16. Ceza Dairesi 2019/4900 E. , 2020/1093 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Anayasayı ihlal
Hüküm : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında; TCK'nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf
başvurularının düzeltilerek esastan reddi,
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriği; oluş ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih, 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında 'doğrudan fail' olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 15.07.2016 günü saat 22:30 sıralarında Doğubayazıt 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında Tugay Komutanı sanık ...'ın talimatı ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'un katılımı ile toplantı yapıldığı, bu toplantıda sanık ...'ın Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu kendisinin sıkıyönetim komutanı olduğunu beyan ederek bildiriyi okuduğu, toplantıya katılanların hiçbirinin duruma itiraz etmediği, akabinde harekat planı ve organizasyon yaptıkları, Emniyet Mangaları kurulması emri verildiği ve tüm personelin göreve çağrıldığı, bu toplantıdan sonra sanık ...'ın dönemin Ağrı valisini arayarak sıkı yönetim komutanı olduğunu ve Tugay Komutanlığına gelmesini söylediği, Ağrı valisinden olumsuz cevap aldıktan sonra ...'e MİT başkanı, emniyet müdürü ve kaymakamı arama görevini verdiği, sanık ... tabur komutanlarını da alarak kendi odasına geçtiği burada telefonla ve hoparlör sesini dışarıya vermek suretiyle Doğubayazıt ilçe emniyet müdür vekili, kaymakamı, MİT başkanını telefonla arayarak sıkı yönetim ilan edildiğini Türk Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu kendilerinin Tugay Komutanlığına gelmelerini istediği, her üç kurum yetkililerinin de böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını ve gelmeyeceklerini söyleyerek aksi yönde tavır sergiledikleri, akabinde tabur komutanlarına direktifin ayrıntıları üzerinde konuştuğu, tugay komutanı sanık ...'ın direktifi üzerine işbölümü yaptığı, buna göre kamu kurumlarından kaymakamlığı alma/işgal etme görevi 1. Tabur Komutanı ...'a, emniyeti alma/işgal etme görevi 2. Tabur komutanı ...'a, MİT'i alma/işgal etme görevi, 3. Tabur Komutanı ...'a, kışlanın emniyetini alma görevi ise Topçu Taburu Komutanı ...'a verildiği, yine toplantıya katılanlardan tank tabur komutanı ...'e kurumların işgalinde kullanılacak tankları hazırlama görevi verildiği, tabur komutanı sanıklar işbölümüne ya da sıkıyönetim direktifinin yerine getirilmesine itiraz etmedikleri gibi toplantı bitiminden sonra sanık olan tabur komutanlarının göreve çağırdıkları rütbeli personelleri içtima alanında toplayarak Türk Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu, ...'ın Ağrı ili sıkı yönetim komutanı olduğunu, karşı çıkanın sıkı yönetim mahkemesinde yargılanacağını, sanık ...'ın emri altındaki personele bol miktarda yiyecek gıda hazırlanmasını, ekmek çıkartılmasını çok miktarda tabuta ihtiyaç olabileceğini beyan ederek alt rütbeli personele bu konuda gerekli hazırlıkların yapılması talimatını verdiği, 16 Temmuz 2016 günü Saat 01:30 sıralarında tugay komutanı sanık ...'ın başkanlığında karargah Görüntü İzleme Merkezi (GİM)'de bir toplantı daha yapıldığı ve bu toplantıya yine sanıklar ..., Bekir Çiğdem, ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un katıldığı, burada sanık ... sıkıyönetim direktifindeki talimatların geçerli olduğunu ifade ettiği, sanık ... tarafından Telçeker sınır taburuna talimat verilerek Gürbulak sınır kapısının tutulmasının istenildiği ve ...'a direktifin yeniden okunması talimatını verdiği, sanık ...'ın ise sanık ...'den aldığı direktifi okuduğu, ayrıca bu toplantıda kurumların ele geçirilmesine ilişkin önceki işbölümünün geçerli olduğunu sanık ...'in belirttiği ancak belediye hoparlörlerinden yapılan ve darbeye karşı halkı sokağa davet eden anonsların susturulması amacıyla sanık ...'un komutanı olduğu 3. Piyade Taburuna Belediyeyi ele geçirme görevinin verildiği yine bu toplantıda sanıklara haritaların dağıtıldığı ve telsiz kodlarının oluşturulduğu, aynı gün saat 02:40'da 1. Mekanize Tugay Komutanlığından 10 zırhlı araç ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...'ın sokağa çıkan halka gözdağı vermek amacıyla tugayın 6 nolu nizamiye kapısından ...( Zırhlı Personel Taşıyıcı) araçlara binerek tugayın dışına çıktıkları, yolun TOMA tarafından kapatılması nedeniyle tabura geri dönmek zorunda kaldıkları, sanık ... tarafından kurulan 1. TABUR KOMUTANLARI isimli Whatsapp grubu kurarak sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'in eklendiği anlaşılmakla;
Somut olay muvacehesinde sanıkların hukuki durumu değerlendirildiğinde;
I- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ......, ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler bakımından;
Yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanıkların üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, sanıkların suçlarının sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanıklar müdafileri, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin incelemesinde ise;
Sanık ... yönünden, kararın somut olay kısmında anlatıldığı üzere tabur komutanı ...'ın taburu toplayarak sıkıyönetim direktifini tebliğ ederek Ağrı ili sıkıyönetim komutanın ... olduğu ve buna itiraz edenlerin tutuklanacağı yönündeki bilgileri iletmesi üzerine darbe teşebbüsünden haberdar olduğu, teçhizatlı olarak hazır olunması yönündeki talimata uymaya devam ettiği, tanık beyanlarına göre emri altında bulunan askeri personele mühimmat almaları yönünde talimat verdiği ve personelin kolundan tutarak “geçin araçlara” dediği, personeli darbe girişimine zorladığı, sokağa çıkan halka gözdağı vermek amacıyla tugayın 6 nolu nizamiye kapısından çıkılarak 2 nolu nizamiye kapısından girilmesi yönündeki intikal kapsamında kendi taburunda bulunan ...(Zırhlı Personel Taşıyıcı) ile araç komutanı sıfatıyla kışla dışına çıkış yaptığı,
Sanık ... yönünden, kararın somut olay kısmında anlatıldığı üzere tabur komutanı ...'ın taburu toplayarak sıkıyönetim direktifini tebliğ ederek Ağrı ili sıkıyönetim komutanın ... olduğu ve buna itiraz edenlerin tutuklanacağı yönündeki bilgileri iletmesi üzerine darbe teşebbüsünden haberdar olduğu, teçhizatlı olarak hazır olunması yönündeki talimata uymaya devam ettiği, sokağa çıkan halka gözdağı vermek amacıyla tugayın 6 nolu nizamiye kapısından çıkılarak 2 nolu nizamiye kapısından girilmesi yönündeki intikal kapsamında kendi taburunda bulunan ...(Zırhlı Personel Taşıyıcı) ile araç komutanı sıfatıyla kışla dışına çıkış yaptığı,
Sanık ... yönünden, kararın somut olay kısmında anlatıldığı üzere tabur komutanı ...'un taburu toplayarak sıkıyönetim direktifini tebliğ ederek Ağrı ili sıkıyönetim komutanın ... olduğu ve buna itiraz edenlerin tutuklanacağı yönündeki bilgileri iletmesi üzerine darbe teşebbüsünden haberdar olduğu, teçhizatlı olarak hazır olunması yönündeki talimata uymaya devam ettiği, sokağa çıkan halka gözdağı vermek amacıyla tugayın 6 nolu nizamiye kapısından çıkılarak 2 nolu nizamiye kapısından girilmesi yönündeki intikal kapsamında kendi taburunda bulunan ... ( Zırhlı Personel Taşıyıcı ) ile kışla dışına çıkış yaptığı,
Sanıkların dosya kapsamındaki deliller ve olay günü ortaya koydukları davranışlar itibariyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek, emir ve eylemin suç teşkil ettiği açıkça belli olmasına rağmen, verilen emir doğrultusunda teçhizatlı ve silahlı olarak, cebri ve icrai nitelikte asker ve ...(Zırhlı Personel Taşıyıcı) ile kışla dışına çıkış yaparak sokağa çıkan halka gözdağı vermek amacıyla tugayın 6 nolu nizamiye kapısından çıkıp 2 nolu nizamiye kapısından girilmesi yönündeki intikale uyarak, örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan o gün haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçuna örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi ile katıldıkları, sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 maddesi kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna “müşterek fail” olarak TCK'nın 37. maddesi delatiyle 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu atılı eylemin Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek olarak gerçekleştirdiğinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve katılan ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebepten dolayı hükümlerin CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.