6. Ceza Dairesi 2014/12540 E. , 2015/10861 K.
MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağma, Suç işlemek amacıyla örgüt kurup yönetmek, Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, Tehdit, İhaleye fesat karıştırma, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme, Dolandırıcılık, Resmi evrakta sahtecilik, Ruhsatsız silah bulundurmak, Ruhsatsız mermi bulundurmak, Ruhsatsız bıçak bulundurmak. Kasten yaralama, Görevi yaptırmamak için direnme
Sanıklar ...'a atılı ihaleye fesat karıştırma suçu yönünden CMK'nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve sanıklar hakkındaki mahkumiyet hükmünün Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca Hazinenin katılma talebinin ihaleye fesat karıştırma suçu yönünden kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
...nin suç örgütü kurma, yönetmek, üye olma, örgüte yardım etme, yağma, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, görevi yaptırmamak için direnme, suç delillerini yok etme, gizleme, değiştirme, nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, kasten yaralama, 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından açılan kamu davalarında, doğrudan zarar görmediği ve görme olasılığı da bulunmadığından ve temyiz hakkı sağlamayacağından, yakınan Hazine vekilinin
temyiz talebinin 5320 sayılı Yasanın 81/1 ve CMUK’nun 317. ve hükmedilen cezaların sürelerine göre duruşmalı incelenmesi olanaklı bulunmadığı için sanık ... ile sanıklar ... ve... savunmanlarının duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 318 ve 421.maddeleri gereğince REDDİNE,
I- Sanıklar ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurup yönetmek; sanıklar ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak; sanıklar ... hakkında mağdur ...'e yönelik yağma; sanık ... hakkında mağdur ...'a yönelik tehdit; sanıklar ... hakkında mağdur ...'ya yönelik tehdit; sanıklar ... hakkında ... Devlet Hastanesi Ana Binada bulunan Kantin ihalesi ve Devlet Hastanesi Yeni Poliklinikte bulunan Kantin ihalesi nedeniyle ihaleye fesat karıştırma; sanık ... hakkında ... Devlet Hastanesi Ana Binada bulunan Kantin ihalesi nedeniyle ihaleye fesat karıştırma; sanıklar ... hakkında mağdurlar ...'a yönelik tehdit; sanıklar...'ın, mağdur ...'a yönelik tehdit; sanık ... hakkında mağdur ...'e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanık ...'in mağdur...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar... hakkında mağdur... yönelik yağma; sanıklar ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme; sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik; sanıklar... hakkında mağdur...' a yönelik tehdit; sanık ... hakkında ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanık ... hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 15.04.2011 gün 2010/1491 Esas ve 2011/660 karar sayılı ve ... Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2010 gün 2009/336 Esas ve 2010/589 karar sayılı kararlarla verilen ve sanık ... hakkında ... Sulh Ceza Mahkemesinin 20.04.2010 gün
2009/1400 Esas ve 2010/436 karar sayılı kararla verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin kararlar için 5271 sayılı CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca mahkemesine yerinde ihbarda bulunulması olanaklı kabul edilmiştir.
Sanık ... hakkında, mağdur...'e yönelik yağma suçu ve mağdur ...'a yönelik dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçları bakımından, örgüt yönetici olması nedeniyle sanık hakkında TCK.nın 220/5.maddesi yollaması ile aynı Kanunun 149/1-c-f-h ve 158/1-f, 1/son/2 ve 204/1. maddeleri uyarınca; sanık ... hakkında, mağdur...'a yönelik tehdit suçu bakımından örgüt yönetici olması nedeniyle sanık hakkında TCK.nın 220/5.maddesi yollaması ile aynı Kanunun 106/2-a,c,d maddeleri uyarınca zamanaşımı içerisinde işlem yapılması olanaklı kabul edilmiştir.
Örgüt adına suç işleyen sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan TCY'nin 58/9. maddesi uygulanmamış ise de; infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görülmüştür.
23.11.2009 günü gece saat: 22.00 sıralarında sanıklar ...'in mağdur ...'in lokantasına yemek yemek için geldikleri, sanıklar ...'ın aradan birkaç saat sonra mağdurun bulunduğu kasanın yanına gelerek hesabı ödemedikleri gibi “Senin ananı avradını sinkaf ederim, buranın hasılatını hemen bana ver, yoksa senin kafana sıkarım” diyerek haraç istedikleri mağdurun kabul etmemesi üzerine sanıklar ile mağdur ve mağdurun çalışanları ... arasında kavga ve yaralama olayının meydana geldiğinin iddia edilmesi nedeniyle, iş bu davanın açıldığı, ancak bu olayda mağdurdan para alamayan sanık ...'in yanında ilk olayda bulunmayan sanıklar ... olduğu halde, 25/11/2009 tarihinde gece saat: 03.00 sıralarında müştekinin iş yerine geldikleri, o saatte işyeri kapalı olduğu halde işyerinin kapısını çaldıkları, mağdurun kapıyı açmaması üzerine ellerindeki sopalarla iş yerinin camlarını kırıp havaya ateş ederek “Buranın haracını dayım yiyecek” diyerek bağırdıklarının iddia edilmesi nedeniyle bu ikinci olayın... C.Başsavcılığının 2009/15614 soruşturma sırasına kaydedildiği ve sanıklar ... hakkında eylemin mala zarar verme ve tehdit olarak vasıflandırılıp 30/04/2010 tarihinde kamu davası açıldığı ve kovuşturmanın... Asliye Ceza Mahkemesinin 25.09.2012 gün 2010/376 Esas ve 2012/873 Karar sayılı ilamı ile karara bağlandığı, söz konusu bu ikinci olay ile ilgili dosyanın iddianame, duruşma tutanakları ve diğer belgelerin dosyaya getirtilerek incelendiği ve mahkemece bu dosyanın birleştirilmesine gerek görülmediği gibi söz
konusu dosyanın birleştirilmesinin suçun sübutuna etkili olmadığı ve söz konusu dosyanın karara bağlandığı anlaşıldığından;
Mağdur ...Car isimli iş yerini işlettiği ve sanık ...'nın oğlu ...'ya trafik sigortası olmayan aracını kiraladığı ve aracın sigortası olmadığı için 4000 TL'lik senet aldığı, daha sonra aracın kaza yapması neticesinde aracın masraflarını elindeki senet aracılığı ile sanık S.. K.. ve ...'dan tahsilini istemesi ve sanık ...'nın bu duruma karşı çıkarak aracın masraflarını ödemeyeceğini belirterek senedi geri almaya çalışması olayında; Rec-Car firmalarının kiraladıkları araçlarda araç trafik sigortalarının yapılması gerektiği, aracın sigortasız olarak kiraya verilmeyeceğinin anlaşılması karşısında, sanık ...'nın mağdur ...'a yönelik eylemi alacağını tahsil etmek amacıyla tehdit suçunu oluşturduğu ve her ne kadar kararda 5237 sayılı TCK.nın 150/1.maddesi yollaması ile hüküm kurulduğu belirtilmemiş ise de, tehdit suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle sonuç cezaya etkili olmayacağından;
Sanıklar ...'in mağdur ...'ya hitaben kullandıkları “çıkarabilirsin çıkar, gücün yetiyorsa çıkar” sözlerinin tehdit içeriği bulunmadığı anlaşıldığından;
Mağdurların aşamalardaki ifadelerine ve dosya kapsamına göre, sanıklar...'un, mağdurlar ...'a yönelik tehdit suçunun unsurlarını oluşturacak eylemlerinin söz konusu olmadığından tebliğnamede bu konularda bozma isteyen düşüncelere katılınmamıştır.
Olay günü geceleyin sanıklar ...'in, mağdur ...'in lokantasında yemek yiyip hesabı ödemeyip mağduru “Senin ananı avradını sinkaf ederim, buranın hasılatını hemen bana ver, yoksa senin kafana sıkarım” diyerek tehdit edip ayrıca haraç istediklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların hesap ödememeleri nedeniyle yağma suçunun tamamlanmış olduğu gözetilmeksizin, kalkışma aşamasında kaldığından bahisle sanıkların cezasından 5237 sayılı TCK'nın 35/2. maddesi uyarınca indirim uygulanması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar ..., sanıklar ... savunmanları, Hazine vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnameye kısmen aykırı olarak ONANMASINA,
II- Sanık ... hakkında mağdur ...'ye yönelik kasten yaralama; sanıklar... hakkında mağdur ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... hakkında mağdur ...'e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanık ... hakkında, mağdur...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bakımından örgüt yönetici olması nedeniyle sanık hakkında TCK.nın 220/5.maddesi yollaması ile aynı kanunun 109/2, 109/3-b maddeleri uyarınca zamanaşımı içerisinde işlem yapılması olanaklı kabul edilmiş,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık ... hakkında mağdur ...'ye yönelik kasten yaralama suçunun örgüt faaliyeti kapsamında olmayıp bireysel olarak işlendiği kabul edildiği halde, sanık ... hakkında mağdur...'ye yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükümde TCK’nın 58/9. maddesinin uygulanması,
2- Sanıklar... hakkında mağdur...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Yasanın 109/2.maddesi uyarınca belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezasından, anılan Yasanın 109/3-b maddesi uyarınca bir kat artırım yapılırken, 4 yıl 12 ay hapis cezası yerine, 5 yıl hapis cezası verilmesi suretiyle hesap hatası sonucu fazla cezaya hükmedilmesi,
3- Sanıklar... hakkında mağdur ...'e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Yasanın 109/2.maddesi uyarınca belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezasından, anılan Yasanın 109/3-b maddesi uyarınca bir kat artırım yapılırken, 4 yıl 12 ay hapis cezası yerine, 5 yıl hapis cezası verilmesi suretiyle hesap hatası sonucu fazla cezaya hükmedilmesi,
4- Sanıklar ... ve ... hakkında mağdur...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Yasanın 109/2.maddesi uyarınca belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezasından, anılan Yasanın 109/3-b maddesi uyarınca bir kat artırım yapılırken, 4 yıl 12 ay hapis cezası yerine, 5 yıl hapis cezası verilmesi suretiyle hesap hatası sonucu fazla cezaya hükmedilmesi,
5- Sanıklar... hakkında mağdur...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçundan 5237 sayılı Yasanın 265/1, 265/3. maddeleri uyarınca belirlenen 1 yıl 4 ay hapis cezasından, anılan Yasanın 265/4. maddesi uyarınca 1/2 artırım yapılırken, 1 yıl 12 ay hapis cezası yerine, 2 yıl hapis cezası verilmesi suretiyle hesap hatası sonucu fazla cezaya hükmedilmesi,
6- Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas eski hükümlülük kaydı bulunan sanıklar ... ve ... hakkında mağdur ...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçunun örgüt faaliyeti kapsamında olmayıp bireysel olarak işlendiği kabul edildiği halde, sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükümde TCK.nın 58/6-7.madde ve fıkrası yerine yasal koşulları bulunmayan aynı Yasanın 58/6-9. madde ve fıkrası ile uygulama yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ile sanıklar... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirme- diğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık... hakkında mağdur... yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hüküm fıkrasından “tekerrür uygulaması” ile ilgili bölümün çıkartılması; sanıklar... ve... hakkında mağdur...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu için kurulan 5 yıl hapis olan sonuç cezasının, 4 yıl 12 ay hapis cezasına indirilmesi, sanıklar ... hakkında mağdur ...'e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu için kurulan 5 yıl hapis olan sonuç cezasının, 4 yıl 12 ay hapis cezasına indirilmesi, sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu için kurulan 5 yıl hapis olan sonuç cezasının, 4 yıl 12 ay hapis cezasına indirilmesine, sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçu için kurulan 2 yıl hapis olan sonuç cezasının, 1 yıl 12 ay hapis cezasına indirilmesine ve sanık... hakkında mağdur...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hüküm fıkrasından “5237 sayılı Yasanın 58/9. maddesinin uygulanmasına” ilişkin kısmın çıkartılarak yerine “... Sulh Ceza Mahkemesinin 16.04.2008 gün 2007/763 Esas 2008/357 karar sayılı mahkumiyeti nedeniyle mükerrir sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 58/6-7. maddesinin uygulanmasına” ve sanık... hakkında mağdur ...'a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hüküm fıkrasından “5237 sayılı Yasanın 58/9. maddesinin uygulanmasına” ilişkin kısmın çıkartılarak yerine “... Sulh Ceza Mahkemesinin 02.06.2010 gün 2008/698 Esas 2010/647 karar sayılı mahkumiyeti nedeniyle mükerrir sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 58/6-7. maddesinin uygulanmasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III- Sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik tehdit; sanık... hakkında ... Devlet Hastanesi Yeni Poliklinikte bulunan Kantin ihalesi nedeniyle ihaleye fesat karıştırma; sanıklar ... hakkında mağdur...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanık ... hakkında ruhsatsız mermi bulundurmak ve ruhsatsız bıçak bulundurmak; sanık ..., hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
1- Mağdur ... İlinde. Car isimli işyerini işlettiği ve bir günlüğüne araçlarından birini beraat eden sanık ve temyizin konusu olmayan sanık...'ya kiraladığı ancak aracın kaskosu olmadığı için kendisinden 4.000 TL'lik senet aldığı, sanık ...e giderken yolda kaza yaptığı, bu nedenle mağdur araçtaki hasarın bedelini mağdur ...'dan talep ettiği, ...'nın da durumu babası sanık ...'ya anlattığı, sanık ..., mağdurun kendilerinden bu kaza nedeniyle talepte bulunmaması için daha önceden tanıdığı sanık ...'e bildirdiği, sanık ...'in sanık ... aracılığı ile telefonla mağdur ile konuşarak “kahveci olduğunu, aracın kaskosu olup olmadığını, aracın kaskosu yoksa mahkemeye vereceğini, olayın tatlıya bağlanmasını,
Mustafa'nın borcunun olmadığını, kazada kusur olmadığı için hiçbir ödeme yapmayacağını, para talep etmesi halinde sonunun kötü olacağını, dükkanları için iyi olmayacağını” ifade ederek tehdit ettiği, mağdurun bunun üzerine sanık Mustafa'dan herhangi bir talepte bulunmaktan vazgeçtiği, ancak birkaç gün sonra araç kiralarken Mustafa'dan aldığı senedinde iadesinin istendiği, bunun için sanık Şehabettin'in diğer sanık ...'ye bildirdiği ve sanık...'in, mağdurdan 4000 TL senedi geri aldığının, mağdurun ifadeleri ve sanık...'nın beyanlarıyla anlaşılması karşısında, sanıklar ...'nin mağdur... ile aralarında herhangi bir hukuki alacaklarının söz konusu olmadığı görülmekle sanıklar ... ve ...'nin mağdur ...'a yönelik eylemlerinin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek tehdit suçundan hüküm kurulması,
2- Sanık ...'ın Devlet Hastanesi Yeni Poliklinikte bulunan Kantin ihalesine ne şekilde fesat karıştırdığına ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu karar yerinde gösterilip tartışılmadan sanık ... hakkında bu suçtan mahkumiyet hükmü kurulması,
3- Mağdur ...'ın sanık...'den araç satın aldığı, bu alım satım sözleşmesine sanık...' nin kefil olduğu, ancak mağdurun araç satış bedelinin bir kısmını ödememesi nedeniyle, sanık ...'in durumu sanık...'ye bildirdiği, mağdurun ...'ın evinde olduğunu öğrenen sanıklar...'ın burada mağduru darp etmek suretiyle yaralayıp, araçlarına bindirerek zorla...'ın işyeri olan ... adlı işyerine götürdükleri, burada sanıklar ...'da bulunduğu, hatta ...'nun da mağdura tekme ile saldırdığı, burada da sanıklar ... ve ..'ın mağduru darp ettiği, sanık ...'in de olay yerine çağrılarak mağdurla görüştürüldüğü, sanık ...'in diğer sanıklara telefonla talimat verdiği ve olay yerine polislerin gelmesi üzerine sanıklar ... polisleri oyalarken sanık ...'ın mağduru iş yerinin arka kapısından kaçırdığının mağdurun ifadeleri, sanıkların kaçamaklı beyanları, iletişim tespit tutanakları ve mobese kamera ile anlaşılan olayda, sanıklar ...'nun, diğer sanıklar tarafından mağdur iş yerinde getirildiğinde orada bulundukları, mağdurun işyerinde alıkonulmasına ve burada darp edilmesine imkan sağladıkları görülmekle, sanıklar ... 'nun mağdur ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikleri anlaşıldığı halde, sanıklar hakkında atılı suçtan mahkumiyetleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek beraatlerine hükmedilmesi,
4- Sanık ...'dan ele geçen mermilerin 5 adet olması karşısında, miktar itibariyle pek az sayıda bulundurulduğu gözetilmeden, sanığın 6136 sayılı Yasanın 13/4. maddesi yerine, aynı Yasanın 13/3. maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi ve sanık...'dan ruhsatsız pek az sayıda mermi ve yasak bıçaklar ele geçirilmiş olması karşısında, eylemin tek suç olarak kabulü ile TCK.nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren fiilden hüküm kurulması, buna göre de sadece 6136 sayılı Kanunun 15/1. madde ve fıkrasında tanımlanan ruhsatsız bıçak bulundurmak suçundan dolayı silah sayısı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında ayrıca 6136 sayılı Kanunun 13. madde ve fıkrasında tanımlanan yasak mermi bulundurmak suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi,
5- Sanık ...'nın, hangi eyleminden dolayı ne şekilde suç örgütüne üye olduğunun karar yerinde denetime olanak verecek şekilde gösterilip tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... savunmanları, Hazine vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanıklar ... hakkında mağdur ...'a yönelik tehdit suçundan kazanılmış hakkın korunmasına, Üye Mehmet Kurt'un usule yönelik karşı oyuyla ve oyçokluğuyla, 06.02.2015 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.
Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay'a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;
5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi 'kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi' ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay'da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.
Şöyle ki;
1-Özel Yetkili Mahkemeler, 'Adil Yargılanma Hakkı' ve 'Ağır Ceza Mahkemeleri' arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün
Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.
Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırıldığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.
2- Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK'nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay'da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın 'Kanun önünde eşitlik' başlıklı 10; 'Hak Arama Hürriyeti' başlıklı 36; 'Kanunî Hâkim Güvencesi' başlıklı 37; 'Suç ve Cezalar' başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.
Görüldüğü üzere;
Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.
Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.
Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.
Şöyle ki;
Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.
Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.