Hukuk Genel Kurulu 2020/536 E. , 2022/1263 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “Ödeme emrinin iptali' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalı ... Kurumu vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararının davalı ... Kurumu vekilinin temyizi nedeniyle Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulması sonrasında usulî eksiklik tamamlanarak yeniden direnme kararı verilmiş ve bu karar davalı ... Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar dava dilekçesinde; muris ...’in dava dışı ... Taşımacılık Hayvan Ürünleri Zirai Ürünleri ve Turizm Ticaret Limited Şirketinin 5/20 oranında ortağı olduğunu ancak şirket yetkilisi olmadığını, 17.09.2002 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından sonra kendilerinin şirket ortağı olarak tescil edilmediğini, 17.08.2006 tarihinde şirketteki hisselerinin tamamını diğer şirket ortağı olan ...’ya devrettiklerini, davalı Kurum tarafından dava dışı şirketin süresinde ödenmeyen 1991/1-2001/12. aylar ile 2002/6-2008/12. aylar arasındaki sigorta primleri, eğitime katkı payı, damga vergisi ve özel işlem vergisi alacaklarının tahsili amacıyla takibe girişildiğini, öncelikle Kurum alacaklarının tahsilinde uygulanması gereken 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca şirket ortaklarının şirketten tahsil imkânı olmayan Kurum alacaklarından ortak oldukları süre ile sınırlı olarak hisseleri oranında sorumlu olduklarını, Kurum tarafından alacakların şirketten tahsilinin mümkün olmadığının tespit edilmediğini, şirket hisselerinin devredilmesine rağmen tüm Kurum alacaklarından sorumlu tutulmalarının da hukuka aykırı olduğunu, öte yandan murisin vefat tarihi olan 17.09.2002 tarihinden sonraki Kurum alacaklarından da sorumlu olmadıklarını ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek öncelikle ödeme emirlerinin iptaline, kabul edilmediği takdirde sorumlu olunan tutar 24.749,86TL olduğundan kalan kısmının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Kurumu (.../Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 24.12.2013 tarihli ve 2013/291 E., 2013/1542 K. sayılı kararı ile; ödeme emirlerine dayanak olan borçlardan doğum tarihleri 2007 yılı ve öncesine ait olanların 6183 sayılı Kanun gereğince zamanaşımına uğradığı, diğer borçlar yönünden gerek murisin gerekse davacı mirasçıların hisselerini devretmiş olmaları ve şirketi ilzam yetkisi olmayan ortak olmaları nedeniyle sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulü ile ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.10.2014 tarihli ve 2014/2438 E., 2014/20761 K. sayılı kararı ile; '...506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurum alacakları, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunun 128. maddesi hükmü gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir, bu bağlamda zamanaşımının kesilmesi ve durmasına ilişkin hallerde de Borçlar Kanununun 132 ve devamı maddeleri uygulanacaktır.
08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcu yönünden ise 6183 sayılı Kanunun “Tahsil Zamanaşımı” başlığını taşıyan 102 ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı da alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.
Öte yandan 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin 5. fıkrasına eklenen ibare ile “kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi ile birlikte 102. maddesinin de uygulanmayacağı” hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davaya konu edilen ödeme emirlerinin 1999 ve 2000 yılları ile 2001-2008 arası yıllara ait prim, eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi borcuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar 05.04.2013 tarihinde süresinde açtığı eldeki dava ile 29.03.2013 tarihinde tebliğ edilen ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle ve esastan iptalini istemektedirler. Mahkeme, 2007 ve öncesi yıllara ait borçların 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, sonraya ilişkin borçlardan dolayı ise hisse devri nedeniyle ve temsil ve ilzam yetkilerinin bulunmaması sebebiyle gerek murisin gerekse mirasçıların sorumluluğunun bulunmadığını gerekçe göstererek yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Dosya içeriğinden; davacılar murisinin, borçlu limitet şirketin 5/20 pay sahibi kurucu ortağı iken 17.09.2002 tarihinde vefat ettiği, murisin ölüm tarihinden önce şirket müdürü yada yetkilisi olup olmadığına dair her hangi bir araştırma yapılmadığı, davacı mirasçılara ilişkin bilgilerin ise sadece 27.09.2006 tarihli ticaret sicil gazetesinde yer aldığı, anılan gazete içeriğinde; şirket ortağı ...’in 17.09.2002 tarihinde vefat ettiğinin, hissesinin veraset ilamına göre varislerine pay edilip şirkete ortak olarak alınmalarına karar verildiğinin, 06.09.2009 noter onay tarihli 17.08.2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile 2/5 hissenin eş ...’ya, 3/5’er hissenin ise çocuklar ... ve ...’a intikal ettiğinin, tümünün satışıyla da hisselerin ortaklardan ...’ya intikal ettiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; 1999-2004/5. aylara ait borç yönünden ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptaline dair mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 06.07.2004 tarih 5198 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasanın 80. maddesi kapsamında 2004/6 ila 2008/12. aylar prim borcunun zamanaşımına uğramadığı gözetilip, mirasçılık sıfatları ve şirket hisseleri kapsamında davacıların sorumlu oldukları dönem saptanıp sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Diğer taraftan;....Mahkemece, yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme gereği, davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğu gözetilmeli, bu çerçevede 6552 sayılı Kanunun tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığı incelenmeli, yapılandırma başvuru süresinin bitiş tarihleri ile Geçici 60. maddenin 9. fıkrasının “Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.” hükmü de göz önünde bulundurularak, yapılacak değerlendirmeye göre bir karar verilmelidir.
Bu hukuki olgular çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır...' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 24.03.2015 tarihli ve 2015/69 E., 2015/197 K. sayılı kararı ile; 6552 sayılı Kanun gereği Kuruma başvuru yapılıp yapılmadığı hususunda mahkemece re’sen araştırma yapılmasının gerekmediği, davacının da mahkemeye davasından feragat ettiğine dair bir dilekçe vermediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
10. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) verdiği karar davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2018 tarihli ve 2015/10-3513 E., 2018/1605 K. sayılı kararı ile; '....Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece Özel Dairenin 2004/6 ila 2008/12. aylarına ait ödeme emirlerinin zamanaşımına uğramadığına yönelik vermiş olduğu bozma kararı irdelenmeden ve buna ilişkin herhangi bir direnme gerekçesi de belirtilmeden sadece “6552 sayılı Kanun gereği Kuruma başvuru yapılıp yapılmadığı hususunda Mahkemece resen araştırma yapılmasının gerekmediği” gerekçesiyle direnme kararı verildiği, direnilen ve uyulan kısımların net bir şekilde belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen ilke ve açıklamalar ışığında dosya kapsamı dikkate alınarak bozma kararına direnilen hususlar infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıkça belirtilerek, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır…” gerekçesiyle usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin usulden bozulmuştur.
11. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 24.09.2019 tarihli ve 2019/55 E., 2019/602 K. sayılı kararı ile Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararının gereği yerine getirilerek zamanaşımına uğramayan 2004/6 ila 2008/12. ayları arasındaki döneme ait prim borçlarının borçlu mirasçılarının hisselerini devretmiş olmaları ve gerek murisin, gerekse davacıların şirketi ilzam yetkisi olmayan ortak olmaları nedeni ile borçtan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, öte yandan 6552 sayılı Kanun gereği Kuruma başvurulup başvurmadığının re’sen araştırılmasının gerekmediği, davacının bu konuda davadan feragat ettiğine dair Mahkemeye bir başvurusunun da söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ödeme emirlerine konu edilen borçlardan doğum tarihleri 2007 yılı ve öncesine ilişkin olanların 6183 sayılı Kanun hükümleri gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi sebebiyle, diğerlerinin ise davacı mirasçıların hisselerini devretmiş olmaları ve gerek murisin gerekse davacıların şirketi ilzam yetkilerinin bulunmaması nedeniyle ödeme emirlerinin iptaline karar verilen eldeki davada; 2004/6 ila 2008/12. aylara ilişkin prim borcunun zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek mirasçılık sıfatları ve şirket hisseleri kapsamında davacıların sorumlu oldukları dönemin saptanmasının ve ayrıca 6552 sayılı Kanun uyarınca davacıların alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanmadıklarının araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
18. Somut olayda kararın Özel Dairece 2004/6 ila 2008/12. aylar prim borcunun zamanaşımına uğramadığı gözetilip mirasçılık sıfatları ve şirket hisseleri kapsamında davacıların sorumlu oldukları dönemin saptanması ayrıca karar tarihinden sonra 11.09.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğu gözetilip yapılandırma hakkından yararlanıp yararlanmadıkları incelenerek geçici 60. maddenin 9. fıkrası da dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından usulden bozulmasından sonra Mahkemece davacıların 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma için Kuruma başvurup başvurmadığı sorulup ayrıca dava dışı şirkete ait ticaret sicil kayıtları getirtildikten sonra davacıların şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadıkları ayrıca 6552 sayılı Kanun’dan yararlanmak için davacıların Kuruma başvuruda bulunup bulunmadıklarının re’sen araştırılmasının gerekmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
19. Görüldüğü üzere Mahkemece Özel Daire bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma ve toplanan deliller çerçevesinde yeni bir karar verilmiştir.
20. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozmaya eylemli uyma sonucu toplanan deliller kapsamında verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
21. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
22. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... Kurumu vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 05.10.2022 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.