12. Ceza Dairesi 2021/4159 E. , 2021/6587 K.
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Taksirle ölüme neden olma suçundan şüpheli Yakup Güzelbilen hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11/01/2021 tarihli ve 2021/2677 soruşturma 2021/4127 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın Cumhuriyet Başsavcı vekili tarafından iade edilmesini müteakip, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20/01/2021 tarihli ve 2021/2677 soruşturma 2021/4211 esas 2021/3175 sayılı iddianamenin, bahse konu olay ile ilgili olarak daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Cumhuriyet Başsavcılık makamının bahse konu kararı iade yetkisinin bulunmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin verilen kararın şüpheli ve müştekiye ayrı ayrı tebliğ edilmeden ve 5271 sayılı Ceza Mukamemesi Kanununun 173. maddesinde düzenlenen itiraz sürecinin akibeti beklenmeden düzenlendiğinden bahisle anılan Kanunun 174/1-c. maddesi gereğince iadesine dair İstanbul Anadolu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/01/2021 tarihli ve 2021/43 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/02/2021 tarihli ve 2021/378 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olayla ilgili Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/11/2020 tarihli ve 2020/6943 esas 2020/11560 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere,
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 5/1. maddesinde yer alan “… ağır ceza Cumhuriyet Başsavcıları, merkezdeki Cumhuriyet Savcıları ile bağlı ilçe Cumhuriyet Başsavcıları ve Cumhuriyet Savcıları üzerinde, gözetim ve denetim hakkına sahiptir” şeklindeki, benzer şekilde 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 'Cumhuriyet Başsavcısının Görevleri' başlıklı 18. maddesinde yer alan, “Cumhuriyet başsavcısının görevleri şunlardır: 1. Cumhuriyet Başsavcılığını temsil etmek, 2. Başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak, iş bölümünü yapmak, 3. Gerektiğinde adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak, 4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısının; ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet başsavcıları, Cumhuriyet Başsavcı vekilleri, Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır. Asliye ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır.' şeklindeki, anılan Kanunun 'Cumhuriyet Savcısının Görevleri' başlıklı 20. maddesinde yer alan, 'Cumhuriyet savcısının görevleri şunlardır: 1. Adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak, 2. Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adli ve idari görevleri yerine getirmek, 3. Gerektiğinde Cumhuriyet başsavcısına vekâlet etmek, 4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Aynı yerde görev yapan Cumhuriyet başsavcı vekili bulunmadığında, Cumhuriyet Başsavcısına vekâlet edecek olanı Cumhuriyet başsavcısı belirler.' şeklindeki düzenlemeler ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başlıklı 172. maddesinde yer alan '(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir. (2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. (3) (Ek: 11/4/2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.' şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Cumhuriyet başsavcısının Cumhuriyet savcısı üzerinde denetim ve gözetim yetkisinin bulunduğu hususunda kuşku bulunmadığı, bu yetkinin idarî görev kapsamı ile sınırlı bulunduğu ileri sürülebilir ise de, Cumhuriyet başsavcılıklarının bir bütün olduğu ve Cumhuriyet başsavcısının bu bütünlüğü koruyarak başsavcılığın verimli ve düzenli çalışmasını sağlamakla mükellef olduğu, bu kapsamda Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararın görüldü işlemini de yapmasının yetki ve görevleri arasında bulunduğu, ancak bu işlemin, Cumhuriyet savcısının işlemlerinin Cumhuriyet başsavcılığı adına tanzim edildiği ve her bir mahkeme karşısında tekil olarak Cumhuriyet savcısının değil Cumhuriyet başsavcılığının bir bütün olarak bulunduğu, dolayısıyla bu görüldü işleminin mahkemelerin veya hakimliklerin kararlarına karşı yapılan görüldü işlemlerinden ayrı ve bağımsız olarak Cumhuriyet başsavcılığının bütünlüğü içerisinde gerçekleşen işlemden ibaret olduğu, Cumhuriyet başsavcısı tarafından görüldü yapılmak üzere gönderilen karar üzerinde yapacağı görüldü işlemi her ne kadar söz konusu kararın kurucu unsurlarından değil ise de, kararın görüldü yapılmadan kesinleşmesinin söz konusu olmadığı gibi esasen ortada henüz hukuk düzeninde doğmuş bir kararın da bulunmadığı, zira Cumhuriyet başsavcılığı adına hukuk düzeninde doğacak olan kararın henüz başsavcılığı temsil eden makam tarafından hukuk düzenine katılmadığı, Cumhuriyet başsavcısının bu kapsamda Cumhuriyet savcısının kararı üzerinde esasını değiştirmeye yetkili bir makam gibi red işlemi yapamayacağı ancak kararın esas sahibi Cumhuriyet savcısının yeniden bir değerlendirme yapmasını sağlayabileceği, bu aşamada kararın niteliğinin değişmesi söz konusu olmadığı gibi yetkinin de halen Cumhuriyet savcısında bulunduğu değerlendirilmekle;
Dosya kapsamına göre; Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan ancak görüldü işlemleri sırasında yeniden değerlendirilmek üzere gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra, ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından eksikliğin anlaşılması üzerine, soruşturmaya devam edildiği, soruşturma sunucunda da iddianame düzenlendiği, her ne kadar Mahkemece kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından imzalanması üzerine tamamlandığı iddia edilmiş ise de, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, görüldü işlemi sırasında Cumhuriyet başsavcısının gerekçesi ile birlikte yeniden değerlendirmek üzere dosyayı iade yetkisinin bulunduğu ancak bu yetkinin elbette ki hukukî değerlendirmeye yönelik olamayacağı ancak hukuk düzeninde var olacak evrakın da Cumhuriyet başsavcılığı adına düzenlenmiş olacağının da gözetilmesi gerektiği, dolayısı ile ortada henüz tamamlanmış bir karardan söz edilemeyeceği gibi anılan kararın görüldü ve imza aşamasının bu şekilde kalması durumunda da taraflara tebliğe çıkarılmasının mümkün olmadığı; kaldı ki kararın müşteki ve şüpheliye tebliğ edilmediğinden kovuşturmaya yer olmadığı kararının da kesinleşmediği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/2. maddesinde yer alan 'Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.' hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle,
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19/04/2021 gün ve 94660652-105-34-5026-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre şüpheli Yakup Güzelbilen hakkında taksirle öldürme suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın UYAP üzerinden elektronik imza ile imzalanmasına müteakip İstanbul Anadolu başsavcı vekili tarafından görüldüsü yapıldığı sırada iadesine karar verildiği, iade üzerine kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın taraflara tebliği sağlanmadan ve itiraz imkanı verilmeden Cumhuriyet savcısının şüpheli hakkında taksirle öldürme suçundan iddianame tanzim ettiği, iddianameyi değerlendiren İstanbul Anadolu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin bu eksikliği fark etmesi üzerine iddianamenin iadesine karar verdiği, iddianamenin iadesi kararına karşı İstanbul Anadolu Cumhuriyet başsavcılığı tarafından itiraz edildiği, itirazı değerlendiren İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin iddianamenin iadesine ilişkin kararda usul ve yasaya aykırı bir husus görülmediğinden bahisle itirazın reddine karar vermiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2019/7-84 esas 2020/399 karar sayılı kararındaki '...01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm altına alınmış, ancak 06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile ayrıca, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olması ve sulh ceza hâkimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlanmıştır. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi şartı olarak düzenlenmiştir. Yine 1412 sayılı CUMK'da yer verilen takipsizlik kararlarından farklı olarak CMK'nın 173. maddesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı suçtan zarar gören tarafından itiraz edilebileceği hükme bağlanmış, böylelikle bu kararlara yargısal bir nitelik kazandırılmıştır...
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre bir suça ilişkin soruşturma yapma ve bu soruşturma sonucunda iddianame tanzim ederek kamu davası açma veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verme yetkisi Cumhuriyet savcılarına aittir. Cumhuriyet başsavcılarına bizzat yetki verilen durumlar ise Kanunun 92, 161. ve 166. maddelerinde ayrıca düzenlenmiştir. Bu nedenle Kanun'dan kaynaklanan aslî yetkilerini kullanan Cumhuriyet savcılarına, 2802 sayılı Kanunun 5. ve 5235. sayılı Kanunun 18. maddelerinde belirtilen gözetim ve denetim yetkisi adı altında Cumhuriyet başsavcılarınca müdahalede bulunulamayacak, anılan yetkiler kapsamında yapılacak işlemlerin, iddianame veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların hukuken sonuç doğurmasında bir etkisi olmayacaktır.
Cumhuriyet başsavcısının gözetim ve denetim yetkisi, iş bölümü sonucunda Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan soruşturmanın etkin şekilde yapılıp yapılmadığını gözetlemek ve denetlemekten ibaret olup etkin soruşturma yapılmadığının tespit edilmesi durumunda ise Cumhuriyet başsavcısı soruşturma dosyasını üzerine alarak soruşturmayı bizzat yürütebilecek veya bir başka savcıyı görevlendirebilecektir. Ancak Cumhuriyet başsavcısının gözetim ve denetim yetkisi, başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamaya, adli ve idari görevlere ilişkin iş bölümünü yapmaya yönelik olup bir suç soruşturması sonucunda hangi kararın verilmesi gerektiği yönündeki emirleri veya kararın onanmasını/iade edilmesini kapsamamaktadır.
Öte yandan Cumhuriyet başsavcısı gözetim ve denetim yetkisi kapsamında Cumhuriyet savcılarının iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlarına 'görüldü' işlemi yapabilecek olup bu işlem iade veya onay verme anlamına gelmeyecektir. Cumhuriyet savcıları hakkında sicil fişi düzenleme yetkisine sahip olan Cumhuriyet başsavcıları yapılan soruşturmalar hakkında bilgi sahibi olabilecek, soruşturmaların ve hukuki değerlendirmelerin nasıl yapıldığını denetleyebilecek, etkin soruşturma yapılabilmesi amacıyla gerekli düzenlemeleri yapacaktır. Bu düzenlemeler suç soruşturmasına müdahil olma, her muhakeme işlemine bizzat onay verme veya hangi koruma tedbirinin uygulanması gerektiğini belirleme şeklinde sınırsız yetkiler de içermeyecektir. CMK'da suç soruşturmasında makam itibarıyla süje olarak asıl yetkiyi Cumhuriyet savcısına tanıdığından anılan gözetim ve denetim yetkisi adli teşkilatın işleyişine yönelik kanunlardan doğan başsavcılığın idari işleyişine ilişkin konularla sınırlıdır.
Cumhuriyet başsavcısının idari denetim adı altında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı veya iddianameyi iade edebileceğine ilişkin görüşler ileri sürülmüş ise de kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra geri alınması şeklinde bir yol CMK sisteminde kabul edilmemiştir. Bu karara karşı başvurulabilecek tek hukuki çare doktrinde 'kovuşturma davası' olarak da adlandırılan CMK'nın 173. maddesinde düzenlenen 'itiraz' yoludur. Başsavcının idari veya adli denetim yapabileceğine ilişkin bir düzenleme CMK'da yer almamaktadır. Savcılık teşkilatının doğal bir neticesi olarak da bu sonuca varmak mümkün değildir ... Sonuç olarak CMK'da suç soruşturması yapılması ve sonucunda iddianame veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararları verme yetkisiyle donatılmış Cumhuriyet savcılarına müdahale yasağı, yukarıda belirlenen temel ilkeler uyarınca hiyerarşik ilişki içerisinde olunan Cumhuriyet başsavcısını da kapsamakta olup Anayasa'ın 6. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen 'Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.' ilkesi uyarınca kanunlarla açıkça ve net bir şekilde verilmeyen bir yetkinin, sınırları belirlenemeyen gözetim ve denetim yetkisi kapsamında kaldığından bahisle UYAP sistemine entegre edilerek kullanılması da kabul edilemeyecektir.' şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, İstanbul Anadolu Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın İstanbul Anadolu Başsavcı vekilince 'görüldü' yapıldığı esnada iade edilmesi üzerine iddianame düzenlendiği, ancak CMK'nın 173. maddesine göre söz konusu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın taraflara tebliği sağlandıktan sonra süresi içerisinde sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmesi halinde itirazı değerlendiren sulh ceza hakimliğince iddianame düzenlenmesinin talep edilebileceği, bu haliyle, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın Cumhuriyet başsavcılığınca resen kaldırılması yoluyla iddianame düzenlenmesinin mümkün olmadığı değerlendirilerek, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ceza Mahkemesinin iddianamenin iadesine yönelik kararının ve bu karara yönelik itirazı inceleyen İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddine yönelik kararının yerinde olduğu anlaşılmakla;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/02/2021 tarihli ve 2021/378 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma talebinin CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına TEVDİİNE, 05.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.