beraatlarına,
Sanık ...’un kasten yaralama suçundan Türk Ceza Yasasının 37. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 86/2, 86/3–c, 31/2, 62/1 ve 63. maddeleri uyarınca beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mahsuba ve 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hırsızlık suçundan ise beraatına,
Sanıklar ..., ... ve ...’ın kasten yaralama suçundan Türk Ceza Yasasının 37. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 86/2, 86/3–c, 31/3, 62/1 ve 63. maddeleri uyarınca altışar ay yirmişer gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, mahsuba ve 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hırsızlık suçundan ise beraatlarına,
Katılan ... duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan 2.200 Lira vekâlet ücretinin sanıklardan alınarak katılan kuruma verilmesine ilişkin, Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.11.2008 gün ve 42–222 sayılı sanık ... yönünden kısmen resen temyize tabi olan hükmün, sanık ... müdafii ile katılanlar ..., ... ve ... vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.04.2010 gün ve 6414 – 2326 sayı ile;
“Hükme esas teşkil eden kısa kararın verildiği 03.11.2008 tarihli duruşma tutanağının 1, 2 ve 3. sayfalarının mahkeme başkanı tarafından, son sayfasının da 33895 sicil numaralı Hâkim tarafından imzalanmaması suretiyle CMK’nun 219. maddesine aykırı davranılması” nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesince duruşma tutanaklarındaki imza eksiklikleri giderildikten sonra 27.12.2010 gün ve 144–285 sayı ile önceki hükümdeki gibi uygulama yapılmıştır.
Sanık ... yönünden kısmen resen temyize tabi olan bu hükmün, sanık ... müdafii ile katılanlar ..., ... ve ... vekili ile Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.10.2011 gün ve 5834–6111 sayı ile;
“1- Sanıklar ... ve ... hakkında suç delillerini gizlemek, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..... ve ... haklarında yaralama suçlarından açılan davalarla ilgili olarak yapılan yargılama sonucunda ‘5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olduğundan’ 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231/12. maddesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar temyizi kabil olmayıp, itiraz yasa yoluna tabi bulunduğundan ve bu hususta da mahallince değerlendirme yapılarak itirazın reddine karar verilmiş olduğundan, müdahiller vekillerinin bu suçlardan kurulan hükümlere yönelik temyiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
2- Sanık ... müdafii ve müdahiller vekilinin temyiz talepleri üzerine, sanık ... hakkında maktul ...’yı yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme ve yağma, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında yağma, sanıklar ..., ..., .... ve ... haklarında nitelikli hırsızlık suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’ın maktul ...’yı yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişkin cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanıklar Hakan, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında yağma, sanıklar ..., ..., ..., Abdullah Gökçek, ... ve ... haklarında nitelikli hırsızlık suçundan açılan davada elde edilen delillerin hükümlülüklerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre bozmaya uyularak verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme ve temyiz dilekçesinde suç vasfına, tahrik bulunduğuna vesaireye, müdahiller vekillerinin sübuta, suç vasfına, eksik incelemeye, TCK’nun 62. maddesinin uygulanmasının isabetsizliğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi onanmasına” karar verilmiştir
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.11.2011 gün ve 160598 sayı ile;
“Sanıklar hakkında açılan kamu davalarının, kasten kamu görevlisini öldürmek, öldürülmesine yardımcı olmak ve kamu görevlisinin silahını yağmalamak suçları olduğu; yargılama sırasında sanıklar hakkındaki yağmanın hırsızlık, öldürmeye yardım suçunun da etkili eylem olarak nitelendirildiği ve bu suçları işlemedikleri nedeni ile beraatlarına karar verildiği, bu nedenle kurumun doğrudan zarar görmediği halde katılmasına karar verilerek ayrıca sanıklar aleyhine maktu vekâlet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün, katılan kurum lehine vekâlet hükmüne ilişkin bölümünün çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünün, kurumda çalışan bir güvenlik görevlisinin öldürülmesi suçundan açılan kamu davasına katılmasının ve lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Ölen ...’nın, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, olay gecesi banliyö treninde kondüktör ile birlikte bilet kontrolü yaptıkları, bileti bulunmayan ve gürültü yaparak yolcuları rahatsız etmekte olan sanıkların, ölenin uyarısı üzerine bilet almayacaklarını ve trenden de inmeyeceklerini söyledikleri, bu nedenle aralarında tartışma çıktığı, tartışmanın giderek kavgaya dönüştüğü ve sanıkların ölene saldırdıkları, kavga esnasında sanık ...’nin bıçakla maktulü sağ gluteal bölgede iki, sağ uylukta da onsekiz santimlik kesi oluşturacak şekilde yaraladığı, kendisini korumak isteyen maktulün görevi gereği kendisine verilen tabancasını ateşlemek istediği ancak tabancanın ateş almadığı, maktulün tabancasını çekmesi nedeniyle gerileyen sanıkların, aldığı bıçak darbeleri nedeniyle yere düşen maktulün silahını da alıp, durağa gelmesi nedeniyle yavaşlayan trenden atlayarak kaçtıkları, maktulün ise kaldırıldığı hastanede öldüğü, bu konuya ilişkin yürütülen soruşturma aşamasında gelen bir telefon ihbarı üzerine sanıklara ulaşıldığı,
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü vekilinin, yaşı küçük olan sanıklar hakkında açılan ve birleştirilen davada katılma isteminde bulunduğu, yerel mahkemece de istemin kabul edildiği, katılan vekilinin birleştirilen davanın görüldüğü mahkemedeki oturumlara da iştirak ederek katılma istemini yinelediği, yargılama sonucunda sanıkların hırsızlık ve yağma suçlarından beraatlarına, kasten öldürme, suç delilini gizleme ve kasten yaralama suçlarından ise cezalandırılmalarına ve katılan kurum lehine maktu vekâlet ücretine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 237/1. maddesinde; “mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler” hükmü ile kamu davasına katılma hak ve yetkisi bulunanlar üç grup halinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme 1412 sayılı Ceza Yargılaması Usulü Yasasının 365. maddesindeki; “suçtan zarar gören herkes, soruşturmanın her aşamasında kamu davasına müdahale yolu ile katılabilir” hükmü ile paralellik göstermekte ise de yeni düzenlemeye, önceki yasada yer almayan malen sorumlu ve dar anlamda suçtan zarar göreni ifade eden mağdur da eklenmek suretiyle, madde; öğreti ve uygulamadaki görüşlere uygun olarak, katılma hak ve yetkisi bulunduğu kabul edilenleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların yasanın kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet savcısının yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “davaya katılma” veya “müdahale” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “katılan” ya da “müdahil” sıfatını almaktadır.
Kamu davasına katılmak için aranan “suçtan zarar görme” kavramı yasada açıkça tanımlanmamış, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında bu kavram; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulanmış, buna bağlı olarak da dolaylı veya olası zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceği kabul edilmiştir.
Nitekim bu husus, Ceza Genel Kurulunun 11.04.2000 gün ve 65–69, 22.10.2002 gün ve 234–366, 04.07.2006 gün ve 127–180 ile 03.05.2011 gün ve 155–80 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edilmiştir.
Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak, bir tüzel kişinin kamu davasına katılabilmesi için CYY’nın davaya katılmayı düzenleyen genel kural niteliğindeki 237. maddesinde belirtilen koşulun gerçekleşmesi, başka bir deyişle suçtan doğrudan zarar görmüş olması veya herhangi bir yasada, belirli bir tüzel kişinin bazı suçlardan açılan kamu davalarına katılmasını özel olarak düzenleyen bir hükmün bulunması gerekir. Örneğin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasasının davaya katılmayı düzenleyen 18. maddesi uyarınca Gümrük İdaresinin, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 18. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığının, 5411 sayılı Bankacılık Yasasının 162. maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun usulüne uygun başvuruda bulunmaları halinde kamu davasına katılacakları açıkça hükme bağlanmıştır. Özel yasa hükümleri uyarınca davaya katılmanın kabul edildiği bu gibi durumlarda, belirtilen kurumların suçtan zarar görüp görmediklerini ayrıca araştırmaya gerek bulunmamaktadır. Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 gün ve 155-80, 22.10.2002 gün ve 234-366 ile 21.02.2012 gün ve 279–55 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğüne bağlı bir banliyö treninde güvenlik görevlisi olarak çalışan maktulün öldürülmesi suçundan doğrudan zarar görmeyen ve kamu davalarına katılmasını özel olarak düzenleyen bir hükmün de bulunmaması nedeniyle bu suçu takip etme görevi bulunmayan adı geçen kurumun kamu davasına katılma yetkisinin olmadığı, buna göre yerel mahkemece verilen müdahale kararı hukuki değerden yoksun olup hükmü temyiz etme hakkı vermeyeceğinden, anılan kurum vekilinin dilekçesini de kapsayacak şekilde temyiz incelemesi yapılması ve katılan kurum lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz isteminin reddine, sanık ... müdafii ile katılanlar ..., ... ve ... vekilinin temyizleri üzerine yapılan inceleme sonucunda yerel mahkeme hükmünün, suçtan doğrudan zarar görmeyen ve bu suçu takip etme görevi bulunmayan Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünün katılan olarak davaya kabulü ve lehine vekâlet ücretine hükmolunması isabetsizliğinden bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan yerel mahkeme hükmünün vekalet ücretine ilişkin olan onüç numaralı fıkrasının hükümden çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 19.10.2011 gün ve 5834–6111 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Kasten öldürme suçundan doğrudan zarar görmeyen ve bu suçu takip etme görevi de bulunmayan Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü vekilinin TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
4- Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2010 gün ve 144–285 sayılı hükmünün, suçtan doğrudan zarar görmeyen ve bu suçu takip etme görevi bulunmayan Devlet Demiryollarının katılan olarak davaya kabulü ve lehine vekâlet ücretine hükmolunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı olduğundan, hüküm fıkrasından Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü lehine vekâlet ücretine hükmolunmasına ilişkin olan onüç numaralı bölümün çıkarılması suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.