Ceza Genel Kurulu 2016/609 E. , 2016/468 K.
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı TCK’nun 103/1-a, 103/2, 103/6, 43, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.02.2014 gün ve 126-118 sayılı hükmün, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.12.2014 gün ve 5912-14073 sayı ile 'onanmasına' karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.07.2015 gün ve 154213 sayı ile;
'Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2014 gün ve 126-118 sayılı hükmünün gerekçe bölümünde sanıkla ilgili olarak 'müdahil mağdure 10 yaşlarında iken Halime'nin dostu olan sanık ...'ın Halime ile görüşmek için müştekinin evine gidip gelmeye başladığı, sanık Halime'nin müdahil mağdureyi erkeklere para karşılığı tedarik etmeye karar verdiği, bu karar doğrultusunda mağdure ....'ın sanık ... ile birden fazla cinsel ilişkiye girdiği' kabul edilerek sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.
Mağdurenin cinsel istismara uğradığına ilişkin ilk iddia 21.12.2010 tarihinde mağdurenin babası ...'ın Konya Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi ile ileri sürülmüş ve bu dilekçede sanık.... hakkında çocuğun cinsel istismarı suçlamasında bulunulmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık.... hakkında 04.03.2011 tarihinde kamu davası açılmıştır. Mağdure, Konya Cumhuriyet Başsavcılığında '..sanık .... dışında hiç kimse ile cinsel ilişkim olmadı...' şeklinde beyanda bulunmuştur.
Müşteki ... Polis Karakoluna 26.05.2011 tarihinde başvurarak kızının kayıp olduğunu ihbar etmiş, 28.05.2011 tarihinde mağdurenin kendiliğinden ... Polis Karakoluna gelmesi üzerine alınan beyanında aynı dosyada sanık olarak yargılanan sanıklar ..., ...., ..., ..., ...., ....ve ... hakkında yaşadığı olayları ayrıntılarıyla anlatarak cinsel istismar suçundan şikayette bulunmuştur. Buradaki beyanlarında sanık ...'tan hiç bahsetmemiştir.
Müşteki ... Konya Cumhuriyet Başsavcılığına 06.06.2011 tarihinde yeni bir şikayet dilekçesi vererek sanık ...'ın da kızına cinsel istismarda bulunduğunu ileri sürerek, sanığın tutuklanmasını talep etmiştir. Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca 01.07.2011 tarihinde mağdurenin yeniden beyanı alınmış ve mağdure bu beyanlarında sanık ...'ın kendisine fiili livata yoluyla cinsel istismarda bulunduğunu ileri sürmüştür.
Kovuşturma aşamasında ise, mağdure 02.11.2011 tarihli duruşmada sanık ... hakkındaki iddialarını tekrar etmiş ise de, 28.02.2014 tarihli duruşmada sanık ... ile hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girmediklerini ve sanığı tanımadığını beyan ederek şikayetinden vazgeçmiştir.
Aynı dosyada sanık olarak yargılanan ve sanık ... ile bir süre ilişkisinin olduğu belirlenen .... aşamalarda verdiği beyanlarda, sanık ...’ın mağdure ile cinsel ilişkiye girmediğini, mağdurların evine hiç gelmediğini, mağdurun sanığı niçin suçladığını bilemediğini beyan etmiştir.
Adli Tıp Kurumu Konya Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.05.2011 tarihli raporda mağdurede akut yada kronik fiili livata bulgusuna rastlanmadığı belirtilmiştir.
Sanık ... tüm aşamalarda mağdureyle bir ilişkisinin olmadığını, iddiaların gerçek dışı olduğunu ileri sürerek suçsuz olduğunu savunmuştur.
Mağdure yargılamaya konu olan ilk ifadesinde sanık .... ile cinsel ilişkiye girdiğini iddia etmesine karşın kovuşturma aşamasında ....'e iftira attığını ileri sürerek şikayetinden vazgeçmiştir. Aynı dosyada sanık olarak yargılanan.... hakkında çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarını işlediğine ilişkin soyut iddia ve şüphe dışında mahkûmiyetine yeter derecede kesin, açık, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat kararı verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve ortaya konulan hususlar irdelendiğinde, sanık ... suçlamaları tamamen reddetmektedir. Mağdur ... Dabak, ... Polis Karakolunda ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığında iki kez beyanda bulunmuş ancak her iki beyanında da sanık ...’tan hiç bahsetmemiştir. Müşteki ...'ın Konya Cumhuriyet Başsavcılığına 06.06.2011 tarihinde verdiği şikayet dilekçesiyle sanık ...’ın bırakılmasına yol açtığı ileri sürülen diğer sanık .... sanık hakkındaki iddiaları doğrulamamıştır. Mağdure 28.02.2014 tarihli duruşmada sanık ... ile hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girmediklerini ve sanığı tanımadığını beyan ederek şikayetinden vazgeçmiştir. Adli Tıp Kurumu Konya Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.05.2011 tarihli raporda mağdurede akut yada kronik fiili livata bulgusuna rastlanmadığı belirtilmekle suçun maddi delilinin bulunmadığı görülmüştür. Sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesine neden olan mağdure anlatımları son derece çelişkili olduğu gibi hiç bir maddi delil veya beyan ile de desteklenmemiştir. İddia edilen olayların üzerinde uzun zaman geçmiş olması, sanığın ısrarlı savunması, mağdurenin üçüncü kez verdiği beyanında sanıktan bahsetmiş olması, ....'ın sanık lehine olan beyanları, mağdurenin istikrarsız ve çelişkili anlatımları ve sanık.... hakkında çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçularını işlediğine ilişkin soyut iddia ve şüphe dışında mahkûmiyetine yeter derecede kesin, açık, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat kararı verilmesi dikkate alındığında, evrensel hukuk ilkesi olan 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi de gözetilerek sanık ... hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği halde, mahkûmiyet kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır' düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 08.10.2015 gün ve 4500-9129 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık.... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik katılan ... vekilinin temyiz talebinin şikayetten vazgeçme sebebiyle reddine karar verilmiş; sanıklar ...., ...., ... ve ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, sanık ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sanık ....hakkında ölüm sebebiyle verilen düşme kararı temyizde onanarak; sanık ... hakkında ölüm sebebiyle verilen düşme kararı temyiz edilmeksizin, sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda kurulan mahkûmiyet hükmü ise temyizde onanarak kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdure ....'ın 30.08.1996 doğumlu olup sanık ...'ın 2006 yılından itibaren gerçekleştirdiğini iddia ettiği cinsel istismar eylemlerinin başlangıcında 10, bitiminde ise 13 yaşının içinde bulunduğu,
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda; mağdurenin doğum kaydına uygun gelişim gösterdiği,
Dr. Faruk Sükan Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi tarafından düzenlenen 28.05.2011 tarihli raporda; mağdurenin kızlık zarında saat 8 hizasında eski yırtık bulunduğu, yapılan anal muayenede yırtık, sıyrık, ekimoz ve herhangi bir bulguya rastlanmadığı, sağ kalçada 10 cm.'lik iki adet birbirine paralel kızarıklık bulunduğu, bu yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği,
Adli Tıp Kurumu Konya Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 21.12.2010 tarihli raporda; mağdurenin anatomik bakire olduğu, akut yada kronik fiili livata bulgusuna rastlanılmadığı ancak yaş ve beden yapısı dikkate alındığında eylem rızaen yapılmış ya da kayganlaştırıcı kullanılmış ise herhangi bir bulgu bırakmayabileceği, vücudunda olayla ilgili travmatik lezyon izine rastlanılmadığı, beden ve ruh bakımından kendisini savunabilecek durumda olduğu; 30.05.2011 tarihli raporda ise mağdurenin yapılan muayenesinde saat kadranına göre 8 hizasında kaideye kadar inen 10 günlük bir zaman diliminden daha önceye ait eski yırtık bulunduğu, bakire olmadığı, akut ya da kronik fiili livata bulgusuna rastlanılmadığı,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda; mağdurenin 2006 yılı ile 28.05.2011 tarihi arasında mağduru bulunduğu olayda sanıklar ..., ..., ... ve ...'ın eylemleri nedeniyle ayrı ayrı ruh sağlığının bozulduğu, sanık .... ve Mehmet Necati'nin eylemlerinin ruh sağlığındaki bozulmayı arttırdığı, sanık ...'ın eylemlerinin ruh sağlığında bozulma meydana getirmediği,
Bilgilerinin yer aldığı,
Katılan ...'ın, kızı olan mağdurenin inceleme dışı sanık.... tarafından yağmalandığından bahisle 21.12.2010 günü kolluğa müracaat etmesi üzerine mağdurenin aynı gün alınan beyanında; inceleme dışı sanık....'un yaklaşık iki ay önce kendisini zorla araca bindirip ıssız bir alana götürdüğünü, burada ellerinden tutup kimliği, fotoğrafı ve 20 Lirasının bulunduğu cüzdanını zorla ele geçirip içindekileri aldıktan sonra geri verdiğini, sonrasında organ sokmak suretiyle rızası dışında cinsel ilişkiye girdiğini, bakire olmasına karşın kanama olmadığını, bir hafta sonra aynı şekilde cinsel istismar eylemini tekrarladığını iddia etmesi üzerine başlatılan soruşturma sonucu inceleme dışı sanık.... hakkında yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçlarından Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 04.03.2011 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
Katılan ...'ın 26.05.2011 günü mağdurenin eve gelmemesi sebebiyle kolluğa kayıp ihbarında bulunduğu, 28.05.2011 tarihinde ise mağdurenin kendiliğinden kolluğa giderek babası olan katılana teslim edilmek istediğini belirttiği,
Mağdurenin görüntülü ve sesli kayıt altına alınıp CD ortamına aktarılan 28.05.2011 günlü kolluk beyanında; uzun zamandır bakıcılığını yapan inceleme dışı sanık ....'ın kendisini inceleme dışı sanıklar ...., ..., ..., ..., ... ve Mehmet Necati isimli kişilerle para karşılığında cinsel ilişkiye girmeye zorladığını, sanık Halime ile birlikte yaşayan sanık ...'ın da cinsel istismarlarına maruz kaldığını belirtip şikâyetçi olduğu, ancak mağdurenin verdiği beyan kolluk tarafından yazılı ifade tutanağına aktarılırken sanık ... hakkındaki anlatımlara sehven yer verilmediği, bu durumun CD ve ifade tutanağı üzerinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yapılan denetimle de tespit edildiği,
Katılan ... vekilinin Konya Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 06.06.2011 günlü dilekçesinde, mağdurenin sanık ... hakkında da beyanının bulunduğunu, ancak bu beyanın zapta geçmediğini belirtmesi üzerine sanık ...'ın da inceleme dışı diğer sanıklarla birlikte soruşturmaya dahil edildiği ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 28.07.2011 tarihli iddianamesi ile haklarında açılan kamu davasının inceleme dışı sanık.... hakkında açılan kamu davası ile birleştirilmesine karar verilip yapılan yargılama sonucunda sanık ...'ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkûmiyetine hükmolunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure, inceleme dışı sanık.... hakkında Cumhuriyet savcılığında 21.12.2010 ve duruşmada 04.05.2011 tarihli oturumda benzer şekilde;....'un bir markette güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, tanıştıktan sonra kendisine çıkma teklif ettiğini, bu teklifi kabul etmemesi nedeniyle tehdit ettiğini, iki ay önce aracı ile mesirelik, ıssız bir alana götürdüğünü, ellerinden tutup içerisinde kimliği, fotoğrafı ve 20 Lirası bulunan cüzdanının içindekileri zorla aldıktan sonra geri verdiğini, sonrasında organ sokmak suretiyle rızası dışında cinsel ilişkiye girdiğini, bakire olmasına karşın kanama olmadığını, bir hafta sonra aynı şekilde cinsel istismar eylemini tekrarladığını,.... haricinde kimseyle cinsel ilişkiye girmediğini, babasının nüfus cüzdanını istemesi üzerine yaşadığı olayı anlattığını; 06.07.2011 tarihli oturumda ise anlatımlarından dönerek kendisine yönelik bir eylemi olmayan....'a iftira attığını, bakıcılığını yapan inceleme dışı sanık ....'ın baskısıyla....'u şikayet ettiğini,
28.05.2011 tarihinde görüntülü ve sesli kayıt altına alınıp CD ortamına aktarılan kolluk beyanında; 26.05.2011 günü saat 05.00 sıralarında dışarı çıkıp erkek arkadaşı olan inceleme dışı sanık ... ile buluştuğunu, evlerinde kalıp uzun zamandır bakıcılığını yapan inceleme dışı sanık ....'ın yaklaşık iki yıl önce borçlu olduğu inceleme dışı sanık ... ile kendisini pikniğe götürdüğünü, Halime ve Rahmi'nin araçta alkol aldıklarını, sonrasında Rahmi'nin araçtan çıkarak kendisi ile arkadan ilişkiye girdiğini, ilerleyen süreçte de Halime’nin borcunu taksitler halinde götürdüğü günlerde Rahmi’nin, iş yerinin alt katında kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini, Halime'nin arkadaşı olan inceleme dışı sanık Mehmet Necati'nin evlerine geldiğinde hem Halime ile hem de kendisiyle 3-4 kez normal yoldan ilişkiye girdiğini, Halime'nin daha sonra tanıştırdığı inceleme dışı sanık Osman ile 4 kez normal yoldan ilişkiye girip ilişki başı aldığı 50 Lirayı Halime’ye verdiğini, yine Halime'nin tanıştırdığı inceleme dışı sanık ... ile 30 Lira karşılığında ilişkiye girip aldığı parayı Halime'ye verdiğini, daha sonra ise Halime’nin eski komşusu olan inceleme dışı sanık ... ile kamyonette ilişkiye girdiğini belirtip kaydın 8 ve 10. dakikaları arasında; Halime’nin sevgilisi olan sanık ...'ın da evlerine gelip gitmeye başladığını, evlerine gelmeye başladıktan 1-2 sene sonra önceleri kendisiyle organ sokmaksızın öpüşüp seviştiğini, daha sonra ise arkadan cinsel ilişkiye girmeye başladığını, bu durumu Halime'nin de olduğu bir zamanda anlattığında sanık ...'in inkar ettiğini, sanık Halime'nin ise 'haberim yok' diyerek ilgilenmediğini, sanık ...'in çiftçilik yaptığını ve 0533 524 99 04 numaralı GSM hattını kullandığını, kaçtığı günün gecesinde de sanık ...'in evde olduğunu, bu yüzden sanık Halime ile tartıştıktan sonra evden ayrılma kararı alıp kaçtığını, yaşadığı olayları gizlemek için inceleme dışı sanık....'a iftira attığını,
Cumhuriyet savcılığında 01.07.2011 tarihinde; emniyette polis memurlarıyla yaptığı görüşmenin kamera kaydına alındığını, bu beyanında sanık ...'tan da bahsettiğini, ancak yazılı ifadesinde bu bölümün atlandığını, sanık ...'ın kendisini bakıcısı olan Halime'nin dayısı olarak tanıtıp 10 yaşlarındayken Halime'nin yanına gidip gelmeye başladığını, daha sonra Halime'nin dayısı olmadığını ve erkek arkadaşı olduğunu söylediğini, Halime'nin de bu olayı doğruladığını, 6 yıl kadar önce evlerinde Halime sarhoş olduktan sonra Halime'yi yatağına yatıran sanık ...'in kendisi ile zorla ters ilişkiye girdiğini, bu olaydan sonra da evlerine gelip gitmeye devam eden sanık ...'ın son 2 yıla kadar kendisiyle bir çok kez ters yoldan ilişkiye girdiğini, erkek arkadaşı olan inceleme dışı sanık Sezai ile de ilişkiye girdiğini,
Duruşmada 02.11.2011 tarihli oturumda inceleme dışı sanık....'a iftira attığını yineleyen ve diğer inceleme dışı sanıklar ile sanık ... hakkında benzer anlatımlarda bulunan mağdure; aklı ermediği için polise gitmediğini, genel olarak Halime'nin baskısı altında olduğunu, hükmün verildiği 28.12.2014 tarihli oturumda ise; sanık ...'ın kendisi ile hiç ilişkiye girmediğini, babasının başka kimseyle cinsel ilişkiye girip girmediğini sorması üzerine psikolojisi de bozuk olduğundan Halime'nin yanında gördüğü sanık ...'ın ismini verdiğini,
İnceleme dışı sanık .... aşamalarda; sanık ... ile 8 yıldır arkadaşlık yaptığını, bu süreçte ya kendi evinde ya da dışarıda buluşup ilişkiye girdiklerini, mağdurenin bulunduğu evde hiç ilişkiye girmediklerini, mağdure ve sanık ... arasında yaşananlara ilişkin bilgisi olmadığını, bir kısım inceleme dışı sanıkla mağdureyi kendisinin tanıştırdığını, bir kısmına ise mağdurenin telefonundan aldığı numaralarla kendisinin ulaştığını, mağdureye fuhuş yaptırmadığını, geceleri dışarı çıkmasına izin vermediği için iftira attığını,
Mağdure ve sanık ... arasında gerçekleştiği iddia edilen olaylara dair anlatımları olmayan inceleme dışı sanıklardan;
.... Yavuz; güvenlik görevlisi olarak çalıştığı iş yerine ara sıra gelen mağdureyi simaen tanıdığını, mağdure ile cinsel ilişkiye girmediğini,
...; kendisini mağdureyle Halime'nin tanıştırdığını, iş yerine gelen mağdure ile 8-10 kez seviştiklerini ancak cinsel ilişkiye girmediğini, ilişki başına verdiği 30 Lirayı mağdurenin Halime'ye verip vermediğini bilmediğini,
...; kendisini mağdureyle Halime'nin tanıştırdığını, mağdurenin Halime'den numarasını alıp kendisini arayarak ilişki teklif ettiğini, cinsel ilişkiye girdiği mağdureye 30 Lira verdiğini,
Mehmet Necati; mağdurenin yaşadığı evde hem Halime hem de mağdure ile para karşılığı ilişkiye girdiğini,
...; mağdure ve Halime ile pikniğe gittiğini, Halime'nin arkadaşı olduğunu ancak mağdure ile ilişkiye girmediğini,
....; Halime ile on yıl önce bir kez ilişkiye girdiğini, Halime'nin kızı olarak tanıttığı mağdureye istemesi üzerine bir kez para verdiğini ancak ilişkiye girmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda; Halime ile daha önce arkadaşlığı olduğunu, zaman zaman kendisinin evine gidip birlikte olduklarını, mağdureyi tanımadığını ve kaldığı eve hiç gitmediğini, Halime ile aralarında yaşanan bazı olayların mahkemeye intikal ettiğini, yaklaşık 2 yıldır Halime ile görüşmediğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK'nun 'Çocukların cinsel istismarı' başlıklı 103. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan hali;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” şeklindedir.
Maddede çocuğun cinsel istismarı tanımlanmış olup, birinci fıkraya göre cinsel istismar deyiminden; onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ile diğer çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen bir başka nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılmaktadır.
Maddenin ilk fıkrasında çocuğun cinsel istismarı suçunun temel şekli, ikinci fıkrasında ise cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Üçüncü fıkrada; suçun üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısımı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi nitelikli hal olarak sayılmıştır. Buna göre çocuğa karşı cinsel istismar eylemi, çocuğun anne-babası, dedesi ve büyük annesi gibi üst soyu, kardeş gibi ikinci derece kan hısımı, amca, dayı, teyze, hala gibi üçüncü derece kan hısımı, üvey baba, evlat edinen tarafından işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Dördüncü fıkrada, cinsel istismarın onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte maruz kaldığı fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan kişilere karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Ancak bunun için, uygulanan cebrin en fazla kasten yaralama suçunun temel şeklini oluşturacak boyutta olması gerekir. Bu bakımdan, beşinci fıkraya göre, cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Altı ve yedinci fıkralarda ise suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir. Çocukların cinsel istismarı suçunun işlenmesi suretiyle mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulmasına neden olunması, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Keza, söz konusu suçun işlenmesi sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunacaktır. Ancak, bu durumlarda, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar dolayısıyla sorumluluk için aranan şartların gerçekleşmesi gerekir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yazılı ifade tutanağına bağlanmamış olsa dahi mağdurenin 28.05.2011 tarihinde görüntülü ve sesli kayıt altına alınıp CD ortamına aktarılan kolluk beyanından sanığın cinsel istismarına maruz kaldığını soruşturmanın başlangıcından itibaren iddia ettiğinin anlaşılması, Cumhuriyet savcılığında ve duruşmanın 02.11.2011 tarihli oturumundaki beyanlarında sanığın cinsel istismarına maruz kaldığı yönündeki istikrarlı ve ayrıntılı anlatımlarına devam etmesi ve inceleme dışı sanık.... ile sanığın üzerine atılı suçlar zaman ve mekan yönünden farklı olup aralarında iştirak iradesinin bulunmaması sebebiyle her bir sanık için suçun sübutu sorununun kendi içinde değerlendirilip sonuca varılması gereği karşısında; mağdurenin hükmün verildiği son oturumda anlatımlarından dönerek iddiasından vazgeçmesinin sanığı üzerine atılı suçtan kurtarmaya yönelik olduğu da nazara alınarak, sanığın 15 yaşını tamamlamayan mağdure ile bir suç işleme kararının icrası kapsamında ve değişik zamanlarda beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde ve organ sokmak suretiyle çok sayıda cinsel ilişkiye girdiğinin kabulü gerekir.
Bu itibarla oluş ve dosya kapsamı ile uyuşmayan ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.