5. Ceza Dairesi 2016/5818 E. , 2017/4212 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma ve verme, resmi belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat, kamu davasının düşürülmesi Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan,
... hakkında ..., ..., ..., ...’den,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ..., ...,'tan,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ..., ...'dan,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ..., ...'tan,
... hakkında ..., , ...'dan,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ...'dan,
... hakkında ...'den,
... hakkında ..., ..., ..., ...'dan,
... hakkında ..., ...'tan,
... hakkında ..., ..., ...'dan,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ..., ...'tan,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ...'dan,
... hakkında ..., ..., ...'tan,
... hakkında ..., ...'dan,
... hakkında ..., ...'tan,
... hakkında ..., ..., ..., ...'dan,
... hakkında ..., ..., ..., ...'dan,
... hakkında ..., ...'tan,
... hakkında ...'den, menfaat temin ettikleri isnatlarına,
... hakkında ..., ..., ...'a,
... hakkında ..., , ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ya,
... hakkında ... ve ...’a,
... hakkında, ..., ... ve ...’e,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ya,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’e,
... hakkında ..., ..., ..., ..., ve ...’a,
... hakkında ... ve ...’a,
... hakkında ..., ... ve ...’a,
... hakkında ...’e menfaat temin etme isnatlarına ilişkin olarak açılan davalarla ilgili zamanaşımı süresi içerisinde mahallince her zaman bir karar verilmesi olanaklı kabul edilmiş, sanık ... ve ...'in eylemlerinin rüşvet almak yerine rüşvet vermek olarak belirtilmesi verilen kararın mahiyetine göre sonuca etkili görülmemiştir.
Sanık ... hakkında tayin olunan cezanın miktarına göre duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 318. maddesi uyarınca, sanık ... müdafiin 16/01/2014 tarihli dilekçe ile temyizden feragat ettiğinden, süre tutum talebinde isimleri yer almakla beraber sanıklar ..., ... ve ... hakkında gerekçeli temyiz dilekçesinde bu yönde istem bulunmadığından, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve resmi belgede sahtecilik suçlarından doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan katılan Hazinenin usulsüz olarak bu suçlar yönünden de davaya katılmasına karar verilmesi hükümleri temyiz hakkı vermeyeceğinden, vekilinin bu husustaki temyiz itirazlarının ise 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin sanık ... hakkında ölüm nedeniyle düşme, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan beraat, sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet, rüşvet suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında ölüm nedeniyle düşme, sanıklar ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan, sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve rüşvet suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Teftiş Kurulu Bursa Bölge Başkanlığı'nın 24/12/2008 gün ve 08/35 sayılı yazı içeriği ve ekleri nazara alındığında sanık ... hakkında verilen kararın gerekçesi yerinde olmamakla birlikte hükmün niteliğine göre bu husus sonuca etkili görülmemiştir.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat ve düşme hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen O yer C.Savcısı ve katılan Hazine vekilinin (düşme kararı yönünden) temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet almak, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet vermek suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Rüşvet suçunun kanıtı kabul edilebilecek delillerin, yorumu gerektirmeyecek biçimde rüşvet suçunun anlaşma da dahil tüm unsurlarını ortaya koymadığı, görevin gereklerine aykırı hareket edilmesi için hangi iş ve işlem nedeniyle menfaat temin edildiği ya da rüşvet anlaşmasına varıldığı hususunun açık olmadığı nazara alındığında, diğer koşulların ve sübutun varlığı halinde sanıkların üzerine atılı eylemin görevi kötüye kullanma ve bu suça iştirak suçunu oluşturabileceği, görevi kötüye kullanma suçunun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesine göre 8 yıl asli zamanaşımı süresine tabi olduğu sanıkların sorgu tarihi ile inceleme günü arasında belirtilen sürenin gerçekleştiği, başkaca zamanaşımını kesen sebebin bulunmadığı anlaşıldığından ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanıklar ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet vermek, sanık ... hakkında rüşvet almak suçundan beraat, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında rüşvet almak suçundan açılan kamu davalarının görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturduğunun kabulüyle görevi kötüye kullanmak suçundan, sanıklar , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında görevi kötüye kullanma suçuna azmettirmekten mahkumiyetlerine dair hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bir kısım sanıklar ile müdafiilerince aşamalarda kamu görevlilerinin menfaat temin etmeyi sağlamaya yönelik olarak öncelikle araçlara usulsüz ceza yazma yada araçları bekletme gibi uygulamalarda bulunulduğu, daha sonra sivil sanıkların çalışamaz hale gelince görevlilerin istedikleri menfaatlerin temin edildiğini dolaylı olarak ifade ettikleri, dosya kapsamına göre, görev yapılan yerin en çok ceza yazılan yerlerden biri olduğuna ilişkin haberler bulunduğu ve yazılan cezalara ilişkin makbuzlar ibraz edildiğinin anlaşılması karşısında; rüşvet suçunun kanıtı kabul edilebilecek delillerin yorumu gerektirmeyecek biçimde rüşvet suçunun anlaşma da dahil tüm unsurlarını ortaya koymadığı, görevin gereklerine aykırı hareket edilmesi için hangi iş ve işlem nedeniyle menfaat temin edildiği ya da rüşvet anlaşmasına varıldığı hususunun açık olmadığı da nazara alındığında, savunma irdelenerek kolluk görevlilerinin icbar boyutuna varmayan davranışları sonucunda sivil sanıklarca menfaat temin edildiğinin anlaşılması halinde görevlilerin eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı ve bu halde kendisinden menfaat sağlananların suçun mağduru olacağı, aksi halde ise işin yapılmasına yönelik öncesinde bir anlaşmanın varlığı halinde eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 257/3. maddesinde düzenlenen 'görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama ve bu suça azmettirme suçunu', işin yapılmasına yönelik öncesinde bir anlaşmanın olmadığı, söz konusu işin yapılmasından sonra menfaat temin edilmesi halinde ise kolluk görevlileri açısından eylemin TCK'nın 257/1 maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma, sivil sanıklar yönünden ise görevi kötüye kullanma suçuna azmettirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden sübutu kabul edilen eylemlerinin ne suretle atılı suçu oluşturduğu, suçun işlendiğine dair varılan sonuç ile buna ilişkin delillerin dosya kapsamına uygun, mantıksal ve hukuksal bağ kurulmak suretiyle neler olduğu karar yerinde denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle gösterilmeden dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle, yazılı şekilde hükme varılması,
Sanık ...'ın sanık ..., sanık ...'in sanık ..., sanık ...'ın sanıklar ..., ... ve ..., sanık ... , ...'un sanıklar ..., ... , ... ve ..., sanık ...'nun sanık ...
Işık, sanık ...'ün sanık ..., sanık ...'ın sanık ..., sanık ...'ın sanıklar ... ve ..., sanık ...'ın sanık ..., sanık ...'ın sanıklar ... ve ..., sanık ...'nun sanık ..., sanık ...'nın ise sanıklar ... ve ...'la ilgili eylemleri nedeniyle atılı suçu işledikleri kabul edilmesine karşın haklarında mahkumiyet kararı verilen sanıkların eylemlerine iştirak edip etmedikleri tartışılmaksızın sanıklar ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında rüşvet vermek, sanık ... hakkında rüşvet almak suçundan beraat kararı verilmek suretiyle hükmün karıştırılması,
Kabule göre de;
Sanık ...'nun aşamalarda 'söz konusu aracın istiap haddinde 960 kilo fazlası çıktı, bu fazlalık da yükten değil fazla yakıt taşımasından yani ek depoya konulan yakıttan kaynaklandığı anlaşılmaktadır zaten bize sözlü ve yazılı emir vardır bir tona kadar fazla yapılan yüklemelerde herhangi bir ceza uygulaması yapılmaması söylenmiştir bende buna istinaden o aracı gönderdim' şeklinde savunmada bulunmuş olması ve benzer beyanların olması karşısında, ceza tutanağı düzenlenmesi zorunlu olmayan fazla kilo miktarının ne olduğu konusunda ilgili birimlerden alınacak yazı cevaplarının getirtilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, sübutu kabul edilen eylemlerinin ne suretle atılı suçu oluşturduğu, suçun işlendiğine dair varılan sonuç ile buna ilişkin delillerin dosya kapsamına uygun, mantıksal ve hukuksal bağ kurulmak suretiyle neler olduğu karar yerinde denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle gösterilmeden dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle, eylemin ne şekilde zincirleme biçimde gerçekleştirildiği de açıklanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,
'Şirketinde çalışan şüpheli ... vasıtasıyla trafik polis memuru olarak görev yapan şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve Mustafakemalpaşa İlçe Jandarma Komutanlığı trafik timinde görevli şüpheli ...’ya rüşvet olarak para verdiği, ayrıca bizzat kendisi şüpheli ...’e ait cep telefonlarının faturasını ödediği ve şüpheli ...’e nakit olarak para verdiği,' iddiasıyla hakkında kamu davası açılan sanık ...'ın kime ne şekilde menfaat sağladığı, sübutu kabul edilen özgü suçla ilgili olarak kimi azmettirdiği karar yerinde açıklanmadan mahkumiyetine karar verilmesi,
Sanık ...'nın sübutu kabul edilen eylemlerinin ne suretle atılı suçu oluşturduğu, suçun işlendiğine dair varılan sonuç ile buna ilişkin delillerin dosya kapsamına uygun, mantıksal ve hukuksal bağ kurulmak suretiyle neler olduğu karar yerinde denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle gösterilmeden dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle, yazılı şekilde hüküm tesisi,
Sanıklar ... ve ...'in sübutu kabul edilen eylemlerinin ne şekilde zincirleme biçimde gerçekleştirildiği açıklanmadan haklarında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
17/10/1996 tarihinde yürürlüğe giren 4199 sayılı Kanunla değişik 2918 sayılı Yasaya eklenen Ek 11. madde gereğince, suç tutanağı düzenleme yetkisi bulunan sanıklar hakkında hükmolunan cezaların yarı oranında artırılması gerektiği gözetilerek kolluk görevlisi sanıkların suç tutanağı düzenleme yetkisi bulunup bulunmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile cezaya hükmolunması,
Bir kısım sanıklar hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini kısmen isabetli ise de; TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla, aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki 'suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur' şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı ve kastın yoğunluğu hususları göz önüne alınarak temel cezanın hak ve nesafete uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, sanıkların konumunun aynı olmadığı da nazara alınmadan, suçun oluş biçimi ve eylemlerin gerçekleştirilme şekli de gözetildiğinde, TCK'nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak, olayın oluş biçimine ve dosya içeriğine uygun olmayan yasadaki ifadelerin soyut tekrarından ibaret gerekçelerle tüm sanıklar hakkında temel cezanın aynı oranda belirlenmesi,
Gerek hürriyeti bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesi, gerekse erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören birer şahsileştirme hükümleri oldukları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07/06/1976 gün ve 4-3 sayılı kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da belirtildiği üzere, cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme hükmünün uygulanmasına veya uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmesi ve bu gerekçenin sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmasının gerektiği, pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da başka bir olumsuz tavrı yargılama dosyasına yansımayan fail hakkında, şahsileştirme hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin olarak yalnızca kanun maddelerinde yer alan ifadelerin tekrarlanmasının, kanun koyucunun aradığı anlamda yeterli bir gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı, yargılama sürecindeki tutum ve davranışları olumlu kabul edilerek takdiri indirime ilişkin TCK'nın 62. maddesiyle cezalarında indirim yapılan, duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir hali tespit edilmeyen sabıka engeli bulunmayan ve talep eden sanıklar hakkında, sanıkların kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, 'cezası ertelendiğinde yeniden suç işlemekten çekineceği' gerekçesiyle hapis cezası ertelenen sanıklar hakkında, erteleme gerekçeleriyle çelişen, hangi somut veri ve olgulara dayanıldığı da gösterilmeden 'kişilik özellikleri suçun işleniş şekli nedeniyle'' şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,5237 sayılı TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği kabul edilen kamu görevlisi sanıklar hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerekirken, sanık ... hakkında yoksunluğa hükmolunmadan, diğer sanıklar hakkında ise yazılı şekilde hükme varılması,
E-7 Klasörde yer alan inceleme raporunda belirtilen para ödemelerine ilişkin belgelerin dosyada delil olarak saklanması yerine ayrım yapılmaksızın evrakların sahiplerine iadesine dair hüküm tesisi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekili, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafiileri ve sanık ... ile ... ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.