Hukuk Genel Kurulu 2021/581 E. , 2022/1254 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki 'şikâyet' isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, ... İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kısmen kabulüne ilişkin karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi :
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; tarafların ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 27.12.2012 tarihli ve 2012/940 E., 2012/892 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, alacaklı tarafından müşterek çocukları için takdir edilen aylık 1.000TL birikmiş nafaka alacağı için ... İcra Müdürlüğünün 2013/29594 E. sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ilamlı takip başlatıldığını, icra emrinde yazılı miktar kadar borcun bulunmadığını, müvekkilinin alacaklının banka hesabına ödemelerde bulunduğunu, 29.01.2013 tarihinde ... Bankası Kredi Kartları Şubesine, ...’e ait kredi kartına 2.650TL, 29.01.2013 tarihinde ... Bank Kredi Kartları Merkez Şubesine ... (...) ...’a ait kredi kartına 2.126TL, 01.02.2013 tarihinde ... Bank Iban Merkez Şubesine ... hesabına 1.300TL, 05.03.2013 tarihinde ... Bank Iban Merkez Şubesine ... hesabına 850TL ve 05.03.2013 tarihinde ... Kredi Kartları Şubesi ... kredi kartına 150TL olmak üzere toplamda 6.906TL ödeme yapıldığını, ancak icra emrinde birikmiş nafaka alacağı ve işlemiş faizinin fahiş gösterildiğini, yapılan ödemelerin hesaba katılmadığını ve mahsup edilmediğini ileri sürerek yapılan ödemelerin hesaptan düşülmesi ile gerçek alacağın tespit ve tayinine, haksız olarak talepte bulunulduğu miktar üzerinden asgari %20 nisbetinde tazminat alınmasına, takip talebinin kısmen iptali ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; tarafların boşanma tarihi dikkate alındığında kredi kartı borçları için yapılan ödemelerin iştirak nafakası olarak değil, evlilik birliğinin devamı sırasında yapılan müşterek harcamalar için yapıldığının görüleceğini, ödemeler incelendiğinde borçlu tarafından 01.02.2013 tarihinde ... Bank ... hesabına yatırılan 1.130TL ile 05.03.2013 tarihinde yine aynı bankaya yatırılan 850TL’nin iştirak nafakası olarak ödendiğinin anlaşıldığını, takibin sadece bu ödemeler düşülerek devamına karar verilmesi gerektiğini, diğer ödemelerin iştirak nafakası olarak ödenmediğini belirterek şikâyetin reddini savunmuş ve borçludan %20 oranında kötüniyet tazminatı alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... İcra (Hukuk) Mahkemesinin 12.06.2014 tarihli ve 2013/726 E., 2014/373 K. sayılı kararı ile; Yargıtay içtihatları gereğince borçlunun birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borçlarını kapsamasa dahi birtakım ödemeler yapması hâlinde bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmasa bile, ödenen miktar nispetinde nafaka borcundan kurtulacağının kabulünün gerektiği, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında, ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmenin hak kaybına neden olduğu, kaldı ki zorunlu olsa dahi, nafaka borcunun da nitelik itibarıyla temelde ahlaki bir ödeme olduğu, borçlu tarafından 01.02.2013 tarihinde 1130TL ve 05.03.2013 tarihinde 850TL nafaka açıklaması ile banka kanalıyla ödeme yapıldığı geri kalan diğer ödemelerin nafaka açıklaması olmaksızın alacaklının kredi kartı borcu ödemesi olarak yapıldığı, her ne kadar nafaka açıklaması olmadan ödeme yapılmış ise de yapılan ödemelerin birbirini takip eden tarihlerde yapıldığı, işleyen nafaka borcu bulunanın yaptığı bu ödemelerin ahlaki bir vecibenin yerine getirilmesine yönelik olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle yapılan ödemelerin nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabul edildiği gerekçesi ile davanın (şikâyetin) kısmen kabulü ile ... İcra Müdürlüğünün 2013/29594 E sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle alacaklının 1.344TL asıl alacak ve 14,20TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu tespit edildiğinden takip talebi ve icra emrindeki borç miktarının buna göre düzeltilmesine, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 08.06.2016 tarihli ve 2014/25805 E., 2016/10066 K. sayılı kararı ile;
“Borçlu vekili, takip konusu nafaka borcu için yaptığı ödemelerin takip miktarından mahsup edilmeden takip başlatıldığını, takipte uygulanan faiz oranının fahiş olduğunu belirterek, itiraz ve şikayette bulunmuş, alacaklı vekili, borçlu tarafından nafaka alacağı açıklaması ile yapılanlar ödemeler dışındakilerin nafaka alacağı ödemesi olmadığını belirterek, itirazın reddini savunmuş, Mahkemece, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre, yapılan tüm ödemeler takip miktarından mahsup edilerek takip tarihi itibariyle alacaklının 1.344,00 TL asıl alacak ve 14.20 işlemiş faiz alacağı bulunduğundan, borç miktarının buna göre düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dosyanın, takip alacağının belirlenmesi amacıyla bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından seçenekli olarak hesap yapıldığı, (a) seçeneği ile yapılan hesaplamada; borçlunun yaptığı tüm ödemelerin alacak miktarından mahsup edildiği (b) seçeneğinde ise; sadece nafaka açıklamalı ödemeler mahsup edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır.
Bir ödeme belgesinde ne için ödendiğine dair bir açıklama var ise, ödemenin o iş için yapıldığının kabulü gerekir. Kredi kartı borç açıklaması ile yapılan ödeme, alacaklı tarafından kabul edilmediği takdirde nafaka ödemesi olarak kabul edilemez. Bilirkişinin terditli raporunun, nafaka açıklamalı ödemeleri esas olan kısmına göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. “ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. ... İcra (Hukuk) Mahkemesinin 01.12.2016 tarihli ve 2016/680 E., 2016/577 K. sayılı kararı ile; nafaka borcunun kural olarak bizzat nafakaya atıfta bulunularak ödenmesi gerekmekte ve Yargıtayın emsal içtihatları da bu yönde ise de son yıllarda Yargıtay tarafından borçlunun birbirini takip eden tarihlerde tüm nafaka borcunu kapsamasa dahi bir takım ödemeler yapması ve yapılan bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklamanın bulunmaması hâlinde dahi ödenen miktar nispetinde borçlunun nafaka borcundan kurtulacağı kabul edilerek bu yönde içtihat değişikliğine gidildiği, Yargıtayın son içtihatlarına göre işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin, bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmenin aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı, kaldı ki zorunlu da olsa, nafaka borcu da nitelik itibariyle temelde ahlaki bir görevin yerine getirilmesi amacına yönelik ödeme olduğu, borçlu tarafça takip tarihinden itibaren yapılan tüm ödemelerin (açıkça alacaklı tarafça nafaka dışındaki bir alacağa ilişkin olduğu ispat edilmediği sürece) nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabulünün gerektiği, somut olayda tarafların müşterek çocukları lehine iştirak nafakasının 27.12.2012 tarihli ilam ile hükmedildiği, borçlu tarafından ilam tarihinden sonra alacaklı hesabına banka havaleleri ve alacaklı tarafından kullanılan kredi kartına ödemeler yapıldığı, yapılan tüm ödemelerin ilam tarihinden sonra olduğu, alacaklı tarafça yapılan ödemelerin nafaka borcu dışındaki bir alacağa ilişkin olduğu yönünde bir delil ileri sürülemediği, işleyen nafaka borcu bulunan borçlunun nafaka borcu dışında başka bir nedenle ödemeler yaptığını ileri sürmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Özel Dairenin 09.11.2012 tarihli ve 2012/7887 E., 2012/10136 K. sayılı ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 29.11.2012 tarihli ve 2012/15634 E., 2012/35604 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığına dair atıf olmasa dahi hakkaniyet kurallarına göre bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun gerektiği, bozma kararının Yargıtayın son yıllarda yerleşik hâle gelen içtihatlarına aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
10. Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2019 tarihli ve 2019/8-160 E., 2019/239 K. sayılı kararı ile;
“Hukuk Genel Kurulu’nca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
İstem, takip konusu nafaka borcu için yapılan ödemelerin takip miktarından mahsup edilmediği ve takipte uygulanan faiz oranının fahiş olduğu itirazlarına ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm yukarıda başlık bölümünde belirtilen karar ile bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme kararını davalı-alacaklı vekili temyiz etmiştir.
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434/2. maddesi gereğince ödenmesi gereken 143,50TL temyiz yoluna başvurma harcı temyiz eden davalı-alacaklı vekili tarafından eksik (79,70TL) yatırılmıştır. Mahkemece, kararı temyiz eden davalı-alacaklı vekiline eksik temyiz yoluna başvurma harcı yatırılmak üzere gerekli tebligat yapılarak eksikliğin giderilmesi için dosyanın geri çevrilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle noksanlığın tamamlanması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda kredi kartı ödemesi açıklaması ile yapılan ödemelerin takip konusu nafaka ödemesi olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2019 tarihli dosyanın geri çevirme kararından sonra alacaklı vekilinin 17.05.2019 tarihinde vekillikten istifa ettiği, mahkemece 29.05.2019 tarihli temyiz harç ve masrafının tamamlanması hakkındaki muhtıranın ve vekillikten çekilme dilekçesinin alacaklı asıla 15.02.2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen eksik harcın yatırılmaması karşısında mahkemece 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434. maddesine göre işlem yapılması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) Geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 47. maddesi ile geçici 3. maddenin ikinci fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
14. Açıklanan düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar HUMK’nın 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
15. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434. maddesinin 3. fıkrasında ise temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.
16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 tarihli ve 1984/5 E., 1984/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (YİBK) gereğince, temyiz isteği dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması hâlinde, kararı veren hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararının temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilir.
17. Somut olayda, alacaklı vekilinin 17.05.2019 tarihinde vekillikten istifa ettiği, mahkemece alacaklı asıla çıkarılan 29.05.2019 tarihli temyiz harç- masraf tamamlatılması hakkındaki muhtıra ve vekillikten çekilme dilekçesi tebligatının 25.06.2019 tarihinde, vekillikten çekilme dilekçesi tebligatının 12.07.2019 tarihinde iade edildiği, 29.05.2019 tarihli temyiz harç-masraf tamamlatılması hakkındaki muhtıranın ve vekillikten çekilme dilekçesinin 15.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, eksik harcın tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
18. O hâlde, mahkemece alacaklı vekilinin temyiz istemi hakkında HMK’nın Geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi uyarınca işlem yapılması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin temyiz istemi hakkında HMK’nın Geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi uyarınca işlem yapılması için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 05.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.