4. Ceza Dairesi 2020/583 E. , 2020/2694 K.
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32/1. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, anılan Kanunu'nun 57/1. maddesi gereğince sanık hakkında güvenlik tedbirine hükmolunmasına dair, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/06/2019 tarihli ve 2017/270 esas, 2019/736 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 11/12/2019 gün ve 94660652-105-06-15187-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/12/2019 gün ve 2019/130096 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire'ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
1-Kasten yaralama suçu yönünden yapılan incelemede; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddesinde yer alan 'Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.' şeklindeki düzenleme karşısında, 23/09/2013 tarihli celsede müştekinin şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle kamu davasının düşürülmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Tehdit suçu yönünden yapılan incelemede, 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/1-b maddesinin 3. alt bendi gereğince tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında, yargılama sırasında hüküm verilmeden müşteki ve sanığın vasisine kovuşturma evresinde usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca, dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilip uzlaştırma işlemlerinin yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32/1. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, anılan Kanunu'nun 57/1. maddesi gereğince sanık hakkında güvenlik tedbirine hükmolunmasına dair, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/06/2019 tarihli ve 2017/270 esas, 2019/736 sayılı kararının, kasten yaralama suçu yönünden yapılan incelemede; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddesinde yer alan 'Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.' şeklindeki düzenleme karşısında, 23/09/2013 tarihli celsede müştekinin şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle kamu davasının düşürülmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, tehdit suçu yönünden yapılan
./..
.2.
incelemede, 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/1-b maddesinin 3. alt bendi gereğince tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında, yargılama sırasında hüküm verilmeden müşteki ve sanığın vasisine kovuşturma evresinde usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca, dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilip uzlaştırma işlemlerinin yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Mağdur ...'in yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçmesine karşın, kovuşturulması şikayete bağlı olan yaralama suçundan sanık ... hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet bulunup bulunmadığı ve TCK'nın 106/1. maddesinin ilk cümlesi kapsamındaki tehdit suçundan adı geçen sanık hakkında, uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
TCK'nın soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar kenar başlıklı 73. maddesi; '(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. (3) Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. (4) Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. (5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. (6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. (7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.' biçimindedir.
TCK'nın 86/2. maddesinde düzenlenen basit yaralama suçu, aynı Kanun maddesi uyarınca kovuşturulması şikayete bağlı olan suçlardandır.
Ceza Genel Kurulu'nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, 'Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir' hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları,
./..
.3.
yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK'nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK'nın 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; '(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.' biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun'un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz' cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı 'Uzlaştırma' olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun'un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
Uzlaştırma, 6763 sayılı Kanun'la değişik CMK'nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde' (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2)Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. ' denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
./..
.4.
İncelenen dosyada; sanık ...'ün akıl hastası olduğu, 04.02.2013 tarihinde hiçbir neden yokken mağdur ...'ı basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralayıp ölümle tehditte bulunduğu iddiasıyla, TCK'nın 32/1, 86/2, 106/1. maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle, 21.06.2013 tarihinde kamu davası açıldığı, mağdurun kovuşturma evresindeki 23.09.2013 tarihli beyanında, sanıktan şikayetçi olmadığını dile getirdiği, yargılama sonunda akıl hastası olduğu tespit edilen sanık hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 32/1. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, anılan Kanunun 57/1. maddesi gereğince güvenlik tedbirine hükmolunduğu, kararın kanun yoluna müracaat edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
1-Kasten yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Sanığa isnat olunan ve TCK'nın 86/2. maddesinde düzenlenen basit yaralama suçunun kovuşturulmasının şikayete bağlı olması, TCK'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında, kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda Kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesinin davayı düşüreceğinin, anılan maddenin altıncı fıkrasında da kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçmenin onu kabul etmeyen sanığı etkilemeyeceğinin belirtilmesi, mağdurun kovuşturma evresindeki ifadesinde, sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçmesi, vazgeçmeye dair sanığın bir diyeceği olup olmadığı sorulmamışsa da, karara karşı sanık müdafiince kanun yoluna başvurulmamak suretiyle, sanığın şikayetten vazgeçmeyi zımni olarak kabul ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunması karşısında, basit yaralama suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
2-Tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Sanığa isnat olunan ve TCK'nın 106/1. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen tehdit suçu, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun'un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde uzlaştırma kapsamına alınmıştır. Yine, CMK'nın 253/3. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde 'Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz' şeklinde düzenleme mevcuttur. Somut olayda, tehdit suçunun yanında, bu suçla birlikte işlenen ve uzlaştırma kapsamı dışında bulunan bir suçun işlendiğine yönelik iddia bulunmamaktadır.
CMK'nın 254. maddesinde; kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun ya da Cumhuriyet savcısınca uzlaştırma işlemi gerçekleştirilmeden dava açıldığının anlaşılması halinde, kovuşturma dosyasının, uzlaştırma işlemlerinin CMK'nın 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderileceği belirtilmiştir. Uzlaştırma bürosu tarafından uzlaştırmanın başarıyla sonuçlandığının bildirilmesi halinde mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi durumunda davanın düşmesine, edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi durumunda ise; sanık hakkında, CMK'nın 231. maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, CMK'nın 231. maddesinin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanacaktır.
Bu açıklamalar karşısında; tehdit suçu açısından uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden kurulan ve sanık ... hakkında akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı ile güvenlik tedbirine dair kurulan, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/06/2019 tarihli ve 2017/270 esas, 2019/736 sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)Kasten yaralama suçu yönünden kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/06/2019 tarihli ve 2017/270 esas, 2019/736 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Yargılamanın tekrarlanması yasağı nazara alınarak ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre bozma nedeninin, cezanın kaldırılmasını gerektirdiği anlaşıldığından, sanık ... hakkında kasten yaralama suçuna ilişkin hüküm fıkrasının,
“Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/2, 32/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, yükletilen suçun aynı Kanunun 86/2. maddesi gereğince kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan olduğu ve mağdurun yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçtiği anlaşıldığından, TCK'nın 73/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince, kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının DÜŞMESİNE', şeklinde DÜZELTİLMESİNE,
2-Tehdit suçu yönünden kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni de yerinde görüldüğünden, sanık hakkında tehdit suçundan kurulan, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/06/2019 tarihli ve 2017/270 esas, 2019/736 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-b maddesi gereğince mahallinde Mahkemesince yerine getirilmesine, 06/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.