16. Ceza Dairesi 2019/10648 E. , 2020/1803 K.
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.10.2019 tarih ve 2019/97017 sayılı yazısı ile; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 04/04/2019 tarihli ve 2018/115677 soruşturma, 2019/10875 esas, 2019/1522 sayılı iddianamenin iadesine dair Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/04/2019 tarihli ve 2019/95 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Bursa 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/05/2019 tarihli ve 2019/95 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği nazara alındığında, somut olayda şüphelinin savunmasının alındığı, mesajların atıldığı hattın kullanıcısının kendisi olduğunu şüphelinin beyan ettiği, şüphelinin kullandığı iddia olunan numara ile ilgili Bursa Terörle Şube Müdürlüğünden analiz raporu alındığı, iddianamenin şüpheli hakkındaki suç vasfının belirlenmesine yönelik olduğu ve hukuki nitelendirme nedeniyle iddianamenin iadesine karar verilemeyeceği de gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 02/10/2019 gün ve 94660652-105-16-10755-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Bursa İl Emniyet Müdürlüğü 155 ihbar hattına GSM hattından 02.03.2018 tarihinde; 'HDP', '...', 'Kürdistanım', 'Gerillayım' 'şerefsiz erdoğan' ve 12.03.2018 tarihinde '...', 'Kürdistanım hdp', 'Gerillayız', 'Kürdistanım' şeklinde kısa mesajların gönderilmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında yapılan araştırmada hattın askerlik hizmetini ifa etmekte olan şüpheli tarafından kullanıldığının belirlenmesine müteakip; Cumhuriyet savcılığında alınan ifadesinde özetle, 2018 yılı Nisan ayından itibaren askerlik görevini ifa ettiğini, okuma yazma bilmediğini, belirtilen hattın adına kayıtlı olduğunu ve kullandığını ancak mesajları kendisinin atmadığını, suçlamayı kabul etmediğini beyan eden ve suç tarihi itibari ile sabıka kaydı bulunmayan şüpheli hakkında; suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmediği belirtilerek; farklı tarihlerde birden fazla kez PKK/KCK silahlı terör şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterdiği ve övdüğü ayrıca bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yaptığı tespit edildiğinden terör örgütü propagandası yapmak suçunu işlediği iddiası ile 3713 sayılı TMK'nın 7/2 ve 5237 sayılı TCK'nın 53/1, 43/1 maddelerinden cezalandırılması istemi ile Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 2018/115677 soruşturma, 2019/10875 esas ve 2019/1522 numaralı 04.04.2019 tarihli iddianamenin; Bursa 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/95 iddianame değerlendirme numaralı 18.04.2019 tarihli kararı ile; 'Yüksek Yargı Kararlarında açıklandığı üzere, suça konu olabilecek söz, yazı ve davranışlarla verilen mesajın şiddete çağrı, tahrik ve teşvik edici yada silahlı direnişe ve isyana davet şeklinde veya insanda saldırgan duygular oluşturacak biçimde anlamsız bir nefret yaratacak şiddetin doğmasına uygun bir ortamı kışkırtacak nefret söylemi olması, bunun içinde ayrıca şüphelinin siyasi kimliği, konumu, konuşulan yer ve zamanı gibi açık ve yakın tehlike testi bakımından analize tabi tutulması gerekmesi karşısında, şüphelinin iddia olunan mesajlarla kimlere yönelik şiddete çağrıda bulunduğu, kimlerde nefret duygusu yaratarak şiddetin doğmasına uygun bir ortamı oluşturacağı, nasıl ve ne şekilde açık ve yakın tehlike durumunun söz konusu olabileceği açıklanmadan ve suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşmadan düzenlenen iddianamenin CMK' nun 170/2, 174/1-a maddeleri gereğince' iadesine dair oybirliği ile mütalaası doğrultusunda verilen karara; özetle, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunu işlediği hususunda yeterli şüphe bulunduğu ayrıca şüphelinin GSM hattını kullandığını beyan ettiği de gözönüne alındığında iade gerekçesinde belirtilen hususların yargılama aşamasında değerlendirileceğinden usul ve yasaya aykırı bulunan kararın kaldırılmasına yönelik 24.04.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca yapılan itirazın, yerinde görülmeyerek mahkemenin 02.05.2019 tarihli kararı ile itiraz incelemesi yapılmak üzere merciiye gönderilen dosya kapsamında;
Bursa 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/95 değişik iş sayılı 17.05.2019 tarihli oyçokluğu ile verilen kesin kararı ile 'Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca düzenlenen 04/04/2019 tarih 2018/115677 Soruşturma 2019/10875 Esas 2019/1522 sayılı iddianame ile Bursa 9.Ağır Ceza Mahkemesine soruşturma dosyasının gönderildiği, dosyanın Bursa 9.Ağır Ceza Mahkemesince 18/04/2019 tarih 2019/95 İddianame Değerlendirme no ile dosya üzerinde yapmış olduğu değerlendirmede şüphelinin eyleminin 5237 Sayılı TCK'nun 301/1 maddesi kapsamında kaldığı ve Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiği, ayrıca 301/4 maddesi kapsamında soruşturmanın yürütülebilmesinin için Adalet Bakanlığının iznine bağlı olduğunun belirtilerek iddianamenin iadesine karar verildiği, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/04/2019 havale tarihli yazısı ile Mahkemenin iade kararına 5271 sayılı CMK'nun 174/2 maddesine göre suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeceği belirtilerek itiraz edildiği, itiraz yönünden incelenerek karar verilmek üzere dosyanın mahkememize gönderildiği' belirtilmek sureti ile; Cumhuriyet savcısının mütalaasına aykırı ve mahkeme Başkanın da '5271 sayılı CMK'nun 174/2 maddesine göre suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeceği gerekçesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.' şeklindeki muhalefet şerhinin bulunduğu kesin karar ile oyçokluğu ile reddedilmesi üzerine, 17.06.2019 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca suçun hukuki nitelendirmesi nedeni ile iade kararı verilemeyeceği, toplanan deliller kapsamında yeterli şüphenin oluştuğu, toplanan delillerin mahkemesince değerlendirilmek sureti ile aksi düşünülür ise beraat kararı verilebileceği belirtilerek kesin kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan kanun yararına bozulmasının ihbarı üzerine; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 02.10.2019 tarihli istemi ile kesin kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin iade edilmesine dair karar ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen mercii kararında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV- HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170'nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.”
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ceza Muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. 'Yeterli şüphe', şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK'da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianamenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK'nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK'nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
'Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir...
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür...'
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; suç teşkil ettiği iddia edilen mesajların gönderildiği telefon hattının şüpheli tarafından kullanıldığının tartışmasız olmasına ve suçun hukuki nitelendirmesi nedeniyle iddianamenin iadesinin mümkün bulunmamasına (CMK'nın 174/2 maddesi) nazaran yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile verilen iade kararı ile dosya kapsamı ile uyuşmayan ve gerekçe içermeyen itirazın reddine ilişkin mercii kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.10.2019 tarih ve 2019/97017 sayılı Kanun yararına bozma talebinin kabulü ile Bursa 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.05.2019 tarihli ve 2019/95 değişik iş sayılı kararının Ceza Muhakemesi Kanunun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, gereği için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.