4. Ceza Dairesi 2015/15445 E. , 2015/37258 K.
Tebliğname No : KD - 2011/107972
Hakaret suçlarından sanıklar B.. E.. ile S.. B.. hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Antalya 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2010 tarih ve 2008/600 esas ve 2010/437 karar sayılı hükmün sanık B.. E.. müdafii ile sanık S.. B.. tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 08/04/2015 gün ve 2013/11618 esas, 2015/26520 sayılı kararıyla;
'Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanıklara yükletilen tehdit, hakaret ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Sanıkların, tehdit eylemini silahla ve birden fazla kişiyle birlikte gerçekleştirmiş olmalarına karşın, TCK’nın 106/2-a-c maddesindeki birden fazla bent hükmünün ihlali nedeniyle alt sınırdan ayrılmak suretiyle ceza verilmesi gerektiği gözetilmemiş ve sanık S.. B..’nin, yaralama eylemini TCK'nın 6. maddesi gereğince silahtan sayılan sopa ile gerçekleştirdiğinin anlaşılmasına karşın, anılan Kanunun 86/3-e maddesi uygulanmayarak eksik cezaya hükmedilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Eleştiri dışında cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından,
1-Sanık B.. E.. müdafii ile sanıklar S.. T.. ve S.. B..’nin tehdit ve yaralama suçlarına ilişkin olarak ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye kısmen uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2- Hakaret suçundan kurulan hükümlerde ise;
Sanıkların haksız tahrik altında işledikleri kabul edilen hakaret suçlarında, özel hüküm olan TCK'nın 129. maddesi yerine, genel tahrik hükmü olan 29. maddesinin uygulanması,
Kanuna aykırı ve sanık B.. E.. müdafii ile sanıklar S.. T.. ve S.. B..’nin temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; tebliğnameye kısmen uygun olarak, hüküm fıkrasından “TCK'nın 29. madde” ibaresinin çıkarılarak yerine “ TCK’nın 129. madde” ibaresinin eklenmesi biçiminde DÜZELTİLMESİNE ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümlerin bu bağlamda ONANMASINA,' karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/05/2015 gün ve 2011/107972 sayılı yazısı ile;
'İtiraza konu uyuşmazlık Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/04/2015 gün ve 2013/11618 Esas, 2015/26520 Karar sayılı kararıyla sanıkların haksız tahrik altında işledikleri kabul edilen hakaret suçlarında, özel tahrik hüküm olan TCK'nın 129. maddesi yerine, genel tahrik hükmü olan 29. maddesinin uygulanması ,usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün .bozulmasına karar verildiği, ancak 5320 sayılı kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın Yüksek Yargıtay özel dairesince düzeltilebilir nitelikte bulunup bulunmadığına ilişkindir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, haksız tahrik başlıklı, 29 maddesi uyarınca, 'haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.' hükmünü içermektedir.
5237 sayımlı Türk Ceza Kanununun Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret başlıklı Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.' hükmünü içermektedir.
Buna göre, Türk Ceza Kanununun 129 maddesinin birinci fıkrası, hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halini cezada indirim yapılması yada hiç ceza verilmemesi şeklinde düzenlemiştir.
Kanun koyucu hakaret suçuna özgü özel bir haksız tahrik hali olarak düzenleme yaparak TCK 29 maddesinden farklı olarak mahkemece ceza indirimine gidebileceği gibi fail hakkında herhangi bir ceza vermekten vazgeçebileceği hüküm altına alınmıştır.
5237 sayılı TCK 129/1 maddesinin uygulanması durumunda, TCK 29 maddesinde yazılı genel tahrik hükümlerinin uygulanmayacağı öğretide kabul edilmektedir.
TCK 129/1 maddesinin uygulanabilmesi için,
a) fail mağdura yönelik hakaret ve yaralama dışında başka haksız eylemlerde bulunması gerekmektedir. Aksi halde,TCK 129/2-3 maddeleri uygulanmalıdır.
b) Haksız tahrike konu eylemin, savunulabilir bir hakka dayanmaması gerekmektedir. Haksız eylemin konusu suç teşkil edebileceği gibi suç tanımına girmeyen hukuka aykırı nitelikte herhangi bir eylem olmalıdır.
c) Haksız eylem bizzat mağdur tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Hakaret suçunun mağdurunun dışında üçüncü kişinin eyleminin TCK 129/1 maddesinde yazılı hali kapsamadığı kabul edilmelidir. Bu takdirde TCK 29 maddesi uygulanmalıdır.
d) Hakaret suçunun mağduru ile haksız eylemi gerçekleştiren kişinin aynı kişi olmalıdır.
e) Hakaret suçunu oluşturan söz ve eylemler ile haksız tahrik oluşturan eylemler arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır.
Esasen 5237 sayılı TCK 29 maddesi, fail hakkında, haksız tahrik altında işlenen suçlara uygulanan ve ceza sorumluluğunu azaltan, genel nitelikte hafifletici bir indirim maddesi olduğu halde 5237 sayılı TCK 129/1-2-3 maddeleri ise yalnızca hakaret suçlarına yönelik uygulanan özel indirim maddesidir.
TCK 29 madde hükmünde yer alan 'hiddet ve şiddetli eylem' ibaresi TCK 129 maddesinde yer almamaktadır TCK 129/1 maddesince uygulama yapılırken failin hakaret suçunun mağdurunun kendisine yönelik hukuka uygun olmayan bir haksız eylemine tepki olarak işlenmesi durumunda, mağdurun eyleminin hiddet yada şiddetli elem niteliğinde olup olmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Öğretide, kabul edilen görüşe göre, ceza indirimine yada, ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulurken gazap ve şiddetli elemin varlığının ispatı gerekmemektedir.
Bunun dışında, TCK 29 maddesinde yer alan failin ceza sorumluluğunu azaltan ve takdiri indirim nedeni olarak kabul edilen hükümde yalnızca ceza indirimi söz konusu iken, TCK 129 maddesinde yer alan ve yalnızca hakaret suçunu işleyenlere uygulanan özel tahrik hükmü uyarınca yerel mahkeme hakimine, sanık hakkında ceza indirimi yanında ayrıca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurabilme olanağı tanınmaktadır Bu itibarla her iki hükmün sonuçları birbirinden farklılık arzetmektedir.
Ayrıca 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun temyiz mahkemesince davanın esasına hükmedilecek haller ve karar tashihi başlıklı, 322 maddesine göre,
Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir:
a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse.
b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak sanığa kanunda yazılı cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun görürse.
c) Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun Madde numarası yanlış yazılmış ise.
d) Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse.
e) Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise.
f) Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının belirlenmesinde maddî hata yapılmış ise.
g) Türk Ceza Kanununun 61 inci Maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise.
h) Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa.
Sair hallerde temyiz mahkemesi işi yeniden tetkik ve hükmonulmak üzere,hüküm bozulan mahkemeye veya o derecede diğer civar mahkemeye gönderir...hükmünü içirmektedir.
Bu madde hükmü uyarınca Yargıtay yapmış olduğu temyiz incelemesi sonucunda, yerel mahkeme kararında, maddi hukuk kurallarına yada yargılama hukuku kurallarının eksik yada yanlış uygulanması halinde, yerel mahkeme kararını bozması genel kuraldır ancak 1412 sayılı C.Y.Yasasının 322 maddesinde yer alan hüküm uyarınca Yargıtay, istisnai olarak yerel mahkeme kararını ıslah ederek yeniden yargılama yapılmasına gerek görmeyerek, hükmü veren mahkeme yerine geçerek uygulamada ' düzeltilerek onama ' adlandırılan şekilde, bozma kararı sonrasında, kaldırılan hüküm yerine hukuka uygun, doğru nitelikte yeni bir karar vermektedir.
Yargıtay tarafından yerel mahkeme kararının bozularak kaldırılması ve yargılama hukuku deyimiyle davayı ıslah etmesi ve hüküm veren mahkeme yerine geçerek karar vermesi için iki temel şartın gerçekleşmesi gerekmektedir.
Buna göre,
1-Maddi hukuka ilişkin uyuşmazlığın ihtilafın, çözümü için yeniden bir araştırma ve soruşturmanın gerekmemesi,
2-Maddi hukuka ilişkin ihtilafta, yerel mahkeme hakimine bırakılmış serbest delil değerlendirme yetkisi ve takdir hakkı söz konusu olmaması durumunda, 1412 sayılı C.Y.Yasasının 322 maddesinde yazılı 9 başlıkta yer alan hallerde, Yargıtay tarafından davanın esasına ilişkin hüküm verilebilir yada hükümde yer alan aykırılıklar düzeltilerek yeniden hüküm kurulabilme olanağı tanınmaktadır.
Yargıtay maddi hukuka ilişkin konularda eyleme ilişkin bir değerlendirme yapamaz
Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, sanıklardan Serkan ile müştekinin kardeşi Mehmet Yıldırım arasında araba alışverişi nedeni ile sanık Serkan'ın alacağı olduğu, Mehmet'in bu borcu ödememesi nedeni ile sanık Serkan'ın yanında diğer sanıklar Seydi ve Bayram ile birlikte fikir birliği içerisinde suç tarihinde Mehmet'in iş yerine gittikleri, burada Mehmet'in olmaması nedeni ile kardeşi olan müşteki İlter Mustafa ile tartıştıkları, bu tartışma esnasında sanık Serkan'ın eline silahtan sayılmayan sopayı alarak müşteki İlter'i basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde darp ettiği, ayrıca sinkaflı sözlerle hakarette bulunduğu ve ölümle tehdit ettiği, sanıklardan Seydi'nin ise eline maket bıçağını alarak herhangi bir söz söylemek sizin ve bıçağı sallamaksızın tartışma esnasında bıçağı gösterdiği, bu şekilde silahlı tehdit suçunu işlediği, sanık Bayram'ın ise yine sinkaflı küfürlerde bulunarak diğer sanıklarla beraber ölümle tehdit suçunu işlediği ve gerçekleyen eylemlerde, olayda, hangi tarafın ilk haksız hareketi ile başladığı tam olarak tespit edilemediğinden sanıkların haksız tahrik hükümlerinin uygulandığı mahkemece kabul edildiği, dosya kapsamından anlaşılmakla,
Sanıklar Serkan ve Bayram'ın hakaret suçunu, haksız tahrik altında işledikleri kabul edilerek haklarında, özel hüküm olan TCK'nın 129. maddesi yerine, genel tahrik hükmü olan 29. maddesinin uygulanması hukuka aykırı niteliktedir.
Nitekim, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/04/2015 gün ve 2013/11618 Esas, 2015/26520 Karar sayılı kararı da Sanıkların haksız tahrik altında işledikleri kabul edilen hakaret suçlarında, özel hüküm olan TCK'nın 129. maddesi yerine, genel tahrik hükmü olan 29. maddesinin uygulanması, ,usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün .bozulmasına karar verildiği, bu aşamaya kadar geçen süreçte, Yüksek Dairece verilen kararada herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır
Ancak Yüksek Dairece, 5320 sayılı kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; hüküm fıkrasından “TCK'nın 29. madde” ibaresinin çıkarılarak yerine “ TCK’nın 129. madde” ibaresinin eklenmesi biçiminde düzeltilerek onanmasına karar verilmesi hukuka aykırı niteliktedir.
Sanık B.. E.. ile S.. B.. hakkında hakaret suçuna yönelik olarak özel tahrik maddesi niteliğinde bulunan TCK 129/1 maddesi yerel mahkeme hakimine, sanık hakkında ceza indirimi yanında ayrıca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurabilme olanağı tanınmaktadır.
Antalya 3 Asliye Ceza Mahkemesince uygulaması yapılan TCK 29 maddesinde ise sanık hakkında, ceza sorumluluğunu azaltan ve takdiri indirim nedeni olarak kabul edilen hükümde yalnızca ceza indirimi söz konusu olmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay bozma ilamı sonrasında, hükmü veren mahkemeye takdir hakkı ve serbestçe değerlendirme olanağı verilmelidir Yerel mahkeme hakimi sanık hakkında ceza tayin ederken indirim oranının belirleme ve gerektiğinde cezanın tümünü kaldırma olanağına sahiptir. Hakimin takdir hakkı ve delilleri değerlendirmesine yönelik hakkı Yargıtay tarafından kullanılamaz.
Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/04/2015 gün ve 2013/11618 Esas, 2015/26520 Karar sayılı kararı da Sanıkların haksız tahrik altında işledikleri kabul edilen hakaret suçlarında, özel hüküm olan TCK'nın 129. maddesi yerine, genel tahrik hükmü olan 29. maddesinin uygulanması, usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün .bozulmasına karar verilip sonrasında dosya Antalya 3 Asliye Ceza Mahkemesine bir karar verilmek üzere gönderilmelidir. Yüksek dairece 1412 sayılı C.Y:yasasının 322 maddesince düzeltilerek onama kararı hukuka aykırı nitelikte olup anılan karara itiraz edilmiştir.
Sonuç ve istem: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/04/2015 gün ve 2013/11618 Esas, 2015/26520 Karar sayılı ve sanıklar B.. E.. ile S.. B.. hakkında hakaret suçundan verilen düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Antalya 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2010 tarih ve 2008/600 Esas ve 2010/437 K sayılı ilamıyla sanıklar B.. E.. ile S.. B.. hakkında hakaret suçunu haksız tahrik altında işledikleri kabul edilmesi karşısında, hakaret suçlarında, özel hüküm olan TCK'nın 129. maddesi yerine, genel tahrik hükmü olan 29. maddesinin uygulanması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün BOZULMASINA,
4- Itirazımız Yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi,
itirazen arz ve talep olunur.' isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, hakaret suçlarından sanıklar B.. E.. ile S.. B.. hakkında verilen mahkumiyet kararlarının düzeltilerek onanmasına dair, Dairemizin 08.04.2015 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
TCK'nın 29. maddesi fail hakkında haksız tahrik altında işlenen suçlara uygulanan ve ceza sorumluluğunu azaltan, genel nitelikte hafifletici bir indirim maddesi olduğu halde TCK'nın 129. maddesi ise yalnızca hakaret suçlarına yönelik uygulanan özel indirim maddesidir.
TCK'nın 29. maddesi, failin ceza sorumluluğunu azaltan ve takdiri indirim nedeni kabul edilerek yalnızca ceza indirimi söz konusu iken, TCK'nın 129. maddesinde yer alan ve yalnızca hakaret suçunu işleyenlere uygulanan özel tahrik hükmü uyarınca yerel mahkeme hakimine, sanık hakkında ceza indirimi yanında ayrıca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verme olanağı da tanınmaktadır. Her iki hükmün sonuçları birbirinden farklılık arzetmektedir. Bu itibarla, Yargıtay bozma ilamı sonrasında, hükmü veren mahkemeye takdir hakkı ve serbestçe değerlendirme olanağı verilmelidir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 08.04.2015 gün ve 2013/11618 Esas, 2015/26520 Karar sayılı hakaret suçlarından sanıklar B.. E.. ile S.. B.. hakkında verilen düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.06.2010 gün ve 2008/600 Esas, 2010/437 Karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hakaret suçunun, haksız bir fiile tepki olarak işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, özel hüküm olan TCK'nın 129/1. maddesi yerine genel tahrik kurumunu düzenleyen aynı Kanunun 29. maddesi ile hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık B.. E.. müdafii ile sanık S.. B..'nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden itiraz yazısına uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.