3. Ceza Dairesi 2021/4195 E. , 2021/11289 K.
İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2018 tarih ve 2017/261 - 2018/296 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek
20.04.2016 (..., ... ve ... yönünden)
24.05.2016 (..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., T..., ... ve ... yönünden)
25.05.2016 (..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden)
01.06.2016 (... ve ... yönünden)
24.07.2016 (... ve ... yönünden)
05.08.2016 (... yönünden)
26.08.2016 (... yönünden)
31.08.2016 (..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden)
01.09.2016 (... yönünden)
02.09.2016 (... ve ... yönünden)
05.09.2016 (... yönünden)
06.09.2016 (... ve ... yönünden)
17.09.2016 (... yönünden)
22.09.2016 (..., ... ve ... yönünden)
04.10.2016 (..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden)
05.10.2016 (..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (Mustafa oğlu), ..., ... ve ... yönünden)
06.10.2016 (... yönünden)
13.10.2016 (... yönünden)
23.10.2016 (... (Ahmet oğlu) yönünden)
26.10.2016 (... yönünden)
27.10.2016 (... yönünden)
03.11.2016 (... yönünden)
19.11.2016 (... yönünden)
01.12.2016 (... yönünden)
04.12.2016 (..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden)
13.12.2016 (... yönünden)
21.12.2016 (... yönünden)
09.01.2017 (... yönünden)
17.01.2017 (... yönünden)
27.02.2017 (..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ... ve ... yönünden)
03.03.2017 (... yönünden)
06.03.2017 (..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden)
07.03.2017 (... yönünden)
15.03.2017 (... yönünden)
16.03.2017 (..., ... ve ... yönünden)
17.03.2017 (..., (Recep oğlu) yönünden)
18.03.2017 (... ve ... yönünden)
22.03.2017 (..., ... ve ... yönünden)
24.03.2017 (... ve ... yönünden)
29.03.2017 (... yönünden)
30.03.2017 (..., ..., ... ve ... yönünden)
31.03.2017 (... ve ... yönünden)
05.04.2017 (... ve ... yönünden)
18.04.2017 (... yönünden)
24.04.2017 (..., ..., ... ve ... yönünden)
13.05.2017 (... yönünden)
30.05.2017 (... yönünden)
30.06.2017 (... ve ... yönünden)
08.09.2017 (... yönünden)
17.10.2017 (... yönünden)
01.11.2017 (... yönünden)
27.12.2017 (... ve ... yönünden)
08.01.2018 (... yönünden)
07.02.2018 (... yönünden)
05.03.2018 (... yönünden)
25.07.2018 (... yönünden)
07.09.2018 (... yönünden)
19.09.2018 (... yönünden)
Hüküm : 1-) A-Sanık ... hakkında TCK’nın 314/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
B-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (Ahmet oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,
..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., T..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında ayrı ayrı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
C-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (Recep oğlu) ve ... hakkında ayrı ayrı TCK’nın 314/3 ve 220/7 yollamasıyla 314/2, 220/7-son, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet,
D-Sanıklar ... ve ... hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi,
2-) A-Sanıklar ... ve ... hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,
TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
B-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...(Mustafa Oğlu) hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi,
3-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...ve ... hakkında ayrı ayrı 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararlarına ilişkin istinaf başvurularının yargılama gideri yönünden düzeltilerek esastan reddi,
4-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet ve ... hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararlarının bozulmasına,
5-)... hakkında 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesi sonucunda kamu davasının ayrılmasına dair kararlar
Temyiz edenler : Sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... (Ahmet oğlu) müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafiileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii,
sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii ile sanığın eşi, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafiileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... (Mustafa oğlu) müdafileri, sanık ... (Recep oğlu) müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık T... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafileri, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I-) a-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin istinaf mahkemesince bozulmasına dair karara yönelik temyiz talepleri yönünden;
Sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen bozma kararları 5271 sayılı CMK'nın 286/1 maddesi gereğince kesin olup, temyizi kabil kararlardan olmadığı,
b-)Sanık ... hakkında verilen beraat hükmünü içeren dosyanın istinaf mahkemesince tefrik edilmesine dair karara yönelik temyiz talebi yönünden;
Sanık hakkında Bölge Adliye Mahkemesince 5271 sayılı CMK’nın 10. maddesi kapsamında verilen ve niteliği itibariyle bir ara karar olup, anılan Kanunun CMK'nın 223. maddesinde tahdidi olarak sayılan hüküm niteliği taşımayan tefrik kararının, aynı Kanunun 286/1 maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğu,
c-)Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz talebi yönünden;
Sanık hakkında kurulan beraat hükmünün onanmasına ilişkin talepte hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmakla; sanık müdafilerinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-)Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 10.07.2020 tarih 2019/1027 E. - 2020/451 K. sayılı kararının, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11/1 maddesinde yer alan; “vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır” hükmü gereğince elektronik tebligat yoluyla 23.07.2020 tarihinde sanık müdafiine, mevzuat gereği belirlenen süre sonunda 28.07.2020 tarihinde okundu sayılarak usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesine rağmen, 5271 sayılı CMK’nın 291. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde temyiz kanun yoluna başvurulmadığı, temyiz süresinden sonra sanığın 23.09.2020 tarihinde temyiz dilekçesi, müdafiinin ise 24.09.2020 tarihinde temyiz ve eski hale getirme dilekçesi ile ekinde bulunan istirahat raporlarının incelenmesinde 10.09.2020-14.09.2020 tarihleri arasında raporlu olmadığı ve bu tarihlerde temyiz başvurusunda bulunabileceği anlaşılmakla;
Sanık ve müdafiinin yasal süresinden sonra verilen temyiz dilekçelerinin ve yerinde olmayan eski hale getirme isteminin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanık ... müdafiinin temyiz dilekçesinin yasal gerekçe içerdiği görülmekle tebliğnamedeki 'temyiz talebinin gerekçe içermemesi nedeniyle' reddini isteyen görüşe,
5271 sayılı CMK'nın “sürelerin hesaplanması” başlıklı 39. maddesi “gün ile belirlenen süreler; tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar….son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.” hükmünü amir olup aynı Kanunun “adlî tatil” başlıklı 331. maddesi, “ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz bir Ağustosa kadar çalışmaya ara
verirler. …adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır” hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde; kanun koyucunun tutuklu işlerin temyiz süresi bakımından bir ayrıma gitmeyerek, tutuklu iş - tutuksuz iş ayrımı yapmaksızın adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceğini hüküm altına aldığı, adli tatil süresince yalnız tutuklu işlerin incelenebileceği şeklindeki hükmün tutuklu sanığın temyiz süresini aleyhe kısıtlar şekilde yorumlanması halinde tutuklu sanığın mahkemeye erişim hakkının ihlal edileceği, kanun koyucunun temyiz süresi yönünden adli tatile ilişkin bir düzenleme yapmayı tercih etmediği, bu hususun bilinçli bir tercih olarak kabulünün gerektiği, kanun koyucunun aksini düşünmesi durumunda süreye ilişkin cümlenin başına bir istisna getirmesinin gerekeceği gözetilerek; tutuklu sanık yönünden de adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği değerlendirilmiş olup tebliğnamede sanıklar ..., ...(Ahmet oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden temyiz isteminin reddini isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Diğer sanıklar yönünden temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... (Ahmet oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...(Recep oğlu), ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri ile sanık ... ve sanık ...’in duruşmalı inceleme taleplerinin hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından,
Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
III-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (Mustafa oğlu), ... (Recep oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet ve beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ayrıntısına kararın 14-15. sayfalarında yer verildiği üzere; mahkumiyetine karar verilen bir kısım sanıklar yönünden, yek diğeri aleyhine iddia ve ithamlar içeren savunmalar yapan sanıkların mahkemede davet edilmediği veya hazır bulundurulmadığı diğer celsede alınan ifade metinlerinin okunması ile yetinilmesinde usul hukuku bakımından isabet bulunmamakta ise de, bu hususun açıkça temyiz sebebi yapılmadığı ve/veya okunulmasıyla yetinilen beyanların, suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi bakımından belirleyici delil niteliğinde olmadığı değerlendirilmekle bu husus hükme müessir görülmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.
Sanık ... ve ... hakkında, hükümden sonra gelen ...ın beyanının 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmediğinden gerekçeye dercedilemeyeceğinin gözetilmemesi, belirleyici delillerin hukuka uygun olarak ikame edildiğinin ve duruşmada tartışıldığının anlaşılması nedeni ile sonuca etkili görülmemiştir.
... (Mustafa oğlu) yönünden, tanık anlatımlarına göre örgüt içindeki etkin konumunu kabul etmeyerek birkaç örgüt mensubu hakkında bilgi veren sanıkla ilgili olarak şartları oluşmadığı halde TCK’nın 221/4 maddesinin tatbiki ile noksan ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından,
Sanık ...’ın terör örgütüne üye olmak suçundan eylemine uyan TCK'nın 314/2, 62, 53, 58/9 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince temel cezanın 5 yıl 6 ay olarak belirlenip neticeten 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün temel cezanın alt sınırdan belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle hukuka aykırı olduğunu değerlendiren
Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı Kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek duruşma açmaksızın evrak üzerinde İlk Derece Mahkemesince belirlenen temel cezanın sanık lehine 5 yıl olarak belirlenip neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezasına indirmesi, hukuka aykırı ise de anılan uygulamanın sanık lehine olması ve aleyhe temyizde bulunmaması hususları gözetilerek CMK'nın 290/1 maddesindeki emredici düzenleme kapsamında değerlendirilen iş bu hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (Mustafa oğlu), ... (Recep oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ilgili olarak hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı; beraatlerine karar verilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ilgili olarak ise, özellikle sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak 5726 sayılı Kanunun 9/8 maddesi sarahati de gözetildiğinde, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğu anlaşılmakla; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile sanıklar müdafileri ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle beraat kararları ve mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA,
IV-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... (Ahmet oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., T..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazları ile ilgili olarak;
a-)Sanık ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve T... yönünden;
Diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanık ...’nın ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi bağlamında sanıkların örgüt içindeki konumları, kaldıkları süre, faaliyetlerinin nitelik, süreklilik ve çeşitliliği ile sanıkların kasta dayalı kusurunun ağırlığı, gözetilerek işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken yetersiz ve yerinde olmayan gerekçeyle fazla ceza tayin edilmesi,
b-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih ve 2017/16.MD-956 Esas, 2017/370 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih ve... sayılı kararında; 'ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacağı'nın kabul edildiği gözetilerek;
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanık ...’ün, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlerden yeniden istenmesi lüzumu,
Sanık ... hakkında 219610 ID numaralı, sanık ... hakkında ... ID numaralı, sanık ... hakkında ... ID numaralı ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanaklarının hükümden sonra gelmesine rağmen 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmeden gerekçeye dercedilemeyeceği de gözetilerek anılan tutanaklar ile sanık ... hakkında temyiz aşamasında gelen ... ID numaralı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının okunması,
Hükümden sonra gelen; Sanıklar ... ve ... hakkında hükümden sonra gelen ...ın beyanının 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmediğinden gerekçeye dercedilemeyeceği de gözetilerek sanık ... hakkında ...in, sanık ... hakkında ..., ...’nın, sanık ... hakkında ...ın, sanık ... hakkında ...in, sanık ... hakkında ...,..., ...,..., ... ve ...’in, sanık ... hakkında ...ın, sanık ... hakkında ...’ın, sanık ... hakkında sanık ..., ... ve ...ın, sanık ... hakkında...’nin, sanık ... hakkında ...,... ..., ... ..., ... ...’nın, sanık ... hakkında ... ... ve ...un, sanık ... hakkında ...n, sanık ... hakkında ..., ... ve...ın, sanık ... hakkında..., ..., ... ve ...ın, sanık ... hakkında... ... ve ...’nin, sanık ... hakkında ..., ... ve ...’in, sanık ...’in temyiz dilekçesine ekli abisi...’e ait dilekçe ve banka makbuzlarının, sanık
...’ye ilişkin... ID numaralı, sanık ...’ye ilişkin ... ID numaralı, sanık ...’a ilişkin ... ID numaralı ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanaklarının, suç vasfının tayini açısından sanık ... hakkında ... ve...’in, sanık ... hakkında ...’in beyanlarının okunması ve suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi bakımından belirleyici delil olan; sanık ... ile ilgili olarak örgütsel faaliyetlerine en son hangi tarihe kadar devam ettiğinin tespiti bakımından ...’nın, sanık ... ile ilgili olarak ..., ..., ... ve ...’ün, sanık ... ile ilgili olarak ...’ün, sanık ... ile ilgili olarak ...’nun, sanık ... ile ilgili olarak ... ve ...’ın, sanık ... ile ilgili olarak ..., ... ve...’ün, sanık ... ile ilgili olarak ... ve ...’ün, sanık ... ile ilgili olarak isim karışıklığı olabileceği şeklindeki savunmanın da denetlenmesi bakımından ...’ün, sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak ...’ın, sanık ... ile ilgili olarak ..., ... ve ... ...ın, sanık ... ile ilgili olarak..., ... ..., ... ve ...’ın, sanık ... ile ilgili olarak ..., ... ve ...’nün doğrudan aleni duruşmada sanıkların huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’in 6/3-d ve Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınması ile tüm delillerin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Ayrıca sanıklar ..., ... ve ... ile ilgili kabul ve uygulamaya göre de;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi bağlamında sanıkların örgüt içindeki konumları, kaldıkları süre, faaliyetlerinin nitelik süreklilik ve çeşitliliği ile sanıkların kasta dayalı kusurunun ağırlığı, gözetilerek işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken yetersiz ve yerinde olmayan gerekçeyle fazla ceza tayin edilmesi,
c-)Sanıklar ..., ..., ...(Ahmet oğlu), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
aa-)Adil yargılanma ilkesinin en temel bileşenlerinden olan “yargılamanın makul sürede sonuçlanması” ilkesi gereğince, aralarında 5271 sayılı CMK’nın 8 ve 11. maddeleri kapsamında bağlantı bulunmayan davaların kural olarak birlikte görülmemesi gerekmekle birlikte, anılan Kanun maddelerine dayanılarak davaları birlikte görülen sanıkların, duruşma salonlarındaki fiziki imkansızlık gibi gerekçelerle farklı günlerde davet edilerek dinlenmelerinde prensip olarak bir hukuka aykırılık bulunmamakta ise de, yek diğeri aleyhine iddia ve ithamlar içeren savunmalar yaptıklarının anlaşılması karşısında, kurulan mahkumiyet hükümlerine esas alınan, suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi bakımından belirleyici delil olan sanık/tanık/müşteki beyanlarının doğrudan aleni duruşmada sanıkların huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’in 6/3-d ve Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınması gerektiği gözetilmeden; mahkemede davet edilmediği veya hazır bulundurulmadığı diğer celsede alınan ifade metninin okunması ile yetinilip CMK’nın 210. maddesine de muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
bb-)Sanık ... ile ilgili olarak ayrıca, sanığın terör örgütüne üye olmak suçundan eylemine uyan TCK'nın 314/2, 62, 53, 58/9 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına dair İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün temel cezanın fazla belirlendiği gerekçesiyle hukuka aykırı olduğunu değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-e maddesi gereğince duruşma açıp sonucuna göre aynı Kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek duruşma açmaksızın evrak üzerinde İlk Derece Mahkemesince belirlenen temel cezanın indirilmesi,
cc-)Ayrıca sanık ... hakkında hükümden sonra gelen ...ın beyanının 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmediğinden gerekçeye dercedilemeyeceği de gözetilerek, yine hükümden sonra gelen ... ve...’nun, sanık ... hakkında...’nin, sanık ... hakkında ...’nın, sanık ... hakkında ... ve ...ın, sanık ... hakkında ...’nin, sanık ... hakkında ...ın, ... hakkında ...nin beyanlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılması lüzumu,
dd-)Yapılan UYAP sorgulamasında, sanık ... hakkında... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/262 Esasına kayden görülen silahlı terör örgütüne üye olma suçundan derdest dava dosyasının bulunduğu anlaşılmakla, terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olduğu da nazara alınarak anılan dosya getirtilip incelenmek suretiyle her iki dava arasında hukuki ve fiili kesintinin olup olmadığı da değerlendirilip, derdest ise iş bu dosya ile birleştirilerek, kesinleşmiş ise onaylı sureti dosya içerisine alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
ee-)Sanık ... ile ilgili olarak, incelenen banka hesap kayıtlarına göre sanığa ait olmayan hesap kayıtlarının hükme esas alınamayacağı da gözetilerek hükümden sonra gelen ... ve ... beyanlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılması, gerekirse beyan sahiplerinin tanık sıfatıyla dinlenilmesi lüzumu,
ff-)Sanık ... hakkında ayrıca hükümden sonra gelen 16.02.2021 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ekinde bulunan ByLock sorgu tablosunda ID numarası ...olan GSM numarası belli olmayan bir ByLock'un sanık tarafından kullanıldığı belirtilmekle, söz konusu ID numarasına ait ayrıntılı tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlerden getirtilerek incelenmesi ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmama gerekçesi olarak gösterilen, sanığın gaybubet evinde yakalandığına ilişkin delil ve olguların nelerden ibaret olduğunun karar yerinde gösterilmesi lüzumu,
gg-)Sanık ...’ün örgüt faaliyetlerine devam edip etmediğine dair maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından belirleyici delil olan ve esasen müsnet suç yönünden müşteki sıfatı da bulunmayan...’in doğrudan aleni duruşmada sanıkların huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’in 6/3-d ve Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınması zorunluluğu,
hh-)Sanık ...’nun ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmemesi karşısında; ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili birimlerden yeniden istenmesi lüzumu,
d-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu kanun dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih,... K. 26.10.2015 tarih, ... K.).TCK’nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
aa-)Temyiz aşamasında, sanık ...’un 03.11.2021 tarihinde, sanık ...’un 07.06.2021 tarihinde, sanık ... müdafiinin ise 29.04.2021-07.05.2021 tarihlerinde göndermiş oldukları dilekçelerde etkin pişmanlıktan yararlanmak istediklerini bildirdikleri görüldüğünden sanıklara etkin pişmanlık kurumunun mahiyet ve şartları anlatılıp yeniden ifadeleri alınmak suretiyle haklarında 5237 sayılı TCK'nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
bb-)Aşamalarda alınan savunmalarında örgütsel faaliyetleri ve sohbet imamı hakkında bilgiler veren sanık ...’ya etkin pişmanlık kurumunun mahiyet ve şartları anlatılıp yeniden ifadesi alınmak suretiyle hakkında 5237 sayılı TCK'nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması lüzumu,
cc-)Sanık ...’nin kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek bu kapsamda örgütte kaldığı süre, örgütsel faaliyet ve örgüt mensupları ile ilgili örgütsel konum ve faaliyetlerine uygun ifade vererek anlatımlarda bulunduğu, 10 kişiyi teşhis ettiği, teşhis ettiği kişilerden ikisi hakkında daha önce işlem yapılmadığı ve haklarında teşhisle birlikte işlem yapıldığı anlaşılmakla, sanık hakkında verdiği bilgiler, bilgilerin niteliği, faydalılık derecesi ve etkin pişmanlıkta bulunduğu aşama nazara alınarak TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca tayin olunan cezada, üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören TCK'nın 221/4-2. maddesi gereğince; etkin pişmanlık kurumunun amacına, hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun adil bir indirim yapılması gerekirken kolluğun bilgilendirme yazısının yol gösterici olmakla birlikte mahkemeyi bağlamayacağı da gözetilmeden yetersiz gerekçe ile TCK'nın 221/4-2. maddesinin uygulanmaması,
dd-)Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanık ...’nun incelenen dosya kapsamı ve delillere göre, yakalandıktan sonra soruşturma ve kovuşturma aşamalarında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdikleri bilgilerin faydalılık derecesi ve etkin pişmanlıkta bulunduğu aşama gözetilerek, TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca verilen cezalarda üçte birden dörtte üçe kadar
indirim öngören TCK'nın 221/4-2. cümle maddesi gereğince adalet ve hakkaniyete uygun makul ve adil oranda indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamı ile uyuşmayan ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
e-)Sanıklar ... ve ... yönünden;
BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ'de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği ve fakat örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği nazara alınarak;
Sanık ... hakkında özellikle Bank Asya'da 2014 yılı Eylül ayında hesap açtırarak 553 TL tutarında hurda altın aldıktan sonra 2015 yılı Eylül ayında mevcut hesap üzerinden işlemlere devam ettiğinin savunulması ve mahkemecede bu şekilde kabul edilmesi karşısında banka nezdindeki hesap döküm evrakının ilgili birimden istenmesi ile ödeme belgelerinde örgütsel bir açıklama şerhinin bulunup bulunmadığı hususunun tespit edilmesi lüzumu,
Sanık ...’in, örgütün gerçek yüzünün ortaya çıkmasından sonra Bank Asya'daki işlemlerini sonlandırdığı ve örgütle iltisaklı dernekten de ayrıldığına ilişkin savunmanın denetlenmesi ve maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması bakımından, getirtilen banka hesap kayıtlarının konusunda uzman bilirkişiye tevdii ile mutad hesap hareketleri dışında örgüt liderinin talimatları doğrultusunda, talimat tarihleri ve sonrasında para yatırma ya da sair bankacılık hizmetlerinin yapılıp yapılmadığının, işbu bankadaki hesabın Denizbank'a aktarılıp aktarılmadığının tespit edilmesi ve ayrıca söz konusu derneğe üyeliğinin sonlandırılması için girişimde bulunup bulunmadığının araştırılmasında zorunluluk bulunması,
f-)Sanık ... yönünden;
BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ'de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği nazara alındığında, özellikle hesap hareketliliğinin 2015 Mart ayından sonra da devam etmesi, hükme esas alınan işbu hesap üzerinden gönderilen burs adı altındaki paranın savunmanın aksine, örgütle alakalı olduğunun kanıtlanamaması karşısında; anılan bankada mutad bankacılık
işlemleri yapmak, aynı nitelikteki derneğe bir dönem üye olmak ve özelliği ve önemi belirtilmeyen bir kısım FETÖ mensubu olduğu kabul edilen şahıslarla telefon görüşmesi yapmaktan ibaret eyleminin, sempati ve iltisak boyutunu aşan ve örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katıldığını ve suç kastıyla hareket ettiğini ortaya koyan, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, ispat edilemeyen müsnet suçtan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
g-)Sanık ... yönünden;
aa-)Anksiyete rahatsızlığı bulunduğunu ve tedavi gördüğünü söyleyen sanığın tedavi evrakı ve varsa kullandığı ilaç bilgileri de temin edildikten sonra TCK’nın 32. maddesi kapsamında, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin (önemli derecede) azalmış olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu ya da en yakın ihtisas hastanesinden rapor aldırıldıktan sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
bb-)Soruşturma aşamasında kısmi ikrar içeren beyanlarından dönen sanığın, örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması bakımından hükümden sonra gelen ..., ... ve ...’ın beyanlarının CMK'nın 217. maddesi gereğince duruşmada okunması ve doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’in 6/3-d ve Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınması lüzumu,
h-)Sanıklar ..., ..., ..., ... yönünden;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih,... Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin 'suç işlemek amacı' olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan, Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmişir. 'Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak' cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.' şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK'nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK'nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması ve yapılan yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir. Yardım fiilleri, örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise, sanığın hukuki durumunun, örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilmesi gerekebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaylar değerlendirildiğinde;
5726 sayılı Tanık Koruma Kanununun 9/8. maddesi sarahatince, diğer deliller ile doğrulanmayan gizli tanık beyanlarının tek başına hükme esas alınamayacağı gözetildiğinde örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden faaliyetlerde bulundukları kanıtlanamayan; sanık ...’in örgütle irtibatlı olduğu için kapatılmasına karar verilen derneğin denetim kurulu başkanı olmak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda anılan örgütle irtibatlı Bank Asya’da katılım hesapları açtırıp para yatırmak, sanık ...’ın örgütle irtibatlı olduğu için kapatılmasına karar verilen sendikaya üye olmak, örgütle irtibatlı olduğu için kapatılmasına karar verilen derneğin denetim kurulunda görev almak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda anılan örgütle irtibatlı Bank Asya’da katılım hesapları açtırıp para yatırmak, sanık ... ve ...’nın örgüte ait okulların bağlı olduğu şirketin mal varlığına, muhtemel ceza soruşturması ya da kovuşturması kapsamında el konulmasını önlemek amacıyla hisse senetlerini bedelsiz olarak devralmak, örgütle irtibatlı olduğu için kapatılmasına karar verilen sendikaya üye olmak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda anılan örgütle irtibatlı Bank Asya’da katılım hesapları açtırıp para yatırmaktan ibaret eylemlerinin TCK’nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle 314/2 maddesinde düzenlenen örgüte yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi neticesinde suç vasfında yanılgıya düşülmesi,
ı-)Sanıklar ... ve ... yönünden;
Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir (TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz (TCK madde 30/1). 5237 sayılı TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1. maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.
Hata (yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Dairemizin... Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde
meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasaya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Somut olayda:
aa-)Sanık hakkında özgü bilgi içermeyen ...’in beyanına varsayımsal anlam yüklenerek örgütsel faaliyetlerinin 2014 yılı sonuna kadar devam ettiğinin kabulüne yasal imkan bulunmadığından, 2013 yılına kadar dini içerikli örgütsel toplantılara katıldığını ve örgütle irtibatlı olduğu için kapatılmasına karar verilen derneğin yönetiminde yer aldığını kabul eden ancak bu tarihten sonra örgütle irtibatını kestiğini savunan sanık ...’nın savunmalarının diğer sanık ve tanık beyanları tarafından doğrulandığı gözetilerek hakkında TCK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılmasında zorunluluk bulunması,
bb-)Savunmalarının denetlenmesi ve örgütsel faaliyetlerinin ne zamana kadar devam ettiğinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması ile sonucuna göre TCK’nın 30/1 maddesinin tartışılması lüzumuna nazaran, 2012 yılına kadar dini içerikli örgütsel toplantılara katıldığını ancak bu tarihten sonra örgütle irtibatını kestiğini savunan sanık ... ile ilgili olarak hükümden sonra gelen ...ın beyanının 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmediğinden gerekçeye dercedilemeyeceği ve tanık ...’ın beyanının savunmayı teyit etmesine rağmen, sohbet sorumlusu ...’ın çalışma kayıtları esas alınarak sanığın örgütsel faaliyetlerine devam etmiş olması faraziyesine dayanılarak maddi gerçeğin belirlenemeyeceği de gözetilip, hükümden sonra gelen ...ın beyanının CMK'nın 217. maddesi gereğince duruşmada okunması ile doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’in 6/3-d ve Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınması lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...., ile sanıklar müdafilerinin ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın sanıklar ..., ... ve ... yönünden ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine, diğer sanıklar yönünden... 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.