Ceza Genel Kurulu 2021/57 E. , 2021/451 K.
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 154-173
2-...
3-...
4- ...
Temyiz Edenler : Sanıklar ve müdafileri
Sanık ...'ın silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince 12.10.2017 tarih, 385-293 sayılı kararla TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri gereğince 5 yıl 20 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna, sanıklar ..., ... ve ...'in silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri gereğince 5 yıl 15 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin hükme yönelik, sanık ... ve müdafisi ile sanıklar ..., ... ve ... müdafilerince yapılan istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesince reddedilmiş, bu kararın sanıklar ve müdafilerince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 07.07.2020 tarih ve 4376/3322 sayı ile;
''III)...
1)'' ……, ... ve ... yönünden;
A)Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin kamuoyunca da bilinen operasyonel eylemlerinden sonra kayda değer örgütsel bir faaliyeti tespit edilemeyen ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna dair mahkumiyeti gerektirir her türlü kuşkudan uzak, yeterli ve inandırıcı delil bulunmayan sanıkların atılı suçtan beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
B)Kabul ve uygulamaya göre de;
a)…..
b) Sanıkların çocuklarını örgüte müzahir okul ve dershaneye göndermesinin ve sanıklar ... ve ...'nin örgütle iltisaklı zaman gazetesine abone olmasının müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceğinin düşünülmemesi,
2)... yönünden;
A)Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapısına dahil olduğuna dair mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak delil bulunmayan ve Bank Asya'daki hesap hareketleri mutat gözüken sanığın atılı suçtan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
B)Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanığın çocuklarından birini örgüte müzahir okula göndermesinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
5) ... yönünden;
A) Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapısına dahil olduğuna dair her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan, örgütün operasyonel eylemlerinden sonra bu yapıya karşı mesafeli yaklaştığını bildiren ve 03.09.2014 tarihi itibariyle Bank Asya'ya yatırdığı parayı çok kısa bir süre sonra çeken sanığın konumu, kişisel durumu ve dosya kapsamı dikkate alındığında suç kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
...
B) Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanığın çocuğunu örgüte müzahir dershaneye göndermesinin ve örgütle iltisaklı Zaman Gazetesine abone olmasının müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesi,''
Gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.10.2020 tarih ve 24333 sayı ile sanıkların silahlı terör örgütüne üye olmadıkları konusunda Daire ile aralarında bir anlaşmazlık olmadığını ancak;
‘’1- ...'ın Bankasya'da 4346756 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini kasadan para yatırma, katılım hesabı açma, virman, ATM'den para çekme işlemlerinin oluşturduğu, 18/04/2014 tarihinde 22.000 TL, 22/04/2014 tarihinde 5.000TL, 23/07/2014 tarihinde de hesabına 4.015 TL tutarında para yatırdığı, 22/04/2014 tarihinde de hesabına 59.750 TL işlem tutarlı para yatırmak sureti ile katılım hesabı açtığı, 4, 5 ve 7. aylarda katılım hesabından çeşitli tutarlarda para çektiği,
2- Sanık ...'in Bankasya'da 2056685 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini kredi kartı borcu ödeme, katılm hesabı açma, kasadan para yatırma, döviz satışı şeklinde olduğu, 21/03/2014 tarihinde 21.650 TL işlem tutarında katılım hesabı açtığı, 25/03/2014 tarihinde katılım hesabından 17.500 TL çektiği,
3- ...'nin Bankasya'da 2200374 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini ATM para çekme, döviz alışı, EFT virman, kredi kartı borcu ödeme, kasadan para yatırma, katılım hesabı açma, okul taksidi ödeme, virman, farklı hesaba / aynı hesaba havale işlemlerinin oluşturduğu, 2014 yılının 10.ayında 10.000 TL işlem tutarında, 12.ayında 14.700 TL işlem tutarında katılım hesabı açtığı, 2014 yılının 3.ayında 10.ayında ve 11.ayında hesabına kasadan 1.500 TL ile 1.875 TL tutarında para yatırdığı,
4- ...'in Bankasya'nın zor durumda olduğunu söyleyen ...'ın ısrarı üzerine 03/09/2014 tarihinde 500 TL işlem tutarlı katılım hesabı açtığı, 9 ve 10.aylarda iki seferde bu parayı çektiği,
Bilirkişi incelemesi sonunda anlaşılmıştır.
Sanıkların örgüt liderinin Bankasyanın kurtarılması talimatından sonraki dönemde katılım hesapları açarak farklı miktarlarda para yatırdıkları, sanıklar ... ve ...'in zaman içinde bir kısım parayı bu hesaplarından çektiği, ...'in ise iki defa da tamamen çektiği, ancak sanık ...'in az miktarda da olsa parayı örgüt liderinin Bankasya'yı kurtarma talimatına istinaden ... isimli kişinin isteği ile yatırdığının ikrarı ile sabit olduğu, FETÖ ile irtibatlı TÜMÇADER isimli derneğin üyesi olan sanıkların Bankasya'nın kurtarılmasına yönelik örgüt liderinin talimatından sonraki tarihlerde değişik miktarlarda katılım hesapları açarak silahlı terör örgütüne yardım suçunu işledikleri, keza dosya sanıklarından itiraz dışı sanık ...'nun durumu ile benzer hukuki durumda oldukları ve bu sanık hakkındaki silahlı terör örgütüne üyelik suçundan verilen mahkumiyet hükmünün, eyleminin silahlı terör örgütüne yardım olarak nitelendirilerek Yüksek Daire tarafından bozulduğu gözetilerek anılan bozma kararlarına gerekçe yönünden itiraz etmek gerekmiştir’’ görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 09.11.2020 tarih ve 6793-5615 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların Bank Asya’ya para yatırma eyleminin somut olaya göre silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir. Bu kapsamda yapılan incelemede;
I) İDDİA:
... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.11.2016 tarihli ve 2016/3533 esas sayılı iddianamede;
FETÖ/PDY ile ilgili genel bilgilere yer verildikten sonra;
''Milli Güvenlik Kurulu'nun 26/02/2014 ilâ 26/05/2016 tarihleri arasında gerçekleştirdiği müteaddit toplantılarda FETÖ/PDY'nin, milli güvenliği tehdit eden ve kamu düzenini bozan, Devlet içerisinde legal görünüm altında illegal faaliyetler yürüten, illegal ekonomik boyutu bulunan, diğer terör örgütleri ile iş birliği yapan bir terör örgütü olduğuna dair değerlendirmelerin yapıldığı ve bu terör örgütü İle Devletin tüm kurum ve birimleri ile birlikte etkin bir mücadele yapılmasına dair kararların alındığı görülmüştür.
(49)... İl Emniyet Müdürlüğünün 28/10/2016 tarihli ve 18/11/2016 tarihli yazılarında By Lock iletişim sistemini kullandıkları tespit edilen şüpheliler ve terör örgütüyle irtibatlı olduklarına ilişkin delil bulunan diğer şüpheliler hakkında arama ve el koyma tedbirleri için talepte bulunulduğu, bu şekilde Cumhuriyet Başsavcılığımızca arama ve el koyma hususunda karar verilerek mezkur adreslerde arama yapıldığı, şüphelilerin gözaltına alındığı, arama sonucunda ele geçirilen atılı suça delil niteliğindeki materyallere el konulduğu, mezkur materyaller inceleme amacıyla bilirkişiye gönderildiği, kolluk marifetiyle şüphelilerin savunmasının alındığı, şüphelilerin üzerilerine atılı Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma (FETÖ/PDY) konusunda kollukça tanzim edilen tutanak içerikleri, dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler, şüphelilerin savunmaları, şüphelilerin FETÖ/PDY terör örgütünün iletişim aracı olduğu bilinen BY-LOCK programı kullanıcısı olduğuna dair soruşturma dosyası içinde bulunan tespit tutanakları, şüphelilerin MKE kurumunca açığa alındığı ve bir kısım şüphelilerin kurumdan ihraç edildiği ve yine 667 sayılı KHK madde 2/1-c bendinde belirtilen ekli listede kapatılan dernekler arasında bulunan TÜMÇADER derneği ile irtibatlı olduğuna dair bir kısım şüphelilerin ikrarları ve yine Bank Asya hesaplarına ilişkin bir kısım şüphelilerin ikrarları, MKE. Genel Müdürlüğü'ne bağlı fabrikaların bila tarih ve sayılı yazıları ve ekleri, arama ve el koyma tutanakları ve tüm dosya kapsamındaki mevcut deliller ışığında şüphelilerin Tutuklama ve Adli Kontrol talepli olarak Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildiği'' ifadeleriye ... ilinde faaliyet gösteren TÜMÇADER isimli dernek hakkında bilgi verilmiş,
Soruşturma aşamasında alınan ifadelerde ise;
Şüpheli ...'ın'ın ... İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde müdafii huzurunda yaptığı savunmasında;
''...tarafıma isnad edilen örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmiyorum. Ben bu örgütün bir üyesi değilim. Bundan dolaylı etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmamı sağlayacak bir bilgim de yoktur. İlk orta ve lise tahsilimi Kırşehir ilinde tamamladım. 1997 Yılında MKE Kurumuna girdim gözaltına alındığım güne kadarda burada çalışıyordum. 1999 yılında amcamın kızı ile evlendim. İki çocuğum vardır. Büyük kızım teşvik nedeni ile ... Orta okulunda 5 ve 6. Sınıfları okudu. Şimdi ise devlete bağlı tüpraş okulunda okumaktadır. Benim bu örgüt ile cemaat olarak anıldığı dönemde bile bir bağım olmadı asla faaliyetlerine toplantılarına katılmadım. Bu örgütten de kimseyi tanımam.Hatırladığım kadarı ile 2012 yılında bu derneğe üye oldum. Bu dernekte üç yıl kadar yöneticilik yaptım 2016 yılı Şubat ayında başkanlığı bıraktım.Faaliyet olarak işçilerin sosyal kültürel aktiviteleri için halı saha maçı, gezi gibi etkinlikler yapıyorduk. Bu dernekte dini sohbet yada risaleyi nur sohbetleri gibi etkinlikler benim dönemimde bilgim dahilinde yapılmadı. Çünkü seminerleri ve konuşmacıları yönetim kurulu belirler ve ben yönetimde olduğum dönemde böyle bir faaliyetimiz olmadı, ben dernek başkanı olarak kimseden yardım toplamadım ve dini sohbetler tertip etmedim. Bizim faaliyetlerimiz içerisinde dini sohbet ve kuran okumak yoktur.Benim yönetimde olduğum dönemde dini organizasyonlar tertip etmedik....’i ulusal medya yolu ile tanırım. Ancak benim yönetimde olduğum dönemde derneğimize gelerek dini sohbet yapmamıştır. ... yönetimdeydi ancak kendisinin para topladığından bilgim yoktur. Bizim derneğimizde ... sohbet vermedi dini içerikli toplantılar yapmadık. Darbe girişimden sonra bu program isimlerini duydum ancak hiç kullanmadım. Benim kullandığım ... nolu hattı yıllardır kullanıyorum. El koyulan telefonumu 15 ay kadar önce aldım. Telefonumu ve hattım benden başkası kullanmaz.Bu örgütün devlet içindeki yapılanması hakkında bilgim yoktur. Ziraat Bankasından kredi kullanarak aldığım ikamet ettiğim bir evim vardır. 17/25 Aralıktan önce BANK ASYA’da hesabım vardı Konyadaki evimi satıp buraya yatırmıştım daha sonra şuan anki evimi alınca bu parayı buradan çektim. Hesabımı kapatmamıştım ancak bankada param yoktu.Çok öncesinde Tüpraşa ait hisseler almıştım sanırım hala birkaç lot hissem vardır. Pasaportum vardır ancak hiç yurt dışına çıkmadım.Ben hiçbir faaliyetinde bulunmadım parada toplamadım. Darbe gececi evimdeydim tv yolu ile öğrendim. Daha öncesinde bilgim yoktu. Ben hiçbir zaman FETÖ/PDY örgütünün içerisinde bulunmadım. Hakkımdaki ihbarları kabul etmiyorum. Hakkımda aleyhime verilen ifadeleri de ret ediyorum...'' şeklinde ifade verdiği,
Şüpheli ... Sulh Ceza Hakimliği'nde yapmış olduğu savunmasında;
''... ben herhangi bir örgüt üyesi değilim, isnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum, ben TÜMÇADER in yönetim kurulu başkanıydım, TÜMÇADER 2005 yılında kurulmuş bir dernektir, ben 2012 yılının sonunda başkanlığa seçildim, ben MKEK da halen çalışmaktayım, dernek aidatı aylık 10 TL dir, bu aidatın haricinde makbuz karşılığında yardım alırdık, ... i ben dernekte hiç görmedim, hiçbir sohbetine de katılmadım, ... i ben ulusal medyada 17/25 Aralıktan sonra tanıdım, daha öncesinden tanımam, ... yönetim kurulu üyesidir, pasaportum vardır, yurt dışına hiç çıkmadım, Zaman gazetesi üyeliğim 2010 yılında oldu, 17/25 Aralık sürecinden sonra da bıraktım, Bank Asya da 2013 yılında Konyadaki evimi satıp faizsiz banka olduğu için buraya yatırdım, daha sonra 2014 yılında çekerek ev aldım, borsada 500-600 TL lik Tüpraş hissem vardır, ben, eşim ve çocuklarım okurken kimseden burs almadık, kimseye burs vermedim, Bylock programını bilmiyorum, hiç kullanmadım, dernek olarak biz kötü hiçbir faaliyette bulunmadık...'' şeklinde ifade verdiği,
Şüpheli ... ... İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde müdafii huzurunda yaptığı savunmasında;
''...ben herhangi bir terör örgütün üyesi değilim bu nedenle etkin pişmanlıktan faydalanmak istemiyorum ancak samimi olarak ifade vereceğim. İlk, orta eğitimimi Kayadibi köyünde tamamladım Lise eğitimi dışarıdan bitirdim. Sonra çırak eğitimimi tamamlayıp 1984 yılında MKE Kurumunda Çelik Fabrikasında göreve başladım ve buradan 2015 yılında emekli oldum. 2 çocuğum vardır eğitim dönemlerinde bir çocuğum Kızılırmak Lisesine gitti çünkü devlet teşviki vardı bu nedenle çocuğumu bu okula kayıt ettirdim. 1993 yılında eşim ile görücü usulüyle evlendim.Ben adı geçen örgüte ya da cemaate hiç üye olmadım. Ancak arkadaşlarımın teklifi üzerine birkaç kez sohbetlerine katıldım. Ben diğer cemaatlerin sohbetlerine de giderdim. İş yerinde çalışırken kurulan TÜMÇADER derneğine yasal olduğu için üye oldum ancak 2015 yılında dernekten istifa ettim. Üye olduğum dönemde derneğin düzenlediği gezi yada sosyal faaliyetlere seminerlerle katıldım. Yapılan Dini sohbetlere Kızılırmak lisesinden öğretmenler yapıyordu. İsimlerini bilmiyorum. MKE Kurumundan sohbet yapan kimseyi görmedim. Benden kimse himmet yada burs adı altında para talep etmedi bende vermedim. Yalnızca derneğe aylık 10 TL üye aidatı ödüyordum. Ben sohbetlere bu arkadaşlarla katıldım. Ancak ben asla sohbet organizasyonu yapmadım. Kimseden yardım için para toplamadım. ...’yı iş yerinden tanırım. Kendisi ile birlikte böyle faaliyetlerimiz olmadı. Ancak dernek faaliyetleri için arkadaşları çağırdığım olmuştur. Sohbetlerle ve para toplama ile ilgili hakkımda verilen ifadeyi kabul etmiyorum.Dershanelerin kapatılması konusunda “Dershanelerin kapatılmaması fakir insanların buralardan istifade ettiğini kapatılmasa iyi olur’ gibi konuşma yapmış olabilirim ancak hükümeti yolsuzluk gibi şeylerle asla suçlamadım aleyhine konuşmadım. Ben örgüt adına hiç para toplamadım.Ben kimseyi TÜMÇADER’e üye olması için ikna etmeye çalışmadım ancak dernek faaliyetleri ile ilgili olarak bilgi verdiğim olmuştur, ben kimseden fitre, zekat gibi paraları alıp örgütün öğrencilerine ulaştırmadım.Dernek faaliyeti olarak geziler düzenlerdik ancak bunun amacının örgüt ile bir bağlantısı yoktur. Bu tamamen sosyal bir faaliyetti...., ..., ... benimle görüştüler ve derneğe kayıt olmamı istediler bende kabul ettim. Ben bu derneğe yasal olduğu için kültürel faaliyetler ve insanlara bir faydam olsun diye üye oldum ve yönetiminde yer aldım.2015 Yılında emekli olunca 150 BİN TL ye borçlu olarak bir daire satın aldım. Halen 50 BİN TL borcum vardır. Birde babamın bağışladığı çalılıöz mahallesinde bir ev vardır. Ayrıca 1995 yılında eşimin altınları ile aldığım Yahşihan yenişehirde 380 metre karelik bir arsayı 5 BİN TL ye aldım ve 2010 yılında bu arsayı müteahhit verdim. Bana 6 adet 1+0 apart daire düştü.FETÖ/PDY örgütüne bağlı olduğu için kapatılan, Fatih Üniversitesinde Çocuğum okurken, okulun anlaştığı BANKASYA’dan okul taksitlerini ödedim.Şuan kullanmış olduğum ... nolu telefon hattını yıllardır kullanırım. Bu hattım başkası tarafından kullanılmaz. Benim üzerime kayıtlı eşimin kullandığı hat vardır. Teslim ettiği cep telefonumu yıllardır kullanıyorum, 2000 yıllarında Zaman Gazetesine abone olmuştum ancak 17/25 Aralık sürecinden sonra aboneliğimi bitirdim.Bu yapının bir terör örgütü olduğunu Darbe girişiminden sonra öğrendim ancak faaliyetleri ve amaçları ile ilgili bilgim yoktur.Ben herhangi bir terör örgütü üyesi değilim. Devletimi Milletimi ölümüne seviyorum. Sosyal faaliyetleri insanlara yardım etmeyi seviyorum. Hayatımda hiçbir suç kaydım yoktur.Benim Fetullahçı Terör örgütü ile hiçbir bağım yoktur. Hakkımda verilen ifadeleri kabul etmiyorum...'' şeklinde ifade verdiği,
Şüpheli ... Sulh Ceza Hakimliği'nde yapmış olduğu savunmasında;
''...benim bu terör örgütü ile hiçbir alakam yoktur, ben MKEK dan 2015 yılında emekli oldum, çocuklarımdan biri 2012 yılında cemaatin okulunda %50 indirimli okudu, en son 3000 TL yıllık ücret ödüyordum, TÜMÇADER üyeliğim vardır, aylık 10 TL aidat öderdim, 10 TL nin dışında bağış yada hibe adı altında bir para vermedim, Zaman gazetesine çocuğumun okulundan dolayı aboneliğim vardı, 2014 yılında çıkan MGK kararlarından sonra bu gazete aboneliğimi ve dernek üyeliğimi kaldırdım, ben dernek çatısı altında hiçbir sohbete katılmadım, seminer toplantıları oluyordu, onlara katılmıştım, kurban, yardım, bağış, himmet vermedim, istemedim, Bank Asya da param yoktur, çocuğum okulda okurken okul taksitlerini sadece Bank Asya dan yatırabiliyorduk, pasaportum yoktur, daha önce hiç olmadı, Bylock programını bilmiyorum, hiç kullanmadım, imam, abi, ablaları medyadan duydum, ben, çocuklarım yada eşim okurken herhangi bir yerden burs almadık, kimseye de burs vermedim, Kızılırmakta okuyan çocuğum 2013 yılında ... Fatih üniversitesinde okurken kapatılması üzerine Ticaret üniversitesine yatay geçiş yaptı, ingilizce eğitimi olmadığı için Fatih üniversitesini tercih etti, ben bütün terör örgütlerine karşıyım...'' şeklinde ifade verdiği,
Şüpheli ... ... İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde müdafii huzurunda yaptığı savunmasında;
''...ben herhangi bir terör örgütü üyesi değilim ancak FETÖ/PDY yapılanması ile ilgili bildiklerimi samimi bir şekilde anlatmak istiyorum.İlkokulu, ortaokulu ve ... de okudum, liseyi okurken ... MKEK çıraklık okuluna geçiş yaptım. Daha sonra akşam lisesini bitirdim. 1975 yılında ... MKEK’e girdim ve işçi olarak çalışmaya başladım. 2015 yılı Temmuz ayında Mühimmat fabrikasından emekli oldum.Evliyim. Eşimle 1986 yılında görücü usulü ile evlendim. 3 çocuğum vardır. Çocuklarımdan en küçük olan 2014 yılında ... Maltepe dershanesi 3-4 ay boyunca bir öğretmenden özel ders aldı, bu dershaneye gittikten sonra sıkıntılı bir dönem olduğu için çocuğumu oradan aldım. Bunun haricinde çocuklarım FETÖ/PDY ile bağlantılı herhangi bir dershane veya okulda eğitim görmediler.Benim 2006 yılına kadar FETÖ/PDY ile herhangi bir tanışıklığım olmadı. Bu tarihe kadar herhangi bir şekilde sohbete davete eden olmamıştı. 2006 yılında aynı fabrikadan arkadaşım olan ... beni cemaatin sohbetlerine katıldığını söyleyerek beni de çağırdı. Sohbetlere benim tanımadığım 3-4 kişi daha katılıyordu, sohbetler ...’ın evinde yapılıyordu. Sohbette ismini ... olarak hatırladığım soyismini hatırlamadığım Kızılırmakta öğretmen olduğunu bildiğim bir şahıs geliyordu. Bu hoca dini konulardan bilgi veriyordu, Kur’an okunuyordu. Daha sonraki dönemlerde sohbetlere fabrikadan tanıdığım ..., ..., ...’de sohbetlere katılıyordu. Sohbetler bazen Kızılırmak lisesinde yapılıyordu. Burada da ismini Asım olarak bildiğim soyismini bilmediğim bir hoca dini konularda sohbet verirdi. Bu sohbetlerde benden herhangi bir şekilde para talep edilmedi. 2013 yılı gibi fabrikadan arkadaşım olan şu anda emekli ... bana sosyal amaçlı TÜMÇADER isminde bir dernek açıldığını, bu derneğe üye olalım dedi. Ben başta kabul etmedim ancak ısrar edince bu derneğe üye oldum. Toplantılar daha sonra bu dernekte yapılmaya başladı. Dernekteki toplantılara da ..., ..., ..., ..., ..., ... ve tanımadığım başka kişiler katılıyordu. Bizlere soyismini bilmediğim ... isimli bir öğretmen olduğunu şahısla ve soyismini bilmediğim ... isimli bir öğretmen dini dersler veriyordu. Dernek toplantıların bir tanesinde il imamı olduğu söylenen ... isimli bir şahıs da bize sohbet vermişti. ... da sohbet veren hocaların gelmediği günlerde bizlere dini konularda bilgiler verirdi. Dernekteki toplantılarda öğrencilere yardım edileceği söylenerek ...’ın beyanı üzerine ben de yardımlaşma duygusuyla ortalama aylık 50-60 TL para veriyordum. Parayı ... alıyordu. Bu paranın bir kısmı da derneğin ihtiyaçları için kesiliyordu. 2013 yılı sonlarına doğru bu yapıdan şahsi olarak soğudum. Ben 2011 yılından itibaren bu yapıyla arama mesafe koymaya başladım ancak arkadaşların ısrarları nedeniyle toplantılara katılıyordum, 2014 yılından sonra da nadiren özel dini gecelerde gidiyordum. 2014 yılı sonu gibi bu sohbetlere katılmayı tamamen bıraktım. 2016 yılı Mart veya Nisan ayı gibi dernek üyeliğinden ayrılmak için dilekçemi yazdım ve derneğin yönetiminde olan ...’a verdim. Bana sormuş olduğunuz ... dernek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... denrek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... dernek üyesidir. ... ve ... da derneğin yöneticileridir. Dernek başkanın ismini bilmiyorum. Daha önce bir dönemde ... dernek başkanlığı yapmıştı. Derneğin mütevelli heyetinde kimlerin olduğunu bilmiyorum. Ben kesinlikle mütevelli heyetinde değildim, bunu kabul etmiyorum. ... numaralı hattı tahminen 2000 yılından beri kullanıyorum. Eşimin kullandığı ... numaralı hat ve çocuklarımın kullandığı numaralarını hatırlamadığım hatlar benim adıma kayıtlıdır. El konulan akıllı tabir edilen cep telefonumu da yaklaşık 4 aydır kullanıyorum. Daha önceden akıllı telefon kullanmıyordum. Facebook ve Twitter hesabım yoktur. Ben Mühimmat fabrikasında çalıştığım dönemde fabrika içinde kimsenin para topladığını görmedim. TÜMÇADER’de ise Silah fabrikasında çalıştığını bildiğim ... para topluyordu.Yukarda belirttiğim gibi bu derneğe üyeliğim vardır. Derneğin FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğunu ilk başlarda bilmiyordum, derneğe üye olduktan bir süre sonra dini sohbetler olunca bu yapıyla bağlantısı olduğunu anladım. Dernekte dini amaçlı toplantılar yapılırdı. İkamet etmiş olduğum, Halkbankasından kredi kullanarak ve eski evimi satarak 2011 yılında yaklaşık 130.000,00 TL’ye satın aldığım bir evim vardır. Evin borcunu hala ödemekteyim. ... plakalı opel vectra marka aracım vardır.Bankasyanın kapatılacağı duyulunca ...’ın ısrarıyla bankaya 500.00 TL para yatırın dedi. Ben de bu ısrar beni rahatsız ettiği için yatırmış olduğum bu parayı 1 ay sonra geri çektim. Kimseden yardım veya bağış almadım. 2006-2011 yılları arasında sohbet veren hocaların ısrarıyla zaman gazetesine aboneliğim oldu. 2011 yılından sonrası için bu gazeteye aboneliğim yoktur. Ben sadece ...’a eğitim gören öğrencilere ulaştırması niyetiyle Allah rızası için ortalama 50-60 TL arasında para vermiştim. Bunun haricinde kimseye yardımım olmadı.Bu örgütün devlet içindeki yapılanması hakkında bilgim yoktur. TÜMÇADER’de gördüğüm ve İl imamı olduğu söylenen ... isimli şahsı gördüm ve bizlere sohbet vermişti.Bu örgütün amacının ne olduğunu bilmiyorum. Bu örgüt içerisinde dini sohbetler haricinde hiçbir faaliyetlerine katılmadım. Tahminen 2011 veya 2012 yıllarında bir defa ...'ın organizasyonuyla ... Abanta gittik. Tarihi yerleri gezdik. Geziye ..., ... katılmıştı, katılan diğer kişileri hatırlamıyorum. Darbe girişimi olduğu gün ... ilinde bacanağımın evinde bulunuyordum. Darbe girişimi olduğunu televizyondan öğrendim. Darbe girişiminden daha önce hiçbir bilgim yoktu. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Ben bu yapının sohbetlerine sadece dini duygularla katıldım. Ben vatana millete bağlı bir insanım devlete millete canını ver deseler seve seve canımı veririm...'' şeklinde ifade verdiği,
Şüpheli ...'in ... İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde müdafii huzurunda yaptığı savunmasında;
''...etkin pişmanlıktan faydalanmak ve bu terör örgütü ile bildiklerimi samimi bir şekilde anlatmak istiyorum. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi ... de okudum. 1997 yılında ... MKEK’e girdim ve işçi olarak çalışmaya başladım. Evliyim. Eşimle 1999 yılında görücü usulü ile evlendim. 2 çocuğum vardır. Büyük çocuğum tahminen 2010 veya 2011 yılında ... Maltepe dershanesinde eğitim aldı, bu dershaneye de sadece 1 yıl gitti, bunun haricinde çocuklarımı FETÖ/PDY ile bağlantılı okullara göndermedim.Bu yapı ile 2001 veya 2002 yıllarında fabrikadan arkadaşım olan ...’ın davetiyle tanıştım ve dini sohbetlere katılmaya başladım. Yıllar içerisinde bir çok arkadaşımız bu sohbetlere katıldı. Benim bildiğim sohbetlere davet eden şahıslar ..., ..., ... vardı. Bu yapının başında ... yer alıyordu. Beni sohbetlere davet eden ise ...’dır. Bizim grubumuzdan başka MKE içerisinde bu sohbetlere katılan ..., ... olduğunu biliyorum. Biz ...’ın üzerinde kimin olduğunu bilemeyiz. Bizlerden toplanan yardım himmet paralarını da ... toplardı. Ancak o kime verirdi bilmiyorum. Biz bu yardımları dini duygularla yaptık. Ben ... ve ...’ın tavsiyesiyle TÜMÇADER’e üye oldum ve derneğin mütevelli heyetinde yer aldım. Bu dernekte sosyal faaliyetlerde bulunuyorduk. ... ilinden birileri sohbet etmeye geliyordu ancak isimlerini bilmiyorum. Bir arada müftü yardımcısı olduğunu duyduğum bir şahsın da sohbetlere geldiğini arkadaşlardan duymuştum. TÜMÇADER’e aylık 10 TL aidat veriyordum. Ayrıca himmet, bağış yapacak bir şahıs da vereceği parayı ...’a telim ederdi. 17-25 Aralık sürecinden sonra dernek faaliyetlerini durdurdu, ben de derneğe gitmedim. Bankasya’nın kapatılması sürecinde ... bizlere hitaben ... abinin Bankasya’ya para yatırmamız, hesap açmamız konusunda talimatı olduğunu iletti. Ancak ben bu teklifi kabul etmedim ve para yatırmadım. Benim daha önceden Bankasya da hesabım vardı. Ancak bildiğim kadarıyla ... genelinde bu dönemde çok para yatıran ve hesap açan oldu. Bana sormuş olduğunuz şahıslardan ... TÜMÇADER üyesidir. ... bildiğim kadarıyla örgüt içerisinde KÖY HİZMETİ denilen görevi yapmaktadır. ... dernek üyesidir. ... derneğin mütevelli heyetindedir. ..., ... ve ... dernek üyesidir. ... dernek başkanıdır. ... ve ... TÜMÇADER yönetimindedir. Denekte bizlere sohbet eden şahıslardan biri de Rafineriden emekli ...’di. ... isimli şahıs da derneğe gelerek 2-3 kere sohbet vermişti. Sohbetlerin konusu dini içerikliydi, siyasi konuşmalar yapılmazdı. ... numaralı hattı yaklaşık 15 yıldır kullanıyorum. Eşimin kullandığı ... numaralı ve çocuğumun kullandığı numarasını hat benim adıma kayıtlıdır. Ben bugüne kadar hiçbir zaman akıllı tabir edilen cep telefonu kullanmadım. El konulan cep telefonumu da 4-5 yıldır kullanıyorum.Bu örgüt içerisinde isimlerini yukarda verdiğim ... isimli şahıs para yardımı toplardı. Bunun haricinde para toplayan tanıdığım kimse yoktur. Yukarda belirttiğim gibi bu derneğe üyeliğim vardır. Derneğin FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğunu biliyorum, 2015 yılı Ocak ayında artık bu örgüt ile bağımın kalmaması için dilekçe yazarak dernekten ayrıldım. İkamet ettiğim bir tane evim vardır. Bu evi de 2012 yılında Halkbankasından kredi kullanarak satın aldım. Evin borcunu hala ödemekteyim. Bankasya kapatılana kadar bu bankaya ait kredi kartım vardı. Bunun haricinde bu bankadan kredi kullanmadım.Kimseden yardım veya bağış almadım. 1998 yılından 17-25 Aralık sürecine kadar zaman gazetesine aboneliğim oldu. Bu süreçten sonra aboneliğimi iptal ettirdim.Ben sadece ...’a Allah rızası için sadaka niyeti ile para vermiştim. Bu örgütün devlet içindeki yapılanması hakkında bilgim yoktur. Ben sadece dini amaçlı sohbetlere katılıyordum. İl imamı olduğunu bildiğim ... isimli şahsı tanıyorum. Birkaç kez derneğe sohbetlere gelmişti. Bu örgütü cemaat olarak biliyordum, öğrenci yetiştirdiğini, dini öğretmek amaçları olduğunu sanıyorduk ancak 17-25 Aralık 2013’ten sonra terör örgütü olduklarını öğrendim.Bu örgüt içerisinde dini sohbetler haricinde hiçbir faaliyetlerine katılmadım. Yaklaşık 5-6 yıl önce derneğin organizasyon ettiği Kastamonu ve ...’ye kalabalık bir grupla geziye katıldım. Geziye katılanların birçoğunu tanımam. Darbe girişimi olduğu gün ... ilinde akrabamın evinde bulunuyordum. Ziyaret dönüşü ...’ye gelirken yolda eşime gelen telefonla darbe girişimi olduğunu öğrendim. Darbe girişiminden daha önce hiçbir bilgim yoktu. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum...'' şeklinde ifade verdiği,
Sanıklar hakkındaki dava özet olarak aşağıdaki hususlara dayandırılmıştır;
Şüphelilerden ...'ın Kanun Hükmünde Kararnamelerle kapatılan, örgütle irtibatlı ... Tüm Çalışanlar Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi olduğu, kızının bu terör örgütüne bağlı okullarda eğitim aldığı, Bank Asya'da hesabının olduğu, mezkur derneğin başkanı iken muhtelif organizasyonlarda bulunduğu, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/7110 soruşturma numaralı dosyası üzerinden hakkında soruşturma yapılan ..., ..., ..., ... ve ...'in beyanına göre; şüphelinin TÜMÇADER Dernek başkanı olduğu, dernekte örgüt adına sohbetler organize ettiği,
Şüphelilerden ...'nin Kanun Hükmünde Kararnamelerle kapatılan, örgütle irtibatlı ... Tüm Çalışanlar Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi olduğu, derneğin organizasyonlarında bulunduğu, FETÖ/PDY terör örgütü adına himmet topladığı, Bank Asya'da hesabının olduğu, çocuğunun bu terör örgütüne ait okullarda eğitim aldığı, Zaman gazetesi aboneliğinin bulunduğu, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/7110 soruşturma numaralı dosyası üzerinden hakkında soruşturma yapılan ...'ün beyanına göre; ...'ün şüphelinin vasıtası ile sohbetlere başladığı, şüphelinin, sohbetleri organize eden kişi olduğu, öğrenciler için yardım topladığı, sohbetlerde hükümletin aleyhinde konuşmalar yaptığı,
Şüphelilerden İsmail Biliç'in Kanun Hükmünde Kararnamelerle kapatılan, örgütle irtibatlı ... Tüm Çalışanlar Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi olduğu, Zaman gazetesi aboneliği bulunduğu, FETÖ/PDY terör örgütünün yapmış olduğu organizasyonlara katıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/7110 soruşturma numaralı dosyası üzerinden hakkında soruşturma yapılan ...'in beyanına göre; şüphelinin TÜMÇADER üyesi olduğu ve derneğin mütevelli heyetinde yer aldığı, ... beyanına göre ise; şüpheli ile İlyas'ın birlikte sohbetlere gittiğii,
Şüphelilerden ...'in Kanun Hükmünde Kararnamelerle kapatılan, örgütle irtibatlı ... Tüm Çalışanlar Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi olduğu, Bank Asya'da hesabının olduğu, FETÖ/PDY terör örgütünün yapmış olduğu organizasyonlara katıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/7110 soruşturma numaralı dosyası üzerinden hakkında soruşturma yapılan ...'in beyanına göre; şüphelinin örgütün sohbetlerine katıldığı, TÜMÇADER üyesi olduğu, ...'nun beyanına göre ise; şüphelinin İlyas ile birlikte sohbetlere gittiği,..'' ifadelerine yer verilerek sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmaları istemiyle Türk Ceza Kanunu'nun 314/2, 53, 54, 55, 61, 62, 63 maddeleri ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3, 4, 5, 7. maddeleri gereğince dava açılmıştır.
II) SAVUNMA:
Sanıklar yargılama aşamasındaki savunmalarında özetle;
Sanık ...; 'Eğitim durumum, aile hayatım vs gibi hususlarda hazırlık aşamasında beyanda bulunmuştum, aynı beyanlarımı tekrar ediyorum. Üzerime atılı isnatları birer birer cevaplamak istiyorum. Bir tanesi kızımın ... Ortaokulundna okumuş olması: 2014-2015 yılında kızımı Atatürk ortaokuluna kayıt ettirdim, sonra teşvik çıktı, tercihte 4-5 okul çıktı, kaydı ... Ortaokuluna çıktı, tevşikten yararlanmak için bu şekilde çocuğumu oraya kaydettirdim. İkinci suçlama Bank Asya'da hesabım olduğu şeklindedir: ...'da bir evim vardı, kooperatif yolu ile almıştım. 2013 yılı ortalarında bu evi satıp ...'den ev almak istemiştim. Evimi sattım, o dönemde ...'den alabileceğim ev araştırması yapıyordum. Bu süreçte param boşta durmasın diye ve banka da kar payı verdiği için paramı Bank Asya'ya yatırmıştım, 2014 yılı Temmuz ayında bir ev buldum. Onu satın aldım. Bank Asya'daki paramın tamamını çekip ev için harcadım, ayrıca Ziraat Bankasından 112 bin TL civarında kredi çektim. Bank Asya'daki hesap açıklamam bu şekildedir. Üçüncüsü Tümçader başkan ve üyeliğim ile ilgilidir: 2012 yılı 1 Mayıs işçi bayramındaki törende bu dernek ile tanıştım. Program oldukça güzel bir programdı. Biz de MKE işçisi olduğumuz için ilgimi çekti. Neredeyse tüm işçiler ve aileleri katılmıştı. Ben daha önceki yıllarda da sendikacılık yapmıştım. Benim üye olduğum tarih 2012 yılı 1 Mayıstır. Üye olduğum tarihte bu derneğin Fettullahçı yapı ile ilgisi olduğunu bilmiyordum, bilsem üye olmazdım. Üye olduktan sonra zaman zaman iş çıkışlarında derneğe gitmeye başladım. Derneğe gelen işçi arkadaşlarla muhabbet etmeye başladım. Dernekte Digiturk vardı, yani maç yayını yapılıyordu, ayrıca günlük gazeteler geliyordu. Burada işçiler ile ilgili sohbetler ve muhabbetler ediliyordu. Örneğin işçi maaşları ve sendikal hakları ile ilgili sohbetler oluyordu. Üye olduktan 6-7 ay sonra da dernek olağan genel kurul yapacağını duyurdu. Ben de eski bir sendikacı olduğum için dernek üyeleri ile konuşup aday oldum. Yapılan seçim sonucunda yönetim kurulu başkanlığına 2012 yılı Aralık ayı itibariyle seçildim. Kurul defterinde de yazılı olduğu üzere kültürel ve sosyal faaliyetlerimiz oldu. 2013 yılında 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlaması yaptık. Vali, il emniyet müdürü ve belediye başkanı dahil protokolün birçok üyesi katıldı ve takdirlerini bildirdiler. Derneğimizde üyelerine ve ailelerine yönelik aile içi eğitim seminerleri, havuz organizasyonları, gezi programları, halı saha maçları düzenlendi, tüm bu programlarımız il dernekler müdürlüğünce onaylanmıştır. Yönetim kurulu olarak bir defasında müftülüğü ziyaret ettik. Faaliyetlerimizi anlattık. Müftülükten üyelerimize yönelik ilmihal bilgisi verip veremeyeceklerini sorduk. Kendisi de vaktinin müsait olması halinde gelip bilgiler verebileceğini söyledi. Birkaç kez müftü yardımcısı gelip dernek merkezimizde o anki katılımcılara bilgiler verdi. 2013 yılı sonunda 17-25 Aralık süreci oldu. Her düşünceden üyelerimiz vardı. Üyelerimiz arasında siyasi polemik ve tartışmalar olunca üyelerin bir kısmı derneğe gelmemeye başlayınca otomatik olarak faaliyetlerimizi durdurmuş olduk. O süreçte görevi bırakmak istedik ancak göreve talip olan da çıkmadı. 2016 yılında şubat ayı itibariyle kapatmaya karar verdik ve kapatma süreci başladı, ben ve yönetim kurulu 2016 yılı şubat ayında dernekten istifa ettik. Vatanıma, milletime bağlı birisi olarak tüm terör örgütlerine karşı olduğumu belirtmek isterim. 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde benim yeğenim sivil vatandaş olarak Genel Kurmay'ın önünde gazi oldu. Bu alçak darbe girişiminden biz de muzdaribiz. 19 yıllık MKE işçisiydim. KHK ile Ocak 2017'de ihraç edildim. Çalışma hayatımda hiçbir uyarı almadım, üstlerim ile tartışmaya girmedim, memleketim ve ... için güzel şeyler yaptım. Yıllardır varis rahatsızlığım var, iki defa ameliyat oldum, sol arka bacağımdan da acilen ameliyat olmam gerekiyor. İlk sorgumuzdan sonra biz mahkemece serbest bırakıldık, sonra itiraz üzerine tutuklandık. O dönemdeki muayenemde doktorum kalbe veya beynime pıhtı atma ihtimali olduğunu söylemişti, bunu mahkemenin takdirine sunuyorum. Suçsuzum, beraatimi ve tahliyemi istiyorum' demiştir. Lüzumuna binaen sorulduğunda ; 'hayatım boyunca fettullahçı, cemaat ya da hizmet hareketi olarak adlandırılan yapının hiçbir yerinde yer almadım. Bu yöndeki suçlamaları kabul etmiyorum. Tümçader'deki digiturk aboneliği hatırladığım kadarıyla dernek adınaydı. Hatırladığım kadarıyla bu abonelik 2013 yılında iptal edildi. Üyeler derneğe gelmemeye başlayınca iptal ettirdik diye hatırlıyorum. 2014 sonlarından itibaren derneğimiz ile ilgili fettullahçı dernek olduğu yönünde dedikodular edilmeye başladı. Biz de yönetim kurulu olarak derneği devretmek istedik ancak talipli bulamadık. ... isimli kişiyi tanımıyorum, 2014 yılında ulusal bir gazetede ... il abisi ya da imamı olduğuna ilişkin bir haber okumuştum, bu kişi benim bilgim ya da iznim dahilinde derneğimize gelmiş değildir, başka zaman da geldi mi bilmiyorum. ... hatırladığım kadarıyla üyemizdi, ancak ben ...'in fettullahçılıkla bir bağlantısı olup olmadığını bilmiyorum. İki çocuğum bir eşim var, ihraç olduğum için onlar da mağdur oldular, konut kredisi ödemelerim var, çocuklarım ve eşim ortada kalmış durumdalar. Tüm bu mağduriyetlerimin de değerlendirilerek öncelikle tahliyeme ve beraatime karar verilmesini talep ediyorum' demiştir.
Sanık ...; 'Eğitim durumum, aile hayatım vs gibi hususlarda hazırlık aşamasında beyanda bulunmuştum, aynı beyanlarımı tekrar ediyorum. Emniyette verdiğim ifademi ve SCH'ta verdiğim ifadeleri burada da huzurunuzda tekrar ediyorum. İsnat edilen suçu kesinlikle kabul etmiyorum. Ben vatanıma, bayrağıma bağlı bir kişiyim. Bunları da lanetliyorum, ben insanlara yardım eden ve barıştıran bir kişi olarak tanınmaktayım. 2-3 aydır kabuslar görüyorum, uyuyamıyorum, bu isnatlar yüzünden çok rahatsızım. Ben Tümçader'de üye idim. Bu derneğe sosyal faaliyetler için üye oldum, ben bu derneğe uzun süre önce üye oldum, hatırladığım kadarıyla 2010 yılıydı, dernek resmi ve halka açık bir dernekti, işçi haklarını korumak için işçiler tarafından kurulmuş bir dernekti. Birkaç gezi ve piknik gibi sosyal faaliyetine katıldım. 17-25 aralıktan sonra kesinlikle gitmedim. Çünkü 17-25 aralık sürecinden sonra bu dernek ile ilgili çeşitli dedikodular olmuştu, ben de bu nedenle bu derneğe gitmemeye karar verdim, MGK 'da Fetö ile ilgili kararlar çıkınca ben de hemen istifa ettim. Hakkımdaki ikinci suçlama çocuğumun Kızılırmak okuluna gitmesidir. Ben önce çocuğumu 2009 yılında Atatürk Anadolu Lisesine yazdırmıştım. Kızılırmak kolejinden bir telefon geldi, muhtemelen çocuğumun puanını öğrenmişler. %50 indirimli olarak okula kayıt edeceklerini söylediler. Bana da çok uygun bir fiyat verdiler. ...'deki tek özel kolejdi, ben de çocuğum daha iyi bir eğitim alsın diye oraya kayıt yaptırdım. Çocuğum bu okulda okuduğu için bu velileri mecburen üye yapıyorlardı, ben de bu nedenle bir süre Zaman gazetesine abone olmak zorunda kaldım. Bank Asya'daki hesabı da yine okul mecbur tuttuğu için açtırmak zorunda kaldım. Çocuğumun okul ödemeleri dışında Bank Asya'ya hiçbir para yatırmadım. Hakkımdaki üçüncü suçlama da ... isimli kişinin beyanlarıdır. Kendisi arkadaşımdır, beraber düğünlere ve cenazelere giderdik. Zekat ve fitre verdiğini söylüyor, ben bulunduğum binada 7 yıldır yöneticilik yapıyorum. Apartmanımda bulunan mağdurları biliyordum. ... amca diye tabir ettiğimiz çok fakir bir tanıdığımız vardı, zekat vs gibi yardımlarınızı ramazan ayında bu kişiye verebilirsiniz diye ...'e beyanda bulundum, ...'un kasteddiği hususun bu olduğunu düşünüyorum, bunun dışında ben Fetö ya da başka bir yapı ya da kuruluşa yardım ya da para toplamadım. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum. Fettullahçılık, cemaat ya da hizmet hareketi olarak bilinen bu yapının içinde kendimi hiçbir zaman hissetmedim, bunların içinde yer almadım, maddi ya da manevi bir bağım olmadı, suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum' demiştir.
Sanık ...; 'Eğitim durumum, aile hayatım vs gibi hususlarda hazırlık aşamasında beyanda bulunmuştum, aynı beyanlarımı tekrar ediyorum. Genel hatları ile emniyet ifademi tekrar ediyorum, ancak bazı hususlara açıklık getirmem gerekiyor. 1975-82 yılları arasında ... Sporda futbol oynamıştım, işyeri arkadaşlarım bu durumu biliyorlardı, dernek üyesi arkadaşlar derneğin futbol maçı organize ettiğini belirterek beni bu organizasyona davet ettiler. Ayrıca antrenör diplomam da var. Derneğe üye olmayan oynayamaz dedikleri için derneğe 2013 yılında üye oldum. Ayrıca dernekte Lig TV de vardı. Diyanetten müftü yardımcısı zaman zaman gelip ilmihal bilgisi veriyordu. ..., ... ve ben üçümüz birlikte aynı yerde çalıştığımız için genellikle faaliyetlere birlikte katılıyorduk, ayrıca ... de sporcudur. Birkaç ay boyunca ...'a 50-60 TL aidat verdim, bunlar genellikle sportif faaliyetlerin yoğun olduğu zamanlara ilişkindir, sonrasında 10 TL aidat ödemeye devam ettim. Derneğin kutlu doğum haftası, aşure günü gibi etkinliklerine katıldım. Emniyette benden derneğin yönetimini sordular,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... adlı kişileri bana sordular, ben bu kişilerin çoğunu çıraklık okulundan beri dışarıdan tanırım, onlar da beni bilirler. Ben de bu kişileri tanıdığımı söyledim. 2015 yılında emekli oldum. 2016 yılında annem vefat etti. Sportif faaliyet dışında hiçbir toplantıya katılmadım. Türkiye Faal Futbol Antrenörleri Derneğine de şu anda aktif olarak üyeyim. Bu yapılanmadan ve faaliyetlerinden haberim yoktu, hepsini lanetliyorum, psikolojik olarak da bu suçlamalar nedeniyle iyi durumda değilim, terör örgütü değilim, suçlamaları kabul etmiyorum' demiştir. Hazırlık beyanı okunarak sorulduğunda ; 'Bank Asya'daki hesabım ile ilgili olarak şu hususu düzeltmek istiyorum, ... bana bankaya bir miktar para yatırmam hususunda ısrarcı oldu ancak ben bunu kabul etmedim ve beyanına itibar etmedim. Ben kendim kredi kartı almak istediğimde bankada bana hesap açtırmam gerektiğini söylediler. Ben de bunun üzerine 500 TL yatırdım, ancak kredi kartı için beni 4 hafta oyalayınca kart başvurumu iptal ettirdim ve hesabı da kapattırdım. Bu anlattığım olay 2015 yılında olabilir, tam hatırlayamıyorum' demiştir. Lüzumuna binaen sorulduğunda ; 'emniyette benden ...'i tanıyıp tanımadığımı sordular, ben de medyadan tanıdığımı söyledim, bir kez de kendisini Tümçader'de ayaküstü görmüştüm, ben öyle sohbetini dinlemedim. ...'ın sohbet verdiği şeklindeki hazırlık beyanım da doğru değildir, şöyleki kimsenin olmadığı zamanlarda ... konuşma yapardı, bunlar da genellikle dernek faaliyetleri ve sosyal faaliyetlerle ilgiliydi. Emniyette ben ilk defa bulunuyordum, çok rahatsızdım, ifademin ayrıntılarını okuma imkanım olmamıştı, bu nedenle şu anda huzurunuzda verdiğim ifadelerim daha doğrudur' demiştir. ...'in hazırlık ifadesi okunarak sorulduğunda ; 'Benim derneğin mütevelli heyetinde olmam zaten mümkün değildir, ben 2013 yılında üye oldum, 2016 yılında emekli olduktan sonra üyeliğimin düşeceğini düşünüyordum, ancak düşmediğini öğrenince 2016 Mart nisan gibi derneğe gittim, muhatap bulamadım, ...'ı buldum, ona istifa dilekçemi verdim. Derneğin bir faaliyeti de kalmamıştı, ben de emekli olduğum için zaten derneğe uğramamıştım. Hayatımın herhangi bir kesitinde cemaat, fettullahçı ya da hizmet hareketinin bir parçası olmadım, bu yapıya üye olmadım. Geçmişte birkaç kez Kızılırmak lisesine gidip bilgilenmek için dini ilmihal bilgisi dinlediğim oldu, suçsuzum, beraatimi istiyorum' demiştir.
Sanık ...; 'Eğitim durumum, aile hayatım vs gibi hususlarda hazırlık aşamasında beyanda bulunmuştum, aynı beyanlarımı tekrar ediyorum. Genel hatları ile emniyet ifademi tekrar ediyorum, ancak emniyet ifademe Tümçader'in fetö ile ilgili olduğunu biliyorum gibi bir beyan geçmiş, ben bilseydim böyle bir derneğe devam etmezdim. Gözaltındayken kalp krizi geçirdim, çok büyük mağduriyet geçirdim. 17-25 aralıktan sonra bu derneğin hiçbir faaliyetine katılmadım. ...'in dernek üyesi olduğunu söyledim, mütevelli üyesi olduğunu söylemediğim halde zapta böyle geçmiş. Ben de ...'in dediği gibi ben amatör sporcuydum, daha çok spor amaçlı bu derneğin faaliyetlerine katıldık. Terör örgütü ile bir alakası olduğunu bilsek yanından bile geçmezdik. ...'a sadece derneğin aidatını verdik, başkaca birşey vermedim. Ancak bağış vs gibi bir yardımda bulunacakların da ...'e verdiğini duydum. Ayrıca ...'ın ... adlı kişinin Bank Asya'ya para yatırılması yönünde talimatı olduğunu ...'dan duydum, ancak ben böyle bir talimata uymadım. ...'i ben Sabah gazetesinde görmüştüm, ayrıca bu kişinin derneğe gelip birkaç kez sohbet ettiğini gördüm, ancak ben o tarihte gazete haberindeki gibi bu kişinin il abisi ya da imamı olduğuna ilişkin bir bilgi sahibi değildim. Ben az önce 17-25 aralık sürecinden sonra derneğin faaliyetlerine katılmadığımı söylemiştim. O tarihten sonra biz istifa dilekçemizi vermiştik, ancak dernek yönetimi işleme ne zaman koydu bilmiyorum. Başbakan ...'nun MGK kararından sonra Fetö'yü terör örgütü ilan etmesinden sonra zaten hiçbir bağımız kalmamış olan derneğe hiç gitmez oldum. Hazırlık ifademde ...'a sadaka verdim demişsem de benim kastettiğim dernek aidatıdır. Ben gözaltına alındıktan üç gün sonra kalp krizi geçirdim, okuduğunuz hazırlık ifademi kriz öncesinde vermiştim, çok iyi değildim, dolayısıyla bugün burada verdiğim ifadem doğru olan ifademdir, suçsuzum, beraatimi talep ediyorum. Şugayıp ile ilgili beyanım şöyleki ben Şugayıp'ın dernek başkanlığı yaptığını söyledim, bir fetö örgüt ileri geleni olarak bir husus açıklamadım. Şugayıp beyin yerel basından zaman zaman köy derneklerini ziyaret ettiğini bildiğim için bu bildiklerimi duyum şeklinde açıkladım, ancak hazırlık ifademe köy sorumlusu gibi yazılmış, bu doğru değildir' demiştir.
III) MAHKEME KABULÜ:
Sanıkların itiraz konusu da olan Bankasya'ya para yatırma eylemiyle ilgili olarak alınan bilirkişi raporunda;
''Sanık ...'ın Bank Asya'da 4346756 müşteri numarası le hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini kasadan para yatırma, katılım hesabı açma, virman, ATM'den para çekme işlemlerinin oluşturduğu, 18/04/2014 tarihinde 22.000 TL, 22/04/2014 tarihinde5, 23/07/2014 tarihinde de hesabına 4.015 TL tutarında para yatırdığı, 22/04/2014 tarihinde de hesabına 59.750 TL işlem tutarlı para yatırmak sureti ile katılım hesabı açtığı, 4, 5 ve 7'nci aylarda katılım hesabından çeşitli tutarlarda para çektiği,
Sanık ...'in Bank Asya'da 2149159 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini katılım hesabı açma ve katılım hesabından para çekmenin oluşturduğu, 03/09/2014 tarihinde 500 TL işlem tutarlı katılım hesabı açtığı, 9 ve 10.aylarda iki seferde parayı çektiği,
Sanık ...'in Bank Asya'da 2056685 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini kredi kartı borcu ödeme, katılm hesabı açma, kasadan para yatırma, döviz satışının oluşturduğu, 21/03/2014 tarihinde 21.650 TL işlem tutarında katılım hesabı açtığı, 25/03/2014 tarihinde katılım hesabından 17.500 TL çektiği,
Sanık ...'nin Bank Asya'da 2200374 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini ATM para çekme, döviz alışı, EFT virman, kredi kartı borcu ödeme, kasadan para yatırma, katılım hesabı açma, okul taksidi ödeme, virman, farklı hesaba / aynı hesaba havale işlemlerinin oluşturduğu, 2014 yılının 10.ayında 10.000 TL işlem tutarında, 12.ayında 14.700 TL işlem tutarında katılım hesabı açtığı, 2014 yılının 3.ayında 10.ayında ve 11.ayında hesabına kasadan 1.500 TL ile 1.875 TL tutarında para yatırdığı'' hususlarına kararda yer verilmiş,
... 1. Ağır Ceza Mahkemesi delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe başlığında ise;
''Sanıklardan ..., ... ve ...'in FETÖ/PDY'nin gizli haberleşme yöntemlerinden biri olan bylock programını kullandıklarının tespit edildiği, ayrıca tüm sanıkların büyük çoğunluğu FETÖ/PDY üyesi olduğu anlaşılan TÜMÇADER üyesi oldukları, bir kısım sanıkların bu delillerle birlikte çocuklarını örgütün dershane ya da okullarına gönderdikleri, bir kısım sanıkların örgütün gazete ve dergi gibi yayınlarına aboneliklerinin bulunduğu, bir kısım sanıkların yine bu delillerle birlikte örgüte himmet verdikleri, bir kısmının bu himmetleri topladığı, yine bir kısım sanıkların TÜMÇADER'de örgütsel amaçlı sohbet toplantılarına katıldıkları, bir kısım sanıkların FETÖ/PDY'nin devletçe el konulacak okullarından el koymayı önlemek için muvazaalı şekilde hisse devraldıkları, bir kısım sanıkların diğer delillerle birlikte örgüt liderinin bankayı kurtarma çağrısı yaptığı dönemde Bank Asya'da hesap hareketlerinin bulunduğu ve bu şekilde sanıkların Silahlı Fetullahçı Terör Örgütü üyesi olduklarının iddia edildiği olayda;
Örgütün kuruluş, gelişme, amacı, yöntemleri, silahlı terör örgütü olarak kabulü için gerekli unsarları içerip içermediği vs gibi hususlar iddianamede ayrıntıları ile anlatılmış olup mahkememizcede iddianamede belirtilen hususlar benimsenmiştir. Bu nedenlerle gereksiz tekrar olmaması için bu husus belirtilmekle yetinilmiş olup kendisini kısaca 'Hizmet' olarak tanımlayan FETÖ/PDY : paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen, gizlilikten görülmez bir duvar inşa edip bu duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyük güçlenen bir yandan da bu düşman üzerinden mensuplarını motive eden 'Altın Nesil' adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesi ile devlete tabandan tavana sızan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belirli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp, ele geçirdiği kamu güçünüde kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan suigeneris bir suç örgütüdür. FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu örgüt kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt lideri ... tarafından belirlenen ideolojisi doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek üzere eylem ve fikir birliği içinde hareket etmiştir, gerçekleştirdiği eylemlerde kullandığı yöntem, bir kısım örgüt üyelerinin silah kullanma yetkisine haiz resmi kurumlarda görevli olmaları ve bu silahlar üzerinden tasarrufta bulunma imkanlarının varlığı, örgüt hiyerarşisi doğrultusunda emir verilmesi halinde silah kullanmaktan çekilmeyeceklerinin anlaşılması karşısında; tasarrufunda bulunan araç, gereç ve ağır harp silahları bakımından 5237 sayılı TCK'nun 314/1-2 maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü olduğu tartışma dışıdır.
Bilindiği gibi terör örgütüne üye olanlar, örgütte kurucu ya da yönetici vasfında olmayan, örgütün amacına yönelik nedensel hareketi olan, örgüt disiplinine bağlı, hiyerarşi içinde yer alan kişilerdir. Örgüt üyesi, örgütün amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısında yer alan, bu suretle verilecek görevleri yerine getirmek üzere iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi kapsar. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüt üyeliğini saptamada en önemli ölçütlerden bir tanesi örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olmasıdır. Örgüt üyeliğinin sabit görülebilmesi için o kişinin örgüt faaliyeti kapsamında bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına ya da güclendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi, ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre silahlı terör örgütüne üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması, bu bağın süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren, eylem ve faaliyetler içermesi gerekmektedir. Ancak suçun işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasada, örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların failleri de örgüt üyesi olarak kabul edilebilir.
Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda müstakil bir suç işlemesi gerekmez ise de, örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir, üyelik temadi eden bir suç olduğu için de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk bulunması gerekir. Sanıklar bakımından bu hususlar tek tek irdelenmiş olup;
a-Oluşturulması, dahil olunması, kullanılması ve teknik özellikleri itibariyle, münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptolu iletişim ağı bylocku kullanmış olmak,
b-Yukarıda belirtildiği gibi ... adlı mahkememizin 2016/321 Esasında yargılanmakta olan ve hazırlık aşamasında müdafi huzurundaki ayrıntılı savunmasında 'TÜMÇADER derneğinin üyelerinin %90'ı cemaat mensubudur' şeklindeki açıklaması, aynı şekilde ... ve ...'ın benzer nitelikteki açıklamaları, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbeye teşebbüsten sonra bu derneğin FETÖ/PDY bünyesinde yer alması nedeniyle KHK ile kapatılmış olması da nazara alınarak bu derneğe üye olmak, bir süre aidat ödemek, bir süre dernek yönetiminde yer almak, yine bir süre derneğin başkanlığını yapmak, bu derneğe başkalarını davet etmek, üye olmasını sağlamak, (belirtilen hususlar tek başına veya ayrı ayrı diğer delillerle birlikte değerlendirilmiştir)
c-Diğer delillerle birlikte çocuklarını örgütün dershane ve okullarına göndermek,
d-Diğer delillerle birlikte örgütün gazete ve dergi gibi yayınlarına abone olmak,
e-Diğer delillerle birlikte örgütün bankası olduğu anlaşılan Bank Asya'da özellikle örgüt elebaşısının 'bankayı kurtarın, bir lira da olsa yatırın' şeklinde çağrı yaptığı dönemde bu bankada para bulundurmak veya hesap hareketi gerçekleştirmek,
f-Yine diğer delillerle birlikte TÜMÇADER merkezli olarak örgüte himmet vermek,
g-Yine diğer delillerle birlikte daha çok TÜMÇADER merkezli örgütün sohbet toplantılarına katılmak,
ğ-Yine diğer delillerle birlikte FETÖ/PDY bünyesindeki tv kanallarını platformdan çıkarması üzerine digitürk aboneliğini iptal ettirmek, (Krea A.Ş.cevabi yazısı) şeklindeki davranışlar,
Örgütün amaç ve yöntemleri ile birlikte değerlendirildiğinde, örgütün varlığına ve güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıdığı gibi maddi ve manevi bir katkı niteliğindedir. Bundan başka örgüt üyeliği açısından (yardım suçundan mahkum olanlar dışında) sürekliliğe delalet ettiği gibi örgüt üyeliğinin kabulü için yeterli unsurlardandır. Biraz sonra açıklanacağı üzere belirtilen bu hususlar tespit edilen sanıklar hakkında aşağıda ayrıca açıklama yapılacaktır'' denildikten sonra sanıklarla ilgili ayrı ayrı gerekçelere yer verilmiştir.
Sanık ...'ın kabulünde,
''Sanığın ilk, orta ve lise eğitimini Kırşehir ilinde tamamladığı, 1997 yılından gözaltına alındığı tarihe kadar MKE'de işçi olarak çalıştığı, büyük kızının FETÖ/PDY bünyesinde ... Ortaokulunda 5 ve 6. sınıf eğitimi gördüğü, 2012 yılında TÜMÇADER'e üye olduğu, 2016 yılı Şubat ayına kadar üç yıl süreyle bu derneğin başkanlığını yaptığı, Bank Asya'da 4346756 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini kasadan para yatırma, katılım hesabı açma, virman, ATM'den para çekme işlemlerinin oluşturduğu, 18/04/2014 tarihinde 22.000 TL, 22/04/2014 tarihinde 5.000TL, 23/07/2014 tarihinde de hesabına 4.015 TL tutarında para yatırdığı, 22/04/2014 tarihinde de hesabına 59.750 TL işlem tutarlı para yatırmak sureti ile katılım hesabı açtığı, 4, 5 ve 7. aylarda katılım hesabından çeşitli tutarlarda para çektiği,
Sanığın terör örgütü üyeliği suçunu kabul etmediği, ancak yukarıda birkaç kez değinildiği üzere TÜMÇADER'in FETÖ/PDY bünyesinde kurulan bir dernek olduğu, daha çok MKE çalışanlarını bünyesinde barındırdığı ve üyelerinin büyük çoğunluğunun FETÖ/PDY üyesi olduğu, sanığın 2016 yılı Şubat ayına kadar bu derneğin aktif başkanlığını yaptığı, dernekteki sohbetleri organize eden kişilerden birisi olduğu, dernekte kullanılan Digiturk aboneliğinin derneğin üst katındaki AGİAD'dan temin edildiği, AGİAD'ın FETÖ/PDY'nin ...'deki genç iş adamları örgütlenmesi olduğu, sanığın 18/04/2014 tarihinden itibaren Bank Asya'ya 22.000 TL, 4.015 TL ve 59.750 TL para yatırdığı, çocuklarından birini örgütün okullarına gönderdiği, bu açıklamalar ışığında sanığın örgütün MKE imamı ...'ın oluşturduğu hiyerarşik yapıda onun altında görünürde dernek başkanlığı yapmak suretiyle terör örgütü üyeliği suçunu işlediği anlaşılmakla örgüt içindeki konumu nazara alınarak alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle üzerine atılı suçtan mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir''
Sanık ...'in kabulünde;
''Sanığın ilk ve orta okulu ...'de okuduğu, lise eğitimine devam ederken çıraklık okulunu kazanarak MKE çıraklık okuluna geçiş yaptığı, 1975 yılında MKE kurumuna işçi olarak girdiği, 2015 yılı Temmuz ayında MKE Mühimmat fabrikasından emekli olduğu, 2014 yılında en küçük çocuğunun FETÖ/PDY bünyesindeki Maltepe Dershanesinde üç dört ay eğitim aldığı, 2006 yılında iş yerinden arkadaşı ...'ın tavsiyesi üzerine FETÖ/PDY'nin sohbet toplantılarına katılmaya başladığı, bu sohbet toplantılarına ..., ... ile birlikte Kızılırmak Lisesinde devam ettiği, 2013 yılında TÜMÇADER'e üye olduğu, 2013 yılından sonraki sohbetlerin TÜMÇADER'de ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nun katılımıyla devam ettiği, bir defasında il imamı ...'inde TÜMÇADER'de verdiği sohbete katıldığı, katıldığı sohbetlerde sohbet veren hoca olmadığı zaman ...'ın sohbet hocalığı yaptığını dile getirdiği, ...'ın öğrencilere yardım adı altında talepte bulunması üzerine zaman zaman ...'a 50-60 TL gibi himmet parası verdiği, 2016 Mart Nisan gibi TÜMÇADER'deki üyeliğini sonlandırdığı, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'nun dernek üyesi olduğunu, ... ve ...'nın dernek yöneticileri olduğunu, ...'ın derneğin en son başkanı olduğunu dile getirdiği, sanığın Bank Asya'da 2149159 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini katılım hesabı açma ve katılım hesabından para çekme şeklinde olduğu, ...'ın ısrarı üzerine 03/09/2014 tarihinde 500 TL işlem tutarlı katılım hesabı açtığı, 9 ve 10.aylarda iki seferde bu parayı çektiği, geçmişte bir süre zaman gazetesi aboneliğinin bulunduğu, 2011-2012 yıllarında ...'ın organizasyonuyla ... Abant'a geziye katıldığı anlaşılmıştır.
Sanık üzerine atılı suçu kabul etmemiş ise de, tüm dosya kapsamına göre FETÖ/PDY bünyesinde yapılan sohbetlere katıldığı, 2013 yılında TÜMÇADER'e üye olduğu, aidat ödediği, dernekteki üyeliğini 2016 yılı Mart-Nisan ayına kadar sürdürdüğü, 03/09/2014 tarihinde ...'ın çağrısı üzerine Bank Asya'ya 500 TL para yatırıp kısa bir süre sonra çektiği, örgüt organizasyonu şeklinde gerçekleşen ... Abant gezisine katıldığı, geçmişte 2006-2011 yılları arasında Zaman Gazetesi aboneliğinin bulunduğu, örgütün çeşitli faaliyetlerine katılan, bu faaliyetlerinde süreklilik bulunan ve örgütün MKE imamı olduğu anlaşılan ...'ın talimatı ile bankaya para yatıran sanığın bu davranışı ile örgüt liderinin çağrısına uygun davranmaya devam ettiği, tüm bu açıklamalar ışığında ...'ın MKE'de oluşturduğu hiyerarşik yapıda ...'ın altında yer almak suretiyle üzerine atılı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği anlaşılmakla atılı suçtan mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir''
Sanık ...'in kabulünde;
''Sanığın ilk, orta ve lise eğitimini ...'de tamamladığı 1997 yılında MKE'de işe başladığı, büyük çocuğunun 2010-2011 yıllarında FETÖ/PDY bünyesindeki dershaneye gittiği, 2001-2002 yıllarında fabrikadan arkadaşı olan ...'ın davetiyle FETÖ/PDY bünyesindeki sohbetlere katılmaya başladığı, bir süre sonra TÜMÇADER'e üye olduğu, TÜMÇADER bünyesinde ...'ın yöneticiliğinde yapılan ..., ...ve zaman zaman ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'nun da katıldığı sohbet toplantılarında ...'a himmet parası ve ayrıca aidat verdiği, 1998 yılından 17-25 Aralık 2013 sürecine kadar zaman gazetesi aboneliğinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanık ...'in Bank Asya'da 2056685 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini kredi kartı borcu ödeme, katılm hesabı açma, kasadan para yatırma, döviz satışı şeklinde olduğu, 21/03/2014 tarihinde 21.650 TL işlem tutarında katılım hesabı açtığı, 25/03/2014 tarihinde katılım hesabından 17.500 TL çektiği anlaşılmıştır.
Sanık her ne kadar üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de, FETÖ/PDY ile 2001-2002 yıllarından itibaren sanık ... ...'ın daveti ile tanıştığı, ..., ... ... ile birlikte örgütün sohbetlerine devam ettiği, TÜMÇADER'e üye olduğu, TÜMÇADER'e aidat ödediği, ...'a himmet verdiği, hazırlık ifadesinde belirtilen bu durumları müdafi huzurunda alınan ifadesinde ikrar ettiği halde ve hazırlık beyanı ...'nün hazırlık beyanı ile de doğrulandığı halde yargılama aşamasında örgütün talimatına uyarak hazırlık ifadesinden döndüğü, hatta il imamı ile ilgili hazırlık beyanlarını dahi değiştirdiği, böylece 17-25 Aralık 2013'ten sonra ve hatta darbeye teşebbüs tarihinden sonra dahi örgüte olan bağlılığını devam ettirdiği, böylece FETÖ/PDY'nin ... MKE yapılanmasında ...'ın oluşturduğu hiyerarşik yapı içinde örgütsel faaliyetlere katılmak suretiyle üzerine atılı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği anlaşıldığından atılı suçtan mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir'',
Sanık ...'nin kabulünde;
''Sanığın ilk ve orta okul eğitimini Kayadibi köyünde tamamladıktan sonra, liseyi dışardan bitirdiği, çıkarlık eğitimini tamamladıktan sonra 1984 yılında MKE Çelik Fabrikasında işe başladığı, 2015 yılında emekli olduğu, MKE'de çalıştığı dönemde TÜMÇADER adlı derneğe üye olduğu, 2015 yılında dernekten istifa ettiği, üye olduğu dönemde derneğin düzenlediği çeşitli faaliyetlere katıldığı, derneğe aylık 10 TL aidat ödediği, çocuğunun bir tanesinin FETÖ/PDY bünyesinde olduğu için KHK ile kapatılan Fatih Üniversitesinde okuduğu ve okulun anlaşmalı olması nedeniyle Bank Asya'da hesabının bulunduğu, 2000 yılından itibaren 17-25 Aralık 2013 süreci sonrasına kadar zaman gazetesine aboneliğinin bulunduğu, kardeşi ...'nin bylock kullanıcısı olduğu için kurumundan ihraç edildiği anlaşılmıştır.
Sanığın Bank Asya'da 2200374 müşteri numarası ile hesabının bulunduğu, hesap hareketlerini ATM para çekme, döviz alışı, EFT virman, kredi kartı borcu ödeme, kasadan para yatırma, katılım hesabı açma, okul taksidi ödeme, virman, farklı hesaba / aynı hesaba havale işlemlerinin oluşturduğu, 2014 yılının 10.ayında 10.000 TL işlem tutarında, 12.ayında 14.700 TL işlem tutarında katılım hesabı açtığı, 2014 yılının 3.ayında 10.ayında ve 11.ayında hesabına kasadan 1.500 TL ile 1.875 TL tutarında para yatırdığı getirtilen banka kayıtlarına göre hazırlanan bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Sanık her ne kadar üzerine atılı suçlamayı kabul etmese de, ...'ün hazırlık beyanına göre sanık ...'ü FETÖ/PDY'nin sohbet toplantılarına çağırdığı, bu kişiden himmet aldığı, sohbetlerin organizasyonlarını yaptığı, ...'nın hazırlık beyanlarına göre bu kişiyi de TÜMÇADER'deki sohbetlere çağırdığı, sanık ...'nin az önce açıklandığı gibi TÜMÇADER'e üyeliğinin ve düzenli aidat ödemelerinin bulunduğu, yaklaşık 12-13 yıl boyunca zaman gazetesi aboneliğinin bulunduğu, bu şekilde tıpkı haklarında mahkumiyet kararı kuruluan diğer sanıklar gibi MKE'nin hiyerarşik yapısı içinde yer alarak terör örgütü üyeliği suçunu işlediği anlaşılmakla üzerine atılı terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir'' ifadelerine yer verilmek suretiyle sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetlerine karar verilmiştir.
IV-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Sanık ve müdafilerinin temyiz taleplerini inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi 19.12.2018 tarihli kararında;
''...1-Sanıklar........ TCK'nun 314/2 maddesi uyarınca 5 yıl 4 ay hapis olarak belirlenerek 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3 ve 5/1.maddesi uyarınca yarı oranında arttırılarak 7 yıl 12 ay hapis olarak ilk derece mahkemesince belirlenen cezasının TCK'nun 62/1 maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim sonucunda 6 yıl 8 ay yerine 5 yıl 20 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmesi aleyhe istinaf başvurusu olmadığından davanın yeniden görülmesi sebebi yapılmamış,
2-Sanıklar......,... ve ...'in TCK'nun 314/2 maddesi uyarınca 5 yıl hapis olarak belirlenerek 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3.ve 5/1.maddesi uyarınca yarı oranında arttırılarak 7 yıl 6 ay hapis olarak ilk derece mahkemesince belirlenen cezasının TCK'nun 62/1 maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim sonucunda 6 yıl 3 ay yerine 5 yıl 15 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmesi aleyhe istinaf başvurusu olmadığından davanın yeniden görülmesi sebebi yapılmamıştır.
....
5-Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli delillere, mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınarak, savunmanın inandırıcı gerekçelerle reddedilmesine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından sanıklar ve sanık müdafilerinin istinaf talepleri yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun'un 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,'' karar vermiştir.
IV) TEMYİZ:
Sanık ... müdafisi temyiz dilekçesinde özetle; kararın eksik incelemeye göre alındığını, sanığın Bylock kullanmadığını, TÜMÇADER Başkanlığı yaptığı halde Bylock kullanmamasının sanığın yapının mensubu olmadığını gösterdiğini, Fethullahçı Terör Örgütü lideri ...’in genel nitelikteki talimatı verdiği dönem itibariyle hesabına mevduat yatırma şeklinde bir hareketlilik söz konusu ise de Fethullahçı Terör Örgütü lideri ...’in talimatının çok genel bir talimat olması ve taraflar arasındaki hiyerarşi ve emir – talimat ilişkisi kurmanın zorluğu göz önüne alındığında birel kimselere indirgemenin hayli zor olması karşısında bu hususta sanık savunmalarına itibar edilmesi gerektiğini, hesabın açıldığı tarihte bir hukuka aykırılık olmadığını, faizsiz bankacılık hizmeti veren kurumun sınırlı olduğunu, evini sattığı için elde ettiği parayı burada değerlendirdiğini, bu savunmanın aksine delil bulunmadığını, 2013 yılından itibaren yapının sohbetlerine katılmadığını, etkin pişmanlık kapsamından verilen beyanlarda sanığın adının yer almadığını, TÜMÇADER'e üye olurken derneğin örgütle bağlantısını bilmediğini, Fethullahçı Terör Örgütü’nü dini bir kuruluş sanarak gönül bağı bulunanlar ve bütün işlerini Allah rızası için yapan kimselerin sırf bu nedenle cezalandırılmamaları gerektiğini, yerel mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin kanunda tayin olunan cezanın alt sınırından uzaklaşıldığı bu nedenle bozma kararı verilmesi gerektiği, müvekkilinin lehine delil toplanmadan verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığını,
Sanık ... temyiz dilekçesinde özetle; Tümçader'in yasal izinleri alınmak suretiyle kurulmuş bir dernek olduğunu, derneğe 2012 yılında üye olduğunu, daha önce sendikacılık yapmış biri olarak yönetimine seçildiğini, il müftü yardımcısının derneğe gelerek üyelere dini bilgi verdiğini, bunun suç olacağını düşünmediğini, sadece cemaat ve sempatizanlarına yönelik faaliyet gösteren bir dernek olmadığını, terör örgütü üyeliği için 15.07.2016 tarihinin esas alınması gerektiğini, örgütün kabul edildiği MGK kararının tarihinin 26.05.2016 olduğu, kendisinin 29.02.2016 tarihinde dernekten ayrıldığını, Bankasya hesabını 2013 yılı Kasım ayında açtığını, bu tarihin 17-25 Aralık 2013 tarihinden önce olduğunu, örgüt imamı ...'a bağlı faaliyet gösterdiği iddiasının ispat edilemediğini, Bylock programı kullanmadığını, örgüt üyeliği suçlamasını kesinlikle kabul etmediğini,
Sanık ... müdafileri temyiz dilekçelerinde özetle; istinaf aşamasında dosyanın incelenmediğini ve gerekçelerinin irdelenmediğini, sanığın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, tanık beyanlarından başka aleyhinde somut delil olmadığını, eksik incelemeyle karar verildiğini, TCK'nın 30. maddesinin uygulanmamasının gerekçelerinin gösterilmediğini, TCK'nın 2. maddesine aykırı hareket edildiğini, TÜMÇADER'le ilgili bilgi verdiği hâlde TCK'nın 221. maddesinin uygulanmadığını, sanığın terör örgütüne üye olduğu yönünde her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanığın sadece aleyhine delillerin toplandığı, himmet adı altında para toplamadığını, Bankasya hesap hareketlerinin olağan hareketler olduğunu, maaş, kredi kartı ve okul ödemeleri olduğunu, 100.000 liralık emekli ikramiyesini İş Bankasına yatırmasının talimatla para yatırmadığını gösterdiğini, dini sohbetlere katıldığını, 2015 yılında dernekten istifa ettiğini, başka bir şahsın Bylock kaydının aleyhine delil olarak gösterilemeyeceğini, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin ihlal edildiğini,
Sanık ... müdafisi temyiz dilekçesinde özetle; sanığın Tümçader'e amatör sporcu olduğu için üye olduğunu, 2014 yılında istifa ettiğini, Tümçader üyesi olduğu için gözaltına alındığını, bilse derneğin önünden geçmeyeceğini, Bylock kullanmadığını, terör örgütüne hiçbir zaman para vermediğini ve bağışta bulunmadığını, babasının hacca gidecek olması nedeniyle parasını Bankasya'ya yatırdığını, 3-4 gün sonra geri çektiğini, derneğe üyelik aidatından başka ödemesi olmadığını,
Sanık ... müdafisi temyiz dilekçesinde özetle; sanığın hayatı boyunca FETÖ/PDY terör örgütüne hiçbir şekilde maddi veya manevi bir yardımda bulunmadığını, yardım saikiyle bankalarına para yatırmadığını, herhangi bir gazete veya dergisine abone olmadığını, toplantılarına katılmadığını, okul ve dershanelerine gitmediğini, sosyal faaliyetlere katılmak için Tümçader'e üye olduğunu, Tümçader'den istifa ettiğini ama istifasının işleme konulmasında ihmal yapıldığını, Tümçader'deki ilmihal okunan birkaç toplantıya o dönemin ... Müftü Yardımcısının da katılarak ilmihal dersini bizzat kendisi verdiğini, yerel basında dernek ve faaliyetlerinden övgüyle bahsedildiği, aidatsız olduğu için Bankasya'ya kredi kartı başvurusunda bulunduğunu, kredi kartını alabilmek için hesap açması gerektiği kendisine söylenince 500 TL yatırıp hesap açtırdığını, bu durumun terör örgütü üyeliğine gerekçe yapılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağını, kimse hakkında isnat edilen suçun manevi unsuru eksik iken bu suçtan dolayı ceza verilemeyeceğini, suçun kanuni unsurlarının oluşmadığını, şüpheden sanığın yararlanması gerektiğini,
Beyan etmişlerdir.
VI) HUKUKİ DENETİM KAPSAMI VE GENEL AÇIKLAMALAR
SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ SUÇUNUN HUKUKİ NİTELENDİRİLMESİ:
Yargıtayın yerleşik uygulaması ve öğretideki ağırlıklı görüşlere göre örgüt kurma, yönetme ve üyelik suçları;
a) Genel Olarak:
Yapılanma biçimi ne olursa olsun kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla oluşturulmuş örgütlere suç örgütü denmektedir.
Örgüt kurma ve yönetme suçunda genel hükümlerden ayrı olarak kanun koyucu hazırlık hareketlerini suç sayarak kamu düzeninin ve güvenliğinin korunmasını sağlamak amacıyla bağımsız bir suç düzenlemesi yapmıştır. Bu suç somut tehlike suçudur.
Düzenleme ile amaç suçtan bağımsız olarak, hazırlık hareketlerini cezalandıran bir suç tipine yer verilmiştir.
Devletin şahsiyetine karşı cürümlere müteveccih çok kişinin iradesinin birleşmesinin doğuracağı ağır tehlikeyi ve ciddi bir suçun işlenmesi ihtimalinin muhakkaklığını göz önünde bulundurarak bu kolektif suç tehlikesini müstakil suç olarak cezalandırmış ve icra hareketlerine geçilmeden bir fiilin cezalandırılmayacağı prensibinden ayrılmıştır.
Devletin şahsiyetine karşı suçların çoğu teşebbüs suçudur, teşebbüs dahi tamamlanmış suç gibi kabul edildiğinden, zaten tehlike suçudur; bu bakımdan hazırlık hareketlerinin cezalandırılması 'tehlike tehlikesinin cezalandırılması' şeklinde kabul edilmektedir. (Manzini, 1950, 606, atfen, Özek, ege. s. 348)
b) Örgüt kurma:
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp bünyesinde hiyerarşik bir yapının, ast-üst ilişkisinin, emir-komuta zincirinin hâkim olduğu yapılanmayı ifade eder. Böylece örgüt, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı mahiyetini kazanmaktadır. Bu bağlamda bir organize güç aracından, organize güç enstrümanından söz edilebilir.
Suç örgütünün varlığından söz edebilmek için belli bir amaç, maksat etrafındaki bir fiili birleşme yeterlidir. Bu örgütler mahiyetleri itibariyle devamlılık arz ederler. Bu itibarla belli bir suçu işlemek için bir araya gelme hâlinde bir suç örgütünün varlığından bahsedilemez.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, somut bir tehlike suçu olduğu için oluşturulan örgütün üye sayısı ve malzeme donanımı itibariyle güdülen amaçları gerçekleştirme açısından somut bir tehlike arzedip arzetmediği hâkim tarafından yapılacak değerlendirmeyle belirlenecektir. Somut zarar tehlikesini oluşturmaya uygunluk için 'amacı gerçekleştirmeye yeterli üye'nin, 'hiyerarşik örgüt yapısı'nın, 'şiddete dayanan eylem programı'nın varlığını aramak gerekir.
Örgütün silahlı olup olmaması ve sahip olunan silahların cins, nitelik ve miktarı somut tehlikenin belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Örgütün, silahlı örgüt vasfını kazanması için mensuplarının silah sahibi olmaları gerekmez. Silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkânının olması gerekli ve yeterlidir.
c) Örgüt yönetme:
Fail, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bulunuyor, geniş bir alanda iş bölümü yapabiliyor, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabiliyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol üstlenebiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise yönetici olarak kabul edilebilecektir.
Örgüt yönetme, örgütün amaçları doğrultusunda örgütü idare etmeyi, emir ve direktif vermeyi, örgüt içinde inisiyatif ve karar verme gücüne sahip olmayı gerektirir. Örgütün varlığının, etkinliğinin ve gelişiminin sağlanması, hedeflerinin belirlenmesi, program ve stratejilerinin saptanmasını ifade eder. Ancak örgütün faaliyetleri çerçevesinde sadece belirli bir suçun işlenmesini organize edenler bu suçun işlenmesini planlayıp yönetenler örgüt yöneticisi olarak kabul edilemez.
Geniş bir alanda faaliyet yürüten örgütlerin yöneticileri, örgüt yapılanması da dikkate alınarak somut olayın özelliklerine, bu kişilerin örgütün hiyerarşik yapısı içerisindeki konum ve görevlerine göre belirlenmelidir. Bu tür örgütlenmelerde her yöneticinin örgütün tamamını yönetmesi mümkün olmadığından, örgütün bölge, il, ilçe sorumlularının yönetici olup olmadıklarının sorumluluk sahalarındaki örgütsel faaliyetlerin yoğunluğu da gözetilerek belirlenmesi gerekir.
d) Örgüt üyeliği:
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemedeki ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.
Bu ilkeler ışığında iç hukukumuzdaki düzenlemelere göz atıldığında;
Terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinde terörü; 'Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.' aynı Kanun'un 2. maddesinin birinci fıkrasında terör suçlusunu; 'Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi...' şeklinde tanımlamış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise terör örgütüne mensup olmasa da örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağını hüküm altına almıştır.
Bu genel terör ve terör suçlusu tanımları dışında 3713 sayılı Kanun'un 3. maddesinde doğrudan terör suçları, 4. maddesinde de dolaylı terör suçları düzenlenmiştir.
TCK'nın 314. maddesi bakımından bir oluşumun veya yapılanmanın, silahlı terör örgütü sayılabilmesi için;
Yöntem: Terör örgütü, cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket eden bir örgüt tipidir.
Amaç-Saik: Silahlı terör örgütü, siyasi maksatla faaliyet gösteren örgütleri ifade eder. Bu bakımdan 3713 sayılı Kanun'un birinci maddesinde sayılan amaca yönelik ve Devletin Anayasal düzenine veya güvenliğine karşı bir suç işlemek amacıyla faaliyet gösterir.
Elverişlilik: Silahlı terör örgütünün, TCK'nın İkinci Kitabının Dördüncü Kısmının Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçları amaç suç olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye yeterli derecede silahlı olması ya da bu silahları kullanabilme imkânına sahip bulunması gerekir. Amaca matuf kavramı ise silahlı terör örgütünün yapısının, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olmasını ifade eder.
Araç-gereç: Örgüt mensuplarının tamamı olmasa bile bir kısmının silahlı olması silahlı terör örgütünün oluşması için yeterlidir. Örgüt, bu silahları gerektiğinde kullanma imkânına sahip ise silahlı olduğu kabul edilmelidir. Silahlı terör örgütünün elinde bulunan silahın devlete ait olması ya da bu silahların hukuka aykırı yollardan elde edilmesi bu suçun oluşması açısından önem taşımaz.
Türk halkı 40 yılı aşkın süredir etnik, ideolojik veya dini temellere dayalı çeşitli terör örgütleri tarafından yapılan saldırılara muhatap olmuş, binlerce insan hayatını kaybetmiş veya ağır şekilde yaralanmıştır. İnsanların refahı için harcanması gereken parasal kayıp hesap edilemeyecek boyuttadır. Örgütün baskısı yüzünden bazı insanlar en temel hak ve özgürlüklerini kullanamaz hâle gelmiş, yaşadıkları yerleri terk etmek ya da örgütün talimatları doğrultusunda hareket etmek zorunda kalmışlardır. Devlet, bu tehdidin devam ettiği zamanlarda dahi insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeleri imzalayarak kişisel hak ve özgürlükleri korumak iradesini ortaya koymuştur. Nitekim bu sözleşmelerdeki hakların, hiyerarşik olarak kanunlar üstü biçimde uygulanacağına dair Anayasal hüküm kabul edilmiş olması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisinin tanınması bu iradenin somut örneklerinden birisidir. 1991 yılında yürürlüğe giren Terörle Mücadele Kanunu'nda 29 kez genel olarak özgürlükleri genişletme yönünde değişiklik yapılmıştır. Amaç suçlar bakımından tehlikelilik hâlinin somutlaşıp yakınlaşması durumunda halkta oluşan güvenlik kaygısının artmasına paralel kısıtlayıcı tedbirlere başvurulduğu görülmekle birlikte kişilerin barış ve güven içinde yaşama hakkına yönelik tehdidin azaldığı dönemlerde özgürlükleri genişleten düzenlemeler hız kazanmıştır.
Terörle Mücadele Kanunu'nun terör örgütlerini tanımlayan 7/1. maddesinde 29.06.2006 tarihinde 5532 sayılı Kanun'un 5. maddesiyle yapılan değişiklik sonrası oluşan hukuki durumun değerlendirilmesinde fayda görülmektedir. İlgili maddenin önceki hâli 'Madde 7- “3 ve 4 üncü maddelerle Türk Ceza Kanununun 168. 169, 171, 313, 314 ve 315 inci maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunun 1 inci maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler beş yıldan on yıla kadar ağır hapis ve ikiyüzmilyon liradan beşyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası, bu örgütlere girenler üç yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve yüzmilyon liradan üçyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar' şeklindeki iken 2006 yılında yapılan değişiklik sonrası '7/1. cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.' hâlini almıştır.
Bu değişiklik karşısında; Terörle Mücadele Kanunu'nunda yapılan örgüt tanımı ile TCK'nın 314/1-2. maddesindeki örgüt tanımı çelişmekte midir; mevzuatta silahlı veya silahsız iki ayrı örgüt varlığını sürdürmekte midir soruları gündeme gelmektedir. Başka deyimle Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/1. maddesinin, TCK'nın 314. maddesine atfının unsur atfı mı yoksa ceza yaptırımına mı olduğu ortaya konulmalıdır. Silahlı terör örgütü suçunun unsurlarına TCK'nın 314. maddesinde yer verilmiştir. Yukarıda izah edildiği şekilde örgüt kurma, yönetme ya da üye olma, amaç suç bakımından hazırlık hareketi niteliğinde somut tehlike suçudur. Somut tehlike suçları zarar suçu niteliğinde olmayıp hazırlık hareketlerini cezalandıran istisnai düzenlemeler olması nedeniyle cebir ve şiddet içeren faaliyetlerde bulunma zorunluluğu yoktur, yeter ki cebre yönelik bir irade ortaya konulsun. Zira 5237 sayılı TCK'nın 221. maddesinin 1. bendinde örgüt kuran kişilerin, herhangi bir suç işlemeden örgütü dağıtmaları hâlinde cezai yaptırıma muhatap olmayacakları şeklindeki düzenleme bu görüşü doğrulamaktadır. Bu nedenle 3713 sayılı Kanun'un 7/1. maddesinde yapılan değişiklikle, failin örgüt üyesi olduğunun kabulü için cebir ve şiddet gerektiren fiili işlemesi zorunluluğu getirildiği ileri sürülemeyecektir. Bu değişiklik TMK'nın 1. maddesinde yazılı amaç suçların gerçekleştirilmesinde şiddetin gerekliliğini vurgulamanın yanında kurulan, yönetilen veya üyesi olunan örgütün cebir ve şiddeti araç olarak kullanma gerekliliğini ifade etmektedir. Aksi takdirde bu suçun tehlike suçu olma vasfını ortadan kaldırmış ve TCK'nın 220 ve 314. maddelerindeki unsurlarla çelişilmiş olacaktır.
e) Hata Hükümleri Çerçevesinde Silahlı Terör Örgüt Üyeliği Suçunun Değerlendirilmesi:
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün aşağıda açıklanan yapı ve görüntüsü itibariyle suçların manevi unsurunun tespiti bağlamında kusur ilkesi ve suçun kast unsurunun değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK'ya esas alınan suç teorisi üç ilkeye dayanmaktadır. Bunlar: kusur ilkesi, hukuk devleti ilkesi ve insanilik ilkeleridir.
Kusur ilkesi; kusursuz ceza olmaz prensibine dayanmaktadır. Failin işlemiş olduğu suçtan dolayı şahsen kınanabildiği hâllerde cezalandırılmasını ifade eder. İlke ile amaçlanan, cezanın kusuru gerektirdiği ve kusurlu hareket etmeyen kişinin cezalandırılmayacağıdır. Bu ilkeden çıkarılacak birinci sonuç, netice sorumluluğunun kaldırılmış olması; ikinci sonuç ise cezanın kusur derecesini aşmayacağı yani ceza hukukunda kusurla orantılı ceza tayininin esas alınacağıdır.
Hata (yanılma); genel olarak kişinin tasavvuru ve zihinden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu, dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şeyin olduğundan farklı bir biçimde algılanması hâlinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi hâlinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası, bir algılama hatası olduğu hâlde; yasak hatası, bir değerlendirme hatasıdır.
Failin ceza sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlu olması şarttır. Kusur, kınanabilirliktir. Kusurun ifade ettiği değersizlik yargısı ile fail hukuka uygun davranmaması, haklı olan lehine karar verebilme ve hukuka uygun davranma imkânına sahip olmasına rağmen haksız olan davranışı tercih etmesi nedeni ile kınanmaktadır. Kusur yargısının temeli insanın özgür iradesidir. İnsan, özgür iradeye sahip bir varlık olması nedeniyle haklı olan davranış ile haksızlık arasında bir tercih yapma ve haklı olan davranış lehine karar verebilme, davranışlarını hukuk düzeninin gereklerine göre yönlendirebilme ve hukuk düzeninin yasakladığı davranışlardan sakınma yeteneğine sahiptir. Kusur yargısının temelini oluşturan irade özgürlüğü, haksızlık bilincinin varlığını gerekli kılar. Çünkü insanın haklı olan davranış ile haksızlık arasında tercih yapabilmesi için bunu bilmesi şarttır. Fail, haksızlık bilincine sahipse ve özgür iradesiyle haksız olan davranışı tercih ediyor ise kusurludur. Fakat yasak yanılgısı her zaman failin kusurunu tamamen ortadan kaldırmaz. İnsan, hukuk toplumunun bir üyesi olarak hukuka uygun davranmak ve haksız olan davranışlardan sakınmak yükümlülüğü altındadır. Failin açıkça yasak olduğunu bildiği davranışlardan sakınması bu yükümlülüğü yerine getirdiği anlamına gelmez. Fail, aynı zamanda davranışlarının hukuk düzeninin gerekleri ile uyumlu olup olmadığını sorgulamakla yükümlüdür. Fail bu husustaki şüphesini tefekkür etmek veya bir uzmana danışmak yoluyla bertaraf etmek zorundadır. Ayrıca fail vicdan muhasebesi de yapmalıdır. Failden beklenen vicdan muhasebesinin ölçüsü, somut olayın koşulları ile onun sosyal ve mesleki çevresidir. Fail kendisinden beklenen vicdan muhasebesine rağmen davranışının haksızlığını idrak etmeye muktedir değilse yanılgısı kaçınılmazdır. Bu durumda fail kusurlu addedilemez. Buna karşılık fail kendisinden beklenen vicdan muhasebesiyle davranışının haksızlığını idrak edebilecek idiyse yasak yanılgısı kusurunu tamamen ortadan kaldırmaz; fail kusurludur, ancak kusuru azalmıştır.
Hata, kastı ortadan kaldıran veya kusurluluğu etkileyen hata olmak üzere ikiye ayrılır. Suçun maddi unsurlarında (TCK'nın 30/1. maddesi), suçun nitelikli hâllerinde (TCK'nın 30/2. maddesi), hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında (TCK'nın 30/1-3. maddesi) hata kastı kaldırır. Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata (TCK'nın 30/3. maddesi) ile haksızlık yanılgısı (yasak hatası) (TCK'nın 30/4. maddesi) kusurluluğu etkileyen hata şekilleridir. Kastı kaldıran hata türüne hukuka uygunluk nedenlerinin sınırındaki yanılgıyı da eklemek gerekmektedir. (TCK'nın 27/1. maddesi)
İlgisi nedeniyle suçun maddi unsurlarında hata (unsur yanılgısı) üzerinde durmak gerekecektir.
TCK'nın 30/1. maddesinde 'suçun kanuni tanımındaki maddi unsurlara ilişkin bilgisizliğin kastı ortadan kaldıracağı' belirtilmiştir. Unsur yanılgısının konusunu suçun maddi unsurları oluşturmaktadır. Unsur yanılgısı kastı ortadan kaldırdığına göre, böyle bir yanılgı ancak kastın kapsamında kalan konular hakkında olabilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilinmesini gerektirdiğinden, maddi unsurların bilinmemesi hâlinde kasten işlenen bir haksızlıktan bahsedilemez.
Unsur yanılgısı; haksızlığa temel teşkil eden, haksızlığı tipikleştiren objektif unsurlarda, yani suçun maddi unsurlarında yanılgıdır. Bu durumda haksızlığın kasten işlendiğinden söz edilemez. Fiilin taksirle işlenmiş şekli suç olarak tanımlanmış ise fail ancak taksirli suçtan sorumlu olur.
Bir suç örgütü, baştan itibaren suç işlemek üzere kurulmuş illegal bir yapı olduğunu eylem ve söylemleriyle açıkça ortaya koyabileceği gibi legal olarak faaliyet göstermekte olan bir sivil toplum örgütünün sonradan bir suç örgütüne, hatta terör örgütüne dönüşmesi de mümkündür. Bu kapsamda önceden var olan ancak hakkında karar verilmediği için kamuoyu tarafından varlığı bilinmeyen örgütün hukuki varlık kazanması mahkemeler tarafından verilecek karara bağlı ise de örgütün kurucusu, yöneticileri ya da üyeleri, kuruluş tarihinden veya meşru amaçlarla kurulup daha sonra suç örgütüne dönüştüğü andan itibaren ceza hukuku bakımından sorumlu olacaklardır.
Failin, isnat olunan suçun maddi unsurlarına ilişkin hatası esaslı, diğer bir ifadeyle kabul edilebilir bir hata olursa, bu takdirde fail TCK'nın 30. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu hatasından yararlanacak, bunun sonucu olarak yüklenen suç açısından kasten hareket etmiş sayılmayacağından ve suçun taksirle işlenmesi hâli de kanunda cezalandırılmıyor ise CMK'nın 223. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraatına karar verilmesi gerekecektir.
Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarihli ve 956-370 sayılı kararında da belirtildiği üzere;
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olan nihaî amacını gerçekleştirmek için 'mahrem alan' şeklinde örgütlenmesi ve Devletin silahlı kuvvetlerindeki unsurları dikkate alındığında gerekli ve yeterli örgütsel güce sahip olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Örgütün bu amaç ve yöntemlerini bilen örgüt mensuplarının örgütteki konumları gözetilerek cezalandırılacağı da açıktır. Örgütlenme piramidine göre beş, altı ve yedinci kat ve kural olarak üç ve dördüncü katlarda bulunan örgüt mensuplarının bu durumda olduklarının kabulü gerekmektedir. Ancak önce dinî bir kült, ardından da terör örgütü hâline dönüşen FETÖ/PDY'nin, başlangıçta bir ahlâk ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve genellikle böyle algılanması, örgütün gayrı meşru amaçlarını gizleyip alenen kriminalize olmamaya çalışması ve örgütün kurucusu ve yöneticisi ... hakkında ... 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının onanarak kesinleşmesi karşısında, özellikle örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan diğer katlardaki örgüt mensupları tarafından bilinip bilinmediğinin olaysal olarak TCK'nın 30. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda söz konusu değerlendirme yapılırken, ülke çapında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile ilgili dava dosyalarında yer alan belgeler, mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları, tanık beyanları ve benzer pek çok kaynakta yer aldığı üzere; örgüt mensubu olan kamu görevlileri tarafından örgütün nihaî amacının açıkça ortaya konularak devleti ve hükûmeti açıkça hedef alan terör faaliyetlerinin icra edilmesi, bu faaliyetlerin örgüt liderinin açıklamaları ve basın yayın araçlarıyla üstlenilmesi gibi sansasyonel olayların kamuoyunun gündemini uzunca bir süre meşgul edip yoğun bir şekilde tartışılması, Milli Güvenlik Kurulu'nun 30 Ekim 2014, 29 Nisan 2015 ve 26 Mayıs 2016 tarihli toplantılarında alınan ve kamuoyu ile paylaşılan kararlarda sözde 'hizmet hareketi' adlı legal görünümlü illegal yapının, paralel bir devlet kurma amacında olan, devletin varlığına ve Anayasal düzenine karşı ciddi tehdit oluşturan bir örgüt olarak kabul edilmesi, aynı tespit ve açıklamaların Devlet ve Hükûmet yetkililerince de en üst düzeyde benimsenip kamuoyu ile paylaşılması gibi olguların da gözardı edilmemesi gerekir.
3) FETÖ/PDY SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ YAPILANMASI:
a) Genel olarak:
Ceza Genel Kurulunun 24.01.2019 tarihli ve 417-44 sayılı, 20.12.2018 tarihli ve 419-661 sayılı ile 26.09.2017 tarihli ve 956-370 sayılı kararları ve bu suçların temyiz incelemesi ile görevli 16. Ceza Dairesinin kararlarında ayrıntılarıyla belirtildiği üzere;
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı hâline getiren; siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden; bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyip güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen; bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanıp böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da kendi mensubu olmayanları düşman olarak görüp mensuplarını motive eden; 'Altın Nesil' adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan; bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden; böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan; casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran atipik/suigeneris bir terör örgütüdür.
İstişare kurulu, ülke, bölge, il, ilçe, semt, ev imamları gibi hiyerarşik bir yapı içeren insan gücünü ve finans kaynaklarını örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirme amacı taşıyan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü 'gizli yaşamak, her zaman korkmak, doğruyu söylememek, gerçeği inkâr etmek' üzerine kuruludur.
FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetlerine, Emniyet Teşkilatına ve MİT'e sızan militanları, şeklen kamu görevlisi gibi gözükse de bu kişilerin örgüt aidiyetleri diğer tüm aidiyetlerinden önce gelmektedir. FETÖ/PDY'nin devletin tasarrufunda bulunması gereken kamu gücünü, kendi örgütsel çıkarları lehine kullanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli aşamalardan geçirildikten sonra güçlü örgütsel bağlarla bağlandığı FETÖ/PDY'nin bir neferi olarak TSK, Emniyet Teşkilatı ve Milli İstihbarat Teşkilatında meslek hayatlarına başlayan örgüt mensupları, sahip oldukları silah ve zor kullanma yetkilerini FETÖ/PDY'deki hiyerarşik üstünden gelen emir doğrultusunda seferber etmeye hazır olacak şekilde bir ideolojik eğitimden geçirilmektedir. Nitekim hiyerarşik ilişki bakımından sıkı bir disiplinin hâkim olduğu Türk Silahlı Kuvvetlerinde dahi FETÖ/PDY mensuplarının darbeye teşebbüs sırasında genel olarak öğretmenlerden oluşan mahrem imam olarak adlandırılan sivil kişilerden aldıkları talimatlara göre hareket ettikleri veya alt rütbedeki subayların emirlerine uydukları birçok dava dosyasında görülmüştür.
Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarının etkin birimlerinde ve TSK'da yapılanan FETÖ/PDY, Emniyet ve TSK birimlerinin doğasında var olan cebir ve şiddet kullanma yetkisinin verdiği baskı ve korkutuculuğu kullanmaktadır. Örgüt mensuplarının silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkânının bulunması, silahlı terör örgütü suçunun oluşması için gerekli ve yeterli olmakla birlikte; 15.07.2016 tarihinde meydana gelen kalkışma esnasında TSK içerisinde yapılanıp görünürde TSK mensubu olan ve ancak örgüt liderinin emir ve talimatları ile hareket eden örgüt mensuplarınca silah kullanılmış, birçok sivil vatandaş ve kamu görevlisi öldürülüp yaralanmıştır.
Söz konusu terör örgütü, nihaî amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personelin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak örgüt elemanlarını bu makamlara getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirmeye yönelik nihaî hedefi bulunan FETÖ/PDY, söz konusu ele geçirme süreci tamamlandıktan sonra devlet, toplum ve fertlere dair ne varsa ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç hâline gelmek amacıyla hareket etmektedir.
Örgütte sıkı bir disiplin ve eylemli bir işbirliğinin bulunduğu, örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet edildiği, illegal faaliyetleri gizleyebilmek için hiyerarşik yapıya uygun hücre sistemi içinde yapılanarak grup imamları tarafından emir talimat verilmesi ve üyeleri arasında haberleşmenin sağlanması için ByLock gibi haberleşme araçlarının kullanıldığı, görünür yüzüyle gerçek yüzü arasındaki farkın gizlendiği, amaca ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasa'da öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu, demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükûmet ve diğer Anayasal kurumları feshedip iktidarı ele geçirmek olduğu, bu amaçla Emniyet, Jandarma, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı gibi kuvvet kullanma yetkisini haiz kurumlara sızan mensupları vasıtasıyla, kendisinden olmayan güvenlik güçlerine, kamu görevlilerine, halka, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Meclis binası gibi simge binalar ve birçok kamu binasına karşı ağır silahlarla saldırıda bulunmak suretiyle amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli öldürme ve yaralama gibi çok sayıda vahim eylem gerçekleştirdiği, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden ya da örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen diğer bir kısım eylemlere ilişkin bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, bu davalarda verilen mahkeme ve Yargıtay kararları, örgüt lider ve yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları gibi olgu ve tespitler dikkate alındığında;
FETÖ/PDY, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzere kurulan bir maşa olarak; Anayasa'da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ve ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkıp ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt lideri ... tarafından belirlenen ideoloji doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek için hareket etmiştir. Gerçekleştirilen eylemlerde kullanılan yöntem, bir kısım örgüt mensuplarının silah kullanma yetkisini haiz resmi kurumlarda görevli olması, örgüt mensuplarının bu silahlar üzerinde tasarrufta bulunma imkânlarının var olması ve örgüt hiyerarşisi doğrultusunda emir verilmesi hâlinde silah kullanmaktan çekinmeyeceklerinin anlaşılması karşısında tasarrufunda bulunan araç, gereç ve ağır harp silahları bakımından 5237 sayılı TCK'nın 314. maddesi kapsamında bir silahlı terör örgütüdür.
b) Örgütün Yargı ve Yargıtay Yapılanması, HSK ve Yüksek Mahkeme Üyelikleri Seçimleri:
Örgütsel kadrolaşma açısından; FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü tarafından kendi mensuplarına hâkimlik ve Cumhuriyet savcılığı sınavlarına girmeleri konusunda telkinlerde bulunulduğu, örgüt mensubu öğrencilere hâkimlik ve savcılık sınavını kazanmaları hâlinde örgütün kendilerine referans olacağının söylendiği, mülakatı geçip staja başlayan örgüt mensubu hâkim ve Cumhuriyet savcısı adaylarının Adalet Akademisi ve staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine edildiği, söz konusu adayların örgüt mensubu olduklarının anlaşılmaması için kendi başlarına fakat örgütle irtibatı koparmayacak şekilde ev tutmalarının tavsiye edildiği, adayların beşer kişilik kapalı gruplar hâlinde örgüt tarafından finanse edilen evlerde kalmalarının sağlandığı, bu kapsamda örgüt kurallarına göre iki evin irtibat hâlinde olmasının istendiği, bu evlere murakıp adı verilen örgüt mensubu kişilerin gelerek evde kalan adaylardan bilgi alıp tavsiyelerde bulundukları, bununla birlikte örgüte ait ışık evlerinin il bazında eyalet adı altında birden çok bölgeye ayrıldığı, her bölgenin sekiz ilâ on evi kapsadığı, bölgelerden sorumlu kişilere bölge abisi/ablası adı verildiği, örgütün Türkiye Adalet Akademisi stajındaki adayları staj dönemlerine göre ayırdığı, bazı örgüt mensubu adaylara Türkiye Adalet Akademisi yurdunda kalmaları tavsiye edilerek bu kişilerden, örgüt lehine ya da aleyhine konuşan aday arkadaşlarının bildirilmesinin istendiği, her dönemin sorumlu abisinin/ablasının bulunduğu, evlere gelen örgüt mensubu murakıpların adaylara dinsel ve sosyal davranışları açısından telkinde bulundukları, örgüt mensubu hâkim ve Cumhuriyet savcılarının T1, T2, T3, T4 ve T5 şeklinde kategorize edilerek taşra ve devre yapılanmasının oluşturulduğu, bu yapılanmalarda belirli aralıklarla organizasyon ve görüşmelerin gerçekleştirildiği,
Eski Yargıtay üyelerinin görev yapmakta oldukları hukuk ve ceza dairelerine göre gruplar oluşturulduğu, eski yüksek yargı üyelerinin kod isimleri dikkate alındığında (H1, H2, H3, C1, C2, C3, C4) şeklinde gruplandırıldıkları, eski Yargıtay üyelerinin görevde bulundukları zaman içerisinde görev yaptıkları Yargıtay Daireleri göz önünde bulundurulduğunda 'H' kod adı ile isimlendirilenlerin Yargıtay Hukuk Dairelerinde, 'C' kod adı ile isimlendirilenlerin Yargıtay Ceza Dairelerinde görev yaptıkları, isimlendirmelerde yer alan 0, 1, 2, 3 rakamlarının grup içerisindeki hiyerarşiye ilişkin sıralamayı, '0' ile kodlamanın ise grup sorumlusunu gösterdiği, harf ve rakam ile gruplandırmalardan sonra (C3, H2 vb.) bazı isimlendirmelerde kullanıcının adı ve soyadının baş harflerinin eklenmesi suretiyle kod adı oluşturulduğu anlaşılmıştır.
c) 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Teşebbüsü:
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 14.07.2017 tarihli ve 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere;
15 Temmuz 2016 günü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere Devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş; 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylem vasfını aşarak Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır.
d) 15 Temmuz 2016 Tarihindeki Darbe Teşebbüsünün FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü İle İlişkisi:
Anayasa Mahkemesinin 30.06.2017 tarihli ve 30110 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 20.06.2017 tarihli ve 2016/22169 başvuru numaralı kararında ayrıntılı olarak yapılan tespitler, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2017 tarihli ve E.2017/7327 sayılı, E.2017/26 sayılı ve 2006/103583 soruşturma sayılı iddianamelerindeki belirlemelere göre; 'Yurtta Sulh Konseyi' üyesi olan, 'sıkıyönetim komutanı' olarak görevlendirilen, 'sıkıyönetim mahkemeleri'ne ve 'kritik önemdeki askerî ve sivil makamlara' ataması planlanan kişilerin büyük bölümünün FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu olduğunun, bu görevlendirmelerin yapılmasında örgüt içindeki hiyerarşinin dikkate alındığının ve haklarında örgüte üye olma suçundan işlem yapılan bazı emniyet mensupları ile mülki idare yetkililerinin darbe girişimi sonrasında ilan edilecek sıkıyönetim döneminde atanacakları resmî devlet kuruluşlarına gittiklerinin saptandığına dair bulgular, tanık olarak dinlenen Genelkurmay Başkanı ile ... Cumhuriyet Başsavcılığınca dinlenen gizli tanıklar (Şapka ve Kuzgun)'ın anlatımları, şüpheli olarak dinlenen Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral H. İ. Y., Genelkurmay Başkanı'nın emir subayı olan Yarbay L. T., Jandarma Genel Komutanlığında görev yapmakta olan Binbaşı H. H., Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığında görev yapmakta olan Yarbay F. E., Yüzbaşı F. T. Ç., Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezi Başkanlığında görev yapan Jandarma Yarbay A. K., Hava Kuvvetleri Komutanlığı Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı Tuğgeneral G. Ş. S., Hava Kuvvetleri Komutanlığı Müşterek Hedef Üretim Analiz Merkezinde görev yapmakta olan Yüzbaşı A. P., Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığında astsubay olarak görev yapmakta olan T. F. D., TSK'da pilot olarak görev yapan Yarbay İ. A., Akıncı 4. Ana Jet Üssü Komutanlığında pilot olarak görev yapan Teğmen M. M. gibi çok sayıda şüphelinin itiraf içeren beyanları, açık kaynak bilgileri, 15 Temmuz darbe kalkışması ile ilgili verilen mahkeme kararları, derdest bulunan dava dosyaları ve yürütülen soruşturmalar ile resmî kurumların tespitleri değerlendirildiğinde; 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsünün, daha önce de bir çok kez yaşandığı üzere uluslararası güç odaklarının da desteğiyle, esas itibariyle Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca gerçekleştirildiği, kalkışmaya başka unsurların da katılmış olma ihtimalinin darbe teşebbüsünün bu karakterini değiştirmeyeceği değerlendirilmiştir. (Yargıtay 16. CD'nin 14.07.2017 tarihli ve 2017/1443-4758 sayılı kararı)
Uyuşmazlığın çözümü için ayrıca üç konuya daha değinilmesi gerekmektedir.
1-SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM ETME SUÇU;
Örgüt üyesi; örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.
Silahlı terör örgütü üyesi olmayıp örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayanların TCK'nın 315. maddesi;
Terör örgütlerine veya mensuplarına para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi sağlayan veya toplayan kişilerin 6415 sayılı Kanunun 4. maddesi;
Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yukarıda sayılan haller dışında barındırma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt mensuplarının araştırılmasını, yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama gibi örgütün faaliyetlerini kolaylaştırıcı ancak suç teşkil etmeyen her türlü faaliyet TCK'nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla aynı Kanun'un 314/2. maddesi kapsamında kalacaktır.
Kişi, örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir. İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz.
Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kastın yanında özel saik de gereklidir. Fail, örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir.
Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen 'bilerek' ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir. (Prof.Dr.İzzet ÖZGENÇ, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39)
Silahlı terör örgütlerine yardım etme suçunda yardım fiili, örgütün bizzat kendisi veya mensupları lehine gerçekleştirilebilir. Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 tarih ve 2012/1234 Esas, 2012/1825 sayılı kararında da belirtildiği gibi, yardımın mutlaka örgüte ulaşması, sonuç vermesi gerekmez ve her bir fail, örgütçe verilen veya kendiliğinden üstlenilen görev kapsamında kendi fiilinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacaktır.
2-FETÖ/PDY FAALİYETLERİ KAPSAMINDA BANKASYA;
Bank Asya, ülkemizde faaliyet gösteren dört katılım bankasından biri olarak 24 Ekim 1996 tarihinde Asya Finans Kurumu A.Ş. unvanıyla kurulmuş ve 20.12.2005 tarihinde ise 'Asya Finans Kurumu A.Ş.' olan ünvanı 'Asya Katılım Bankası A.Ş.' olarak değiştirilmiştir. Kuruluş itibariyle, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin ödenmiş sermayesi 900.000 TL olup bunun 360.000 TL'si A grubu, 540.000 TL'si ise B grubu paylardan oluşmaktadır. Bank Asya'nın halka açıklık oranı %54,04 olup 2014 yılı sonu itibariyle yaşadığı mali sıkıntılar sebebiyle aktif büyüklüğü ile sektörde 21. ve emsal grup (katılım bankaları) arasında ise 4. sıraya gerilemiştir.
Terör örgütleri faaliyetlerini devam ettirebilmek için paraya ihtiyaç duyarlar. Örgüte finansal olarak kaynak sağlamak için legal görünümlü ekonomik getirisi olan ticari işletmeler kurulabildiği gibi uyuşturucu veya silah ticareti, kara para aklamak şeklinde yasa dışı faaliyetler ile ya da mensupları ile sempatizanlarından bağış, himmet adı altında para toplayarak ekonomik kaynak sağlayabilmektedirler. FETÖ/PDY'nin de finansal gücünün en önemli ayaklarından biri olan Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin esasen ekonomik prensipler ve ticari hükümler çerçevesinde faaliyet göstermesi beklenmekte iken, kuruluş tarihinden itibaren örgütün yurt dışı ve yurt içi kurumlarının finansmanı amacıyla kullanıldığı, 2008 yılından itibaren başlayan birtakım mali ve kurumsal sıkıntıların yoğunlaştığı Aralık 2013- Ocak 2014 döneminde bankanın 29.05.2015 tarihinde fona devrine kadarki süreçte kamu oyu ve ekonomik çevrelerde kaybettiği itibar nedeniyle yaşadığı finansal krizi aşabilmek adına; rasyonel ekonomik gerekçelere ve kurumsal yönetim ilkelerine aykırı bir şekilde sözde örgüt liderinin ve örgütün yönlendirmesiyle mevduat toplama kampanyaları düzenlediği BDDK'nın 28.05.2015 tarihli mali analiz raporundan anlaşılmaktadır. Bankanın bahse konu finansal krizin aşılabilmesi için örgüt lideri ... tarafından 25.12.2013 tarihinde Bank Asya'ya para yatırılması yönünde talimat verildiği, söz konusu talimatın banka yönetimi tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformunda tekzip edilmediği gibi bankanın Genel Müdürü ...'dan Yönetim Kurulu Başkanı ... ve Yönetim Kurulu Üyeleri ..., ..., ..., ..., ... ve ...'e 06.01.2014'de iletilen 05.01.2014 tarihinde banka çalışanı ...'in ...'a gönderdiği 'Affınıza mahçuben' konulu elektronik posta mesajının içeriğinde '....Bizim iklimimizden bir ağabeyim .... Bankamız için seferberlik ilan ettik, aynen 2001'de olduğu gibi, neyimiz varsa namusumuz bildiğimiz bankamız için yarından tezi yok getireceğiz .... Arkadaşlar evini arabasını satacak, gerekirse başka bankalardan kredi çekecek bankamıza mevduat koyacağız...' ifadeleri yer almaktadır. Bu doğrultuda talimat kapsamındaki ekonomik ve rasyonel saike dayanmayan bir şekilde hesabı olmayan kişilerin bankada hesap açtıkları, hesabı olan kişilerin ise cari ve katılım hesaplarında bulunan mevduatlarında artışa gittikleri veya muhtelif bankacılık işlemleriyle bankaya likitide sağladıkları anlaşılmaktadır.
İkinci talimat ise 28.08.2014 tarihi olup bu talimat sonrasında da Eylül - Ekim aylarında para yatırılmasına ilişkin yoğun bir kampanya gerçekleştirildiği görülmektedir.
Bank Asya'ya para yatırılması talimatlarından üçüncüsü BDDK'nın bir kısım banka imtiyazlı pay sahibine tedbir uyguladığı ve akabinde fon yönetimi tarafından banka yönetiminin değiştirildiği tarih olan 04.02.2015'dir. Bu tarihte sosyal medya paylaşımları ve banka şubeleri önünde yapılan eylemlerle kişilerin bankaya para yatırılmaya yönlendirildiği ve sembolik (50-100 TL) olsa dahi yeni hesap açma ve para yatırma işlemlerinin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Rutin bankacılık işlemleri dışında talimat sonrası açılan hesap sayısı ve işlem hacmine ilişkin veriler aşağıda yer almış olup ortaya çıkan rakamlardan talimatın yerine getirildiği bankacılık işlemlerinde mutad olmayan artışların sağlandığı görülmektedir.
Yıl Ay Toplam Kendisi Eşi Eski Eşi Oğlu/Kızı Kardeşi Annesi Babası
2013 12 3809 1256 700 11 109 1073 145 287
2014 1 66483 25482 16847 204 2251 17350 2817 3176
2014 2 39654 15431 10069 129 1362 10568 2329 2454
2014 3 22361 8244 5018 85 665 5957 1400 1758
2014 4 15737 5552 3388 63 426 4205 839 1398
2014 5 13679 4614 2767 45 329 3668 616 1025
2014 6 12546 4441 2713 58 395 3510 587 911
2014 7 11560 4174 2431 36 441 3403 424 719
2014 8 20681 7159 4826 74 1090 5860 854 985
2014 9 65130 25807 18366 180 3496 17039 2613 2427
2014 10 38771 13486 8774 113 1990 11496 1689 2043
2014 11 42992 14032 9567 161 1985 11776 2055 2638
2014 12 13782 5379 3439 38 603 3758 546 778
2015 1 14257 5705 3617 39 548 3940 634 827
2015 2 41978 13729 10979 124 6125 10539 2179 1776
2015 3 17545 6699 4513 57 1059 4813 844 864
2015 4 12630 3794 3077 34 711 3452 628 778
2015 5 11623 4247 2954 21 618 3148 567 721
Tablodan anlaşılacağı üzere rutin bankacılık faaliyeti dışında örgüt liderinin talimatı doğrultusunda kişisel yarar amacı güdülmeksizin örgütün finans kaynaklarından olan bankanın krizden kurtarılması için örgüt liderinin talimatı doğrultusunda hareket edilip zaman zaman başka bankalardan kredi kullanmak suretiyle Bankasya'ya para yatırılması örgüte ve liderine bağlılığı gösteren bir faaliyet olarak değerlendirilmiştir. Bu faaliyetin tek başına örgüt üyeliği için yeterli kriter olarak kabul edilmesi mümkün değil ise de terör örgütüne yardım etme olarak değerlendirilebilecektir.
3-Hata Hükümleri Çerçevesinde Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme Suçunun Değerlendirilmesi;
Yukarıda hata hükümleriyle ilgili yapılan açıklamalar çerçevesinde nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında; örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik olarak örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hâle geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği, silahlı terör örgütüne üye olma suçu için yapılan bu açıklamaların silahlı terör örgütüne yardım etme suçu için de geçerli olduğu, öte yandan örgütün gerçek amaç ve niteliğinin anlaşıldığı süreçlerden sonra gerçekleşen ve dava konusu yapılan eylemlerin de suç oluşturabilmesi için örgütün nihai amaç ve niteliğinin sanık tarafından bilinmesi dışında somut olayda silahlı terör örgütünün talimatı üzerine ve örgüte yardım kastıyla hareket edilmesi gerektiği açıktır.
VII) UYUŞMAZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ;
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
... ilinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren ve MKE işçilerine yönelik olarak kurulan Tümçader derneği üyesi olan ve terör örgütü liderinin talimat tarihinden sonra Bankasya'ya para yatırdığı anlaşılan, savunmalarında örgütün gerçek amaç ve niteliğini bilmediklerini, bu amaç ve niteliğin belirginleştiği süreçlerden sonra örgüt faaliyetlerine katılmadıklarını ve Bankasya'ya örgüt liderinin talimatına istinaden değil rutin bankacılık faaliyetleri çerçevesinde para yatırdıklarını savunan sanıkların eylemlerinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazında ifade edildiği şekliyle silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunda sanıkların hukuki durumu değerlendirildiğinde;
1-Sanık ...'ın hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün faaliyetleri çerçevesinde MKE kurumuna ait fabrikalarda çalışan işçilere yönelik olarak kurulan Tümçader isimli derneğin üyesi ve 2013-2016 yılları arasında aynı derneğin başkanı olduğu anlaşılmaktadır. Sanığın Bankasya'da terör örgütü liderinin talimatından önce de hesabının bulunduğu ve 22.04.2014 tarihinde bu hesaba 59.750 TL yatırdığı anlaşılmış, bankaya para yatırmasının tasarruflarını değerlendirme amacı taşıdığını ve terör örgütü liderinin talimatıyla ilgisi bulunmadığını savunmuştur.
Sanığın başkanlığını yürüttüğü derneğin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne eleman ve kaynak sağlama amacı taşıdığı, dini sohbet adı altında silahlı terör örgütünün propagandasının yapıldığı ve başka dosya şüphelisi olan, ... il imamı ...'in bu amaçla derneğe geldiği dosyada bulunan beyanlardan anlaşılmaktadır. Bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkan örgütün nihai amaçlarının kamuoyu nezdinde belirgin hale geldiği 2014-2016 sürecinde de derneğin faaliyetlerini sanığın başkanlığı altında kısıtlı da olsa sürdürdüğü dikkate alındığında gelişen süreç içinde sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gerçek amaçlarını ve niteliğini bilmediğinden söz edilemeyecektir. Bu doğrultuda rutin hesap hareketleri dışında terör örgütü liderinin talimatından sonra Bankasya'ya 59.750 TL yatıran, sonraki süreçte değişik miktarlarda para yatırıp çekmeye devam eden sanığın eyleminin itiraz kapsamında da ifade edildiği şekilde silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle itirazın kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; “sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturmayacağı, Daire kararının isabetli bulunduğu ve itirazın reddine karar verilmesi gerektiği”
Şeklindeki düşünceyle karşı oy kullanmışlardır.
2-Sanıklar ..., ... ve ...'in hukuki durumlarının değerlendirilmesi;
a)Sanık ...'nin Bankasya'da bulunan hesabına ait 2013 - 2015 yılları ve sonrasına ait hesap ekstreleri getirildikten sonra hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekip gerekmediğine ilişkin ön sorun bakımından;
Dosyada 01.12.2013 ile 01.01.2015 yılları arasındaki döneme ilişkin Bankasya hesap ekstreleri bulunan sanık ... yönünden dosyada mevcut delillerin hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve 2013 - 2015 yılları ve sonrasına ait hesap ekstreleri getirtilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi için hükmün bozulmasının gerekip gerekmediğine ilişkin ön sorun bakımından yapılan incelemede delillerin hüküm kurmaya elverişli olduğuna karar verilmiştir.
Bu ön sorun bakımından yapılan oylamada çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; '' Sanığa ait 2013 - 2015 yılları ve sonrasına ait hesap ekstreleri getirildikten ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği'
Şeklindeki düşünceyle karşı oy kullanmışlardır.
b) Sanıklar Tümçader isimli dernek üyesi olup sanıklardan ... Bankasya'ya 20.10.2014'de 10.000 TL ve 24.12.2014'de 14.700 TL yatırmış; sanıklardan ... 21.03.2014 tarihinde 21.650 TL yatırmış, 25.03.2014 tarihinde yatırdığı paranın 17.500 TL'sini geri çekmiş; sanık ... ise 03.09.2014 tarihinde 500 TL yatırmış, bu paranın 11.09.2014 tarihinde 250 TL'sini, 16.10.2014 tarihinde de tamamını çekmiştir. Sanıklardan ... çocuğunun okul taksitleri için Bankasya'da hesap açtığını ve ödemeleri buradan yaptığı için hesaba para yatırdığını, sanık ... bankaya para yatırmayla ilgili il imamının talimatını kabul etmediğini ve bankada önceden hesabı bulunduğunu ifade ederek hesap hareketlerinin bu kapsamda olduğunu savunmuş, sanık ... ise arkadaşı ...'ın isteği üzerine yatırdığı 500 TL'yi bir ay içinde çektiğini beyan etmiştir. Para yatırma eyleminin atılı suçu oluşturabilmesi için örgüt liderinin talimatına istinaden ve örgüte yardım maksadıyla yapılması gerekmekte olup bunun dışındaki rutin bankacılık faaliyetleri suç olarak kabul edilemeyecektir. Bu kapsamda sanıklar ..., ... ve ...'in eylemleri irdelendiğinde; sanıkların dernekle ilgili faaliyetlerinin 2014 yılı ve sonrasına sarkmadığı, örgütün gerçek yüzünü görmelerinden sonra örgütten ve örgütsel faaliyetlerden uzaklaştıkları şeklindeki aksine delil bulunmayan savunmaları ve Bankasya hesap ekstreleri incelendiğinde ...'nin gerçekten bahsettiği okul ödemelerinin bulunması, ...'in yatırdığı paranın çoğunu dört gün sonra çekmesi ve ...'in de yatırdığı paranın miktarı ve hesapta kaldığı süre dikkate alındığında örgüt liderinin talimatı üzerine yapılan ve örgüte yardım kastı taşıyan bir para yatırma eylemi söz konusu olmadığından eylemlerin silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturmayacağı anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Sanık ... yönünden, Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; “sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı ve itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği”
Sanık ... ve ... yönünden Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; “sanıkların eyleminin silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı ve itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği”
Şeklindeki düşünceyle karşı oy kullanmışlardır.
Açıklanan nedenlerle;
1) Sanık ... yönünden;
a) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
b) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 07.07.2020 tarihli ve 4376-3322 sayılı kararında sanık ... ile ilgili verilen bozma kararının KALDIRILMASINA,
c) Sanık ... hakkında ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.10.2017 tarih ve 385-293 sayı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesince 19.12.2018 tarih ve 154-173 sayı ile esastan reddedilmesine dair kararın, sanık ...'ın eyleminin silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2) Sanıklar ..., ... ve ... yönünden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının REDDİNE,
3) Dosyanın gereği için ... 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, sanıklar ... ve ... bakımından 21.09.2021 tarihli ilk müzakerede, sanıklar ... ve ... bakımından ise 21.09.2021 tarihli ilk müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 05.10.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.