8. Hukuk Dairesi 2016/3672 E. , 2018/15037 K.
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı ve Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili; davacının 01/04/1977 tarihinden itibaren ...'da işçi olarak çalıştığını, ayrıca 2003 yılından beri araç temizleme hattı faaliyetinde bulunan bir şirketin sahibi olduğunu, davalının ise ev hanımı olduğunu, davacının evlendikten sonra yatırım yapmak için ...... 5748 ada 7 parsel de bulunan taşınmazı 38.000,00 DM'a anlaşarak davalı adına satın aldığını, ... Üçlerbey Mah. 1384 ada 25 parsel E blok 2 nolu kendi adına evlilikten önce malik olduğu şahsi malı dairesini 16.000,00 DM'ye satarak bedelini elden emlakçıya ödediğini, bakiyesini ...'dan emlakçıya havale ile gönderdiğini, arsanın evlilikten kısa bir süre sonra edinildiğini, geliri olmayan davalının hiçbir katkısının olmadığını, davacının 2005 yılında birikimlerini bu taşınmaz üzerine inşaat yaptırmak için değerlendirmek istediğini, bu amaçla ... Kışla mah. 269 ada 431 parsel ve 11 nolu bağımsız bölümde bulunan daireyi 40.000,00 Euro'ya sattığını ve bedelini inşaatı yapan ...'a ödediğini, bir kısım birikimlerini elden nakit olarak ...'a ödediğini, diğer kalan kısımları da ...'dan banka havalesiyle gönderdiğini ve toplam olarak 140.000,00 - 150.000,00 Euro ödeme yaptığını, bu ödemelerle arsa üzerine 6 bağımsız bölümünden oluşan bir inşaat yapıldığını, arsa davalı üzerine kayıtlı olduğu için kat irtifaklarının da davalı adına tesis edildiğini, hem arsanın alımında hem arsanın üzerinde inşaat yapımında toplam 2 dairesini sattığını, evlilik birliği içinde edinilen arsanın eski mal rejimine göre; davacının katkısıyla edinilen arsanın tasfiyesi sağlanarak ve ...... 5748 ada 7 parsel 1,2,3,4,5 ve 6 nolu bağımsız bölümden oluşan taşınmazların yasal mal rejimine göre tasfiyesinin sağlanarak davacının katkı payının ve değer artış payının belirlenmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte şimdilik 100.000,00 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. 30/12/2014 tarihli dilekçesi ile; 100.000,00 TL’lik talebin 50.000,00TL’nin katkı payı için, 50.000,00 TL'nin değer artış payı için talep ettiklerini bildirmiştir. Islahla, katılma alacağı talebini 252.808,50 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı ... vekili tarafların davacının zinası nedeniyle boşandıklarını, ayrıca davacının davalıya karşı şiddet uyguladığını ve boğazını sıkarak öldürmeye çalıştığını, bu nedenle TMK'nun 236. maddesi uyarınca davacının katılma alacağı talep edemeyeceğini, davalının evlilik birliğinin kurulduğu tarihten itibaren sürekli çalıştığını ve aile ekonomisine katkıda bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği ... mah. 269 ada 431 parsel ve 11 nolu bağımsız bölümde bulunan taşınmazdan gelen parayı kendi özel harcamaları için kullandığını, davacının dava konusu taşınmazları oturulacak hale geldikten sonra kiraya verdiğini ve kira gelirlerini de kendisinin harcadığını, 6 yıl boyunda dava konusu taşınmazlardan 180.000,00 TL kira geliri aldığını, dava dilekçesinde belirtilen arsanın davalının kişisel malı olduğunu, arsayı davalının kendi birikimleri ve babasının katkısı ile alındığını, davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, dava konusu taşınmazların inşa edildiği arsanın 01/01/2002 tarihinden önce alındığını ve davalının kişisel malı olduğunu, davalının ziynetleri(25.000,00 Euro) ve birikimleri ile davacının hem borçlarını ödemek zorunda kaldığı hem de dava konusu arsadaki inşaatı yaptığını, davalının oğlu adına yaptırdığı çeyiz sigortasını bozdurarak buradan aldığı 90.000,00 Euro'yu inşaatın yapılmasına aktardığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 252.808,50 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 50.000,00 TL'lik katkı payı alacağı talebinin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m).
Katkı payı alacağı; 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak 'katkı payı alacağı' hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire(maaş, gündelik, kar payı gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları (ziynet, miras, bağış vs gibi) kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır. Bundan sonra da, kalan miktara her bir eşin çalışmaları ile elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının kabulü ile oranları ayrı ayrı belirlenmelidir.
Buna göre, öncelikle toplu katkının satın alma tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem edinme bedeli hem de dava tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.
Dava konusu malvarlığına, başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının dışında kalan bölümüne eşlerin çalışmaları karşılığı elde edilen düzenli gelirlerle yapılan katkı oranının belirlenmesi bakımından ise; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olunmasına rağmen, çalışılan bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup belirlenerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı saptanmalıdır. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir.
Yukarıda açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, her bir eşin katkı payı alacak miktarı bulunur.
Değer artış payı alacağı ise; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.
Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK'nun 222 m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse, konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; dava dilekçesi ve davacının yargılama oturumlarındaki beyanlarına göre dava, katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteklerine ilişkindir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Taraflar 15.08.1980 tarihinde evlenmiş, 14.07.2009 tarihinde ... ...Aile Mahkemesine açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 15.06.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlar, 14.03.2012 tarihinde yabancı mahkeme kararının tanınması amacı ile açılan dava sonunda da ... 1.Aile Mahkemesi'nin 09.04.2012 tarih 2012/262 Esas 2012/413 Karar sayılı ilamı ile yabancı mahkeme kararının boşanma ile sınırlı olmak üzere tanınmasına karar verilmiş, tanıma kararı da 20.06.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Dava konusu 5748 ada, 7 parsel, 1991 tarihinde arsa niteliğinde edinildiğine göre, arsanın edinildiği tarih itibariyle katkı payı alacağı hesap edilmesi gerekir. Yine bu arsa üzerine yapılan binanın 2005 yılında yapıldığı dosya kapsamından anlaşıldığına göre, bu bina hakkında davacının katılma alacağının olduğunun düşünülmesi gerekir. Aynı zamanda arsanın alınması ve binanın yapılması ile ilgili davacı tarafından ikame taşınmazlardan söz edilerek parsel numaraları da verilerek, bu taşınmazlardan gelen bedellerin dava konusu taşınmaz için kişisel mal olarak değer artış payı alacağı kapsamında olduğu kanıtlandığı takdirde değerlendirmeye tabi tutulması gerekir.
Mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle ikame taşınmazlar olan ..., 1384 ada 25 parsel, 2 nolu taşınmaz ve ... Kışla Mah. 269 ada 431 parsel ve 11 nolu taşınmazın ilgili tapu müdürlüklerinden, davacı tarafından edinildiği ve satıldığı tarihleri gösterir tüm kayıtlar getirtilerek, bu taşınmazların bedellerinin dava konusu malın edinilmesinde kullanılıp, kullanılmadığı hususunun irdelenmesi gerekir.
Taraf tanıklarının tamamı usulüne uygun dinlenilerek hangi hususla ilgili beyanları var ise beyanlarına başvurulması, dava konusu taşınmazın arsa ve bina olarak edinilmesi ile ikame taşınmazların edinilmesi, dava konusu taşınmazın satın alınması ve bina inşaati ile ilgili ayrıntılı beyanlarının alınması, katılma alacağı konusu binanın karar tarihine en yakın değeri belirlenerek katılma alacağı hesaplanması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin yukarıdaki bent dışındaki temyiz talebinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca HUMK'nun 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 4.317,35 TL peşin harcın 17.269,35 TL onama harcından mahsubu ile kalan 12.952,00 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 05.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.