16. Ceza Dairesi 2020/2031 E. , 2020/1802 K.
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2019 tarih ve 2019/109189 sayılı yazısı ile; Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan şüpheli ... hakkında yürütülen soruşturma sırasında şüphelinin taşınmazlarına, bankalarda bulunan hesaplarına ve adına kayıtlı araçlarına el konulmasına dair Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 29.07.2016 tarihli ve 2016/3892 değişik iş sayılı kararını müteakip, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanığın mahkûmiyetine dair Edirne 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2017 tarihli ve 2017/20 esas 2017/215 sayılı kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 14/12/2017 tarihli ve 2017/1926 esas, 2017/1931 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleşmesini müteakip, hükümlünün el koyma kararının kaldırılması talebi hakkında, tedbirin soruşturma aşamasında konulduğu ve mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/10/2018 tarihli ve 2017/20 esas 2017/215 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun, ''Eşya veya kazancın muhafaza altına alınması ve bunlara elkonulması'' kenar başlıklı 123 üncü maddesinde yer alan; ''(1) İspat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerleri, muhafaza altına alınır. (2) Yanında bulunduran kişinin rızasıyla teslim etmediği bu tür eşyaya elkonulabilir.'' şeklindeki,
Anılan Kanun'un ''Elkonulan eşyanın iadesi'' kenar başlıklı 131 inci maddesinde yer alan; ''(1) Şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, re'sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından karar verilir. İstemin reddi kararlarına itiraz edilebilir. (2) 128 inci madde hükümlerine göre elkonulan eşya veya diğer malvarlığı değerleri, suçtan zarar gören mağdura ait olması ve bunlara delil olarak artık ihtiyaç bulunmaması halinde, sahibine iade edilir.'' şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşya, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması durumunda, re’sen ya da talep üzerine geri verilebileceği, bu durumda yetkili makamın soruşturma evresinde hakim, kovuşturma evresinde mahkeme olduğu, somut olayda şüpheli hakkında yürütülen soruşturma sırasında şüphelinin taşınmazlarına, bankalarda bulunan hesaplarına ve adına kayıtlı araçlarına el konulmasına karar verildiği, ancak yapılan yargılama neticesinde bu konuda bir karar verilmediği anlaşılmakla, sanığın talebinin yargılamasının yapıldığı mahkeme tarafından değerlendirilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 06/11/2019 gün ve 94660652-105-22-16471-2018-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Yargıtay Yüksek 6 Ceza Dairesinin 27.01.2020 tarih 2019/2315 esas 2020/162 karar sayılı gönderme kararına istinaden Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün adliye ve ceza evleri yapılanmasına yönelik yürütülen 2016/7043 hazırlık sayılı soruşturması kapsamında, 26.07.2016 tarihli tutanakla, müdafii haricinde ailesine de noterden vekalet verdiği öğrenilen şüphelinin malvarlığının devrini önlemek amacı ile tedbir konulmasının değerlendirildiğinin bildirilmesi üzerine Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 29.07.2016 tarihli yazısı ile Edirne Sulh Ceza Hakimliğinden özetle; 29.07.2016 tarihinde tutuklanan sanığın gözaltında bulunduğu 25.07.2016 tarihinde avukatına vekalet vereceği düşüncesi ile gelen noter aracılığı ile ailesinden birisine genel vekaletname verdiği, malvarlığını tasfiye edeceği ve kaçıracağı değerlendirildiğinden taşınmazlarına, bankalarda bulunan hesaplarına, aracın plaka kaydına şerh koyulmak sureti ile CMK'nın 128 ve 668 sayılı KHK'nın 3/1 maddeleri uyarınca el konulmasına ve kayıtlara şerh düşülmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3892 Değişik İş sayılı 29.07.2016 tarihli kararı ile talebin kabulüne karar verilerek, sanığın taşınmazlarına, bankalarda bulunan hesaplarına, adına kayıtlı araçların plaka kaydına şerh konulmak suretiyle, 5271 sayılı CMK'nın 123-128. ve 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/1 maddesi uyarınca tedbiren el konulmasına, bu kapsamda ilgili kurumlara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerekli müzekkerelerin yazılmasına ve şerhlerin düşülmesine dair Kırklareli Sulh Ceza Hakimliğine itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Sanık müdafii 29.08.2016 tarihli dilekçesinde özetle, müvekkilinin ailesine sadece bir takım resmi işlemlerin yapılabilmesine yönelik vekaletname verdiğini, iddia edildiği şekilde bir vekaletin söz konusu olmadığını, banka hesaplarına el konulması nedeni ile maaşını da alamadığını, bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğunun ve eşinin olduğunu, bu nedenle maddi zorluk çekmeleri nedeni ile maaş hesabına yönelik el koyma kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 01.09.2016 tarihli 2016/4542 değişik iş sayılı kararı ile talebin kabulüne karar verilerek banka hesabındaki tedbiren el koyma kararının devamına ancak almakta olduğu maaş kadar tutar üzerindeki el koyma kararının kaldırılmasına itiraz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. 06.09.2016 tarihinde karar müdafii tarafından elden tebliğ alınmıştır.
Süreçte tefrik edilen soruşturma dosyası kapsamında sanık hakkında; Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/1416 soruşturma, 2017/407 esas ve 2017/40 iddianame numaralı 07.02.2017 tarihli, 5237 sayılı TCK'nın 314/1, 314/2, 221/4, Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Hakkında Kanunun 4/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1 ve 5237 sayılı TCK'nın 63, 58/9, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile tanzim edilen iddianamenin, Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesine müteakip, 28.02.2017 tarihli 2017/21 esas 2017/25 karar sayılı birleştirme kararı ile mahkemenin 2017/20 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek yürütülen ve iddia makamınca silahlı terör örgütünü kurma ve yönetme suçundan açılan kamu davasından beraatine, terörizmin finansmanın önlenmesi hakkında kanununa muhalefet suçundan açılan kamu davasına yönelik ceza verilmesine yer olmadığına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ise 5237 sayılı Kanunun 314/2, 221/4, 3713/5, 53, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması mütalaa olunan kovuşturma sonucunda, 20.10.2017 tarih 2017/20 esas 2017/215 karar sayılı ilam ile terörizmin finansmanın önlenmesi hakkında kanununa muhalefet suçundan ceza verilmesine yer olmadığına, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ise 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 221/4, 62/1, 53, 221/5, 58/9, 63 ve 3713 sayılı TMK'nın 5 maddeleri uyarınca 4 yıl 4 ay 15 gün hapis ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği görülmüştür.
Bu kapsamda gerek iddianame gerekse gerekçeli karar içeriklerinde mal varlıklarına konulan tedbir ile ilgili olarak herhangi bir istem veya hükme yer verilmemiştir.
Sanık müdafiinin süreçte malvarlığına konulan tedbirlerin kaldırılmasına dair talebini içerir sunduğu dilekçesinin, Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.12.2017 tarihli müzekkeresi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderildiği görülmüştür.
Yapılan istinaf incelemesi neticesinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 2017/1926 esas ve 2017/1931 karar sayılı 14.12.2017 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir. 06.02.2018 tarihinde kararın Cumhuriyet savcısınca görüldüsü yapılmıştır. 14.12.2017 tarihinde kararın kesinleştiğine, diğer hükümlerin ise istinaf edilmediğinden 30.10.2017 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhlerinin tanzim edildiği görülmüştür.
27.07.2018 tarihli dilekçesi ile hükümlünün Edirne Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden kesinleşen karar gereği cezasını infaz ettiğini, terör örgütüne finansman sağlama suçundan ise beraat ettiğini, bu kapsamda mahkemece verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına dair yaptığı isteme yönelik taşınır veya taşınmaz mallarına mahkemece konulan bir tedbir kararının bulunmadığına dair 14.08.2018 tarihli yazı ile Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesince cevap verildiği görülmüştür.
Hükümlü 03.09.2018 tarihli dilekçesi ile Edirne 2. Sulh Ceza Hakimliğinden süreçte mal varlıklarına konulan tedbirin kaldırılmasına yönelik taleplerinin davaya bakan mahkeme ve diğer hakimliklerce reddedildiğini, mahkumiyetine karar verilmesi nedeni ile süreç tamamlandığından tedbir kararının kaldırılması gerektiğini belirterek mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir.
02.10.2018 tarihli Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/20 esas 2017/215 karar sayılı ek kararı ile özetle; 03.09.2018 tarihli dilekçesi ile hükümlünün mahkumiyet kararı verilerek dava sonuçlandığından, 22.07.2016 tarihinde soruşturma aşamasında malvarılığına konulan tedbirlerin kaldırılmasına yönelik istemi üzerine Cumhuriyet savcısının mütalaası alınarak yapılan inceleme sonucunda; dava dosyasında hükümlü hakkında taşınır veya taşınmaz malları ile ilgili bir tedbirin mahkemece konulmadığı, tedbirin soruşturma aşamasında konulduğu, mahkemece konulmayan tedbirin kaldırılmasında mahkemenin yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından 'tedbir mahkememizce konulmadığından, tedbirin kaldırılmasında mahkememiz yetkili olmadığından karar verilmesine yer olmadığına' dair yasa yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
Sanık 22.10.2018 tarihli dilekçesi ile de yetkisizlik kararı gereği mağduriyetinin giderilmesi hususunda Cumhuriyet Başsavcılığından malvarlığına konulan tedbirlerin kaldırılmasını talep etmiştir. Bahse konu istem Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.10.2018 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesine sunulmuş ancak 16.11.2018 tarihli Mahkeme Başkanınca tanzim edilen yazı ile aynı mahiyette yapılan başka bir istem üzerine ek karar verildiği bildirilerek hükümlünün dilekçesinin değerlendirilmesi için gönderildiği bildirilmiştir.
Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2018 tarih ve 2017/20 esas 2017/215 karar sayılı ek kararı ile mahkemenin yetkili olmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi ve Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığının 23.11.2018 tarih ve 2017/1416 soruşturma sayılı talebi ile Edirne Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden hükümlünün mal varlıklarına konulan tedbirin kaldırılması talep edilmiştir.
Edirne 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 27.11.2018 tarihli, 2018/5020 değişik iş sayılı kararı ile özetle; 5235 sayılı Kanunun 10/1 maddesi uyarınca Edirne 1 Sulh Ceza Hakimliğince verilen karara yönelik yapılan itirazı inceleme görev ve yetkisinin kovuşturma aşamasında davaya bakan mahkemeye ait olduğundan usul ve yasaya aykırı Cumhuriyet Başsavcılığı talebinin reddine Edirne 1. Sulh Ceza Hakimliğine itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Edirne 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 27.11.2018 tarihli, 2018/5020 değişik iş sayılı kararı 30.11.2018 tarihli müzekkere ekinde gereği için Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesine Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilmiştir.
Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/20 esas sayılı, 30.11.2018 tarihli Başkan imzalı yazısı ile Cumhuriyet Başsavcılığına, kararın itiraza tabi olduğu, konu hakkında daha önce mahkemece karar verildiğinden yeniden karar verilemeyeceği belirtilerek, karara yönelik Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilip edilmeyeceği hususunda gereğinin takdir ve ifasının istenildiği görülmüştür.
10.12.2018 tarihli dilekçesi ile hükümlü, Edirne 1. Sulh Ceza Mahkemesinden bahse konu tedbirin kaldırılmasına dair süreçte yaptığı istemlerin çeşitli gerekçeler ile reddedildiğini belirterek mahkumiyet kararın kesinleştiğini, bu nedenle malvarlığına konulan tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
11.12.2018 tarihli karar ile Edirne 2. Sulh Ceza Hakimliği, verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itiraz incelemesinin yapılması için dosyayı Edirne 1. Sulh Ceza Hakimliğine göndermiştir.
Edirne 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/5160 değişik iş sayılı kararı ile özetle, 5271 sayılı CMK'nın 256 ve Suç eşyası yönetmeliğinin 20/b maddeleri de nazara alınarak Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen el koyma ve tedbir kararından sonra hükümlü hakkında kovuşturmaya geçildiğinden CMK'nın 259 ve 5235 sayılı Kanunun 10/1 maddeleri dikkate alındığında somut olaya ilişkin talebe Sulh Ceza Hakimliğinin bakma görevinin bulunmadığı, tedbir kararları konusunda karar vermeye yetkili makamın kovuşturma makamı olduğundan itirazın reddine kesin olarak 18.12.2018 tarihinde karar verildiği görülmüştür.
04.12.2018 tarihinde Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca Adalet bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2018 tarih ve 2017/20 esas, 2017/215 karar sayılı kararının kaldırılması maksadıyla kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine 06.11.2019 tarihli istem ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından ek kararının kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2019 tarihli yazısı ile yapılan istem kapsamında sehven Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilen dosyanın görevsizlik kararına müteakip Dairemize gönderilmiştir.
11.11.2019 tarihli yazı ile 7188 sayılı Kanun uyarınca hükümlü ... müdafiinin temyiz talebinde bulunması nedeniyle ilgili mahkemesince dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerektiğinden dosya aslının akibetinin sorulduğu da görülmüştür.
III-
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliğince verilen malvarlığına el koyma kararının, kovuşturma safhasında hükmü veren ağır ceza mahkemesince kaldırılamayacağına dair verilen kararda hukuki isabet bulunup bulunmadığına ilişkin ise de öncelikle Dairenin görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konu ile ilgili düzenlemeler şöyledir;
2797 sayılı Yargıtay Kanunu
Dairelerin görevleri:
Madde 14 –(Değişik: 9/2/2011-6110/8 md.)
...Ceza dairelerinde:
a) (Değişik: 18/6/2014-6545/31 md.) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.
c) Temyiz davasına bakmakla görevli olan daire, Yargıtayın ilk derece mahkemesi olarak bakmakla görevli olduğu davalar ile olağanüstü kanun yollarına ilişkin davalara bakmakla da görevlidir
YARGITAY BÜYÜK GENEL KURULUNUN İŞ BÖLÜMÜNE İLİŞKİN 30/01/2019 TARİHLİ VE 2019/1 SAYILI KARARI
II) YARGITAY CEZA DAİRELERİ İŞ BÖLÜMÜ
A) ORTAK HÜKÜMLER
1) Bu iş bölümü, Resmi Gazete’de yayımlanmasını izleyen ay başından itibaren yürürlüğe girer.
2) Bu iş bölümündeki düzenlemeler, yürürlüğe girdiği tarih dahil olmak üzere tebliğnamesi bu tarihten sonra tanzim olunan işler için geçerli olup, temyiz incelemesi bu iş bölümüne göre görevli bulunan ceza dairesi tarafından yapılır.
3) İş bölümünün yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler, iş bölümündeki düzenlemeler esas alınarak görevli ceza dairesine gönderilir.
6) Ceza Dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde, mahkûmiyet kararlarında mahkeme hükmündeki, mahkûmiyet dışındaki kararların temyiz incelemesinde ise iddianame, varsa görevsizlik kararı ya da diğer dava açan belgedeki nitelenen suç esas alınır.
B) CEZA DAİRELERİNİN GÖREVLERİ
BEŞİNCİ CEZA DAİRESİ
Yargı yeri belirlemeleri ve dava nakli.
Yukarıda yer verilen yasal düzenleme ve iş bölümü hükümleri çerçevesinde, talebin esas itibariyle soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliğince verilen malvarlığına el koyma kararının, kovuşturma safhasında hükmü veren ağır ceza mahkemesince mi yoksa tedbir kararını veren Sulh Ceza Hakimliğince mi kaldırılacağı hususunda görevli merciin tayinine ilişkin olması, incelemeye konu kararın kanun yararına bozma yasa yoluna konu olup olamayacağının takdirinin, Resmi Gazete'de yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun İş Bölümüne ilişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararı uyarınca, görevli Yüksek 5. Ceza Dairesine ait bulunması gözetilerek Dairemizin görevsizliğine karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2019 tarih ve 2019/109189 sayılı isteminin incelenmesi, 31.01.2019 tarihli ve 30672 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun İş Bölümüne İlişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararı gereğince Yüksek 5. Ceza Dairesinin görevine girdiğinden, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 06.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.