Ceza Genel Kurulu 2010/8-27 E. , 2010/78 K.
İtirazname : 2009/176117
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : SALİHLİ 2. Asliye Ceza
Günü : 27.11.2007
Sayısı : 292-397
Hükümlü M.S.’nin mağdur A. K.’a karşı işlediği silahla kasten yaralama ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçları nedeniyle 5237 sayılı TCY'nın 86/1, 3-e, 87/1-d, son, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 13 ay hapis, 6136 sayılı Yasanın 15/1 ve TCY’nın 62. maddeleri uyarınca da 5 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası ile cezalan¬dı¬rıl¬ma¬sına ve bu cezasının “TCK’nun 50/1-f maddesine göre kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza¬sının yarısı oranında yani 2,5 ay gönüllü olmak koşulu ile kamuya yararlı bir işte çalış¬tırmaya” çevrilmesine ilişkin, Salihli 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.11.2007 gün ve 292-397 sayılı hükme karşı;
Adalet Bakanlığının 03.07.2009 gün ve 36652 sayılı yazısı üzerine Yargıtay C. Baş¬savcılığının da 30.07.2009 gün ve 176117 sayılı ihbarnamesi ile;
“5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 105/3. madde¬sinde yer alan ‘Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez’ şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanık hakkında kasten yaralama suçun¬dan dolayı hükmolunan 1 yıl 13 ay hapis cezası sebebiyle, diğer suçundan verilen 5 ay hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılması tedbirine çevrilemeyeceğinin dikkate alınma¬masında isabet görülmemiştir” gerekçesiyle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 08.12.2009 gün ve 13137-15407 sayı ile;
“5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/3. madde ve fıkrasında yer alan ‘Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez’ hükmü gözardı edilerek, sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 29, 62. madde ve fıkraları uyarınca 1 yıl 13 ay hapis cezası hükmedilmesi karşı¬sında, 6136 sayılı Yasanın 15/1, TCK’nun 62. maddeleri uyarınca da 5 ay hapis ve 375 TL adli para cezasının TCK’nun 50/1-f maddesine göre kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezasının yarısı oranında 2,5 ay gönüllü olmak koşulu ile kamuya yararlı bir işte çalıştırmaya çevril¬mesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığının Kanun Yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Salihli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin süresi içinde itiraz edilmeksizin kesinleşen 27.11.2007 gün, 2007/292-397 sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca (bozulmasına), müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 25.01.2010 gün ve 176117 sayı ile;
“5237 sayılı Yasanın 50. maddesinin 1. fıkrasında kısa süreli hapis cezası yerine uy¬gu¬lanabilecek seçenek yaptırım ve tedbirler düzenlenmiştir. Fıkranın (f) bendinde, ‘mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılma’ kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın çevrilebileceği tedbirler arasında sayılmıştır.
Kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirinin infazı hususu 5275 sayılı Yasanın 105. maddesinde düzenlenmiştir...
Yasanın 109. maddesinde, kısa süreli hapis cezası yerine Türk Ceza Kanunun 50. maddesine göre hükmedilen seçenekli yaptırımların infazında uygulanacak rejimin tüzükte gösterileceği belirtilmiş, 06.04.2006 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tüzüğün 51/6. maddesinde 5275 sayılı Yasanın 105. maddesine paralel hükümler getiril¬miştir.
5275 sayılı Yasanın 105/3. maddesine göre, diğer bir hapis cezasına hükmedilmesi halinde kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, silahla kasten yaralama suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılan sanığın, 6136 sayılı Yasaya aykırı davranma suçundan hükmolunan kısa süreli (5 ay) hapis cezasının kamuya yaralı bir işte çalıştırma tedbirine çevrilmesine karar verilmesi yasaya aykırı bulunmaktadır. Ancak, bu hukuka aykırılık sanığın lehine bulunmaktadır. Kanun yararına bozma istemi bu hukuka aykırılığa dayanmakta ve hükümlü aleyhine bir nitelik taşımaktadır...
Yasa yararına bozma yoluna başvurulması halinde söz konusu olabilecek bozma nedenleri ve sayılan bozma nedenlerinin varlığı durumunda, bozma kararı verildikten sonra izlenmesi gereken yol 5271 sayılı Yasanın 309. maddenin 4. fıkrasında dört bent halinde gösterilmiştir. Söz konusu hukuka aykırılık, mahkumiyet hükmünün esasına dahil olan bir hususla ilgilidir ve bu aykırılığın 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasında sayılan dört halden birisi içerisinde mütalaa edilebilmesi mümkün değildir. Bu halde; 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasındaki kararlardan birisi verilemeyeceğinden; hükmün, 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, ‘aleyhe sonuç doğurmaya¬cak biçim¬de bozulması’ ile yetinilmesi gerekmektedir.
Kanun yararına bozma istemine konu karar mahkûmiyet hükmüdür. Bozma nedeni ise sanığın aleyhine olan bir hukuka aykırılıktır. İstem üzerine hükmün aleyhe sonuç doğur¬mamak üzere bozulması yerine, hükmün bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmesinin isabetli olmadığı kanaatine varılmıştır...
Hükmün aleyhe sonuç doğurmamak üzere bozulmasına karar verilmesi, sanığın lehine olan hukuka aykırılık içeren hükmün infaz edilmesini gerektirmektedir. Ancak, sanığın lehine olarak kurulan, infaz edilmesi gereken bu hükümde de hukuka aykırılık bulunmaktadır. Zira, hükümlü kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya gönüllü olmakla birlikte 5275 sayılı Yasanın 105/2. maddesinde yazılı prosedüre uyulmaksızın karar verilmiştir. Madde hükmüne göre, Mahkemece hizmetler listesinden uygun görülen hizmet ve süresi hükümlüye önerilmemiş, bunu reddetme hakkı olduğu hatırlatılmamış ve kararda hükümlünün çalışacağı hizmet türü¬ çeşidi gösterilmemiştir. Hükmün bünyesinde yer alan bu hukuka aykırılıklar ancak olağan veya olağanüstü yasa yolu incelemesi sonucu verilecek kararlar ile düzeltilebilir. Bu aykırılıkların infaz sırasında alınacak bir karar ile giderilmesi mümkün değildir. Saptanan bu hukuka aykırılıkların giderilmesi için kanun yararına bozma isteminde bulunulmasının sağlandıktan sonra kanun yararına bozma istemi ile ilgili bir karar verilmesi gerekmektedir” görüşüyle “kanun yararına bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın saptanan hukuka aykırılık ile ilgili olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulmasının sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi için Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesi,
Kabule göre ise, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin kararının kaldırılmasına ve kanun yara¬rına bozma isteminin kabulü ile Salihli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kararının aleyhe sonuç doğurmamak üzere bozulmasına karar verilmesi” isteminde bulunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değer¬len¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlıklar;
1- Kesinleşmiş hükümde kasten yaralama suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası ile birlikte 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan verilen 5 ay hapis cezasının, 5275 sayılı Yasanın 105/3. maddesi hükmüne aykırı olarak TCY’nın 50/1-f maddesi uyarınca 2 ay 15 gün süre ile kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilmesi ve hükmün istem üzerine yasa yararına bozulması halinde Özel Dairece nasıl bir karar verilmesi gerektiği,
2- Kabule göre de; hükümde 5275 sayılı Yasanın 105/2. maddesinde yazılı yönteme uyulmamasına dayalı başkaca hukuka aykırılık bulunup bulunmadığı ve bulunduğunun belir¬len¬mesi halinde ne şekilde hareket edilmesi gerektiği,
Noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınması gerekli olduğundan öncelikle, kesinleşmiş hükümde kasten yaralama suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası ile birlikte 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan verilen 5 ay hapis cezasının, 5275 sayılı Yasanın 105/3 maddesi hükmüne aykırı olarak kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilmesi isabetsizliğinden hükmün yasa yararına bozulması halinde Özel Dairece nasıl bir karar verilmesi gerektiğine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmelidir.
5237 sayılı TCY’nın “kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesinin 1-f bendin de kısa süreli hapis cezasının, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özel¬liklere göre; “mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılma” tedbirine çevrilebileceği,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasanın “kamuya yararlı bir işte çalıştırma” başlıklı 105. maddesinde ise;
“(1) Türk Ceza Kanununun 50. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan kısa süreli hapis cezasının yaptırım seçeneklerinden kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, ücretsiz olarak bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren bir özel kuruluşun belirli hizmetlerinde çalıştırılmasıdır.
(2) Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri, bölgelerinde bulunan bu tür kurum¬lardan hükümlüleri ne suretle çalıştırabileceklerine dair bilgi alırlar ve hizmetler listesini oluştururlar. Bu listeler mahkemelere verilir. Mahkeme, bu listelerden uygun gördüğü hizmeti ve süresini hükümlüye önerir ve bunu reddetme hakkına sahip olduğunu hatırlatır.
(3) Diğer bir hapis cezasına hükmedildiğinde kamu yararına çalıştırma kararı verilemez.
(4) İki yıl veya daha az süre ile hapis cezasına mahkûm olanlardan, hükümlülük süresinin yarısını iyi hâlle geçirenlerin, istekleri bulunmak koşuluyla kendilerinin veya yasal temsilcilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmiyet sürelerinin geriye kalan yarısını kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme kararında belirtilen çalışma esasları ile rejimlere uymama hâlinde, geri kalan ceza aynen çektirilir” hükmüne yer verilmiş, 06.04.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük” ün 51/6. maddesinde de benzer düzenleme yer almıştır.
Olağanüstü bir yasa yolu olan yasa yararına bozma kurumu, temyiz ve istinaf incele¬mesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kabul edilmiştir. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkeme¬lerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Yasa yararına bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek mer¬ciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapıla¬rak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Buna göre bozma nedenleri;
1- 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mah¬kemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargı¬lamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edile¬meyecektir.
2- Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecektir, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belir¬lenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
3- Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4- Maddenin (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırıl¬ma¬sı¬nı gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerek¬tirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozul¬ması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerek¬mek¬tedir.
Bu düzenleme incelendiğinde, yasa yararına bozma kararı verilmesinin sonuçları (lehe veya aleyhe bozulup bozulamayacağı) ve bozma sonrasındaki hareket tarzı belirlenirken “karar” ve “hüküm” ayrımı yapıldığı görülmektedir. Ayrıca, hükümler açısından da ikili bir ayırıma gidilerek mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen ya da çözmeyen hükümler ölçütü esas alınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece kesinleşen hükümde kasten yaralama suçundan hükmolunan 1 yıl 13 ay hapis cezası nazara alınmaksızın bu ceza ile birlikte 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan hükmedilen 5 ay hapis ceza¬sının TCY’nın 50/1-f maddesi uyarınca 2 ay 15 gün kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilmesine karar verilmiş olup, bu uygulamanın 5275 sayılı Yasanın 105/3 ve “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük” ün 51/6-c maddelerinin açık düzenlemelerine aykırı olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın esası, bu nedene dayalı olarak yasa yararına bozma yasa yoluna başvu¬rul¬ması ve bu istemin kabul edilmesi halinde Özel Daire tarafından nasıl bir karar verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Yasa yararına bozma konusu yapılan husus, yerel mahkemece hükmolunan hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilmesine ilişkin olup mahkûmiyet hükmünün, uyuşmazlığın esasını çözen bir yönüne ilişkin olması nedeniyle, burada yargıla¬manın tekrarlanması yasağı bulunmaktadır. 5275 sayılı CGTİH Yasanın 105/3 ve Tüzüğün 51/6-c maddeleri hükmüne göre, yasal olarak hükümlüye verilen 5 ay hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilmesine olanak bulunmamakta ise de, diğer tedbir¬lere çevrilmesi mümkündür. Daha hafif bir ceza kapsamında değerlendirilmesi gereken bu halde de hükmedilecek tedbire 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d bendi uyarınca Özel Daire tara¬fından karar verilmesi zorunludur.
Bu nedenle Özel Dairenin yasa yararına bozma kararı vermesi isabetli ise de “müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine” hükmolunması isabetsizdir.
Diğer uyuşmazlık konusu olan, hükümde 5275 sayılı Yasanın 105/2. maddesinde yazılı yönteme uyulmamasına dayalı başkaca hukuka aykırılık bulunup bulunmadığı hususu, kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirinin değiştirilmesiyle dayanaksız kalacağından bu aşamada görüşülmesinde bir yarar bulunmamaktadır.
Bu itibarla itirazın kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, hükümlüye 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan hükmolunan 5 ay hapis cezasının yerine verilen kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirinin başka bir tedbire çevrilmesi konusunda gereğinin takdiri için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 08.12.2009 gün ve 13137-15407 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Hükümlüye verilen kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirinin başka bir tedbire çevrilmesi için dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.04.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.