3. Ceza Dairesi 2020/10078 E. , 2020/15624 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet, hakaret, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Katılan sanık ... hakkında ...’e karşı “Kasten Yaralama”; katılan sanık ... ve ... haklarında ...’a karşı “Kasten Yaralama”; katılan sanıklar ... ve ... haklarında “6136 sayılı Kanun'a muhalefet” suçlarından verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararlarına yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Katılan sanıklar haklarında 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesi gereği verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün 2009/13-12 sayılı kararı ile aynı Kanun'un 231/12. maddesi gereği itirazı kabil olup temyizlerinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, temyizen incelenmeyen dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına istem gibi TEVDİİNE,
2) Katılan sanık ... hakkında ...’a karşı “Mala Zarar Verme” ve katılan sanık ... hakkında ...’a karşı “Hakaret” suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Hükmolunan adli para cezasıların tür ve miktarları itibariyle, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'a eklenen geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte bulundukları anlaşıldığından, katılan sanıklar müdafiilerinin temyiz istemlerinin 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
3) Katılan sanık ... hakkında “6136 sayılı Kanun'a Muhalefet” suçundan kurulan hükme yönelik, katılan sanık ... müdafiinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
“6136 sayılı Kanun'a Muhalefet” suçu yönünden katılan ...’ın doğrudan suçtan zarar görmesi mümkün olmadığından ve açılmış davaya katılma hakkı bulunmadığından, katılan sanık ... müdafiinin temyiz isteminin 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
4) Katılan sanık ... ve ... haklarında “Hakaret” suçlarından verilen “Ceza verilmesine yer olmadığı” kararları; katılan sanık ... hakkında katılan sanıklar ..., ... ve ...’e karşı “Kasten Yaralama” suçlarından verilen “ceza verilmesine yer olmadığı” kararları ile katılan sanık ... hakkında verilen “Davanın reddi” kararına yönelik, kendi müdafiilerinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Katılan sanıklar müdafiilerinin temyiz taleplerinin hükümlerin gerekçesine yönelik olmadığı gibi, kendi müvekkilleri haklarındaki mezkur hükümleri temyiz etmede hukuki yararlarının da bulunmadığı anlaşıldığından, 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince katılan sanıklar müdafiilerinin temyiz taleplerinin isteme aykırı olarak REDDİNE,
5) Katılan sanık ... ve ... haklarında “Hakaret” suçlarından “Ceza verilmesine yer olmadığı” kararı ile katılan sanık ... hakkında verilen “Davanın reddi” kararına yönelik karşı temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre katılan sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
6) Katılan sanık ... hakkında “6136 sayılı Kanun'a Muhalefet” suçundan kurulan hükümlere yönelik, katılan sanık ... müdafiinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Sanık hakkında tek eylem nedeniyle yapılan yargılama neticesinde kurulan hükümde, sanık hakkında “ayrı ayrı” cezalandırılması ifadesine yer verilmek suretiyle birden fazla hüküm kurulması,
Kabule ve uygulamaya göre de;
b) Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasına ilişkin olarak; Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak
yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
c) Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasına ilişkin olarak; 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
7) Katılan sanık ... hakkında, katılan sanık ...’a karşı “Kasten Yaralama” suçundan kurulan “mahkûmiyet” hükümlerine yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Sanık hakkında tek eylem nedeniyle yapılan yargılama neticesinde kurulan hükümde, sanık hakkında “ayrı ayrı” cezalandırılması ifadesine yer verilmek suretiyle birden fazla hüküm kurulması,
Kabule ve uygulamaya göre de;
b) Oluş, iddia, dosya kapsamı ve kabule göre, katılan sanık ... ile Hacı İbrahim’in kardeşi olan diğer katılan sanık ... hakkında kamu hizmetine ilişkin bir nedenle tartışma çıktığı, bu tartışmada Turgay ve Ali’nin karşılıklı hakaretleştikleri ve Turgay’ın, Ali’ye yumruk atarak onu basit şekilde yaraladığı ve bu eylem nedeniyle Turgay hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na karar verildiği, sanık ...’in, Turgay tarafından kardeşi Ali’ye yönelik bu eylemi öğrenmesi üzerine Turgay’a yönelik kasten yaralama eylemini gerçekleştirdiği olayda, ilk haksız hareketin Turgay tarafından gerçekleştirildiği ve Hacı İbrahim’in, bahse konu haksız hareket nedeniyle duyduğu hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında atılı suçu işlediği anlaşılmakla, katılan sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesi gereği, aynı Kanun'un 3. maddesinde yer alan “cezada orantılılık ilkesi” de gözetilerek makul bir oranda haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanıklar Hacı İbrahim ve Turgay müdafiilerinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
8) Katılan sanık ... hakkında katılan sanıklar ..., ... ve ...’e karşı “Kasten Yaralama” suçlarından verilen “ceza verilmesine yer olmadığı”na ilişkin kararlara yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Oluş, iddia ve dosya kapsamına göre, katılan sanık ... ile katılan sanık ... hakkında kamu hizmetine ilişkin bir nedenle tartışma çıktığı, bu tartışmada Turgay ve Ali’nin karşılıklı hakaretleştikleri ve Turgay’ın, Ali’ye yumruk atarak onu basit şekilde yaraladığı ve bu eylem nedeniyle Turgay hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na karar verildiği, katılan sanıklar Mert, Hüseyin ve Hacı İbrahim’in, Turgay tarafından Ali’ye yönelik bu eylemi öğrenmesi üzerine traktörle Turgay’ın evinin önüne geldikleri, bu esnada Turgay’ın, dosyada tanık sıfatıyla beyanları tespit olunan kişilerle birlikte avluda oturmakta oldukları; katılan sanıklar Mert, Hüseyin ve Hacı İbrahim’in birbirleri ile uyumlu ve aşamalarda değişmeyen istikrarlı savunmalarına göre öncelikle Turgay’ın kendilerine ateş ettiklerini beyan ettikleri, Turgay’ın olay sırasında kullandığı, adli emanetin 2014/75 sırasında kayıtlı olduğu belirtilen T0620-14AJ00362 seri numaralı Zigana KC marka tabanca üzerinde yapılan kriminal inceleme ile söz konusu silahın 9 mm. çapında olduğu ve olay yerinden ele geçirilen toplam 9 adet 9 mm. çapındaki kovandan 7 adedinin tek bir silahtan atıldığının sabit olduğu; buna karşın Turgay’ın da aşamalarda değişmeyen istikrarlı anlatımları ile katılan sanıkların traktör ile evinin önüne geldiklerini, kendisine küfür ederek bellerinden çıkardıkları silahlar ile kendisinin
bulunduğu ortama doğru ateş etmeye başladıklarını, Hacı İbrahim’in yerden taş alarak 20 metre mesafeden kendisine attığını, sağ göğsünden hafif şekilde yaralandığını, kendisini masanın altına attığını, muhtarlık görevi nedeniyle kendisine verilen silahı ile kendisini korumak ve kaçmak için havaya ateş ederek kendini garaja attığını beyan ettiği, kriminal rapora göre olay yerinden tespit edilen 9 adet 9 mm. çapındaki kovandan 2 adedinin tek bir silahtan ve 2 adet 7.65 mm. çapındaki kovanların da başka silahlardan atıldığının belirtildiği ve Turgay’ın avlusunun her iki tarafında boş kovanlar ele geçirilmesi nedeniyle ateşli silah çatışmasının karşılıklı gerçekleştiği kabul edilmiş ise de; kolluk tarafından tanzim olunan 12/06/2014 tarihli “olay yeri görgü tespit tutanağı”nda, avlunun dış kısmında, Turgay’a ait aracın ön istikametinden yaklaşık 4 metre uzağında 1 adet boş kovanın bulunduğu; “bahçe içerisine girildiğinde ise giriş kapısının 8 metre ilerisinde 1 adet, bunun sol tarafından 3 metre uzağında uzağında 1 adet, bahçede garajın kapısının önünde 1 metre aralıklarla 3 adet boş kovanlar olduğu”nun belirtildiği anlaşılmakla, öncelikle ayrıntılı taraf ve tanık beyanlarının tespiti ile olayın başlangıç ve gelişiminin net bir şekilde tespit edilmesi, öncelikle hangi tarafın ateş ettiğinin belirlenmesi, katılan sanıklar Mert, Hacı İbrahim ve Hüseyin’in, Turgay’ın üzerine mi yoksa havaya mı ateş ettikleri, Turgay’a önce ateş edip sonra taş mı attıkları yoksa katılan sanıkların attıkları taş ile yaralanan Turgay’ın kendilerine ateş etmesi üzerine mi Turgay’a ateş ettiklerinin ve Turgay’ın katılan sanıklara ateş etmesinin hangi aşamada gerçekleştiğinin tüm ayrıntıları ile belirlenmesi, tanık ve taraf beyanları arasında mevcut çelişkilerin giderilmeye çalışılması, bunun mümkün olmaması durumunda ise hangi delile ne gerekçe ile üstünlük tanındığı denetime imkan verecek şekilde tartışılıp ulaşılan vicdani kanaat tutanaklara yansıtıldıktan sonra, Turgay'ın olay sebebiyle meydana gelen tek yaralanmasının, kendisine atılan taş sebebiyle, Haymana Devlet Hastanesince tanzim olunan 12/06/2014 tarihli raporda belirtildiği üzere, “Göğüste sağ meme üstünde kızarıklık ve ekimoz, sağ koltuk altında 3 cm.'lik sıyrık” oluşacak surette basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde olduğu, fakat Turgay’ın katılan sanıklara doğru ateş etmesi sebebiyle, katılan sanık ...’in herhangi bir yaralanmasının bulunmadığı ancak Hüseyin’in Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi genel cerrahi polikliniğince tanzim olunan, 12/06/2014 tarihli raporda belirtildiği üzere, “karın orta hatta göbek altında 5 cm.'lik mermi giriş deliği ve sol yan tarafta mermi çıkış deliği” mevcut olacak şekilde, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde; Hacı İbrahim’in ise Adli Tıp Kurumu Ankara Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 21/11/2014 tarihli rapora göre, “Sol omuz posteriorda 0,5 cm. çapında giriş deliği nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilemez.” şekilde yaralandığı olayda, Hüseyin’de meydana gelen yaralanmanın ne şekilde hayati tehlikeye neden olduğunun da tespiti amacıyla, Hüseyin’e ait tük tedavi evrakları, varfa film ve grafileri ile tüm adli muayene raporlarının temini ile en yakın adli tıp kurumu ilgili Şube Müdürlüğünden, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87.
maddesinde belirtilen tüm kriterlere uygun nihai raporu temin edilerek; olayın gelişim süreci, atış sayıları ve taraflarda meydana gelen yaralanmaların nitelikleri dikkate alınarak, katılan sanık ...’ın katılan sanıklar Hüseyin, Mert ve Hacı İbrahim’e yönelik eyleminin, TCK’nin 25. ve 27. maddeleri kapsamında mı kaldığının yoksa TCK’nin 29. maddesi kapsamında haksız tahrik altında işlenen kasten yaralama suçunu mu teşkil ettiğinin tespiti ile hüküm tesisi yerine, yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanıklar Mert, Hüseyin ve Hacı İbrahim müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 05/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.