15. Ceza Dairesi 2014/18449 E. , 2014/18266 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıklar hakkında hükmolunan cezaların miktarına nazaran, sanıkların duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK'nın,158. maddenin İkinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu,onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere,para veya başkaca menfaat almak,kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK madde 6’da tanımlanmış ve
açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün,yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir. Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı,yada o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı….Başsavcısına,…kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının,Kaymakamın kişi,makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin,belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK'nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza,failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini Kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.)olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi,basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.
Sanık ...'ın, 2009 yılı içinde katılan ... ile tanıştığı, aralarında geçen görüşmede sanığın katılana üniversitede dekan olduğunu, ...İşleri Bakanlığı müsteşarı ... 'nı tanıdığını, kendisine Tarım İl Müdürlüğünde iş bulabileceğini, ancak 15000 TL vermesi gerektiğini söylediği, katılanın da sanığın söylediklerine inanarak söz konusu parayı 18.3.2010 tarihinde sanığa verdiği, akabinde sanığın sahte olarak tanzim ettiği katılanın Denizli Tarım İl Müdürlüğü, Acıpayam İlçe Tarım Müdürlüğüne atamasının yapıldığını gösteren ... İşleri Bakanlığı başlıklı müsteşar ... Mirmahmutoğulları imzalı ve ... İşleri Bakanlığı başlıklı Bakan ... imzalı iki adet belgeyi katılana gönderdiği, katılanın suça konu belgelerle İlçe Tarım Müdürlüğüne giderek göreve başlamak istediğinde belgelerin sahte olduğunun tespit edilmesi üzerine işe başlayamadığı, sanık ...'un yine katılan ...'a, kendisini
memur yapacağını, ancak işi ayarlayabilmesi için para gerektiğini söyleyerek katılandan toplam 10.000 TL aldığı, daha sonra kargo ile sahte olarak tanzim ettiği müsteşar imzalı atama evraklarını gönderdiği, katılanın göreve başlamak için sanığın gönderdiği evraklarla birlikte ilgili Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne gittiğinde söz konusu evrakların sahte olduğunun anlaşılması üzerine işe başlayamadığı, sanık ...'un diğer sanık ... ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek mağdur ...'ın oğlunu işe aldıracaklarını beyan edip mağdur ...'dan 15000 TL para aldıkları ancak mağdurun oğlunu işe koymadıkları, sanıkların yine birlikte hareket ederek mağdur ...'dan 15000 TL borç para isteyerek aldıkları, 2-3 gün sonra mağdurun evine gittikleri, burada sanık ...'in mağdura oğlu olan diğer sanık ...'un ... İşleri Bakanlığında tanıdıkları olduğunu, müsteşar ile iyi görüştüğünü, oğlu ...'ı ... İşleri Bakanlığına memur olarak aldırabileceğini, ...'ın çıkardığı bir kararnameyle açıktan atamanın mümkün olduğunu söyleyerek bazı evraklar istediği, mağdurun evrakları temin edip sanık ...'a teslim ettiği, bu olaydan 3 – 4 ay sonra mağdurun daha önceden borç olarak verdiği 15000 TL'yi istemesi üzerine sanıkların atama işlerinin masraf gerektirdiğini söyleyerek parayı iade etmedikleri, akabinde 2010 yılı içinde sahte olarak tanzim ettikleri ve oğlu olan ...'ın 27.12.2010 tarihi itibariyle Isparta İl Tarım Müdürlüğüne atamasının yapıldığını gösteren ... İşleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü başlıklı Müsteşar ... imzalı ve Ankara Asliye Ceza Mahkemesi başlıklı Hakim ... imzalı iki adet belgeyi mağdura gönderdikleri, bu belgelerin mağdura ulaştığı tarihten sonra sanık ...'in mağdurun evine gelerek, atamaların durdurulduğunu ancak bu işi çözeceklerini söylediği, daha sonra 2011 yılının şubat ayında sanık ...'un mağduru arayarak atamaların çıktığını söylediği, bilahare oğlu ...'ın 28.2.2011 tarihi itibariyle Isparta İl Tarım Müdürlüğüne atamasının yapıldığını gösteren sahte olarak tanzim ettiği ... İşleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü başlıklı Müsteşar ... imzalı belgeyi gönderdiği, akabinde bu iş için 5000 TL daha para istediği, ancak mağdurun bu parayı sanığa göndermediği ve devam eden süreçte 15000 TL paranında geri verilmediği, sanıkların yine birlikte hareket ederek ... vasıtasıyla irtibat kurdukları katılan ... Tokludan oğullarını işe aldıracakları söyleyerek 15000 TL aldıkları, akabinde sahte olarak tanzim ettikleri ve katılanın oğlu olan ...nun göreve atandığına dair ... İşleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü başlıklı kararname ve atama yazılarını posta yoluyla katılana gönderdikleri, ancak katılanın oğlunu işe sokmadıkları, sanık ...'ın Dinar Asliye Hukuk Mahkemesinde devam etmekte olan boşanma davasındaki yargılamaya öğretim görevlisi olduğunu gösteren sahte olarak tanzim ettiği Ankara Üniversitesi ...Fakültesi Dekanlığı başlıklı 26.6.2012 tarih ve 038/26249 sayılı prof. Dr. ... adına imzalanmış belgeyi gönderdiği, yine aynı mahkemeye 7.11.2012 tarihinde sahte olarak tanzim ettiği ... lisans, yüksek lisans ve doktora diplomalarını sunarak kullandığı, bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanıkların katılanlar ... ve ... ile mağdur ...'a yönelik sübuta eren dolandırıcılık eylemlerinin kamu kurumunun maddi varlıklarından olan ... İşleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarına ait kararname ve atama belgelerini vasıta kılarak gerçekleştirilmiş olmaları karşısında mahkemece TCK'nın 158/1-d yerine 158/2. maddesiyle uygulama yapılması sonuca etkili görülmemiş ve bu nedenle tebliğnamedeki bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
1- Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'ya yönelik resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararları, sanık ... hakkında katılanlar ... ve ...'a yönelik resmi belgede sahtecilik ile katılan ...'a yönelik 26.6.2012 tarihli sahte belge nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, ekspertiz raporları ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafii ve sanık ...'ın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'ya yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararları ve sanık ... hakkında mağdur ... ile katılan ...'a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen
mahkumiyet kararlarına ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, ekspertiz raporları ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafii ve sanık ...'ın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve sanık ...'ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanıkların katılan ...'ya yönelik eylemleri nedeniyle hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “450 gün”,”375 gün” ve “ 7500 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla “ 5 gün “, “ 4 gün” ve “ 80 TL “ adli para cezası ibarelerinin eklenmesi, sanık ...'ın katılan ...'a yönelik eylemleri nedeniyle hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “900 gün”,”750 gün” ve “ 15000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla “ 5 gün “, “ 4 gün” ve “ 80 TL “ adli para cezası ibarelerinin eklenmesi, sanık ...'ın mağdur ...'a yönelik eylemleri nedeniyle hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “300 gün”,”150 gün”, “ 125 gün “ ve “ 2500 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla “ 5 gün “, “ 2 gün”, “ 1 gün “ ve “ 20 TL “ adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin ayrı ayrı DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde;
a-) Sanıkların, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunmaları halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından katılanın daha önceden vermiş olduğu 15000 TL borç para yönünden dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı dikkate alınarak, sanıkların hileli hareketlerde bulunup, katılanın oğlunu işe aldıracaklarını beyan ederek 5000 TL istemek suretiyle haksız menfaat temin etmeye çalışmaktan ibaret eylemlerinin TCK'nın 158/2, 35.maddeleri kapsamında nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden tamamlanmış nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak sanıklara fazla ceza tayini,
b-) Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari
hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,
4- Sanık ... hakkında katılan ...'e yönelik nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, ekspertiz raporları ve tüm dosya kapsamına göre suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 8.6.2010 tarihli ve 2010/11-98, 143 sayılı kararında da belirtildiği gibi, 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesinde bulunan, “ değişik zamanlarda “ ifadesi nedeniyle, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, suçların değişik zamanlarda işlenmesi gerekli olup, somut olayda sahte belgelerin katılan ...'e aynı anda mı yoksa farklı zamanlarda mı teslim edildiği hususu belirlenmeden TCK'nın 43. maddesinin uygulanması,
b-) Katılanın 30.1.2013 tarihli oturumda, zararının tamamını sanığın giderdiğini belirtmesi karşısında,sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediğinin değerlendirilerek sonucuna göre TCK'nın 168. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin tartışılmadan, yazılı şekilde karar verilmesi,
c-) Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan hükmolunan hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
5- Sanık ... hakkında sahte diplomalar nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Suça konu lisans, yüksek lisans ve doktora diploma asıllarının ele geçirilememesi nedeniyle bu belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı ve onaysız fotokopiden ibaret olan belgelerin hukuki sonuç doğurmadığının anlaşılması karşısında; sanığın sübuta ermeyen suçtan dolayı beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.