16. Ceza Dairesi 2018/511 E. , 2018/2459 K.
TALEP :
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ...'in beraatine dair, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.09.2017 tarihli ve 2017/163 esas, 2017/387 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın beraatine dair karar verilmiş ise de, sanığa isnad edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tabi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikayet veya başkaca bir soruşturma kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 03.04.2017 tarihli 'Olur'u ile de sanığın Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı karikatüre ilişkin eylemi Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanununun 299/3 maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği ve sanığın sayın Cumhurbaşkanına yönelik 'Kötü yazılmış bir tiyatro ve finaldeki hedefleri, Recep'i başkan yapmak. Bu dolmayı yutan yutsun da, ben yutacak kadar salak değilim' şeklindeki yazıyı ve 'Verin güzellikle şu 400 dedi, millet vermedi. Sen misin vermeyen? Şimdi tezgah gayet iyi. Aldı mı bir erken seçim kararı, sen bak berekete. 400'de olur 500'de. Gelsin başkanlık sistemi de gününüzü görürsünüz. Devlet bohçacıda duvara toslayıp, tarihi görevini yaparak köşesine çekilir.' biçimindeki yazıyı paylaştığının tespit edildiği, sanığın bu paylaşımları yaptığını da ikrar etmesi karşısında, mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 05.01.2018 gün ve 94660652-105-81-12586-2017-Kyb sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet BaşsavcıIığının 15.01.2018 gün ve 2018/2688 sayılı tebliğnamesiyle bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) OLAY:
Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2017 tarih ve 2017/900 esas sayılı iddianamesiyle, sanık ... hakkında 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunu işlediği iddiasıyla Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi 28.09.2017 tarihli ve 2017/163 esas - 2017/387 karar sayılı ilamıyla 'sanığın Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımların içerik ve mahiyeti, iddianame anlatımı birlikte değerlendirildiğinde; iddia olunan ifadelerin içeriği, mağdurun konumu da düşünülerek saygı sınırlarını aşan nezaket dışı ifadeler olduğu ağır eleştri kapsamına girdiğini' belirterek somut olayda Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle sanık hakkında Beraat hükmü kurduğu, bu karara karşı yerel Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurmaması üzerine de kanun yararına bozmaya konu edilen kararın sanık yönünden 16.10.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
II) KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Sanığın Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımların 'Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağının'' belirIenmesine ilişkindir.
III) HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
'T.C. Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, Devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer Devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Çetin, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10)
Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198)
Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar)
Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.
Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. (Erem. age)
Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok Uluslararası belgeye, Anayasa ve yasalara konu oluşturmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 10/1.maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde yer verilmiş olup birbirlerine benzer şekilde; 'Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve Ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve verme özgürlüğünü de içerir.' biçiminde ifade edilmiştir.
Ancak; ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı kısıtlıda olsa sınırlandmlmasının gerekeceği Uluslararası ve Ulusal alanda normlara konu edilmiştir.
Bu cümleden olarak Uluslararası alanda İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesinin 10/2. maddesinde; 'kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, gerekli tedbirler niteliğinde olarak ... başkalarının şöhret ve haklarının korunması ... için yasayla öngörülen bazı merasime koşullara sınırlamalar veya yaptırımlara bağlanabilir.'
Anayasanın 26/2. maddesinde 'Bu hürriyetlerin kullanılması... başkalarının şöhret veya haklarının ... korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.'
T.C. Anayasası ve Uluslararası mevzuat birlikte değerlendirildiğinde hürriyetlerin demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak; Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, Kamu güvenliği ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı gücünün otorite veya tarafsızlığının korunması için Kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlama ve yaptırımlara tabi tutulacağı anlaşılmaktadır. Ancak, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda gelişini zedelemeyecek ölçüde yapılması görüşü genel bir kabul görmüştür.
Özet olarak sınırlama veya müdahale için; yasal bir düzenleme, sınırlamanın meşru bir amacı ve nedenlerinin bulunması, sınırlamanın meşru amaçla orantılı ve önlemin demokratik toplum bakımından zorunlu olması gerekmektedir.
Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. (Tezca, Erdem Sancaktar, Türkiye'nin İnsan Haklan sorunu 2. baskı sy 462)
Ne var ki; iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır.
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına hakaret suçları TCK 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için 'Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibari ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez' (Erman, hakaret ve sövme suçları sy 80 vd)
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp re'sen soruşturulan suçlardandır. Ancak kamu davası yoluyla yargılamasının yapılması Adalet Bakanının 'olur'una tabi kılınmıştır. Kovuşturmanın Adalet Bakanlığının 'olur'una tabi kılınması söz konusu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu anlamına gelmemektedir. Cumhurbaşkanının feragati şahsi hakların kullanımı açısından sonuç doğurucu olup, kamu davasının düşürülmesini gerektirmez.
Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanmamalı, yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek eylem hukuka aykırı olacaktır.
Siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda kabul edilmektedir. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanamaz. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ile hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderlerle özdeşleştirdiği bu kişiler yapılan ve kamuya yansıyan hakaretlerin kendilerine yapılmış gibi tepkilere sebebiyet verip toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralama ile sona eren eylemlerin başlangıcında hakaret ve sövme fiillerinin olduğu gözetildiğinde, bu fiillerin yaptırımsız bırakılmasının toplumsal barışı bozucu ve kamu düzenine zarar vereceğinden, demokratik toplumda yaptırım uygulanması zorunlu görülmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün 2008/5-19, 2008/31 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasası'nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Nitekim, yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, Yargıtay'ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırılıklardandır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden 'Cumhurbaşkanına yönelik ağır ithamlarda ve karalamaya yönelik paylaşımlarda 'bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine sanık ... hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/8874 sayılı dosyası üzerinden 'silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak ve Cumhurbaşkanına hakaret' suçlarından soruşturmaya başlandığı, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı 06.01.2017 tarihinde, sanık hakkında 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan yürütülen soruşturmanın tefrikine karar vererek evrakı 2017/239 soruşturma sırasına kayıt ettiği, 'silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak' suçunu ise eski soruşturma dosyası üzerinden yürütmeye devam ettiği, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçuna ilişkin 2017/239 soruşturma sayılı dosya üzerinden yaptığı soruşturma neticesinde, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne fezleke yazarak sanık hakkında kovuşturma izni talebinde bulunduğu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 03.04.2017 tarihli 'Olur' yazısıyla, sanığın da kabul ettiği Facebook isimli sosyal paylaşım sitesindeki; 'Kötü yazılmış bir tiyatro ve finaldeki hedefleri, Recep’i başkan yapmak. Bu dolmayı yutan yutsun da, ben yutacak kadar salak değilim' şeklindeki yazıyı ve 'Verin güzellikle şu 400 dedi, millet vermedi. Sen misin vermeyen? Şimdi tezgah gayet iyi. Aldı mı bir erken seçim kararı, sen bak berekete. 400'de olur 500’de. Gelsin başkanlık sistemi de gününüzü görürsünüz. Devlet bohçacıda duvara toslayıp, tarihi görevini yaparak köşesine çekilir.' biçimindeki paylaşımlarıyla alakalı olarak sanık hakkında kovuşturma izni verdiği, kovuşturma izninin verilmesi akabinde Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı 17.04.2017 tarihli ve 2017/239 soruşturma, 2017/900 esas, 2017/612 sayılı iddianamesiyle, sanık hakkında 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunu işlediğinden bahisle Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açtığı, yapılan yargılama sonunda Orhangazi 1. Asliye Ceza Mahkemesi 28.09.2017 tarihli ve 2017/163 esas, 2017/387 karar sayılı kararıyla, 'her ne kadar sanık hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten cezalandırılması İçin TCK 299/1 maddesi gereği kamu davası açılmış ise de sanığın Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımların içerik ve mahiyeti, iddianame anlatımı birlikte değerlendirildiğinde; iddia olunan ifadelerin içeriği, mağdurun konumu da düşünülerek saygı sınırlarını aşan nezaket dışı ifadeler olduğu ağır efeştri kapsamına girdiğini' belirterek somut olayda Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle sanık hakkında Beraat hükmü kurduğu, bu karara karşı yerel Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurmaması üzerine de adı geçen kararın sanık yönünden 16.10.2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında;
'Kötü yazılmış bir tiyatro ve finaldeki hedefleri, Recep'i başkan yapmak. Bu dolmayı yutan yutsun da, ben yutacak kadar salak değilim' ve 'Verin güzellikle şu 400 dedi, millet vermedi. Sen misin vermeyen? Şimdi tezgah gayet iyi. Aldı mı bir erken seçim kararı, sen bak berekete. 400de olur 500de. Gelsin başkanlık sistemi de gününüzü görürsünüz. Devlet bohçacıda duvara toslayıp, tarihi görevini yaparak köşesine çekilir',
Biçimindeki paylaşımların sanık ... tarafından yapıldığını kabul etmiş, ancak bu paylaşımları, mağdurun konumu da dikkate alındığında içerik itibariyle Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturmayan 'saygı sınırlarını aşan nezaket dışı ifadeler olup ağır eleştri kapsamına giren' ifadeler olarak değerlendirmiştir.
Tüm bu delillerin ışığında;
Sanık ...'in, Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımların, içerik itibariyle incitici ve rahatsız edici olsa da; mağdurun konumu, aynı sözler sebebiyle sanıkla alakalı 'silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak' suçundan ayrı bir soruşturmanın da yürütüldüğü nazara alındığında, 'ağır eleştri kapsamında kalan, saygı sınırlarını aşan, nezaket dışı ifadeler olduğu, hakaret ve sövme kapsamında değerlendirilemeyeceği' anlaşılmış, bu itibarla somut olayda 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunun unsurlarının oluşmadığı, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.09.2017 tarihli ve 2017/163 esas, 2017/387 karar sayılı 'sanığın beraatine' ilişkin kararında bir isabetsizlik görülmeyerek talebin reddine yönelik karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV) SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran bu gerekçelerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.