3. Ceza Dairesi 2021/3292 E. , 2022/357 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.04.2019 tarih ve 2018/223 - 2019/93 sayılı kararı
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanık ...'in 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53, 63 maddeleri gereğince müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair hükmün kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sanığın TCK'nın 309/1, TMK'nın 5/1 maddelerinden 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine, sanığın TCK'nın 314/2, TMK'nın 5/1 maddelerinden CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine dair karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi,
Sanık ...'ın TCK'nın 314/2, TMK'nın 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince 8 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılması ile TCK'nın 309/1, 311/1, 312/1, TMK'nın 5/1 maddelerinden 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine dair hükümlerin kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sanığın TCK'nın 309/1, TMK'nın 5/1,
TCK'nın 39/2-c, 62, 53, 63, 58/9 maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılması ile TCK'nın 314/2, TMK'nın 5/1 maddelerinden geçitli suç ilişkisi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından, işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 E. 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir. Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür. Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında 'doğrudan fail' olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
II-DOSYA KAPSAMI İTİBARIYLA SANIK ... TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEM VE FAALİYETLER:
... İlçe Jandarma Komutanlığında İlçe Jandarma Komutan Vekili Jandarma Teğmen ...'ın sıkıyönetim direktifini yerine getirmek amacıyla yeni katılan 4 acemi Jandarma erine 15 günlük oryantasyon eğitimini tamamlamadıkları halde askeri teamüllere aykırılık teşkil edecek şekilde silah verilmesi talimatını verdiği, ancak depoda silah bulunmadığı ileri sürülerek görevli personel tarafından verilmediği, İlçe Jandarma Komutan Vekili Jandarma Teğmen ...'ın Whatsapp grubundan attığı mesaj üzerine ve emriyle askeri personellerin resmi kıyafetliği olarak İlçe Jandarma Komutanlığı'na çağrıldığı, yine sanığın sıkıyönetim direktifinin imha edilmesi emri 15.07.2016 tarihinde verildiği halde bunu yerine getirmeyerek bu direktifi odasında muhafaza ettiği, emrindeki ...'a 18.07.2016 tarihinde sıkıyönetim direktifini de içeren bir tomar kağıt vererek bunu 15.07.2016 tarihinde imha ettin dediği, darbe girişimi gecesi Komutanlık yerleşkesinde Sıkıyönetim Kanunu aradığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
III-SANIK ...'IN EYLEMLERİ VE SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
A-SANIK ...'IN EYLEMLERİ:
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere; sanık Teğmen ...'ın 15.07.2016 tarihinde ... İlçe Jandarma Komutan vekili olarak görev yaptığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli haberleşme programı olan ByLock ağına dahil olan sanığın ayrıca örgütsel haberleşmede kullanılan ankesörlü ve sabit telefonlardan ardışık şekilde arandığının tespit edildiği, tanıklar ..., ... ve ... beyanlarına göre ''...'' kod adını kullandığı, örgüt evinde kaldığı sırada örgütsel sorumlularının yönlendirmesi ile askeri okulu kazandığı, göreve başladıktan sonra da örgüt abileri ile iletişim içerisinde olduğu, yine 15.07.2016 tarihli darbe girişimi esnasında ... İlçe Jandarma Komutanlığında askeri teamüllere aykırı olarak emri altındaki diğer rütbeli personeli resmi kıyafetli olarak birliğe çağırdığı, olay gecesi sanığın askeri teamüllere aykırı olarak henüz oryantasyon eğitimi almadıkları için kendilerine silah teslim edilemeyecek vasıftaki acemi erlere silah teslim edilmesi yönünde talimat verdiği, tanık ...'nun ve diğer tanıkların bu olayı doğruladıkları, ancak bu emri yerine getirmemek için sanığa depoda silah olmadığını söyledikleri ve bu nedenle askerlere silah dağıtılmadığı, sanığın Komutanlık yerleşkesine gelmeden önce yaptığı telefon görüşmesinde sıkıyönetim direktif ve eklerinin geleceğini önceden bilecek şekilde gelecek olan mesajın masasına konulması yönünde talimat verdiği, darbe girişimi esnasında asker göndererek Sıkıyönetim Kanunu istediği, sıkıyönetim direktifi içeren mesajın imhasına ilişkin açık emir gelmesine rağmen sanığın bu mesajı odasında saklamak suretiyle örgütsel tavrını ortaya koyduğu anlaşılmakla,
B-SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARI:
1-Sanık ... yönünden;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın Manisa İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde Komutan vekili Jandarma Albay olarak görev yaptığı, sözde sıkıyönetim mesajı ve eklerinin bağlı birimlere gönderilmesi emrini verdiği, bu emri verdikten sonra sıkıyönetim emrini algılamaya çalıştığı, bu kapsamda darbe teşebbüsü henüz son bulmadan eylemlerinden vazgeçerek sıkıyönetim konulu mesaj emrinin iptal ve imhasınının sağlanması için yeniden emir verdiği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile herhangi bir bağı da tespit edilemediği gerekçesiyle hakkında delil yetersizliğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemekle;
2-Sanık ... yönünden;
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanığın, mensubu olduğu FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanıp, örgütsel faaliyet kapsamında icra edilen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım eylemlerine ilişkin olarak;
Bulunduğu Manisa ili ... ilçesinde askeri bir hareketlilik yaşanmayan, İlçe Jandarma Komutanlığı yerleşkesi dışına taşan herhangi bir eylemi bulunmayan, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer aldığı hususunda her türlü kuşkudan uzak delil bulunmayan sanığın, elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, sunduğu katkının tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurduğundan bahsedilemeyeceğinden, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan eylemlerinin, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçu kapsamında kaldığının kabulünde isabetsizlik görülmemekle,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanık ...'ın suçun icrasına başlanmasından sonra darbe girişimine katılma iradesini açıkça ortaya koyan eylemleri, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bir bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olduğundan, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun vasfının tayin edildiği, incelenen dosya kapsamına göre Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçunun sübutunun kabul edildiği ve bu kapsamda sanık ...'ın savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiği anlaşılmakla;
Sanıklar müdafileri ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle sanık ...'in beraatine dair kararın ve sanık ...'ın mahkumiyet hükmünün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.