16. Ceza Dairesi 2018/3029 E. , 2018/4514 K.
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
TALEP: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.06.2018 tarih ve 2018/54502 sayılı yazısı ile,
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine dair İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 2017/926 esas, 2018/95 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın beraatine karar verilmiş ise de, sanığa isnad edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasınm ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tâbi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikâyet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 15.09.2017 tarihli “Olur'u ile de sanığın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde, 16.07.2016 tarihinde, Sayın Cumhurbaşkanının iki farklı fotoğrafının üzerinde '2013 GEZİ Sokağa inenler vatan hainleridir!, 2016 Tüm halkımız sokağa çıksın!' yazılı görselin üstünde “Askeri, polisi, halkı karşı karşıya getiriyorsun ya; her ne oyunun varsa üstünde patlasın! Şerefsizin evladı, kansız hain!!! Bölmeye doyamadı ülkeyi!' şeklindeki yazıyı paylaşmasının Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanununun 299/3. maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği ve sanığın sayın Cumhurbaşkanına yönelik, bahse konu sosyal paylaşım sitesinden belirtilen paylaşımları yaparak üzerine atılı bulunan suçu işlediği anlaşılmakla, mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 18.06.2018 gün ve 94660652-105-35-7356-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 15 Temmuz 2016 tarihi akşamı ve devamı kayıtlı facebook hesabında yapmış olduğu paylaşımlar nedeni ile Cumhurbaşkanına hakaret ve devlet kurum ve organlarını aşağılama suçlarını işlediğinden bahisle yürütülen 2016/104474 sayılı soruşturma dosyası kapsamında 15.12.2016 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden atılı suçlara yönelik soruşturma ve kovuşturma izni verilmesi hususunda tanzim edilen fezlekenin her suç yönünden tefrik edilerek gönderilmesi gerekçesi ile iade edilmesi üzerine 25.04.2017 tarihinde Cumhurbaşkanına Alenen Hakaret suçundan düzenlenen fezleke uyarınca hakkında 15.09.2017 tarihinde kovuşturma izni verildiği, 23.11.2016 tarihinde gözaltına alındığı, 24.11.2016 tarihli Sulh Ceza Hakimliği kararı ile de hakkında adli kontrol tedbiri uygulandığı, anlaşılan ve suç tarihinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Mübaşiri olan ve adli sicil kaydı bulunmayan, müdafii huzurunda verdiği kolluk ifadesinde FETÖ/PKK tarafından şehit edilen vatandaşlarımız için duyduğu üzüntü nedeni ile aldığı ilaçlar ve alkolün etkisi ile anlık paylaşımlarda bulunduğunu, suç kastının olmadığını özetle beyan eden sanık ... hakkında;
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/27557 iddianame numaralı 13.10.2017 tarihli iddianamesi ile 16.07.2016 tarihinde facebook sosyal medya hesabında 'Askeri, halkı, polisi karşı karşıya getiriyorsun ya ;her ne oyunun varsa üstünde patlasın! Şerefsizin evladı, kansız hain!!! bölmeye doyamadı ülkeyi!' şeklinde paylaşımda bulunmak sureti ile 5237 sayılı TCK'nın 299/1-2, 53/1, -2, -3 maddelerinden cezalandırılması istemi ile İzmir 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/926 esas sayında açılan kamu davasında; sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanının fotoğrafı üzerine yazdığı yorumu Cumhurbaşkanına yönelik yazmadığını, makamından ve adından bahsetmediğini, terör örgütlerine yönelik yazdığı yorumun resimle birlikte nasıl paylaşıldığını bilmediğini, başka bir fotoğrafı paylaşmak isterken belirtilen fotoğrafı paylaştığını soruşturma açılınca fark ettiğini önceden farketse sileceğini özetle beyan eden sanığa; yapılan yargılama sonucunda 22.02.2018 tarih, 2018/95 sayılı karar ile sanığın savunmasının aksini gösterir bir delil elde edilemediği gerekçesi ile atılı suçtan kastının bulunmadığı anlaşıldığından CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince 15.05.2018 tarihinde kesinleştiğine dair şerh bulunan beraat kararının verildiği, kovuşturma sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Hukuk Hizmetleri Daire Başkanlığının 07.11.2017 tarihli yazısı ile de şikayetten vazgeçildiği ve katılma talebinde bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
1- Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
TC Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına Hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, Devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer Devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Çetin, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10)
Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198)
Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar)
Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.
Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. (Erem. age)
Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok Uluslararası belgeye, Anayasa ve yasalara konu oluşturmuştur.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1.maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde yer verilmiş olup birbirlerine benzer şekilde; 'Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve verme özgürlüğünü de içerir.' biçiminde ifade edilmiştir.
Ancak; ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı kısıtlı da olsa sınırlandırılmasının gerekeceği Uluslararası ve Ulusal alanda normlara konu edilmiştir.
Bu cümleden olarak Uluslararası alanda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2 maddesinde; 'kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, gerekli tedbirler niteliğinde olarak ... başkalarının şöhret ve haklarının korunması ... için yasayla öngörülen bazı merasime koşullara sınırlamalar veya yaptırımlara bağlanabilir.'
Anayasanın 26/2. maddesinde 'Bu hürriyetlerin kullanılması... Başkalarının şöhret veya haklarının... korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.'
T.C. Anayasası ve Uluslararası mevzuat birlikte değerlendirildiğinde hürriyetlerin demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak; Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, Kamu güvenliği ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı gücünün otorite veya tarafsızlığının korunması için kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlama ve yaptırımlara tabi tutulacağı anlaşılmaktadır. Ancak, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda gelişini zedelemeyecek ölçüde yapılması görüşü genel bir kabul görmüştür.
Özet olarak sınırlama veya müdahale için; yasal bir düzenleme, sınırlamanın meşru bir amacı ve nedenlerinin bulunması, sınırlamanın meşru amaçla orantılı ve önlemin demokratik toplum bakımından zorunlu olması gerekmektedir.
Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. (Tezca, Erdem Sancaktar, Türkiye'nin İnsan Hakları sorunu 2. baskı sy 462)
Ne var ki; iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır.
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına Hakaret suçları TCK 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için 'Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibari İhlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez' (Erman, hakaret ve sövme suçlan sy 80 vd)
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp re'sen soruşturulan suçlardandır. Ancak kamu davası yoluyla yargılamasının yapılması Adalet Bakanının 'olur'una tabi kılınmıştır. Kovuşturmanın Adalet Bakanlığının 'olur'una tabi kılınması söz konusu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu anlamına gelmemektedir. Cumhurbaşkanının feragati şahsi hakların kullanımı açısından sonuç doğurucu olup, kamu davasının düşürülmesini gerektirmez.
Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanmamalı, yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek eylem hukuka aykırı olacaktır.
Siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda kabul edilmektedir. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanamaz. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ile hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderlerle özdeşleştirdiği bu kişiler yapılan ve kamuya yansıyan hakaretlerin kendilerine yapılmış gibi tepkilere sebebiyet verip toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralama ile sona eren eylemlerin başlangıcında hakaret ve sövme fiillerinin olduğu gözetildiğinde, bu fiillerin yaptırmışız bırakılmasının toplumsal barışı bozucu ve kamu düzenine zarar vereceğinden, demokratik toplumda yaptırım uygulanması zorunlu görülmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün 2008/5-19, 2008/31 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasası'nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Nitekim, yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, Yargıtay’ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırılıklardandır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Dosya içerisinde yer alan belgelerde söz konusu paylaşımların ne şekilde temin edildiği, sosyal medya da herkese açık paylaşım olup olmadığı hususunda bir araştırma raporuna rastlanılmamış ise de sanık tarafından müdafii huzurunda süreç içerisinde çıktıları gösterilen paylaşımları kendisine ait hesaptan yapıldığını kabul ettiği anlaşılmakla;
Facebook sosyal medya hesabında, 15 Temmuz 2016 tarihi akşamı, 16 Temmuz 2016 günü ve devamında yaptığı paylaşımlarda 'kimse dışarı çıkmasın, biz askerimizle, polisimizle, çatışmayız, biz Türküz, ordu millet anlayışı var genlerimizde vatanımızı satmayız!!! Askerimizin takdirine terör olayı diyenler vatan hainidir...', Cumhurbaşkanının fotoğrafı üzerinde 'Askeri, halkı, polisi karşı karşıya getiriyorsun ya; her ne oyunun varsa üstünde patlasın! Şerefsizin evladı, kansız hain!!! Bölmeye doyamadı ülkeyi!'; 'Maket bıçağıyla kurbanlık koyun gibi doğrandı bir ana kuzusu!
Onlarcası da linç edildi. Tatbikata diye çıkarılıp, işidçi köpeklerin katlettiği askerlerime hain diyenler, beyinsiz alçaklar asıl vatan haini sizsiniz ki iktidarın darbe provasında belki de en masumlara acımadınız! yürekten diliyorum ki kat kat fazlasını yaşamadan gebermeyin...' 'askerime dokunmayın ak köpekler!!! Biz rahat uyuyalım diye gece gündüz nöbet tutan, tatbikat var diye dışarı çıkarılan, darbenin d sini bilmeyen gencecik askerlerimiz linç edildi, işidli köpekler canlı canlı doğradı mehmedimizi ciğerimizi yaktınız, ciğeriniz yansın #ak köpekler! Beyinsiz yaratıklar, hainler, kalleşler! #Askerime #dokunma!!!', 'Göt kılları; Çözüm sürecinde haburda teröristler şehre inerken megri megride ağlayıp #hepimiz#kardeşiz# dediniz. Davul zurnayla halay çektiniz. Süreç bittiğinde vatan millet edebiyatı yapıp şehitlerimizin kanıyla beslendiniz. Şimdi çocukların bile güleceği senaryoya aldanıp sokaklarda ya allah bismillah diyerek asker kafası kestiniz. Bu millet kurtuluş savaşında işgalci devletlerle mücadala ederken sizin dedelerinizin ihanetiyle nasıl başa çıktıysa sizin de hakkınızdan gelecek, aydınlık günler gelecek Vatan haini asker katili işidli yobaz köpekler!!!', ' bu vatan hainlerini dar ağacında görmeden soğumaz yüreğim! Türkün PKK dan büyük düşmanı bu köpeklermiş, içimizde beslemişiz, bitleri kanlanmış bir ruh hastasının yönetiminde ülkem işidli arap sevicilerin elinde rezil olmuş... Tc mehmetçikleri dünyaya bu fotoğraflarla servis edildi! Birde bir askerin 10 aylık kızına hepimiz sırayla ...diyen türk polisi zannettiğimiz RTE polislerinin görüntüleri var ki bu ülkenin şerefi de yok dedirtecek! Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun...', 'Tecavüzün meşrulaştırılmasma tecavüzün 'AK'lanmasına izin vermeyeceğiz', 'Kanunen 17 yaşını dolduranlar veli ya da vasisinin izniyle, 16 yaşını dolduranlarda olağanüstü durumlarda mahkeme kararıyla evlenebilir diye biliyorum- Yani bu durumda ülkenin ırzına geçen iktidar (!) sahiplerinin kastettiği küçükler 15 yaş ve altı oluyor. Başbakan siyasi istismar var diyor, bu seçim dönemi başlamış bir çalışmaymış! Ağız dolusu kusmak istiyorum, çocuklarımızın bedeni, ruhu, geleceği hangi sapık ağalara, hangi sapık yandaşlara' şeklinde paylaşımların olduğu;
İddiaya konu 'Askeri, halkı, polisi karşı karşıya getiriyorsun ya; her ne oyunun varsa üstünde patlasın! Şerefsizin evladı, kansız hain!!! Bölmeye doyamadı ülkeyi!' şeklinde 16 temmuz 01.32 de yorumda bulunduğu; yorumun altında; başka bir kullanıcı profiline ait 01.21 saatinde paylaşılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının yanında 2013 GEZİ ...Sokağa inenler vatan hainleridir! ve 2016 yıllarına ait Tüm halkımız sokağa çıksın! şeklindeki sözlerinin bulunduğu resimlerinin paylaşıldığı görülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalarda nazara alındığında çerçevesi çizilen düşünceyi açıklama, yayma hürriyeti ve eleştiri sınırlarını aşan, şeref ve itibarı ihlal edici nitelikte paylaşımda bulunulduğunun belirlenmesi karşısında, kullanılan ifadelerin düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmesinin mümkün olmadığı ve somut olayda Cumhurbaşkanına Hakaret suçunun yasal unsurlarının oluştuğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; mahkemece sanığın mahkumiyeti suç kastının bulunmadığı gerekçe gösterilerek hakkında beraat hükmü kurulmasında,İsabet görülmediğinden, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV)SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 2017/796 esas, 2018/95 karar sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309/4-c maddesi uyarınca sanığın aleyhine sonuç doğurmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığına; diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyasının mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.