Ceza Genel Kurulu 2018/405 E. , 2021/445 K.
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sanık ...’nın mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1, 62, 53, 58 ve 54. maddeleri uyarınca iki kez 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve müsadereye ilişkin Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.09.2012 tarihli ve 436-692 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 05.12.2017 tarih ve 16774-26916 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.05.2018 tarih ve 28712 sayı ile;
'... TCK'nın 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanık ile katılanlar ... ve ... hakkında 6763 sayılı Kanun ile değişik CMK'nın 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu ...' görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 26.06.2018 tarih ve 3188-12579 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında inceleme dışı katılan ...’ya yönelik basit tehdit ve hakaret suçlarından verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, aynı katılana yönelik silahla tehdit ve katılanlar ... ile ...’e yönelik mala zarar verme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onamak suretiyle kesinleşmiş; 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün ise bozulmasına karar verilmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında mala zarar verme suçundan verilen hükümlerle sınırlı olarak yapılacaktır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen mala zarar verme suçlarının uzlaştırmaya tabi olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığının 10.10.2011 tarihli ve 6586-3553-1046 sayılı iddianamesi ile; sanık ... hakkında inceleme dışı katılan ...’ya yönelik silahla tehdit, katılanlar ... ve ...’a yönelik mala zarar verme ve ayrıca 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından kamu davası açıldığı,
Kırıkkale 1. Asliye Ceza Mahkemesince 06.09.2012 tarih ve 436-692 sayı ile; sanık ...’nın inceleme dışı katılan ...’ya yönelik silahla tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası; katılanlar ... ve ...’a yönelik mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 3 ay 10 gün hapis cezası; 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan ise aynı Kanun’un 15/son ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 53, 58 ve 54. maddeleri gereğince hak yoksunluğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve müsadereye karar verildiği,
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 05.12.2017 tarih ve 16774-26916 sayı ile; tehdit ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümlerin onanmasına, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan verilen hükmün ise sanık hakkında hükmolunan 25 gün hapis cezasının, anılan Kanun’un 50/3. maddesi gereğince, aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09.05.2018 tarih ve 28712 sayı ile; sanık ile katılanlar ... ve ... hakkında uzlaştırma işlemleri uygulanması gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu,
Anlaşılmıştır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 17.09.1987 tarihli 410. toplantısında alınan Ceza Adaletinin Sadeleştirilmesi Hakkında Üye Devletlere Yönelik 18 Sayılı Tavsiye Kararında;
'Ceza adaletinin işleyişini hızlandırma ve sadeleştirme işleminde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özellikle 5. ve 6. maddelerinde öngörülen şartların dikkate alınması gerektiği göz önüne alınarak; Mahkemelere intikal eden ceza davalarının kabarıklığı ve özellikle hafif cezaları gerektirenler ile ceza yargılamasındaki uzunluğun neden olduğu sıkıntılara bakılarak ... yetkili makamlarca ceza işlerinde savcılık ve mahkeme dışı anlaşmalar sağlanması, bu tür ihtilafların uzlaşma yolu ile halledilmesinin tavsiye edilmesi' kabul edilmiştir.
Benzer düşünce ve ihtiyaçlar sonucu Türk Ceza Hukuku Sistemine dâhil edilen ve 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle yapılan değişikliğe kadar 'Uzlaşma' başlığı altında düzenlenen uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin 8. fıkrasında;
'Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.' hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle, TCK'nın 73. maddesinin başlığında yer alan 'Uzlaşma' ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin 8. fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeye göre uzlaştırmanın bir ceza muhakemesi kurumu olduğu açık ise de birey ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle maddi ceza hukukunu da ilgilendirdiği tartışmasızdır.
CMK'nın 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinde uzlaşmanın kapsamı;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239)
suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.' şeklinde belirlenmiş iken, 09.07.2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle CMK'nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasına 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.' cümlesi eklenmiş,
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı 'Uzlaştırma' olarak değiştirilmiş ve;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz...' şeklindeki düzenlemeyle kapsamı genişletilmiş,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazından sonra 24.10.2019 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile yapılan değişiklerle;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (madde 117, birinci fıkra; madde 119, birinci fıkra (c) bendi),
6. Hırsızlık (madde 141),
7. Güveni kötüye kullanma (madde 155),
8. Dolandırıcılık (madde 157),
9. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (madde 165),
10. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
11. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz...' şeklinde madde mevcut hâlini almıştır.
Görüldüğü gibi, 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK'nın 106. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dâhil edilmiştir.
7188 sayılı Kanun'la ise uzlaştırma kapsamına giren suçların sayısı bir kez daha artırılarak, TCK’nın 155. maddesindeki güveni kötüye kullanma, aynı Kanun’un 165. maddesindeki suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu ve 117. maddesinin ilk fıkrasındaki iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçu ile bu suçun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi nitelikli hâline ilişkin 119. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsam içerisine alınmıştır. Öte yandan bu düzenleme ile CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasındaki 'birlikte' ibaresinden sonra gelmek üzere 'aynı mağdura karşı' ibaresi eklenmiş, böylece fail tarafından uzlaştırma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen başka bir suçla beraber farklı mağdura karşı işlenmesi durumunda tarafların uzlaşabilmesinin önünde engel kalmamıştır.
Bu husus Kanun’un gerekçesinde 'Maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen değişiklikle, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte ‘aynı mağdura karşı’ işlenmiş olması hâlinde uzlaştırma hükümlerinin uygulanmayacağı kabul edilmektedir. Böylelikle farklı mağdurlara karşı işlenen suçlar bakımından bu kısıtlama kaldırılmakta ve uzlaştırma kapsamında olması halinde diğer mağdurların şüpheliyle uzlaşabilmelerine imkân tanınmaktadır.' biçiminde açıklanmıştır.
Diğer taraftan 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’nın 'Mahkeme tarafından uzlaştırma' başlıklı 254. maddesi;
'(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır.
(2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir.' şeklinde iken,
19.12.2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 25. maddesi ile;
'(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.' biçiminde değiştirilmiş,
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile CMK'nın 254. maddesinin birinci fıkrası;
'Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.' şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler göz önüne alındığında, uzlaştırma gerek 5560 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önce, gerekse 5560 ve 6763 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklikler sonrası asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem ise de her ne suretle olursa olsun uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde kovuşturma aşamasında da uzlaştırmanın mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
Uzlaştırma ile failin cezalandırılması olanağı ortadan kalktığından, bu kurum ceza ilişkisini düşüren bir hâl olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle uzlaşma; bir taraftan muhakemeyi engellemesi nedeniyle muhakeme hukuku kurumu, diğer yandan ise fail ile devlet arasında ceza ilişkisini sona erdirdiğinden maddi ceza hukuku kurumu olarak kabul edilmelidir.
Öte yandan ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren bir kanunun, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara tatbik edilebilmesi, ancak lehe sonuçlar doğurması durumunda mümkündür. Önceki ve sonraki kanunlara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunun uygulanmasına imkân bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK'nın “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesi, 765 sayılı Kanun'un 2. maddesine benzer şekilde düzenlenmiş olup her iki maddede de; ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, 'failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması', “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine de yer verilmiştir.
Bu ilke uyarınca, suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine hükümler içeren kanun, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında inceleme dışı katılan ...’ya yönelik silahla tehdit, katılanlar ... ve ...’a yönelik mala zarar verme ve ayrıca 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama neticesinde Yerel Mahkemece sanığın inceleme dışı katılan ...’ya yönelik silahla tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası; katılanlar ... ve ...’a yönelik mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 3 ay 10 gün hapis cezası; 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan ise aynı Kanun’un 15/son ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 53, 58 ve 54. maddeleri gereğince hak yoksunluğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve müsadereye karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece; tehdit ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümlerin onandığı, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan verilen hükmün ise sanık hakkında hükmolunan 25 gün hapis cezasının, anılan Kanun’un 50/3. maddesi gereğince, aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın katılanlar ... ile ...'a karşı işlediği mala zarar vermek suçunun mağdurları ile inceleme dışı tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarının mağdurlarının farklı olması nedeniyle mala zarar vermek suçundan dolayı uzlaştırma işlemleri uygulanması gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu ve Yargıtay 4. Ceza Dairesince, sanığın, katılanlar ... ile ...''ın araçlarına yönelik mala zarar verme suçunu, uzlaştırma kapsamına girmeyen 6136 sayılı Kanun'un 15/son maddesinde yer alan suç ile birlikte gerçekleştirmiş olması nedeniyle mala zarar verme suçundan dolayı uzlaştırma hükümlerinin uygulanamayacağından bahisle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilerek uyuşmazlık konusunda karar verilmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği, gerek Yerel Mahkemece mahkûmiyet hükmünün verildiği 06.09.2012 tarihi itibariyle, gerekse Yargıtay 4. Ceza Dairesince itiraza konu hükümlerin onanmasına dair kararın verildiği 05.12.2017 tarihi itibarıyla farklı mağdurlara karşı işlenmiş olsa dahi uzlaştırmaya tabi olmayan silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçları ile birlikte işlenen mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamında bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmış olmakla;
Cumhuriyet Başsavcılıklarının ve mahkemelerin iş yükünü azaltmak gayesiyle, mağdurun ve toplumun zararının giderilmesi açısından da faydalı bir müessese olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın yargı dışı yolla fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini sağlamak amacıyla ilk kez 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın 73. maddesinin sekizinci fıkrası ile Türk Ceza Adalet Sistemine dâhil edilip aynı tarihte yürürlüğe giren CMK'nın 253, 254 ve 255. maddelerinde de şartları, yöntemi ve sonuçları düzenlenen uzlaştırma kurumunun, uygulamada görülen ihtiyaçlar doğrultusunda zaman içerisinde önemli değişikliklere uğraması sonucunda, 09.07.2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 26.06.2009 tarihli ve 5918 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile CMK'nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.' şeklindeki cümle ile uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağının açıkça hüküm altına alınması, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirleyen Anayasal düzenlemeler ile makul sürede yargılanma hakkına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükmü, uzlaştırmaya ilişkin suçlara sınırlama getirme kastıyla söz konusu düzenlemeyi yapan kanun koyucunun kullanmış olduğu her sözcüğün özel bir anlamı ve amacının bulunması, bu bağlamda CMK'nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki düzenleme yönünden suçların farklı mağdurlara yönelik işlenmesi durumunda Kanun'daki bu sınırlayıcı düzenlemenin uygulanamayacağına ilişkin bir çıkarımın, hâkimin kanunu amaçlarına uygun olarak ve kanunun lafzından uzaklaşmadan yorumlamasına ilişkin hukukun temel ilkelerine aykırılık oluşturması ve hâkimlerin kanunlara unsur ekleyip unsur çıkaracak şekilde içeriksel olarak kanunu değiştirme yetkisine sahip olmamaları hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Sanığın inceleme dışı katılan ...'ya yönelik tehdit suçu ile katılanlar ... ve ...'a yönelik mala zarar verme suçlarını zaman ve mekan birliği içerisinde birlikte işlediği, sanığın farklı mağdurlara karşı işlediği suçlardan TCK’nın 151. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen mala zarar verme suçu her ne kadar Yerel Mahkeme karar tarihinden sonra 24.10.2019 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasındaki 'birlikte' ibaresinden sonra gelmek üzere 'aynı mağdura karşı' ibaresinin eklenmesiyle uzlaştırma kapsamına sokulmuş ise de; Yargıtay 4. Ceza Dairesince itiraza konu hükümlerin onanmasına karar verildiği tarihte mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamına girmeyen silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçları ile 'birlikte' işlenmiş bulunması, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun olağanüstü kanun yolu olan itiraz üzerine önüne gelen uyuşmazlığı çözerken, Özel Dairece hükümlerin onanmak suretiyle kesinleştirildiği tarihte yürürlükte bulunan yasaları dikkate alabileceği hususunda gerek uygulamada gerekse öğretide herhangi bir duraksamanın bulunmaması ve hükmün kesinleşmesinden sonra lehe olan yasa değişikliğinde, uyarlama yargılamasının yapılabileceğinin yerleşik uygulamalarda benimsenmiş olması karşısında, Yargıtay 4. Ceza Dairesince itiraza konu mahkumiyet hükümlerinin onanmasına dair 05.12.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 5918 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle değişik CMK'nın 253. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mala zarar verme suçları yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Öte yandan sanığa yüklenen suçların farklı mağdurlara karşı işlenmesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazından sonra 24.10.2019 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasındaki 'birlikte' ibaresinden sonra gelmek üzere 'aynı mağdura karşı' ibaresinin eklenmesiyle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen başka bir suçla beraber farklı mağdura karşı işlenmesi durumunda tarafların uzlaşabilmesinin önünde engel kalmaması, 6136 sayılı Kanun'un 15/son maddesinde tanımlanan suçun ise tehlike suçu niteliği taşıması nedeniyle belli bir mağdurunun bulunmaması, tekerrüre esas alınan hükümlülüğün, hüküm tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağı gibi sanığa ait adli sicil kaydında başkaca tekerrüre esas hükümlülüğünün bulunmaması ve inceleme dışı silahlı tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından dolayı olağan üstü kanun yolu olan itiraz yoluna başvurulabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; itiraza konu mala zarar verme suçları açısından Yerel Mahkemece uyarlama yargılaması yapılıp, sanık ile katılanlar ... ve ... hakkında uzlaştırma işlemleri uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi ve tekerrüre esas teşkil eden sabıkası bulunmadığı hâlde sanık hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanması hususunun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının bu aşamada reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; 'Hükümden sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasındaki 'birlikte' ibaresinden sonra gelmek üzere 'aynı mağdura karşı' ibaresinin eklenmesiyle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun bu kapsama girmeyen başka bir suçla beraber farklı mağdura karşı işlenmesi durumunda tarafların uzlaşabilmesinin önünde engel kalmadığından, usul ekonomisi de gözetilerek, sanık ile katılanlar ... ve ... hakkında uzlaştırma işlemleri uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle itirazın değişik gerekçeyle kabul edilmesi gerektiği' düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.