9. Hukuk Dairesi 2016/13976 E. , 2018/22558 K.
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 23.07.2007 - 30.06.2013 tarihleri arasında çalıştığını, eline geçen net ücretin 900,00 TL olduğunu, davacının haftanın 6 günü 08:00 - 21:00 saatleri arasında çalıştığını, davacının hiçbir kusuru yokken kendisine iftira atılarak, zimmetinize para geçirdiniz denilerek işine son verildiğini, davayı belirsiz alacak davası niteliğinde açmış olduklarını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının 11.07.2007 tarihinde müvekkil şirketin Lüleburgaz Şube Müdürlüğünde çalışmaya başladığını, Lüleburgaz şubesinin 2010 yılında ...'a acente olarak devredildiğini, davacının iş akdinin 23.07.2010 tarihinde tüm hak ve borçları ile birlikte anılan acenteye geçtiğini, acente ile yapılan görüşmede taraflarına aktarılan bilgi uyarınca davacının zimmetine para geçirmesi ile ilgili tutulan 25 ve 26 Haziran 2013 tarihli tutanaklar ve savunması sonucu işveren acente ... tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, yetkili mahkemenin İstanbul İş Mahkemesi'nin olduğunu, zamanaşımı itirazları bulunduğunu, işverenin tek başına ... olduğunu ve çıkışın da bu kişi tarafından yapılması nedeniyle husumet itirazında bulunduklarını, işyeri devrinden sonra doğmuş alacaklardan herhangi bir sorumlulukları bulunmadığını, davanın ...'a ihbar edilmesi gerektiğini, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin yersiz olduğunu, davacının müvekkil şirkete bağlı olarak çalıştığı dönem için ödenmemiş herhangi bir ücret alacağı bulunmadığını, davacı taraftan yapılan herhangi bir fazla mesai bulunmadığını, keza işyeri devrinden sonra doğmuş alacaklardan müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, davacının yıllık ücretli izin alacağı bulunmadığını, davacıya hafta tatillerinin kullandırıldığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, ihbar olunan ...'ın 28.01.2014 havale tarihli yazılı beyanında; söz konusu davanın tarafına ihbar edildiğini, kendisinin Mng Kargoda acente müdürü olarak görev yaptığını ancak personel alma ve işten çıkarma yetkisi bulunmadığını, davacının Mng Kargo tarafından haklı nedene bağlı olarak işten çıkarıldığını, kendisinin dava ile bir ilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, davacının geniş anlamda aylık ücretinin tanık anlatımları itibariyle belirlenemediği, davacının yaptığı iş itibariyle asgari ücret almasının olağan olduğu görülmekle bilirkişi tarafından yapılan tespitin Mahkeme tarafından kabul gördüğü, davalı tarafın iş sözleşmesinin belirsiz süreli olması nedeniyle haklı olarak feshedildiğini ispat edememesi karşısında davacının kıdemi itibariyle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı kabul gördüğü, davacının kıdemi itibariyle davacının yıllık izne hak kazanmasına rağmen karşılığının kullandırıldığı veya ücretinin ödendiği davalı tarafça usulüne uygun olarak ispat edilememiş olmakla iş bu alacak kaleminin kabulü gerektiği, son celsede hüküm fıkrası davacı vekilinin yüzünde verilmiş ancak sehven kopyala yapıştır hatası ile hatalı yazılmış olduğu anlaşıldığından 04/02/2016 tarihli ek karar ile hatanın düzeltildiği gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
“Hüküm
MADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Hükmün tefhimi sırasında HMK.nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
HMK.’un 298/2 (HUMK. nun 382) maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır.
Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratır ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararı gereğince bozma nedenidir.
Somut uyuşmazlıkta, son celsede tefhim edilen kısa karar aynen aşağıdaki gibidir:
“1-Davanın kabulü ile,
Kıdem tazminatı olarak net 7.402,23 TL'nin sözleşmenin fesih tarihi olan 31/08/2014' ten itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte
İhbar tazminatı olarak net 2.530,86 TL 'nin 500,00 TL'sinin dava tarihinden (08/04/2015) kalan kısmının ıslah tarihinden (09/12/2015) yasal faiz oranını aşmamak kaydı ile bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile
Genel tatil ücret alacağı olarak net 508,02 TL 'nin 200,00 TL sinin dava tarihinden kalan kısmının ıslah tarihinden yasal faiz oranını aşmamak kaydı ile bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Gider avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
3-Sair hususların gerekçeli kararda yazılmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzünde ve diğer davalılar vekillerinin,yokluğunda verilen kararın mahkememizin iş yoğunluğu ve duruşması olan dosya sayısı itibariyle hükmün gerekçesi ve detayları hazırlanamadığından 6100 Sayılı HMK'nun madde 321/2 hükmü gereğince zorunlu olarak hüküm özeti tutanağa yazılmak suretiyle tefhim edildiğinden gerekçeli kararın taraflara tebliğine, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesiyle birlikte ortaya koymayan tefhimin kanun yolu açısından süreyi başlatması mümkün olmadığından 5521 Sayılı İMK'nun madde 8 hükmü gereğince bir tefhimden bahsedilemeyeceği açık olmakla gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde mahkememize veya bulunulan yer İş Mahkemesi'ne verilecek dilekçe veya zabıt katibine sözlü beyanın tutanağa bağlanması suretiyle Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/01/2016“
Yukardaki kısa kararın tefhiminden sonra, Mahkeme tarafından verilen ek karar aynen aşağıdaki gibidir:
“Sehven hüküm fıkrası yanlış yazılmış olmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Gerekçesi süresinde açıklanacağı üzere:
Davanın kısmen kabülü ile;
1-Kıdem tazminatı olarak net 7.402,33 TL , ihbar tazminatı olarak net 1.979,62 TL ve yıllık izin ücreti alacağı olarak net 420,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde mahkememize veya bulunulan yer İş Mahkemesi'ne verilecek dilekçe veya zabıt katibine sözlü beyanın tutanağa bağlanması suretiyle Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.04/02/2016”
Gerekçeli kararın hüküm fıkrası ise aynen aşağıdaki gibidir:
“HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere.
Davanın kısmen kabülü ile;
1-Kıdem tazminatı olarak net 7.402,33 TL , ihbar tazminatı olarak net 1.979,62 TL ve yıllık izin ücreti alacağı olarak net 420,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Gider avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
3-Davanın karara bağlanması nedeniyle 492 sayılı Harçlar Kanununun madde 2, 15/1, 21/1, 28/1.a hükümleri uyarınca kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 669,57 TL harçtan peşin alınan 68,75 TL harcın mahsubu ile bakiye harcın davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 120,00 TL tebligat ve müzekkere, 300,00 TL bilirkişi ücreti, 75,00 TL tanıklık ücreti, 48,00 TL talimat masrafı olmak üzere toplam 543,00 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle HMK'nın madde 323/1 ve 326/2 hükümleri uyarınca kabul ve red oranına göre 458,7 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan 6100 sayılı HMK'nun madde 323/1.ğ ve 326/1 hükümleri gereğince, karar tarihi itibariyle yürüklükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın niteliğine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ancak tarifenin 13/1 maddesi gereği maktu 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 8 TL tebligat, 93,00 TL talimat masrafından ibaret toplam 101,00 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK'nun madde 323/1 ve 326/2 hükümleri uyarınca kabul ve red oranına göre 10,01 TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan 6100 sayılı HMK'nun madde 323/1.ğ ve 326/1 hükümleri gereğince, karar tarihi itibariyle yürüklükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın niteliğine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan ancak tarifenin 13/1 ve 2 maddeleri gereği 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde mahkememize veya bulunulan yer İş Mahkemesi'ne verilecek dilekçe veya zabıt katibine sözlü beyanın tutanağa bağlanması suretiyle Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.04/02/2016”
Mahkeme tarafından hüküm tefhim edilerek dosyadan Mahkeme’nin el çekmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 304. ve 305. kapsamı haricinde hüküm değiştirilemez. Kaldı ki, yukarda belirtilen kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki, HMK’nun 304. ve 305. maddeleri kapsamına da girmemektedir.
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında yaratılan çelişki bozma nedenidir.
2-)Kabule göre, dava dilekçesinde talep edilen alacaklar 'Faizi ile birlikte' istenmiştir. Islah/müddeabih artırım dilekçesinde ise 'muacceliyet tarihinden itibaren en yüksek faiz' istenmiştir. Ek karar ile düzeltilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ve ek kararda faize dair hüküm kurulmamasının infaza tereddüt ve yanılgı yaratacağı yönünde açık davalı vekili temyizi de olduğu gözetildiğinde, faize dair olumlu ya da olumsuz bir bir hüküm kurulmaması hatalıdır.
3-)Mahkemece dava dilekçesinde talep edilen fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti hakkında olumlu ya da olumsuz hiç bir karar verilmemesi kabule göre hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 06/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.